Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1384 E. 2022/1042 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1384
KARAR NO : 2022/1042

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2017 (Dava) – 14/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/774 Esas-2019/634 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarihli 2017/774 Esas ve 2019/634 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigortanın ZMM ile sigortalısı olan … plakalı aracın, müvekkilinin sürücüsü olduğu … plakalı araca çapması sonucu müvekkilinin sürücüsü olduğu aracın da direğe çarpması neticesinde araçta yüksek hasar meydana geldiğini, … plakalı araçta meydana gelen hasarın tespiti için İzmir 1.SHM nin 2017/43 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, davalı Sigorta Şirketine tespit edilen hasarın ödenmesi için başvurulduğunu ancak bir netice alınamadığını, araçta değer kaybı da bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve tespit dosyasındaki giderlerin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sürücü sıfatı ile araç maliki gibi dava açamayacağını,davanın husumetten reddinin gerektiğini,her iki araç üzerindeki hasarın birbiri ile uyumsuz ve gerçeğe aykırı olduğunu,kazanın anlaşmalı ve danışıklı olduğunu bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…kaza tarihindeki aracın yaşı, hasarlı kısımları, değişen ve onarılan parçaları ve hasar miktarı incelendiğinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen değer kaybı hesaplaması ve piyasa araştırması da gözetilerek bir bütün halinde durum değerlendirilmesi yapıldığında araçta oluşan hasar miktarının ise 15.000,00 TL olduğu belirtilmiş,davacının ATK Trafik ihtisas Dairesi raporu kapsamında hasar miktarı bakımından talebini 15.000,00 TL ye artırdığı,artırılan miktarın Poliçe teminat kapsamında yer aldığı…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayla ilgili pekçok şaibeli, şüpheli, göz ardı edilmesi mümkün olmayan unsur olduğunu, mevcut raporlar karşısında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, kaza ile hasar arasında uyum bulunup bulunmadığı, davaya konu kazanın gerçek bir kaza olup olmadığı noktasında, dosya içerisinde mübrez özellikle sundukları teknik değerlendirme raporunda yer alan somut tespitler ile bu yönde yine sunmuş oldukları pekçok emsal karar da dikkate alınmak suretiyle İtü Otomotiv Bölümü’nden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik-Fen Heyeti gibi bir kurumdan somut itirazlarımızın karşılanacağı ve çelişkilerin giderileceği mahiyette yeniden bir rapor aldırılmasına dahi gerek görülmeden eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre doğrudan sadece tek bir raporla yetinilerek aldırılan tek bir rapor doğrultusunda, hiçbir itirazları karşılanmadan karar verilmiş olması karşısında kararın kaldırılması gerektiğini, dava konusu olayda davaya konu hasar ile ilgili olarak tespit olunan tüm bu uyumsuzluklar ve gerçeğe aykırılıklar karşısında, bu halde davacı yanca “..sözleşmenin devamı sırasında ihbar/bildirim” yükümlülüğünün gereği gibi, gerçeğe uygun ve iyiniyetli bir şekilde yerine getirildiğinin söylenmesinin mümkün olmadığını, değer kaybı ile ilgili olarak da hükmedilen rakamın ve kararın taraflarınca kesinlikle kabulünün mümkün olmadığını, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hasımsız tespit nedeniyle yapılan tespit giderlerine ilişkin kısım yönünden de hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, kaza nedeniyle aracında meydana gelen zararın, şimdilik 200 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiş, davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava niteliğinde mi olduğunu açıklamamış, davasını 15/02/2019 tarihinde ıslah ederek dava değerini 15.000.00 TL’ye arttırmış, davalı vekili süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunarak davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
Uyuşmazlık, davanın niteliği ve talebin içeriği ile dosya kapsamına göre eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı hususundadır.

6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar davacı dava öncesinde tespit talep ederek bir bilirkişi incelemesi yaptırmış ve söz konusu bilirkişi raporu ile davalıya başvurarak zararının tazminini talep etmiş ise de, davalının zararı karşılamadığı ve cevap dilekçesinde de tespit raporunu kabul etmediği anlaşılmıştır. Davacının sürücülüğünü yaptığı araçta meydana gelen gerçek zarar miktarı, aracın onarımının olanaklı olup olmadığı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli değildir. Esasen araçta kaza sonucu oluşan hasar tutarının tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacaktır. Bilirkişi trafik kazasına karışan davacının sürücülüğünü yaptığı aracı onarımının mı yoksa pertinin mi olanaklı olup olmadığını belirleyip, yapacağı değerlendirme üzerine davalıdan talep edilebilecek alacak miktarını saptayacaktır. Bu durumda araç hasarına ilişkin dava konusu talep miktarının taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmadığının anlaşılması karşısında eldeki dava belirsiz alacak davası kabul edilmelidir. Belirsiz alacak davasında, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesilir. Davacı, zararlarını 06/02/2018 günlü bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiş ve sonradan harcını da tamamlamıştır. Bu durumda davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 17. HD 2016/16457 E.-2017/11000 K., 2015/17305 E.-2015/14311 K.).
Davacı zilyedin idaresindeki aracı, aldığı gibi hasarsız biçimde dava dışı araç malikine teslim etme zorunluluğu bulunduğu dikkate alındığında, araçta oluşan ve tazmin edilmeyen orandaki hasar bedelini talep hakkının ve dolayısıyla dava açmakta hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da esastan reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17.HD 2018/1964 E.-2019/12286 K., 2017/1316 E- 2019/8976 K).
Sonuç olarak, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan adli tıp bilirkişi raporunun kusur ve hasara yönelik yaptığı değerlendirmelerin somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, adli tıp raporunda hasara yönelik tespit ile davalının sunduğu ekspertiz raporundaki hasar bedelleri arasında fahiş bir fark bulunmadığı, kaldı ki alınan adli tıp raporunun davadan önce davacının aldırmış olduğu tespit bilirkişi raporundaki bedelden daha az yani davalı lehine olacak şekilde tespit edildiği, değer kaybının Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca zmms genel şartlara göre değil, “aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre” hesaplanması gerektiği, anılan raporların da buna göre düzenlendiği, kaza ve hasar uyumsuzluğuna yönelik ispat yükünün davalı üzerinde olduğu ve bu hususu da ayrıca ispat edemediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarihli 2017/774 Esas ve 2019/634 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 1.024,65 TL istinaf karar harcından peşin alınan 266,17 TL (211,77 TL nispi+44,40 TL maktu) istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 758,48 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022