Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1372 E. 2022/1191 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1372
KARAR NO : 2022/1191

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2017 (Dava) – 18/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1048 Esas – 2019/448 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Yöneticilerin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarihli 2017/1048 Esas ve 2019/448 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalıların Çevre ve Şehircilik Bakanlığının müfettişlik raporuna göre görevlerini yerine getirmediklerini, kooperatifin zararına sebebiyet verdiklerini, 30.06.2013 tarihli genel kurulda alınan karar gereği 400.000,00 TL’lik ödemenin faizlerinin bulunduğunu, bu faizlere davalılarının itiraz ettiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müfettişlerinin düzenlediği rapora göre yönetim kurulu üyesi olan davalıların dava dışı … AŞ’ye 400.000,00 TL ödeme yaptıklarını, dava dışı şirket ile yapılan bu sözleşmenin feshine karar verildiğini, 400.000,00 TL’lik ödemenin müvekkili kooperatife iade edildiğini, ancak faizlerin alınmadığını, dolayısıyla bu ödemeye ilişkin faizlerin davalılardan tahsilinin gerektiğini belirterek İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2016/11840 Esas sayılı dosyasında yapılan takibe itirazın iptali, takibin devamı %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının müfettişlerince yapılan incelemeyle 28.05.2012 tarihinde düzenlenen rapor da yer alan konu 10.07.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda gündemin 2. maddesinde görüşüldüğü ve oylama ile kabul edildiği, 01.01.2011- 31.12.2011 tarihleri arasında 2011 yılı yönetim kurulu çalışma raporlarının oy çokluğu ile ibra edildiğini, 30.06.2013 tarihinde 2012 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müfettişlerinin raporlarının okunduğunu, bu rapor okunduktan sonra konunun 100 kabul oyu ile kabul edildiğini, konunun genel kurulda sonuçlandırılmasına rağmen müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığını bırakması sonrasında 3 yıl geçtikten sonra bu yanlışların giderilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Teftiş kuruluna başvuru yapıldığını, Teftiş Kurulu Başkanlığının incelemesiyle herhangi bir usulsüzlük tespit edilmediğinin bildirildiği, bu yazının yok sayılarak davanın açıldığını, davacı kooperatifin temsilcilerinin art niyetli olduklarını, dava dışı … AŞ ile yapılan sözleşmeden dönülmesine rağmen davanın açılmış olduğunu, projenin 17.04.2011 tarihli genel kurulda iptal edildiğini, kooperatifin 400.000,00 TL’yi geri istediğini 21.06.2011 tarihinde paranın iade edildiğini, kooperatif ile şirket arasında yapılan görüşme ile faiz isteklerinden vazgeçildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kooperatif yönetim kurulunun 232 araçlık kapalı otopark ve sosyal tesis yapma konusunda teknik elemanlarla yaptığı çalışma ile … AŞ ile 17.05.2010 tarihinde sözleşme yaptıklarını 08.07.2010 tarihinde 200.000,00 TL 01.09.2010 tarihinde 200.000,00 TL olmak üzere 400.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak kooperatifteki muhalif bir grubun otopark yapılmasını istemediği, konvansiyonel yapı yapılmasına karar verildiği, sözleşmenin feshedildiğini, … Madencilik ile 5 katlı kapalı otopark konusunda yeni bir sözleşme yapıldığını, ödenen 400.000,00 TL’nin ve faizinin dava dışı firmadan istendiğini, kooperatife bu paranın iade edildiğini, 62.000,00 TL + KDV masraflarının kooperatiften istendiğini, kooperatif yönetiminin 400.000,00 TL’nin faizini talep ettiğini, her iki tarafında alacaklarından vazgeçtiğini, yönetim kurulunun sulh olma yetkisinin genel kurul kararından kaynaklandığını, yönetim ve denetim üyelerinin 2012 yılında gerçekleşen 2011 yılı olağan genel kurul toplantısında ibra edildiğini, konunun tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müfettişlerine şikayet edilmesiyle, müfettişler tarafından yapılan inceleme ve soruşturma ile 30.06.2013 tarihinde gündemin 3. maddesine 2012 mali yılı toplantısı tartışılırken gündeme alındığını ve yönetim kurulu üyelerinin 100 oy ile ibra edildiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müfettişlerinin bu konunun tekrar tartışma konusu olmasına yer olmadığını belirttiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde dava dışı … AŞ ile 4 katlı 300 araçlık otopark yapılması konusunda 12.05.2010 tarihli 5 nolu yönetim kurulu kararına istinaden 17.05.2010 tarihinde sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin 29.01.2011 tarihinde yönetim kurulunun 1 nolu kararı ile yönetim kurulundan çekilmiş sayıldığına karar verildiğini, kendi yerine birinci yedek üye olan …’un seçildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin düşmesinden sonra 11.06.2011 tarihli 10 nolu yönetim kurulu kararı 19. maddesi ile … Beton ile yapılan sözleşmenin feshine karar verildiğini, müvekkilinin tüm bu işlemlerden bilgisi olmadığını, bu nedenle sıfat yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin … yardımcısı olduğunu, buna rağmen ödeme emrinin İzmir’deki adresine gönderildiğini, takibe ilişkin ödeme emrine İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/704 Esas 2017/188 karar sayılı dosyasında itiraz ettiklerini ve ödeme emrinin iptal edildiğini, davacıların buna rağmen itirazın iptali davası açmalarının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;”…. davanın reddine, davalıların %20 kötü niyet tazminat taleplerinin şartların gerçekleşmediğinden reddine,…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davacı vekili ile davalılardan … vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hesaplanacak faizin yönetim kurulu üyelerinden tahsil edilmesinin söz konusu fiillerin ve yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açılıp açılmayacağının kooperatif genel kurulunca görüşülmesinin karara bağlanması gerektiğini, 28.05.2012 tarihli Bakanlık Müfettişliği raporunda açıkça belirtilen 400.000 liralık avansın firmaya verildiği tarihten geri tahsil edildiği tarihe kadarki dönem için 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun 2. Maddesi gereğince T.C Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faiz oranının üzerinden hesaplanacak faizden Yönetim Kurulunun müşterek ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğunu bu şekilde hesaplanacak faizin Yönetim Kurulu Üyelerinden tahsil edilmesi ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında dava açılıp açılmayacağının karara bağlanması hususlarının Kooperatif Genel Kurulunda hiç görüşülmediğini, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde yer alan 2012 yılı Genel Kurulunda da dava konusu vakianın hiç görüşülmediğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin 29.01.2011 tarihli 01 Nolu Yönetim Kurulu Kararı gereği mazeretsiz devamsızlık sebebiyle yönetim kurulu üyeliğinden çıkarıltığını, davaya konu alacağın ise Prefabrik Betonarme Otopark Yapım Sözleşmesi’nin feshi nedeniyle alınması gereken faize ilişkin olduğunu, bu alacağın doğum ani sözleşmenin feshedildiği tarih olan 17.04.2011 olduğunu, müvekkilin zararının doğduğu tarihte yönetim kurulu üyesi olmadığını, bu nedenle sözleşmenin feshi anında karar verme yetkisi bulunmayan müvekkiinl doğan zarardan sorumlu olmayacağını, bu nedenlerle davanın reddi kararı esas yönünden taleplerine uygun olsa da gerekçe yönünden isabetli olmadığını, davacının her açıdan kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, davacının zararının doğum anı sırasında müvekkilin yönetim kurulu üyesi olmadığından zararların doğumdan müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili ile davalılardan … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6762 Sayılı TTK’nun 380 nci maddesinde düzenlenen ibra, yönetim kurulu üyeleri, müdürler ve denetçilerin, ortaklığın bir yıllık hasep dönemi içindeki çalışmalarından dolayı sorumluluklarının doğmayacağı, işlem ve faaliyetlerinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine uygun bulunduğuna yönelik genel kurulun bir irade açıklamasıdır. Ancak, geçerli bir ibranın söz konusu olabilmesi için, başka bir anlatımla ibranın geçerli şekilde sonuç doğurabilmesi için, sorumluluğa esas işlem veya faaliyetin genel kurulda ayrıca ve açıkça tartışılması, normal düzeydeki bir ortağın anlayacağı şekilde ortaya konulması veya bilançoda gösterilmesi gerekir. Aksi halde, ilgililerin sorumluluğu söz konusudur.
Somut olayda, zarara neden olduğu iddia edilen işlemlerle ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müfettişleri … ve … tarafından hazırlanan 28/05/2012 tarihli raporun 5.12. Kısmında davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluklarının bulunduğunun bildirildiği, kooperatifin 2010 yılına ait 17/04/2011 ve 2011 yılına ait 24/06/2012 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantılarında bu hususun genel kurul gündemine hiç alınmadığı, zira anılan müfettiş rapor tarihinin belrtilen toplantı tarihlerinden sonra olduğu, 30/06/2013 tarihinde yapılan 2012 yılına ait genel kurul toplantısının gündemin 3. Maddesinde ise müfettiş raporunda belirlenen hususların genel ifadelerle geçiştirildiği, ayrıntılı şekilde üyelere bilgi verilmediği, davalıların sorumluluklarının dayanağı sözleşmenin imzalanması ve feshi ile ilgili hususların ayrıntılarıyla belirtilmediği, genel kurulda ortaya konulmadığı anlaşılmıştır.
Zarara neden olduğu iddia edilen işlemler itibariyle ibranın açık olduğunun, geçerli bulunduğunun kabulü doğru görülmemiştir. O halde, geçerli bir ibranın varlığı kabul edilerek hüküm kurulması da yanlış olmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/11367 Esas, 2009/398 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Mahkemece yapılması gereken iş, ibranın geçerli olmadığı kabul edilerek, davacı kooperatifin yukarıda anılan müfettiş raporunda belirlenen zararının varlığı ve davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise sorumlu oldukları miktarın tespiti konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarihli 2017/1048 Esas ve 2019/448 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince kesin olmak üzere 07/07/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.