Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1391 E. 2022/1079 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1391
KARAR NO : 2022/1079

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/08/2016 (Dava) – 18/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/541 Esas – 2019/709 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarardan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarihli 2017/541 Esas ve 2019/709 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili elektrikli bisiklet sürücüsü …’nin, 20.06.2014 günü sürücüsü davalı … olan, diğer davalı … A.Ş tarafından ZMM sigortalanan ve davalı … adına kayıtlı olan … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda ağır şekilde yaralandığını, bisikletin arka koltuğunda oturan arkadaşı …’ın ise hayatını kaybettiğini, …’ın kusurlu olup kazanın meydana gelmesinden sorumlu olduğunu, müvekkili … ve velileri … ve …’nin şikayeti üzerine açılan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/201 Esas sayılı dosyadaki yargılamanın devam ettiğini, müvekkili …’nin vücudunda çok ciddi kemik kırıkları meydana geldiğini, yatarak tedavi gördüğünü ve halen de tedavisinin devam ettiğini, ameliyat olduğunu, sonra da plastik servisi ve ortopedide tedavisinin devam ettiğini, sürekli iş göremezlik ve maluliyet tazminatı talep ettiklerini, müvekkilinin kaza neticesinde eski sağlığına kavuşamamış olduğunu, meydana gelen efor kaybını talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, çocuk olmasına rağmen ve bir kazancının bulunmaması halinde dahi müvekkilinin ileride hangi mesleği seçeceğinin belli olmaması nedeni ile yaşam süresinin sonuna kadar güç kaybının hesap edilmesi gerektiğini, müvekkilinin aile fertlerinin yardımıyla günlük ihtiyaçlarını karşıladığını, bu nedenle müvekkili …’ye velayeten annesi ve babasının yapmış olduğu tedavi, bakıcı giderlerinin de tazminini talep ettiklerini, hastaneye kontrol amaçlı olarak gittiğini ve taksi kullanmak zorunda kaldıklarını, refakat eden aile fertlerinin yaptığı yol, yemek, tedavi masrafları, iaşe giderleri ve diğer masraflarla ilgili olarak ellerinde belge ve makbuz olamayacağından ötürü bu hususlara ilişkin olarak bilirkişi tarafından bir hesap yapılmasını talep ettiklerini, …’nin ayrıca kazada yakın arkadaşı olan …’ı kaybettiğini, psikolojisinin bozulduğunu, Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde yapılan psikolojik muayeneleri sonucunda major depresif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğunu, ruh sağlığının bozulduğunu, çocuklarının bu durumunu gören anne ve babasının da çok büyük bir acı ve elem içerisinde olduğunu, annesi babası için de manevi tazminat talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, maluliyet artışından kaynaklanacak tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla; sürekli iş göremezlik-maluliyet tazminatı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan (efor kaybı) tazminatı, bakıcı giderleri ile SGK tarafından karşılanmayan yol, yemek, konaklama, hastane masrafları için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (Sigorta şirketi teminat limiti dahilinde), müvekkili … için 20.000,00 TL ile müvekkilinin annesi … için 5.000,00 TL ve müvekkilinin babası … için de 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte (sigorta şirketi hariç) davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline
karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplamda 47.740,28-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılaması devam eden ceza mahkemesi dosyasından alınan rapora göre müvekkili …’ın kazada tali kusurlu olduğunu, davacı …’nin ise kazanın meydana gelmesinde birinci derecede asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, …’nin kavşağa çok hızlı ve kontrolsüz bir şekilde girmesi sonucunda kazanın meydana geldiğini, davacının kazanç durumunun asgari ücrete göre hesaplanması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan davacının maluliyetinin olayla bağlantısı hususunda ve son durumu hakkında rapor alındıktan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, çok yüksek miktarda manevi tazminat istendiğini, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, müvekkiline ait … plaka nolu aracın … Sigorta AŞ.’nin zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığını, sigortanın limitler dahilinde ödeme yapmakla yükümlü olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 17.12.2013-17.12.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının 268.000-TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminatın teminat kapsamında olmadığını, öncelikle kusur tespitinin yapılması gerektiğini, trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, bu amaçla davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerine sevkini talep ettiklerini, tedavi giderlerinin tamamının yapılan kanun değişikliği ile zorunlu trafik poliçesi kapsamından çıkarıldığını, 6111 sayılı Kanun’da tedavi taleplerinin mağdurun SGK’lı olup olmaması önemsenmeksizin Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, belgelenmeyen tedavi masraflarının ispat edilememiş demek olduğunu, geçici iş görmezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, davacının bu yöndeki taleplerinin de reddinin gerektiğini, haksız bakıcı gideri talebinin reddi gerektiğini, bakıma muhtaç olup olmadığının maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bir bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, aile bireyleri tarafından yapılan bakımdan dolayı indirim yapılması gerektiğini, dava dilekçesinde kazaya bağlı olarak yol giderlerinden bahsedildiğini, genel şartlar uyarınca dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacının müterafik kusurunun tazminat hesaplaması halinde dikkate alınması gerektiğini, kask kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin faiz sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren söz konusu olacağını, kazaya karışan sigortalı aracın ticari araç olmaması sebebi ile hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesine göre; 20/06/2014 tarihinde maliki …, sürücüsü … olan ve … Sigorta A.Ş’ ye ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın bisiklet sürücüsü …’ye çarpması ile oluşan trafik kazasında …’nin yaralandığı, maddi ve manevi tazminat talep edildiği, rapor kapsamına göre meydana gelen kazada bisiklet sürücüsü davacının %75 oranında, sigortalı araç sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, …’nin yaralanması sebebiyle %15,2 maluliyeti ve 120 gün iyileşme süresinin olduğu, geçici iş göremezlik zararının 3.226,29-TL, maluliyet zararının 182.371,95-TL, tedavi için yol gideri 750-TL, bakıcı gideri 4.512,90-TL, belgesiz masrafların 100-TL olmak üzere toplam 190.961,14-TL olduğu, kusur indirimi ile zararın 47.740,28-TL olduğu (45.592,99-TL maluliyet, 806,57-TL geçici iş göremezlik, 1.128,13-TL bakıcı gideri, 212,50-TL yol ve belgesiz gider masrafı) zararın poliçe teminatı kapsamında bulunduğu, zararın tazmininden 2918 sayılı yasanın 91. md.sine göre davalı … şirketinin sorumlu olduğu, davacının yaralanması sebebiyle kazaya uğrayan … ve babası … ile annesi …’nin üzüntü ve elem duyması muhakkak olduğundan tarafların kusur durumu, yaralanmanın derecesi ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak manevi zarar takdir edilmesi gerektiği anlaşıldığından, sonuç olarak; MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN TALEPLE BAĞLI KALINARAK DAVANIN KABULÜ İLE … için; 806,57-TL geçici iş göremezlik zararı, 45.592,99-TL kalıcı iş gücü kaybı, 187,50-TL yol gideri, 1.128,23-TL bakıcı masrafı, 25-TL belgesiz masraflar olmak üzere toplam 47.740,28-TL maddi tazminatın davalılar … ve … 20/06/2014 kaza tarihinden itibaren, davalı …A.Ş 05/08/2016 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak …’ye velayeten … ve …’ye verilmesine, MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; … için 10.000-TL, … için 3.000-TL, … için 3.000-TL olmak üzere toplam 16.000-TL’nin 20/06/2014 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan alınarak davacılara verilmesine (…’nin payının velayeten … ve …’ye verilmesine,), fazlaya ait istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “….Maddi tazminat yönünden istinaf nedenlerinin; mahkeme tarafından alınan hesap bilirkişisi raporunun hatalı ve eksik inceleme ürünü olduğunu, müvekkilinin tüm aktif dönemi bakımından bekar bir kişi için belirlenen Agi dikkate alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, rapordaki açıklamalardan anlaşılabildiği kadarı ile müvekkilinin askerlikten döndüğü tarihten sonrayı da kapsayan hesapta bekar bir kişi için belirlenmiş Agi asgari ücrete ilave edilerek hesaplama yapıldığını, oysa ki müvekkilinin askerlikten sonra evleneceği, hatta çocuk sahibi olacağı göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun bir hesap yapılması gerektiğini, hesaplamada müvekkilinin tüm aktif dönemi için asgari ücretin esas alınmasının da hatalı olduğunu, müvekkilinin halihazırda sınavla girilen Anadolu Lisesinde eğitim gördüğünü, üniversite eğitimi alacağı ve bu eğitimine bağlı olarak da asgari ücretin üzerinde gelir elde edeceğinin herkesin kabulünde olması gerektiğini, en azından asgari ücretin hakkaniyete uygun olarak artırılmış bir miktarı üzerinden hesap yapılması gerektiğini, manevi tazminat yönünden istinaf nedenlerinin; hükmedilen manevi tazminat miktarlarının da oldukça düşük olduğunu, …’nin henüz 12 yaşındayken elim bir trafik kazası geçirip ağır derecede yaralandığını, uzunca bir süre hastanede tedavi gördüğünü, zor ve sıkıntılı günler geçirdiğini, %15,2 gibi yüksek bir oranda malul kalmasının, kazanın ne derece ağır olduğunu gösterdiğini, hem bedenen hem de ruhen ağır bir şekilde etkilendiğini, kaza sonrasında günlerce yürüyemediğini, oyun oynayamadığını, okulundan ve arkadaş çevresinden mahrum kaldığını, aynı zamanda yakın arkadaşı olan …’ı kaybettiğini, Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde yapılan psikolojik muayeneleri sonucunda major depresif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğunu, olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunu, dava dilekçeleri ile talep edilen miktar olan 20.000,00-TL manevi tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilleri … ve …’nin de çocuklarına bakım ve sorumlulukları konusunda hayatlarının eskisi kadar kolay olmayacağını, anne ve babanın da çok büyük bir acı ve elem içerisinde olduklarını, manevi tazminat olarak oldukça düşük olan 3.000,00-TL’ye hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava dilekçesi ile talep edilen miktar olan 5.000,00-TL’ye hükmedilmesi gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … AŞ. vekili tarafından; ”….Davacının, iddiasını ispatlar nitelikteki maluliyet raporunu dava öncesinde müvekkili şirkete sunmadığını, maluliyet raporu ile şirkete başvurunun zorunlu dava şartlarından olup eksikliğin sonradan giderilmesinin mümkün olmadığını, bu şekilde müvekkili şirketin ödeme iradesinin kısıtlandığını, KTK madde 97 ve Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca dava şartı olan müvekkili sigorta şirketine yapılması gereken ön başvurunun yapılmamış olması nedeniyle işbu davanın usulden reddinin gerektiğini, sunulan engelli sağlık kurulu raporunu ve bu raporda belirtilen maluliyet oranı esas alınarak hüküm kurulmasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, sunulan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Engelli Sağlık Kurul raporunda belirtilen %15,2 meslekte kazanma gücü kaybı ve 120 gün geçici iş göremezliği gösterir raporun alanında uzman medikal ekspere denetletildiğini, eksperin ‘…Posttravmatik stres sendromu, sürekli ruhsal bozukluk olarak kabul edilebilmesi için uygulanacak maksimal medikal tedaviye rağmen kişinin yaşamını etkileyen bulguların kalmış olması gerekmektedir. Bu nedenle tanımlı klinik tablonun sürekli sakatlık hali olarak kabul edilmiş olması gerek genel tıp kabullerine, gerekse maluliyet hali tespiti genel yaklaşımlarına uygun değildir. Sekel (kronik travma sonrası stres bozukluğu) ile kaza arasında nedensellik bulunmadığından değerlendirmeye alınmaması gerekir’ kanaatine vardığını, ayrıca bu türden psikolojik kökenli arazların geçici ruhsal fonksiyon bozukluğu sınıfında değerlendirildiğini ve tazminat hesabında baz alınmaması gerektiğini, raporun baz alınarak hüküm kurulmasının açıkça haksız ödemeye yol açacağını, başvuranın uyuşmazlık konusu kaza ile ilgili illiyet bağı kurulabilen nihai maluliyet oranının ‘Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ çerçevesinde Adli Tıp Kurumu Başkanlıkları tarafından tespit edilmesi gerektiğini, dosyada mübrez raporlar arasında büyük bir çelişki olduğunun açık olduğunu, bu hususun başvuru sahibinin muayenelerinin de yapılması şartı ile Adli Tıp Kurumu Başkanlıkları’ndan alınacak bir rapor ile netleştirilmesi gerektiğini, davacının tedavi evraklarının sunulması ve incelenmesi gerektiğini, aksi halde illiyet bağının kurulmasının mümkün olmayacağını, tek taraflı olarak sunulan raporun tek başına hükme esas alınmamasını, yeni bir rapor alınması gerektiğini, başvuranın muayene bulguları ile sonuçta belirtilen oran arasında tutarsızlık olduğunu, dosyaya sunulan raporun meslekte kazanma gücü kaybı raporu niteliği taşımayan mühürsüz bir belge olduğunu, hükme esas alınmasının beklenemeyeceğini, mahkeme tarafından itirazlarının hiçbir gerekçe gösterilmeden dikkate alınmadığını, eksik inceleme olduğunu, hükmedilen geçici iş görmezlik tazminatı, bakıcı tazminatı ve diğer tedaviye ilişkin harcamalara ilişkin istemlerin müvekkili şirket tarafından karşılanmasının söz konusu olmadığını, 6111 sayılı Kanunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının hükme bağlandığını, kaldı ki, kaza tarihinde 12 yaşında olan …’nin aile bakım ve desteğinden çıkma yaşının yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda 18 olması nedeniyle geçici iş görmezlik tazminatına hak kazanamayacağını, işinden gücünden kalması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/14627 Esas-2015/14969 Karar, 24/12/2015 tarihli kararı), kazanç kaybına ve (sürekli iş gücü kaybına ilişkin sakatlanma tazminatı dışındaki) ekonomik geleceğin sarsılmasına dayalı tazminat taleplerinin ise müvekkili şirketçe karşılanma olanağının bulunmadığını, kar kaybı, kazanç kaybı, efor kaybı, araçtan yoksun kalma nedeni ile uğranılan zarar gibi dolaylı zararların Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile güvence altına alınmadığından müvekkili şirketin bu zararlardan sorumlu olmadığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ve davalı …A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, kazaya ilişkin kusur durumunun tespit edildiği, taraflarca istinafa getirilmediği ve bu nedenle bu hususun kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre davacılar vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; hükme esas alınan aktüer raporuna ilişkin olarak küçük …’in aktif dönemine dair sürekli işgöremezlik tazminatı hesabında “bekar” olarak hesaplama yapıldığı, oysa askerden geldiği dönemden sonra evli ve bir çocuklu olacağı varsayımı gözönünde bulundurularak AGİ belirlenmek suretiyle hesap yapılması gerektiği belirtilerek itirazda bulunulmuş, tüm alınan raporlara da davacılar vekili tarafından aynı yönde itiraz edilmiş olduğu halde sözkonusu itiraza dair hiçbir değerlendirme yapılmadan ve bu itirazlar karşılanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacılar vekilinin itirazlarını da karşılayacak şekilde denetime ve hüküm kurmaya elverişli aktüer raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi için hükmün kaldırılması gerekmiş, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Davacılar vekilinin, küçük …’in okuduğu lise gözetilerek ileride asgari ücretin üzerinde gelir elde edeceği bir işte çalışacağının muhakkak olduğuna ve bu nedenle asgari ücretten daha fazla bir miktar esas alınarak hesap yapılması gerektiğine dair itirazı bakımından yapılan değerlendirmede ise; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre henüz lise çağında bu yönde varsayımsal bir değerlendirme yapılması bakımından bu itiraz yerinde görülmemekle birlikte, mahkemece yeniden alınacak raporda bilinen durum itibariyle yeni somut verilere göre yeniden değerlendirme yapılacağı da açıktır.
Davacılar vekilinin manevi tazminatın düşük olduğu hususundaki itirazı; küçük … bakımından belirlenen %75 oranındaki kusur durumuna, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, kazanın meydana geliş şekline, alınan raporlara ve tüm dosya kapsamına göre yerinde görülmemiş, mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarlarında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöndeki itirazın esastan reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; davacı tarafça dava açıldıktan sonra davalı … şirketine başvurunun yapıldığı, maluliyet raporunun da yargılama sırasında mahkemece alındığı gözetildiğinde, tamamlanabilir dava şartı niteliğindeki başvuru şartı bakımından dosyada bir eksiklik bulunmadığı görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazları değerlendirildiğinde; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece maluliyete dair raporun alınmasından sonra, üç adet de aktüer raporu alınmış olduğu, davalı … vekili tarafından son alınan aktüer raporuna yapılan itiraz dışında daha önce hiçbir rapora itirazda bulunulmamış olduğu, maluliyet raporuna dair itirazlarının da alınan son ek aktüer raporuna yönelik itirazları içerisinde beyan edilmiş olduğu görülmekle, davacı taraf bakımından usuli kazanılmış hak teşkil eden maluliyet durumu bakımından davalı vekilinin savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunan ve davacı tarafça kabul edilmeyen itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin bakıcı giderine yönelik itirazı ise kısmen yerinde görülmüştür. Mahkemece davacının talebi nedeniyle bu yönde hesaplama yaptırılmış ise de, bu konuda davacı küçük …’in iyileşme döneminde bakıma muhtaç olduğuna dair dosya kapsamında alınan maluliyet raporunda bu yönde olumlu-olumsuz bir değerlendirme bulunmamaktadır. Bu nedenle, her ne kadar davalı vekilinin itirazlarının aksine bakıcı giderine hükmedilme şartları oluşur ise bundan sigorta şirketinin de sorumluluğu devam etmekte ise de (bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/15349 E.-2021/10395 K), mahkemece davacı …’in bakıcı ihtiyacı olup olmadığına yönelik eksik inceleme ile karar verilmiş olduğu, bu hususta ek rapor alınması gerektiği anlaşılmış, bu yönüyle davalı vekilinin istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
Geçici işgöremezlik tazminatı bakımından davalı … şirketinin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; her ne kadar bu tazminattan sigorta şirketlerinin artık sorumluluğunun kalmadığına dair davalı taraf beyanları yerinde olmayıp, 6111 Sayılı Yasa sonrasında da sigorta şirketlerinin geçici işgöremezlik tazminatı sorumlulukları devam etmekte ise de, davalı vekilinin bu konudaki bir diğer itirazı yönünden talebinin kabulü gerekmiştir. Şöyle ki; küçük …’in kaza tarihinde 12 yaşında bir öğrenci olup gelir getiren bir işte çalışmadığı, dolayısıyla bu müddet boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici işgöremezlik zararı bulunmadığı da açık olmasına rağmen, geçici işgöremezlik tazminatına da hükmedilmesi doğru olmamıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/15349 E. – 2021/10395 K., 2021/9283 E.-2022/2483 K., Yargıtay (kapatılan) 17.HD 2018/457 E.-2019/12091 K ).
Belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından da davalı … şirketinin sorumluluğu devam ettiğinden, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacı tarafça kaza nedeniyle yapılan tedavi ve yol giderleri bakımından konusunda uzman doktordan alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin bu husustaki istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir (Bu hususlarda bknz. Yargıtay 4. HD 2021/4972 E.- 2021/7363 K.).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin ve davalı …A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/541 Esas – 2019/709 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacılar vekilinin ve davalı …A.Ş. vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davalı … AŞ. tarafından yatırılan 816,00-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı … AŞ.’ye iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022