Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1299 E. 2022/887 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1299
KARAR NO : 2022/887

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2018 (Dava) – 12/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/237 Esas – 2019/105 Karar
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarihli 2018/237 Esas ve 2019/105 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1946 yılında kurulup 1974 yılında limited şirket olduğunu, uluslararası kalite standartlarına uygun olarak tarım ve hayvancılık sektöründe makine ve yedek parça üretmekte olduğunu, bu bağlamda “…” adı altında yem karma makinesini de uzun yıllardır ürettiğini, bu markayı 7. ve 12.sınıflar bakımından aktif olarak kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin makinenin ve markanın sevilmesi nedeniyle “…” markasının tescili için kurum nezdinde araştırma yaptığında, aynı zamanda komşusu olan davalı tarafından markanın kötüniyetli olarak tescil edildiğini öğrendiğini, 2011 yılına ilişkin raporları ve faturaları dilekçe ekinde sunduklarını, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafın ise kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin iyiniyetle davadan önce markanın devrini davalı taraftan talep etmesine rağmen davalı tarafın buna yanaşmadığını belirterek, davalının 07. ve 12. sınıfta tescilli 2018/54048 tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar tarafın davaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Dava konusu markanın “…” ibaresiyle 07 ve 12. sınıflarda davalı tarafça 01/06/2018’de başvurularak, 15/10/2018’de tescillenmiş olduğu, marka tescilinde sürecin; öncelikle markanın mutlak red sebepleri bakımından incelenmesi ve bunları aştığı takdirde nispi red sebepleri açısından itiraz olduğu takdirde incelemesiyle gerçekleşmekte olduğu, anılan sebeplere takılmayan ve marka olabilecek vasıflardaki sözcük ve işaretlerin tescillendiği, marka tescilinde öncelik ve teklik ilkesinin egemen olduğu, bir marka için ilk başvuranın hak sahibi olmakta olduğu, ayrıca yasal olarak marka hakkı sahibi olmak için, mutlak surette ticari girişim veya işletme sahibi olmak gerekmediği (SMK’nın 4, 5 ve 6. maddeleri), ancak tescil ilkesinin istisnasının yasada düzenlenmiş olup, gerçek hak sahipliği durumu olduğu, davacı tarafın ‘…’ ibaresini tescilsiz olarak kullandığını ve komşusu olan davalının da bu durumu bildiğini, buna rağmen boşluktan yararlanarak bu tescili yaptığını ileri sürdüğü, nitekim, davacı firmanın 2013 tarihini taşıyan görsel kanıtlarında tarım makinaları üzerinde ‘… …’ ibaresinin yazılı olduğu, ayrıca, 2011 tarihli deney raporu görsellerinde makina resimlerinin yer aldığı, bu makinelerde de aynı ibare bulunduğu gibi, fuar stantlarında ‘…’ ibaresinin yer almakta olduğu, buna göre, davacıdan önce marka başvurusu yapmış olmakla birlikte davalının, üstün bir hak sahibi olmadığı ve tescilsiz kullanımını kanıtlayamadığı, dolayısıyla davacının önceye dayalı tescilsiz marka kullanımında bulunduğunun anlaşıldığı, SMK’nın 6/3. bendi uyarınca, başvuru tarihinden önce bu marka üzerinde davacının hak elde ettiğinin anlaşıldığı, ayrıca, komşusu olan davacının markayı kullandığını görmesine rağmen, tescil cihetine gitmesinin basiretli tacir davranışıyla da bağdaşmadığı, buna göre DAVANIN KABULÜ GEREKMEKLE, davalı adına kayıtlı, 2018/54048 nolu 7 ve 12. sınıflarda tescilli markanın tümüyle HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkinine, kayda konulan ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, kesinleştiğinde kendiliğinden kalkmasına….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalılar vekili, “…Türk Patent Enstitüsü tarafından yapılan tüm ilanlara rağmen, davacı tarafın itiraz süreçlerinde hiçbir itirazda bulunmayıp markanın müvekkilleri adına tescilinden sonra işbu davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu, mahkemece bunun korunmaması gerektiği…” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, önceye dayalı gerçek haksahipliğine ve kötüniyetli tescil iddiasına dayalı olarak markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin, davalının 01.06.2018′ den itibaren tescilli markası “…” markasını müvekkilinin çok daha önceden beri kullanmakta olduğuna dair belgeleri sunmuş olduğu, bu belgelerden özellikle tarihleri net olarak belirlenebilen üniversite deney raporları içeriği (2011 yılı, 2017 yılı) ve 2013 yılına ait yem makinesi görselleri ile önceye dayalı kullanımını kanıtladığı, yine davacı ile davalının komşu adreslerde ve aynı sektörde iştigal eden firmalar olduğunun da belirlenmiş olduğu, mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda tüm deliller incelenerek davacının önceye dayalı kullanımının ve davalı tarafın bu kullanımı bilerek kötüniyetli olarak markayı daha sonradan kendi adına tescil ettirmiş olduğunun belirlenmiş olduğu, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gibi, davalı tarafça rapora itirazın da süresinde olmadığı, marka tescil sürecinde itirazda bulunulmamış olmasının daha sonradan dava açılmasına engel bir durum teşkil etmediği hususları dikkate alındığında, yerel mahkemece verilen kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiş, davalılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/237 Esas – 2019/105 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/06/2022