Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1301 E. 2022/1270 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1301
KARAR NO : 2022/1270

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2016 (Dava) – 11/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1349 Esas – 2019/630 Karar
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2019 tarihli 2016/1349 Esas – 2019/630 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takas merkezine sunulan 15/12/2015 tarih 326298 yaprak nolu 18.360,00 TL bedelli çek ile, 31/12/2015 tarih 326299 yaprak nolu çekin yaprak bedellerinin ödenmesi hususunda davacı şirket yetkilisi …’un davalı bankadan yazılı talepte bulunduğunu, davalı banka şubesince çek üzerindeki keşide imzası ile banka kayıtlarındaki keşide imzasının birbiri ile uymadığı, ödeme yapılamayacağının bildirildiğinin, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının resmi belgede(çekte) sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, savcılıkca yapılan inceleme ile alınan raporda çek yaprakları üzerindeki keşideci imzalarının çek hesabı sahibi ve davalı bankanın müşterisi …’a ait olduğunun tespit edildiğini ve savcılık soruşturma evrakının kovuşturmaya yer olmadığı şeklinde karara bağlandığını, davacı şirket tarafından söz konusu çeklerin tahsili için İzmir 20. İcra Dairesinin 2016/5269 sayılı dosyasından takip yapıldığını, yine 15/10/2015 tarih 0324489 yaprak nolu 14.600,00 TL tutarlı ve 15/11/2015 tarih 0324490 çek nolu 14.615,00 TL tutarlı çeklerin karşılıksızlık işlemine tabi tutulduğunu ve bu çekler içinde İzmir 10. İcra Dairesinin 2015/17447 esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu 5941 sayılı çek kanunun 3. Maddesi 3. Fıkrasında ibraz edilen çek yapraklarının bedellerinin ödenmesinin hüküm altına alındığını, bu kapsamda takibe konulan çekler için 27/09/2016 tarihli dilekçe ile banka şubesine yaprak bedellerinin ödenmesi hususunda 7 günlük süre verildiğini, bu sürede hiçbir ödeme yapılmadığını belirterek 4 adet çek yaprak bedeli 4.800,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 05/10/2016 tarihi itibaren günlük binde 3 geçikme cezası ile davalı bankadan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı banka cevap ve delil sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…Yapılan incelemeler neticesinde talebe konu çeklerin keşidecisinin davalı banka müşterisi … olduğu ve imza incelemesinde imzanın keşideciye ait olduğunun tespit edildiği, davacının söz konusu çeklerin cirantası konumunda bulunduğu ve 27/09/2016 tarihinde çek yaprak bedeli olan her bir çek için 1.200,00 TL’den toplam 4.800,00 TL’nin ödenmesi hususunda bankaya ihtaren müracaat edildiği, banka tarafından ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır. 5941 sayılı yasanın 3/3. maddesi ve 7B maddeleri incelendiğinde söz konusu çekler nedeni ile çeklerin tarihleri de dikkate alındığında banka teminatının her bir çek yaprağı için 1.200,00 TL olduğu, 4 adet çek için toplam 4.800,00 TL’nin banka tarafından ödenmesi gerekeceği saptanmış ve davacı talebi usul ve yasaya uygun görülerek davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür…” gerekçesiyle; ”…Davanın KABULÜ ile 4.800,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 05/10/2016 tarihinden itibaren günlük binde 3 gecikme cezası ile davalı bankadan alınıp davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; müvekkili bankanın sorumluluk bedelini ödemesi için ibraz edilen çekteki keşideci imzasının sahte olduğunun fark edildiğini, sahte olarak keşide edilen çeke istinaden sorumluluk bedeli ödenmesinin haksız olarak talep edildiğini, müvekkili bankanın sahte olarak keşide edilen çek nedeni ile herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili banka tarafından basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün yerine getirildiğini, müvekkili bankanın çek bedelini takas odası aracılığı ile ibraz edildiği için ödemediğini, devamla çekin sahte imzalı olarak takas odası aracılığı ile ibraz edenin de davacı yan olduğunu, yani son hamil olarak çek üzerindeki imzanın sıhhatini aynı müvekkili banka gibi kontrol edebilecek durumda olduğunu, takas odaları aracılığı ile ibraz edilen çekler için bankanın sorumluluğunun söz konusu olmadığını, davacı takip ve dava konusunu oluşturan çekleri takas odası aracılığı ile sunmuş olduğundan, müvekkili bankanın imza incelemesi yapmasının mümkün olmadığını, TTK’nun 780. ve 781. maddeleri ile Çek Yasası’nın 2. maddesi birlikte değerlendirildiğinde çekte bulunması gereken zorunlu unsurlar olduğunu ve bunlardan birinin yokluğunda çekin geçersiz hale geldiğini, keşidecinin imzasının da çekte bulunması gereken zorunlu unsurlardan birisini oluşturduğu, kaldı ki geçersiz bir çek olması halinde Yargıtay’a göre çekin zorunlu unsurlarını taşımayan çek için kambiyo senetlerine mahsus özel takip yoluna başvurulamayacağını, geçersiz bir çekin sadece havale hükmünde olduğunu, yine davacının binde 3 gecikme cezasına hükmedilmesi talebinin de haksız ve dayanıksız iken mahkemece bu hususta eksik ve hatalı değerlendirme neticesinde müvekkili banka aleyhine temerrüt tarihi olarak belirtilen 05/10/2016 tarihinden itibaren binde 3 gecikme cezasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2019/9422 Esas sayılı dosyası için tehir- i icra kararı verilmesine, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının lehdarı olduğu dava konusu çekler için banka sorumluluk tutarının bankadan tahsili istemlidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davalı banka nezdinde açılan çek hesabına istinaden dava dışı şirket tarafından keşide edilen ve takas merkezi aracılığıyla ibraz edilen 15/12/2015 tarih 326298 yaprak nolu 18.360,00 TL bedelli çek ile, 31/12/2015 tarih 326299 yaprak nolu 18.360,00 TL bedelli çeklerin karşılığının bulunmaması nedeniyle karşılıksız işlemi yapıldığı, çekin yaprak bedellerinin ödenmesi hususunda davacı şirket tarafından davalı bankaya yazılı talepte bulunduğu, davalı banka şubesince çek üzerindeki keşide imzası ile banka kayıtlarındaki keşide imzasının birbiri ile uymadığı, ödeme yapılamayacağının bildirilmesi üzerine davacı tarafından 24/02/2016 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına resmi belgede(çekte) sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılğının 2016/17252 soruşturma sayılı dosyasında alınan 20/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda çek yaprakları üzerindeki keşideci imzalarının çek hesabı sahibi ve davalı bankanın müşterisi …’a ait olduğunun tespit edildiğini ve savcılık soruşturma dosyasında 17/06/2016 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, davacı şirket tarafından söz konusu çeklerin tahsili için İzmir 20. İcra Dairesinin 2016/5269 sayılı dosyasında çek bedellerinin tahsili amacıyla keşideci aleyhine takip başlatıldığı; 15/10/2015 tarih 0324489 yaprak nolu 14.600,00 TL tutarlı ve 15/11/2015 tarih 0324490 çek nolu 14.615,00 TL tutarlı çeklerin bankaya ibrazı üzerine karşılıksızlık işlemine tabi tutulduğunu ve bu çek bedellerinin tahsili amacıyla İzmir 10. İcra Dairesinin 2015/17447 esas sayılı dosyasında keşideci aleyhine takip başlatıldığı; davacı tarafından söz konusu 4 adet çeke ilişkin 5941 sayılı çek kanunun 3. maddesi 3. fıkrasında ibraz edilen çek yapraklarının bedellerinin ödenmesinin hüküm altına alındığı belirtilerek, takibe konulan ve karşılıksız işlemi gören söz konusu çekler için 27/09/2016 tarihli dilekçe ile banka şubesine başvuru yapılarak yaprak bedellerinin ödenmesi hususunda 7 günlük süre verildiği, davalının çek yaprak bedellerini ödememesi nedeniyle çek yaprak bedellerinin tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu çeklerin keşide tarihinde yürürlükte olan 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/3. maddesinde muhatap bankanın karşılıksız çeklerde süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için yasal yükümlülük bedelini ödemesi gerektiği düzenlenmiş olup muhatap bankanın anılan hüküm uyarınca sorumlu tutulabilmesi için, çekin süresinde ibraz edildiğinin ve karşılığının bulunmadığının usulünce belgelenmesi gerekli olup, bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtlaması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu çeklerden 15/10/2015 tarihli ve 0324489 yaprak nolu 14.600,00 TL tutarlı çekin bankanın 1 eylül şubesine … Şti. tarafından süresinde ibraz edildiği, diğer çeklerin ise elektronik takas ortamında süresinde ibraz edildiği, anılan çeklerin ibraz tarihi itibariyle karşılığının bulunmadığı hususunun çeklerin arkasına yazıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin, karşılıksız işlemi gören söz konusu çekler için bankanın ödeme yükümlülüğü olduğunu belirterek 27/09/2016 tarihli dilekçe ile banka şubesine başvuru yaptığı ve yaprak bedellerinin ödenmesi hususunda 7 günlük süre verildiği ve incelenen icra dosyalarının içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacının takibe esas dosyalardan söz konusu çek asıllarını da bankaya teslim etmek istediğini belirterek teslim aldığı ve davalıya yapılan başvuruya ilişkin dilekçede de çek asıllarının ekli olduğunun belirtildiği, davacı tarafından dosyaya sunulan belge aslının incelenmesinde davalı bankanın kaşesi üzerinde teslim aldım şerhi ile … isimli görevlinin imzasının bulunduğu, davalı bankaya dava dilekçesinin tebliğ edilmiş olmasına rağmen beyanda bulunmadığı, davacının beyanının aksine çek yapraklarının asıllarının davacı tarafından bankaya teslim edilmediği yönünde cevap dilekçesi sunmadığı gibi, yargılama aşamasında da aksi yönde savunma yapılmadığı; bu durumda, davacının bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtladığı, bu nedenle davalı bankanın çekler için sorumluluk bedellerini ödeme yükümlülüğünün bulunduğu sonucuna varılmakla; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2019 tarihli 2016/1349 Esas – 2019/630 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 327,88-TL istinaf karar harcından peşin alınan 81,97-TL istinaf karar harcının mahsubu ile eksik kalan 245,91-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/09/2022