Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1303 E. 2022/1163 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1303
KARAR NO : 2022/1163

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2016 (Dava) – 12/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/127 Esas-2019/104 Karar
DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarihli 2016/127 Esas ve 2019/104 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2016/39 D.İş dosyada tespit ettirdikleri üzere, davalının aralarındaki sözleşmeye uygun biçimde edimini yerine getirmediğini, reklam tanıtım filmini hazırlamadığını ve asıl edimini ayıplı biçimde teslim ettiğini belirterek, sözleşmenin feshini, bu sözleşme nedeniyle ödedikleri 100.000 TL bedelin ve ikinci bölüm için gönderdikleri 20.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ileri sürülen fesih iddialarının geçerli olmadığını, davalı tarafın kusurlu olarak gecikme yarattığını, davacının FSEK 50. maddeye uygun biçimde önce bir ihbarda bulunmadığını, davacıya karşı cezai şikayette bulunduklarını, mali haklarının ihlal edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…Sözleşme, davalı tarafından gerek sözleşme konusu bakımından gerekse süre bakımından ihlal edilmiştir. Yapımcı olarak, bu sözleşme ile borç altına giren davalı firmanın davacıdan, hedeflenen ürünün vücuda getirilmesi için gereken senaryo ve sair verileri kontrol ederek teslim alması, sözleşmeyi daha sonra yapması gerektiği halde, tüm bu özen yükümlülüklerini ihmal ederek davrandığından, davacıya kusur atfedilemeyecektir. Senaryo revizelerinin veya düzeltmelerinin, işin uzamasına yol açması ise, yine davalının kusurundan kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, davalı firmanın Ticaret Sicil kaydından anlaşılan iştigal konusu, sözleşme yapmadan önce basiretli davranmasını gerektirmektedir. Sözleşme nihai konusu anlamında ihlal edilmiş, yayınlanabilir olmayan bir ürün teslim edilmiştir. Bu hallerde, TBK’nın 113. maddesi uyarınca, tüm zararın tazmini istenilebilmektedir. Bundan ayrı, taraflar arasında aktedilmiş eser üretip teslim etme konulu sözleşmenin özelliği gereği iki taraf da, üstlendiği edimini ifa etmelidir. Ancak, sözleşmenin konusu olan ve aynı zamanda FSEK kapsamında korunabilen eser, sözleşme şartlarını taşımak zorundadır. TBK’nın 472. maddesi uyarınca, malzeme (somut olayda senaryo) iş sahibi tarafından sağlandığında, yüklenicinin özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Yani senaryoyu ürünün üretimi için gereken evsafta teslim alması beklenmektedir. Ancak her nedense, bu özen yükümlülüğüne uyulmamıştır. Dolayısıyla revizeler, düzeltmeler ile işin yapılması sözleşme tarihini aşmıştır. Öte yandan teslim edilen ürün de ayıplı olarak verilmiştir. İş sahibi ise, eserin teslimi için ön görülen tarihten de önce ödemelerini gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla, sözleşmenin imzalanmasından muradı olan ürünü gerektiği gibi teslim alma hakkı ve beklentisi bulunmaktadır. İfa gerektiği gibi yapılmadığına göre, artık sözleşmeden dönme ve verdiklerini geri isteme hakkı doğmaktadır. İş sahibi sözleşilen şartlara uygun ürün teslim alamadığına göre feshe hak sahibidir. TBK’nın 475/1. maddesi uyarınca, ayıplı olan çizgi filmi kabule zorlanamayacaktır. Nitekim, davacı çizgi filmi davalı firmaya iadesini ve ödediği bedellerin tahsilini talep etmektedir. Her ne kadar, “iyi kötü” bir ürün teslim ettiği savunması yapılmış, davalı tarafından davanın reddi istenmişse de, davacının ayıplı yani yayınlanamaz ürünü kabul ile yükümlü olması beklenemeyecektir. Davacının tercihi ve talebi sözleşme hükümleri ve TBK’nın 475. maddesine uygundur..” gerekçesiyle davanın KABULÜNE, yanlar arasında yapılan çizgi film üretimi konulu 02/03/2015 tarihli sözleşmenin ve daha sonra imzalanan 3D Animasyon Projesi Devam Yapım Sözleşmesi başlıklı sözleşmelerin haklı nedenle fesihlerinin tespitine, teslim edilen 1. bölüm çizgi dizinin davalıya iadesine, 03/04/2015 tarihinde 10.000 TL, 14/05/2015 tarihinde 10.000 TL, 05/06/2015 tarihinde 6.000 TL, 18/12/2015 tarihinde 1.000 TL, 03/03/2015 tarihinde 50.000 TL, 19/06/2015 tarihinde 4.000 TL, 07/07/2015 tarihinde 10.000 TL, 10/08/2015 tarihinde 5.000 TL, 24/08/2015 tarihinde 5.000 TL, 22/09/2015 tarihinde 7.000 TL, 02/10/2015 tarihinde 3.000 TL, 18/12/2015 tarihinde 9.000 TL’lik ödemelerin, her birinin ödeme tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ek raporda davacının itirazları üzerine açıkça “2016/39 D.İş dosyasında yer alan bilirkişi raporu ile aynı görüşte olma zorunluluğunun bulunmadığı” belirtildiğini, bilirkişi kurulu ek raporunda, %20’lik kusurlu videonun sonucu en fazla %10 oranında değiştirebileceği kanaati de açıklandığını, mahkemece rapordaki ayıplı/eksik teslim tespitin kabul edilmesi halinde dahi, tüm sorumluluğun müvekkil şirkete yükletilmesi ve tüm sözleşme bedelinin iadesine karar verilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu, bu halde dahi %10’luk dilimin davacının kusurundan kaynaklanan sebeplerden ileri gelmesi nedeniyle düşürülmesi/ yok sayılması gerektiğini, zira TBK 476 maddesi, ayıp halinde ancak sipariş verenin kusurunun olmaması halinde davalı müvekkilin sorumluluğu olabileceğini açık bir dille ifade ettiğini, ayrıca tüm bedelin iade edilmesi kararı ile birlikte, müvekkil şirketin ve çalışanlarının aylarca üzerinde çalışmış olduğu projedeki emekleri de yok sayılmış olduğundan, teslim edilen çizgi dizi ayıplı kabul edilse dahi yalnızca ayıp oranında bir iadeye karar verilmesinin hakkaniyetli olacağını beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinin feshi ve davalıya sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının sözleşme süresi içerisinde yükümlülüğünü gerektiği gibi ifa edemediği, yapılan ürünün mevcut haliyle yayınlanabilir bir ürün olmadığı, bu sebeple davacının TBK 475/1 maddesinde yer alan sözleşmeden dönme hakkı uyarınca verdiklerini geri istemeye hakkı olduğu, alınan bilirkişi raporunda ürünün mevcut haliyle yayınlanmasının mümkün olmadığının tespit edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarihli 2016/127 Esas ve 2019/104 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 8.197,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.049,30 TL (maktu+nispi) istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 6.147,90 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022

.