Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1411 E. 2022/1070 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1411
KARAR NO : 2022/1070

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2016 (Dava) – 25/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/723 Esas – 2019/401 Karar
DAVA : Kooperatif Üyesi Olmadığının Tespiti
BAM KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarihli 2016/723 Esas ve 2019/401 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir … İlçesi … Mahallesi … ada .. parselde … blok 7. kat … no’lu bağımsız bölümü 25.06.2012 tarihinde, …’dan tapudan bedelini ödeyerek satın aldıktan sonra eşi ve kendi üzerine doğal gaz, elektrik, su aboneliği yaptığını ve oturmaya başladığını, davalı kooperatiften resmi olmayan ve kapısına bırakılan yazılarla kooperatif üyesi gibi kendisinden kooperatif borçları ve üyelik aidatları talep edildiğini, müvekkilinin davalı kooperatif ile hiçbir ilgi ve alakasının olmadığını, yönetim kurulunun ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorunda olduğunu, müvekkilinin hiç bir zaman davalı kooperatife başvuruda bulunmadığını, üye kaydının olmadığını, Kooperatifler Kanunu’nun 16. md. hükmü gereği kooperatiflerde açık kapı ilkesi mevcut olup ortak olmak isteyenin yazılı müracaatı ile, yönetim kurulu kararı doğrultusunda ortaklığa kabul şartları gerçekleşip ortak olunacağını, kooperatif adına kayıtlı olmayan ve tapuda başkası adına kayıtlı kat mülkiyeti ya da arsa satın alındığında doğrudan kooperatif üyesi olunmayacağını, müvekkilinin apartman yönetimine aidat ödediğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının satın aldığı taşınmazın kooperatif ile ilgisinin olduğunu bildiğini, taşınmazı satan …’nın davacıya kooperatif hissesini ve tüm haklarını devrettiğine ilişkin kooperatife verilen dilekçede, davacının da imzasının bulunduğunu, davacının hisse devrinden sonra da kooperatife gider ve aidat ödemelerinde bulunduğunu, davacının eşinin 23.10.2013 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına katılarak hazirun cetvelini imzaladığını, davacının kooperatifin üyesi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “….davacının kanıtlanamayan davasının reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 23.06.2013 tarihli hazirun cetvelinde müvekkilinin adının yazılı olup imzasının bulunduğu iddiasının gerçek olmadığını, öncelikle evi alanın müvekkili … olduğunu, eşinin hiçbir şekilde taraf olmadığını, müvekkilinin kooperatifin hiçbir toplantısına katılmadığı gibi eşinin de vekaleten onun adına hiçbir toplantıya katılmadığını, hazirun cetvelindeki … isminin karşısındaki imzanın vekaleten atılan bir imza olduğunu ve müvekkiline ait olmadığı gibi eşine de ait olmadığını ve müvekkilinin kimseye de vekalet vermediğini, sahte imzadan dolayı kooperatif yöneticilerini şikayet haklarının da saklı tuttuğunu, yerel mahkemenin bu konudaki bütün itirazlarına rağmen bu hususları dikkate almadığını ve imza incelemesi taleplerinin reddedildiğini, davalı tarafın kooperatif üye aidatını müvekkilinin ödediğine dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının devir yoluyla davalı kooperatife ortak olup olmadığının tespiti ile ilişkilidir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Kooperatifler Kanununun 8/1. maddesinde, “Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi, tahliye etmemesi, ecri misil istememesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05/11/2015 tarihli ve 2014/9343 esas – 2015/7095 karar sayılı ilamı).
Zira, mahkemece alınan 11/10/2017 tarihli kök raporu ile 07/02/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, 04/07/2012 tarihli … ve davacı tarafından imzalanan belgeye göre …’nın kooperatif hissesini davacıya ve …’a devrettiğini bildirdiği, tapu kayıtlarına göre İzmir ili … İlçesi … Mahallesi … Ada … parsel üzerinde inşa edilen … blok … nolu bağımsız bölümün 23/02/2005 tarihinde kat irtifakı tesisi ile davalı kooperatife, 09/02/2009 tarihinde ferileşme sonucunda …’ya, 25/06/2012 tarihinde satış yoluyla davacı adına tescil edildiği, 24/06/2012 tarihli hazırun cetvelinde … kayıtlı iken 05/08/2012 tarihli hazırun cetvelini …’nın yerine davacının adının yazıldığı, anılan genel kurul toplantısına davacının katılmadığı, 23/06/2013 tarihli hazırun cetvelinde de davacının adının yazılı olup imzasının bulunduğu, 10/11/2013, 29/06/2014, 28/04/2015 ve 15/05/2016 tarihli hazırun cetvellerinde davacının adı yazılı ise de imzasının bulunmadığı, 23/10/2016 tarihli hazırun cetvelinin 35.sırasında davacının kayıtlı olduğu ancak davacı yerine vekaleten imza atıldığı, davalının savunmasına göre bahsedilen toplantıya davacının eşinin katıldığı ve imzanın davacının eşi tarafından atıldığı, dosyada davacının eşine verdiği vekaletnameye rastlanılmadığı, davacı yanca anılan imzalara itiraz edildiği, davalının muhasebe kayıtlarına göre 2012 yılına ait yevmiye defterindeki 10/07/2012 günlü ve 28 nolu yevmiye işlemi ile …’nın ortaklık hesabına 56.748,00 TL nin davacının ortaklık hesabına aktarıldığı, bu tarihten sonraki muhasebe kayıtlarında …’nın değil davacının adının geçtiği, davacının taşınmazı satın aldığı tarihten sonra davalı kooperatife bir takım ödemelerde bulunduğu, ödemelerin kooperatifin banka hesabına yapıldığı ve yapılan ödemelerin “aidat” olarak açıklandığı belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna süresi içinde verdiği itiraz dilekçesinde hazirun cetvelindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı hususunu ileri sürerek imza incelemesi konusunda rapor alınmasını istemiş, mahkemece 09/04/2019 tarihli celsenin bir nolu ara kararı ile davacı vekilinin imza incelemesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Yapı Kooperatiflerinde açık kapı ilkesi gereğince ortaklığın gerçekleşmesi ayrıca bir kabule bağlı değildir. Kooperatiflerde üyelik ilişkisinin kurulması kooperatif yöneticilerinin gerçekleştirdikleri üyelik kaydı ile olabileceği gibi Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre aidat yatırma ve genel kurula çağrılma gibi üyeliğin benimsenmesi yolu ile de mümkündür. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/6932 Esas, 2011/6401 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Bu durumda mahkemece, davacının kooperatif genel kurullarına katılıp katılmadığının tespiti için imza incelemesi için bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerden ötürü; ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarihli 2016/723 Esas ve 2019/401 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.