Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1335 E. 2022/944 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1335
KARAR NO : 2022/944

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2017 (Dava) – 14/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/671 Esas-2019/569 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarihli 2017/671 Esas ve 2019/569 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/04/2011 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sebebiyle araçta yolcu olarak bulunan müvekkili davacının yaralandığını belirterek, yaralanmaya bağlı olarak geçici iş göremezlik ve kalıcı iş gücü kaybı zararının davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğu, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğu, iki yıllık hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, hak sahibi 22.942,71-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme ile müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, yapılan ödeme tarihi itibariyle tazminatın hesaplanmasında ödemenin tazminatı karşılaması halinde davanın reddinin gerektiğini, davacının başka sosyal kurumdan tazminat alıp almadığının araştırılması gerektiğini, aktüer hesabının aktüer uzmanı tarafından yapılması gerektiğini, kaza sebebiyle elde edilen gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, malüliyet oranın tespiti için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu tutulabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; 16/04/2011 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sebebiyle araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, yaralanmaya bağlı olarak geçici iş göremezlik ve kalıcı iş gücü kaybı zararının tazmininin talep edildiği, kaza sebebiyle davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 18/07/2012 tarihinde 22.942,71-TL’nin ödendiği, ödeme tarihi itibariyle ödemeye ilişkin olarak davacının anne ve babasının velayeten 11.07.2012 tarihli ibraname vermiş olduğu, 2918 sayılı yasanın 111/2 cümlesine göre ”Tazminat miktarlarına ilişkin olupta yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak 2 yıl içinde iptal edilebilir” hükmünü içerdiği, dava tarihinin 13/06/2017 olduğu, maddede ön görülen 2 yıllık sürenin aşılmış olduğu ve sigorta şirketi vekili süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuş olduğundan davacının bakiye tazminat istemi zamanaşımına uğradığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tespit edilecek maddi zarar ile ibraname arasında açık orantısızlık olması halinde ibraname makbuz niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini, yapılan ibra sözleşmesinin edimler arası aşırı orantısılık nedeniyle de geçersiz olduğunu, müvekkilin deneyimsizliğini öğrendiklerinde müvekkil adına sigorta şirketine başvurularını yapıp, yapılan ödemenin eksik olduğunu ve bu oransızlığın giderilmesi taleplerine karşılık davalı sigorta şirketince bu oransızlık giderilmediğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle geçici ve kalıcı maluliyetin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının 6098 sayılı TBK’nın 28. maddesi uyarınca aşırı yaralanma halini yargılamanın hiç bir aşamasında ileri sürmeyip buna yönelik bir delil de sunmadığı, HMK 357/1. madde uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen savunmaların bölge adliye mahkemesinde dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Velâyet; ana veya babanın, ergin olmayan çocuklarının veya kısıtlanmış ergin çocuklarının kişi varlığına, malvarlığına ve bu iki husus hakkında onları temsiline ilişkin sahip oldukları hakların ve yükümlülüklerin bütününe denir (Akıntürk, Turgut: Türk Medeni Kanunu C.2, Aile Hukuku, İstanbul 2002, s. 400). Velayet, çocuk ergin oluncaya kadar onunla ilgili alınması zorunlu kararları alma hususunda veliye sorumluluk yükler ve onları yetkili kılar. Bu bakımdan modern hukukta velayet, bir hak olduğu kadar aslında çocuğun üstün yararının sağlanması bakımından yetki ve sorumluluk da içerdiğinden, hak ve yükümlülüklerin toplamı olarak kabul edilmektedir. Velâyetin nihai amacı, henüz erginliğe ulaşmamış küçüğün, ileride bir yetişkin olarak gelecekteki hayata hazırlanmasını sağlamaktır (AKYÜZ,Emine Çocuk Hukuku Çocuk Haklarının Korunması, 2012 s.220). 4721 Sayılı Kanun’un velayet hakkına ilişkin 335. maddesinde, ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velâyeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velâyetin ana ve babadan alınamayacağı belirtilmek suretiyle evlilik ilişkisi süresince velâyet hakkının ve bu kapsamdaki yetkilerin ortak kullanımına işaret edilmiş; 336. maddesinde evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velâyeti birlikte kullanacağı, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık hâlinde hâkimin velâyeti eşlerden birine verebileceği, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde velâyetin sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu hüküm altına alınmış, velâyet hakkı ve içerdiği yetkilerin kullanımı noktasında da eşlerin eşitliği prensibi yansıtılmaya çalışılmıştır.
Somut olayda, her ne kadar eldeki davanın KTK’nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılması sebebiyle mahkemece reddine karar verilmesi gerekçe itibari ile doğru olsa da, davanın reddine esas olarak alınan ve dosyada yer alan 11.07.2012 tarihli ibranamenin yapılan incelemesinde, davacıya velayeten annesi … ve babası …’un isimleri yer almasına karşın ibranamenin tek bir imza içerdiği, tazminatın yatırıldığı banka hesabının ise …’a ait olduğunun yazıldığının anlaşılması karşısında, velayet hakkının kullanımına dair yukarıda yapılan açıklamalar ışığında söz konusu ibranamenin geçerlilik koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılıp tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarihli 2017/671 Esas ve 2019/569 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 08/06/2022