Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1324 E. 2022/979 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1324
KARAR NO : 2022/979

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2018 (Dava) – 17/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/671 Esas – 2019/549 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 tarihli 2018/671 Esas ve 2019/549 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından zorunlu trafik sigortacısı olduğu … plakalı araç maliki … ve sürücüsü … idaresindeyken müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini, hasar miktarının tespiti için İzmir 6 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/11 Değişik İş dosyasında tespit yapıldığını, yapılan tespitti araçta 8.277,31 TL hasar bedeli, 3.250,00 TL hasar bedeli zararı tespit edildiği, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50 TL değer kaybı 100 TL hasar bedeli toplamı 150 tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, İzmir 6. SHM 2018/11 Değişik İş dosyasında yapılan 600 TL giderler ve 485 TL vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/04/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 22.500-TL hasar bedeli tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den 11.05.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt(avans) faizi ile tahsiline, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/11 D.iş dosyasında yapılan 600-TL giderler ve 485-TL vekalet ücreti ile birlikte işbu yargılamada yapılan giderleri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak miktarının belirlenebilir olmasına rağmen davacının dava dilekçesinden HMK madde 107 doğrultusunda belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının gerçek zararını muteber delillerle ortaya koymadığını, davacının kazadan 100 gün sonra ihbarda bulunduğunu, zararın varlığına ve denetimine engel olduğunu, 26.04.2018 tarihinde davacının müracaatı üzerine, 03.05.2018 tarihli yazı ile, kaza sonucu hasara uğrayan araç parçalarının dökümü, hasarın niteliği ve kapsamını gösteren bilgi ve belgelerin sunulması talep edildiğini ancak davacı tarafından istenilen belgelerin gönderilmediğini, müvekkil sigorta şirketinin ancak ZMMS Sigortası Genel Şartları B.2. maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, değer kaybının ZMMS sigorta şartları EK-1 e göre hesaplanması gerektiğini, adacın daha önce karışmış olduğu kazaların araştırılması gerektiğii, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, usulüne uygun ihbar sorumluluğunun yerine getirilmediği gerekli belgelerin sunulmadığını davalının temerrüde düşürülmediğini bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 22.500,00TL hasar bedelinden ibaret maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 11/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından 17.01.2018 tarihinde meydana geldiği iddia edilen bir kaza nedeniyle yaklaşık 100 gün sonra 26.04.2018 tarihinde hasar ihbarında bulunarak, tazminat talep edildiğini, bunun kazanın ve hasarın neden ve niteliğine ilişkin denetleme imkanının ortadan kaldırılması sonucunu yarattığını, 26.04.2018 tarihinde davacının müracaatı üzerine, 03.05.2018 tarihli yazı ile kaza sonucu hasara uğrayan araç parçalarının dökümü, hasarın niteliği ve kapsamına gösteren bilgi ve belgelerin sunulmasının talep edildiğini, ancak davacı tarafından istenilen belgelerin gönderilmediğini, uyuşmazlığa konu aracın hasar tespiti iki ayrı bilirkişi tarafından yapıldığını, raporlar arasında fahiş oranda fark bulunduğunu, davacının, kaza sonrasında … plakalı araçta meydana gelen hasar tespiti için İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesine başvurduğunu, 25.01.2018 tarihinde yapılan tespit sonucunda; kazaya karışan araçta 4.864,67-TL yedek parça, 2.150,00-TL işçilik tutarı olmak üzere KDV dahil edilerek yekün hasar tazminatının 8.277,31-TL olarak bulunduğunu, yine yargılama kapsamında alınan; bilirkişi … tarafından hazırlanan 07.04.2019 tanzim tarihli raporda ise … plakalı araçta 38.467,00-TL tutarın hasar meydana geldiği, araç rayiç değerinin 75.000,00-TL olduğu dikkate alındığında pert işlem uygulanması gerektiğini, 75.000,00-TL rayiç bedelden 45.000,00-TL sovtaj bedeli düşüldüğünde 30.000,00-TL bakiye hasar tazminatı çıktığının belirtildiğini, ayrıca sözü geçen bilirkişi raporunda gerek kusur oranlarında gerekse araç plakalarında çeşitli hatalar yapıldığının görüldüğünü, raporun kalıp raporun uyarlanarak hazırlandığı anlaşılan söz konusu raporun ne oranda doğru olduğunun da tartışmaya açık olduğunu, her iki raporda da araç rayiç değeri 75.000,00-TL tespit edilse de, raporlar arasındaki fark dikkate alınarak gerçek hasarın tespiti için dosyanın üçüncü bir bilirkişiye tevdi edilmesi gerektiğini, buna rağmen Mahkeme tarafından İzmir 6. SHM görülen tespit davasında alınan raporun yok sayıldığını, gerekçeli kararda dahi söz konusu raporun neden dikkate alınmadığına ilişkin hiçbir gerekçeye yer verilmediğini belirterek, kararının iptaline karar verilmesini ve bu uyuşmazlık hakkında yeniden inceleme yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından dolayı davacıya ait araçta oluşan hasar bedeli ve değer kaybı istemine ilişkin tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1- Somut olayda, 17/01/2018 tarihinde davacı …’ın sevk ve idaresinde dava dışı …’e ait … plakalı araca, maliki … olan kaza sırasında sürücüsü … olan … plakalı araçla çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiği, davalı tarafından sigortalı araç maliki … adına düzenlenen ZMMS poliçesi ile … plakalı aracın davalı sigorta şirketinde 17/11/2017-17/11/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kaza tarihini de kapsar şekilde sigorta kapsamına alındığı, poliçede araç başına maddi 33.000,00 TL sigorta limitinin belirlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Otomotiv uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, raporun sonuç kısmında ise kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik bedeli toplamı 38.467,00 TL hasar meydana geldiği, dava konusu … plaka sayılı aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 75.000,00 TL ve sovtaj(hurda) değerinin 45.000,00 TL olduğu, kaza sonrası oluşan hasar miktarının, araç rayicinin %50 sini aşması nedeniyle aracın ağır hasarlı olduğu ve pert total olarak değerlendirilmesinin uygun olduğu, toplam gerçek hasarın 30.000,00 TL olarak bulunduğu, sigortalı olan … plaka sayılı aracın %75 oranında kusurlu olması nedeniyle davalının hasar tazminat tutarının 22.500,00 TL den sorumlu olduğu, pert kabul edilen aracın, piyasa değeri göz önüne alınarak zarar hesaplandığından, araç sahibinin bir zararı oluşmaması nedeniyle değer kaybı oluşmayacağı belirtilmiştir.
Dosyadaki bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde … plakalı sigortalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu belirtildikten sonra, raporun sonuç kısmında sigortalı araç sürücüsünün %100 asli tam kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilerek raporda çelişki yaratıldığı; davalı tarafından rapora süresinde yapılan itiraza ilişkin olumlu veya olumsuz değerlendirme yapılmaksızın, davalı tarafın itirazını da karşılar şekilde mevcut çelişkinin giderilmesi yönünde ek veya yeni rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde, raporun mevcut nüshalarından sadece birinde sonuç kısmında %100 kusur oranı yazan kısmın çizilerek sehven ibaresi yazıldığı, yapılan düzeltmede bilirkişinin parafının bulunmadığı gibi, raporun diğer nüshalarının çelişkili hali ile dosyada mevcut olduğu; davalının rapora ilişkin itirazlarının mahkeme gerekçeli kararında da karşılanmayıp mevcut bilirkişi raporunun tekrarıyla yetinilmek suretiyle karar tesis edildiği anlaşılmış olup; mahkemece söz konusu çelişkili rapor esas alınarak hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
2-TTK’nun 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.
Somut uyuşmazlığa konu dava dışı … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın tescil kaydında …bank A.Ş. lehine dain-i mürtehin kaydı ve İstanbul Anadolu 20. İcra Dairesi ve İzmir 19. İcra Dairesinin rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip şerhleri bulunmakta olup, belirtilen hususların dava şartı niteliğinden dolayı mahkemece re’sen irdelenmesi gereken bir husus olduğu halde bu yönde hiçbir araştırma yapılmamış olması, re’sen karar kaldırma nedeni olmuştur. (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17.HD’nin 2018/2734 E- 2019/47 K ).
Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle dain-i mürtehin kaydına ilişkin gerekli araştırmaların yapılıp ilgili belgelerin getirtilmesi, yine belirtilen icra takiplerine ilişkin belgelerin getirtilerek incelenmesi; dain-i mürtehin hakkı var ise araç üzerinde dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı …bank A.Ş.’ den ve varsa diğer rehin hakkı sahiplerinden borç olup olmadığı ve varsa miktarı sorulmalı, bakiye borcu varsa davanın açılmasına ve tazminatın davacıya verilmesine muvafakati olup olmadığı konusu araştırılmalı, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davalı tarafın itirazlarını da karşılar şekilde rapordaki çelişkinin de giderilmesi suretiyle denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli şekilde rapor alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmek suretiyle davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, rehin yönünden araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma şekli ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 tarihli 2018/671 Esas ve 2019/549 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın kaldırılma şekline ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 09/06/2022