Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1355 E. 2022/1040 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1355
KARAR NO : 2022/1040

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2016 (Dava) – 16/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1287 Esas-2019/656 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarihli 2016/1287 Esas ve 2019/656 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihi olan 07/05/2014 tarihinde davacı sürücünün … plakalı motorsikletine, davalı …’ya ait olan ve davalı Sigorta Şirketine ZMM ile Sigortalı olan … plakalı aracın çarpması nedeniyle meydana gelen kazada, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik, tedavi ve iyileştirme giderlerine ilişkin olarak 1.000,00 TL, maluliyet kaybı tazminatına ilişkin olarak 1.000,00 TL, olmak üzere toplam 2.000,00 maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :
Davalı Sigorta Şirketinin süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve kusur ile sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “..DAVANIN KABULÜ İLE; 290.000,00.-TL kalıcı maluliyet tazminatı, 1.400,00.-TL tedavi ve bakıcı gideri toplamı 291.400,00.-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi bakımından 290.000,00.-TL poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 13/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı … yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Taktiren 35.000,00.-TL manevi zararın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflarınca işbu dava ikame edilmeden önce davalı … Sigorta’ya müracaat edildiğini ve işbu dilekçelerini havi posta, davalı sigorta şirketine 22/06/2015 tarihinde tebliğ edildiğini ve mezkur dilekçeleri ekinde tazminat taleplerine esas teşkil eden ellerinde mevut tüm belgeler ibraz edilerek poliçe teminat limiti kapsamında müvekkil davacının sakatlanmasına ilişkin tazminatın müvekkile ödenmesi talep edilmiş olduğu gibi, keza poliçe teminat limiti kapsamında tazminat ödemesi yapılabilmesi için temini gerekli eksik belgeler varsa taraflarına bildirilmesi beyan ve talep edildiğini ve iş bu müracaatları üzerine davalı sigorta şirketi nezdinde 8707567 nolu hasar dosyası açıldığını, davalı sigorta şirketiyle müteaddıt kereler mail yoluyla görüşülmüş ise de müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu itibarla da davalı sigorta şirketi, kendisine hasar ihbarının tebliğ edildiği 22.06.2015 tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda yani 02.07.2015 tarihinde temerrüde düşmüş olacağından, sigorta şirketinin faiz sorumluluğunun 13.01.2016 tarihinden değil 02/07/2015 tarihinden itibaren başlaması gerektiğinin açıkça ortada olduğunu, hükmün bu yönüyle kaldırılması ve sigorta şirketinin ödeyeceği tazminatın faizinin başlangıç tarihinin 02.07.2015 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece maluliyet raporuna ilişkin itirazları değerlendirilmeden yanlış maluliyet oranı üzeriden hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, davacının maluliyet raporunun hatalı değerlendirme ürünü olup, post travmatik stres bozukluğunun daimi maluliyet teşkil etmediğini, post travmatik stres bozukluğu değerlendirmesi söz konusu olduğundan mutlaka T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, davacının beklenen iyileşme süresi tamamlanmadan tanzim edilen hükme esas alınan maluliyet raporunun eksik ve hatalı olup kabul edilmesinin mümkün olmadığını davacının kaza tarihinde şoför olarak çalıştığını belgelerle ispat etmesi gerektiğini, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre hesaplanan orana göre iyileşme indirimi yapılması gerektiğini, tedavi giderleri poliçe kapsamında olmayıp, müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta iken bu hususta yerel mahkemece hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, bakıcı gideri talebine ilişkin tazmınatın sürekli sakatlık teminatı kapsamından ayrı değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, yerel mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmadan hesap raporunun tam kabulünün yerinde olmadığını, davacı meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsü olup hiçbir koruyucu önlem almaması sebebiyle yaralanmasının derecesini kendi ihmali ve kusuru sebebiyle arttırdığını, yerel mahkemece temerrüt tarihinden itibaren faiz hükmedilmesinin haksız ve kabul edilemez nitelikte olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle işgücü kaybı tazminatı ve bakıcı gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastaneleri’nin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; davacının maluliyet oranının tespiti bakımından alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 08.08.2018 tarihli raporunda, davacıda trafik kazasına bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu geliştiği, 1 yıllık tedavi sonucunda bulguların gerilediği, rahatsızlığının tedavi ile çalışma olanağı verdiğinin belirtildiği, bu rapora istinaden davacının maluliyetinin tespiti yönünden alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu’nun 25.01.2019 tarihli raporunda, bu rahatsızlığın tedavi ile çalışma imkanı veren nevrotik bozukluklar olarak değerlendirilip kaza ile oluşan diğer yaralanmalarla birlikte davacının maluliyet oranı %64 olarak görüş bildirilmiş; mahkemece de bu rapor esas alınarak tazminat hesaplatılması yoluna gidilmiştir.
Anılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 08.08.2018 tarihli raporunda; davacının 1 yıl süre ile düzenli psikiyatrik tedavi sonucunda tedaviden fayda gördüğünü, psikiyatrik bir şikayetinin olmadığını, şoför olarak çalışmaya devam ettiğini ifade ettiği, ruhsal muayenesinde de bulguların gerilediği ve tedavi ile çalışma olanağı verdiği kanaatine varıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, davacıda psikiyatrik olarak kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; kazayla ilgili davacının yaralanmasına ilişkin tüm tedavi evraklarının (özellikle travma sonrası stres bozukluğu tanı ve tedavisine yönelik olan Ege Üniversitesindeki tedavi belgelerinin tamamının ve yine aynı tanı ve tedavi ile ilgili olan kaza tarihinden önceki tarihleri de kapsayacak şekilde varsa tedavi belgelerinin SGK’dan sorularak) getirtilmesi suretiyle dosyada yer alan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Adli Sağlık Kurulu raporlarındaki tespitler de dikkate alınarak (gerektiğinde davacının muayenesi suretiyle) Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan travma sonrası stres bozukluğunun bulunup bulunmadığı, varsa bunun kazayla ilgisi olup olmadığının tespiti, bu hususun davacıda kalıcı maluliyete sebebiyet verip vermediği tespit edildikten sonra davacıdaki kaza sebebiyle oluşan diğer yaralanmalar da değerlendirilerek sonuç maluliyet durumunu gösteren rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Dosyadaki belge ve bilgilerden, davacının kaskının takılı olduğu ancak dizlik takıp takmadığının belli olmadığı, davacının sağ ayağındaki kırıkların da maluliyet raporunda değerlendirildiği ve maluliyet oranına esas alındığı, şu halde, mahkemece davacının ayağında oluşan kırığın dizlik takılmaması sonucu oluşup oluşmadığının netleştirilmesi ve buna göre müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağının tartışılması, müterafik kusur indirimi yapılması kanaati oluşursa Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre yukarıdaki yasal düzenleme kapsamında TBK md. 52 uyarınca tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yazılı şekilde araştırma yapmadan hüküm tesis edilmesi doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3-) Davacı davadan önce davalı sigorta şirketine 22.06.2015 tarihinde başvurduğunu belirterek başvuruya dair posta evraklarını dosyaya sunmuş olmasına rağmen mahkemece bu husus tartışılıp irdelenmeden yazılı şekilde davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin belirlenmesi hatalı olmuştur.
4-) Davalı her ne kadar davacının şoför olduğunu ispat edemediğini belirtmiş ise de aktüer raporun halihazırda en alt gelir olarak tespit edilen asgari ücret üzerinden düzenlendiği anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
5-) 2918 sayılı sayılı Yasanın 98. Maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden SGK’nun, yasa kapsamı dışında kalan giderlerden ise davalıların sorumlu tutulması gerektiği, (Y.17.HD.01.04.2013, 2012/5297 E., 2013/4606 K.) gerçek zarar miktarına belgeli olmayan tedavi giderlerinin de dahil olduğu, tespit edilen tedavi ve bakıcı giderlerinin rayiç bedeller uyarınca doğru hesaplandığı anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı ve davalı … Sigorta vekillerinin istinaf başvurularının esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş.vekillerinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarihli 2016/1287 Esas ve 2019/656 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir Yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı ve davalı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 44,40 TL istinaf karar harcı ile davalı … Sigorta A.Ş.’den alınan 1.115,00 TL istinaf karar harcının yatıran ilgililere İADESİNE,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı ile davalı … Sigorta A.Ş.’den başlangıçta alınan 121,30-TL’şer istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye irat kaydına ve ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
8-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22/06/2022