Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1409 E. 2022/1034 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1409
KARAR NO : 2022/1034

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018 (Dava) – 09/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/448 Esas – 2019/535 Karar
DAVA : Çek İstirdadı
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2019 tarihli 2018/448 Esas ve 2019/535 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/9 E. numaralı dosyada çekin iptali davasını açıp ödemeden men kararı aldırdıklarını, daha sonra … isimli şahsın çekin kendisinde olduğunu belirterek ödemeden men kararının kaldırılması talebi ile mahkemeye başvurduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kendilerine işbu çekin istirdadı davasını açmak için 2 haftalık kesin süre verdiğini, süresi içinde işbu davayı açtıklarını, başlangıçta çekin iptali davasını açma sebebinin müvekkilinin çeki davalının çalıp çalmadığından emin olamaması olduğunu, zira çekin olmadığını fark ettiğinde davalıyı da aradığını ve davalının çeki almadığına yemin ettiğini, müvekkilinin düşürme ihtimalini düşünerek iptali davası açmayı uygun gördüğünü, daha önceki bir zamanda davalının müvekkilinin ofisindeki odasında oturduğunu, buna müvekkilinin asistanı …’in de şahit olduğunu, muhtemelen bu sırada davalının, müvekkili odasında yokken müvekkilinin adına yazılmış ve arkasını müvekkilinin kendi adına ciroladığı çeki çaldığını, müvekkilinin çeklerini kasasına koyduğundan bunun da kasada bulunduğunu düşünerek kaybolduğunun bile farkında olmadığını, sonra çekin olmadığını fark ettiğini ve ihtimalleri düşünerek davalıyı da arayıp sorduğunu, fakat davalının kendisinde olmadığını söylediğini, karşı tarafın diğer davadaki ilk beyan dilekçesinde her iki tarafın da katıldığı bir ihalenin kendisine kalma ihtimaline binaen müvekkilinin 2 aracını kiralamak istediğini, müvekkiline 13.500,00-TL verdiğini, iş kendisinde kalmayınca parasını geri almak için müvekkilinin yanına gittiğini, parasını istediğini, müvekkilinin de paraya karşılık çek verdiğini beyan ettiğini, hiçbir şekilde bu şahısla dostluğu ve iş anlaşması olmadığını, tacirlerin iddia edildiği gibi daha ihaleyi aldığı net olmadan araç kiralamaya yeltenmesinin ve bunun için elden para vermesinin zaten başlı başına mantıksız bir davranış olacağını, müvekkilinin aracını kiraya vermediğini, davalının vermiş olduğu ikinci beyan dilekçesinde; parayı elden vermiş olsa da karşılığında çek alındığı için çeke güvendiğini, 1 milyon civarında cirosu olan bir şirketin sahibi olduğunu, böyle küçük bir miktarı çalmaya tenezzül etmesinin mantıksız olduğunu belirttiğini, beyanlarının tutarsız ve gerçeğe aykırı beyanlar olduğunu, davalının zaten şirket sahibi olduğunu, müvekkilinin çekini çalmaya nasıl tenezzül edebildiğini kendilerinin de anlamadıklarını, müvekkilinin gerçekten borcu olsaydı ve ödemek istemeseydi o zaman çeki de vermek zorunda olmadığını ve vermeyeceğini, müvekkilinin davalıya araç kiralamasının mümkün olmadığını, çek müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığından ve meşru hamili müvekkili olduğundan, davalı kötü niyetli olarak çeki elde ettiğinden çekin istirdatına yönelik işbu davada müvekkiline ait olan çekin iadesine kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Davacının, davalı ile aralarında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, çekin davalı tarafça çalındığını beyanla borçlu olmadığının tespitini ve çekin istirdatını istediği, davalının ise; davanın reddinin gerektiğini savunduğu, uyuşmazlığın; davacının söz konusu çek nedeniyle borçlu olup olmadığı, davalının çeki davacıya iade edip etmeyeceği noktasında toplandığı, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlü olduğu, kambiyo senetlerinin taraflar arasındaki temel ilişkiden bağımsız olup, senet borçlusu tarafından senedin gerçek bir borç ilişkisini göstermediğinin, senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, aynı kuvvet ve nitelikteki delillerle kanıtlanması gerektiği, eldeki davada davacının, dava konusu çekin davalıya her hangi bir mal karşılığı verilmediği ve çekin çalındığı iddiasında bulunduğu, buna göre, tüm iddialarını yazılı delille ispatla yükümlü olduğu, ancak davacı tarafından bu yönde herhangi yazılı bir delil sunulmadığı anlaşılmakla; İSPATLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Çekin zayi nedeni ile iptali davası açıldığını, daha sonra çekin davalı tarafından ibraz edilmesi üzerine süresinde işbu çekin istirdadı davası açıldığını, dava dilekçesinde belirttikleri üzere; davalıyla birlikte müvekkilinin ofisine gittiklerini ve yaklaşık yarım saat kadar durduktan sonra hava alanına gittiklerini, sonraki günlerde müvekkilinin, davadışı arkadaşı …’e vermek üzere kendi adına ciroladığı çekin olmadığını fark ettiğini ve bulamayınca emniyete gidip çalınmış olabileceği düşüncesi ile şikayetçi olduğunu, 16.01.2018 tarihinde de …’e para ile ödeme yapmak durumunda kaldığını, buna ilişkin dekontun dosyaya sunulduğunu, çeki kesinlikle davalıya kendi iradesiyle vermediğini, davalının müvekkilinden habersiz ve kötü niyetle çeki aldığını, zaten davalının dilekçelerinde belirttiği çeki bulundurma nedenlerinin de mantıksız ve gerçek dışı olduğunu, davalının müvekkilinden araç kiralamak için elden para verdiğine, ihale kendisinde kalmayınca parayı geri istediğine dair ve yine müvekkilinin para yerine çek verdiğine dair iddialarını asla ispat edemediğini, zaten daha ihale kesinleşmeden araç kiralamasının saçma olacağını, ayrıca müvekkili üzerinde davalının belirttiği araçların olmadığını, ısrarla aralarında ticari anlamda bir konuşma dahi geçmediğini belirttiklerini, ancak mahkemece yazılı belge arandığını, sunulmadığı gerekçesiyle de davanın reddedildiğini, hırsızlığın yazılı bir şekilde nasıl ispatlanacağı hususunu anlamadıklarını, davalının hırsızlık sonucu ele geçirdiği çekin istirdadının gerektiğini, eksik inceleme olduğundan istinaf yoluna müracaat etme zaruretinin hasıl olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Zayi olan çekin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının öncelikle çekin yedinde iken rızası hilafına elinden çıktığını, ardından da çeki elinde bulunduran hamilin kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2015/9171 E.-2015/12042 K).
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının karakoldaki ifadesinde, çeki arkadaşına vermek üzere kendi adına yazdığını ve cüzdanında iken kaybolduğunu beyan etmiş olduğu, çek iptali davasında sunduğu 13.02.2018 tarihli dilekçede de çekin arkasının davacı tarafça cirolanmış halde ofisinden çalındığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davalı … (soyadı değişikliği ile …) ise, çekin aralarındaki araç kiralama ilişkisine istinaden elden davacıya yaptığı ödemenin karşılığı olduğunu beyan etmektedir. Davalı hakkında yapılmış bir şikayet ve açılmış herhangi bir ceza davası da dosya kapsamında beyan edilmiş değildir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça, sözkonusu çekin rızası dışında elinden çıktığına, davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair herhangi bir delil sunulmadan, yalnızca çalındığı yönündeki kendi beyanlarına istinaden çekin istirdadının talep edildiği görülmekte olup, çekin davacı tarafından cirolanmış halde davalının elinde bulunması karşısında, mahkemece davanın ispatlanamadığından dolayı reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/448 Esas – 2019/535 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022

.