Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1402 E. 2022/1093 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1402
KARAR NO : 2022/1093

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/07/2016 (Dava) – 02/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1016 Esas-2019/842 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarihli 2016/1016 Esas ve 2019/842 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalı … plakalı, maliki … olan ve kaza tarihinde sürücüsü … sevk ve idaresindeki araç, İzmir İli, Karabağlar İlçesi 3771/19 sk. Üzerinde seyir halindeyken karşı şeride geçiş yaptığını ve kendi yolunda seyir halinde olan müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca sol ön kısmından çarptığını, çarpmanın etkisiyle savrulan müvekkilinin aracının yolun sağ tarafındaki duvara çarparak durabildiğini, bu kaza sonucu müvekkiline ait araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, müvekkilinin meydana gelen kazada sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın oluşumuna tam kusurlu olarak sebebiyet verenin davalı sigortalısı araç sürücüsü olduğunu, davaya konu hasar nedeniyle araçtaki hasar miktarının tazmini amacıyla davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, davalı sigorta şirketi nezdinde hasar dosyası açıldığını ancak müvekkilinin kendisinden istenilen bilgi ve evrakları sigorta şirketine sunmasına rağmen sigorta şirketinin hasar dosyasını uzun süre sürüncemede bıraktıktan sonra haksız ve hukuka aykırı bir şekilde hasar ödemesinden imtina edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 1.000-TL tazminatın davalı ….’den dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 18/07/2014-2015 tarihli arasında meydana gelebilecek rizikolara karşı T-52370893-0-0 nolu KTK ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, sigortalısının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına azami 29.000-TL teminat limiti ile sınırlı olduğunu, yapılan araştırmalar neticesinde meydana gelen hasarın beyan edilen şekilde gerçekleşmediği kanaati ile davacının tazminat talebinin reddedildiğini, davacı yanın kazanın beyan edildiği şekilde meydana geldiği hususunu ispat etmesi gerektiğini belirterek; davacının açmış olduğu davanın reddine, müvekkili şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediği için masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacının iddiasının ve zararının tespiti ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için keşif ve bilirkişi incelemesine karar verilmiştir ve masrafının davacı tarafından yatırılmasına yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiş olmasına rağmen davacı tarafından keşif ve bilirkişi ücreti yatırılmamıştır. Davacı dava dilekçesinde davanın ispatı için bilirkişi ve keşif deliline dayanmış olmasına rağmen, 26.02.2019 tarihli ara karardaki ihtara rağmen keşif ve bilirkişi ücretini yatırmadığından bu delilden vazgeçmiş olduğu kabul edilmiştir.
Huzurda bulunan davada ispat yükü davacı üzerinde bulunmakla mevcut dosya durumuna göre davacı davasını ispat edememiş olmakla birlikte yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bilirkişi raporları, hasar dosyası ve hasar dosyası içinde bulunan araştırma raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında dosya kapsamına göre davaya konu kazanın iddia edildiği şekilde gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Ayrıca tüm dosya kapsamı, davacının beyanları, sunmuş olduğu faturalar ile yargılama sırasındaki tutum ve davranışları dikkate alındığında davacının kötü niyetli olduğu kanaatine varılmakla, vicdani kanaatle davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından re’sen araştırma yapılması ve delil toplanılmasının kanuna aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından keşif ve tutanak mümzilerinin dinlenilmesi konusunda ne kendileri ne de davalının herhangi bir talebi bulunmazken re’sen yeni delil toplanmasının HMK m.25/I-II açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi heyet raporunda da açıkça belirtiliği üzere kaza ile hasarın tamamen uyumsuz olduğunun veya kazanın gerçekleşmediği tespitinde bulunmanın teknik olarak mümkün olmadığının belirtildiğini, kaldı ki; mevzuat gereği maddi hasarlı kazalarda tutanağın düzenlenmesi kazaya karışan sürücülere yüklenmiş olup, kaza sonrası tarafların kusursuz kroki çizmesini beklemenin, kazanın oluşumunu an be an anlatmasını beklemenin mümkün olmadığını, kaza tespit tutanağının aksi ispatlanana kadar geçerli belgelerden olup aksini ispat yükünün davalı sigorta şirketinde olduğunu, dosyada alınan bilirkişi heyet raporunun da kaza tutanağına göre değerlendirme yaparak bazı parçaların hasarlanmayacağı belirtilmek suretiyle meydana gelen zararın belirlendiğini ve taraflarınca dava değeri bu bedele çıkartıldığını ancak yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartlarının A.1. maddesinde, “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na (KTK) göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder. Meydana gelen bir kazada zararın ödenmesi veya azaltılması amacıyla, sigorta ettirenin yapacağı makul ve zorunlu masraflar sigortacı tarafından karşılanır. Bu sigorta işletenin (sigorta ettirenin) haksız taleplere karşı savunmasını da temin eder” hükmüne yer verilmiştir. Aynı genel şartların A.3. maddesinde “teminat dışında kalan haller”, B.1. maddesinde “rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri”, B.3. maddesinde “sigortacının halefiyeti” ve B.4. maddesinde ise “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” hüküm altına alınmıştır.
Diğer yönden Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku Genel Hükümleri 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi aynı TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartlarına ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kazanın ihbar edilen yerde ve şekilde meydana gelip gelmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Mahkemece mevcut delil durumuna göre meydana gelen kazanın oluşu ile her iki araçta meydana gelen hasarın uyumlu olmadığı ve bu kazanın başka bir yer ve şekilde meydana geldiği tespit edilmiştir.
Davacıya ait araç sürücüsü ile davalıya sigortalı aracın sürücüsü arasında düzenlenen kaza tespit tutanağında ve duruşmada dinlenen tanık beyanında davalı ….’ye trafik sigortalı aracın şerit değiştirerek karşı şeritten gelen davacı araca çarparak zarar verdiği ve çarpma noktaları, çizilen krokide ve olay anlatımı bölümünde belirtilmiştir.
Bilindiği üzere hakim kendiliğinden(resen) bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verebilir. (HMK 266/1.c.1) Taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı davalarda, hakim, bilirkişi giderlerinin ilgili tarafça (genellikle ispat yükü kendisine düşen tarafça) yatırılmasına karar verir. O taraf (veya karşı taraf) bilirkişi giderlerini ödemezse, hakim, bilirkişi giderlerinin Devlet Hazinesinden ödenmesine karar veremez; yani bu halde HMK 325 hükmü uygulanamaz. (Kuru, B. / Aydın, B., Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Cilt 1, 2. Baskı, s.789)
Bu durumda mahkemece, kaza tespitine ilişkin tutanağın aksinin ve hasarın teminat dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketince somut delillerle ispatlanması gerektiğinden, gerekmesi halinde mahallinde keşif yapıldıktan sonra İTÜ ya da Karayolları Fen Heyetinden raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünde kati rapor alınması amacıyla ispat yükü üzerinde olan davalıya keşif ve bilirkişi masraflarına yönelik olarak delil avansı yatırması için bu hususta sonuçları açıklanarak kesin süre verilmesi, kesin süre içinde yatırılmaması halinde delil avansına konu delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılarak, mevcut deliller ışığında kazanın belirtilen yer, şekil ve zamanda meydana geldiği, sigorta geçerlilik süresi içinde gerçekleşen rizikonun teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hatalı ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarihli 2016/1016 Esas ve 2019/842 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022