Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1290
KARAR NO : 2022/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2016 (Dava) – 30/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1448 Esas – 2019/427 Karar
DAVA : Menfi Tespit-İstirdat
BAM KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2016/1448 Esas ve 2019/427 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından usule aykırı genel kurul kararı dayanak yapılarak İzmir 5. İcra Dairesi’nin 2013/11394 Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, okuma yazması dahi olmayan davacıya karşı Tebligat Kanunu 21. maddeye göre tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, davacıya ait taşınmaza haciz konulduğunu, hukuka aykırı icra takibi nedeni ile davalıya borçu olunmadığının tespiti için işbu davanın açılmasının zorunlu olduğunu, genel kurul kararının İzmir 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/155 Esas 2014/91 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini ve mevcut icra takibinin hukuken dayanaksız kaldığını, kooperatife ortak sayısının 136 olup, 29/06/2013 tarihli genel kurulu toplantısına 47 asil, 19 vekil, 67 üye katıldığını, 33 kabul oyu ile karar alındığını, aidat alacağına dair 10. maddenin yok hükmünde olduğuna karar verildiğini, kararın Yargıtay karar düzeltme aşamasında olup davacının kötüniyetli icra takibine devam ettiğini, davacıya ait taşınmazın 02/09/2015 tarihinde ihaleye çıkarıldığını ve ihaledeki sakatlıklar nedeni ile 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/764 Esas sayılı dosyasında ihale feshi davasının bulunduğunu, icra takibinin de satış aşamasında olduğunu, ihalenin 160.000,00 TL bedelli …’a yapıldığını, taşınmazın alıcı adına tescilinin bulunduğunu, satış işleminin tamamlanmamış olduğunu, davacının yaşlı ve hayatı boyuncu tek birikimi ile almış olduğu evinin icra işlemle satışının telafisinin mümkün olmadığını, satışın durdurulmasının tedbiren karar verilmesini, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her davanın açıldığı zaman hal ve şartlara göre değerlendirileceği, İzmir 5. İcra Dairesi’nin 2013/11394 Esas sayılı takip dosyası ile girişilen takibin hukuki dayanaktan yoksun kaldığı iddiasının dinlenemeyeceğini, 29/06/2013 tarihli genel kurulda alınan 10. maddenin yok hükmünde olduğuna dair İzmir 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/155 Esas 2014/91 Karar sayılı kararın henüz kesinleşmediğini, hal böyle iken menfi tespit isteminin reddi gerektiğini, istirdat davası olarak davaya devam edilecek olması halinde davanın süresinde açılmadığını, icra veznesine giren paranın ancak 02/09/2016 tarihine kadar istenebileceğini, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece;”….Davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespiti ile İzmir 5. İcra Dairesinin 2013/11394 Esas sayılı dosyasına 02/09/2015 tarihinde yatan paranın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı borçlu hakkında icra takibinin açıldığı 2013 yılında ve iş bu davanın ikame edildiği 12.12.2016 tarihinde takip dayanağı olan genel kurul kararının geçerliliğini koruduğunu, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği için iş bu davanın esasına girilmeden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulünün hatalı olduğunu, davaya konu İzmir 5 İcra Dairesinin 2013/11394 esas sayılı icra takip dosyasından 02.09.2015 tarihinde ihale yolu ile taşınmaz satışının yapılarak 160.000,00-TL’nin icra veznesine yatırıldığını, icra veznesine yatan para ile takibe konu borcun tahsil edildiğini, bu durumda menfi tespit davası yerine istirdat davası açılması gerektiğini, İİK 72/7 maddesi gereğince 1 sene içinde istirdat davası açılması gerekirken 02.09.2015 tarihindeki ihale yoluyla icra veznesine yatan para yönünden 12.12.2016 tarihinde dava ikame edilmiş olması nedeniyle iş bu davanın süre aşımından da reddi gerektiğini, usul ekonomisi ilkesinin mahkemece yok sayıldığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının, davalıya davaya konu icra takibi nedeniyle borçlu olup olmadığı ve davadan önce takibe konu borç tutarının takip alacaklısına ödenmesi sebebiyle davalıdan istirdatını isteyebileceği herhangi bir alacağı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı noktasında toplanmaktadır.
1-Menfi tespit davası, 2004 sayılı İİK’nın 72.maddesinde düzenlenmiş olup, menfi tespit davasında amaç, bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekte mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki sebebiyle icra takibine maruz kalan veya kalması muhtemel olan bir kimsenin borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava menfi tespit davasıdır. Anılan Maddenin 1. fıkrasında; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı taraf, davalı tarafa dava tarihinden önce, icra takip dosyasına dava konusu borcu ödemiş, davayı menfi tespit davası şeklinde nitelendirip açtıktan sonra da menfi tespit istemini istirdata dönüştürdüğünü beyan etmiştir. Bu durumda artık davacının, dava konusu icra takibinden dolayı, menfi tespit davası değil istirdat davası açması mümkün olup, hukuki niteleme hakime ait olduğundan, davanın istirdat davası olarak görülmesi gerekmektedir.
2-İstirdat davasının maddi hukuka ve takip hukukuna ilişkin şartları mevcut olup, bu davanın maddi hukuka tek şartı, davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olmasıdır. Davacı istirdat davası açabilmek için, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmalıdır. Geri verilmesi istenen paranın maddi hukuk bakımından geri istenmesinin mümkün olması gerekir. Burada borçlu yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı yanılarak (hata ile) kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir. İstirdat davası, bir yıl içinde açılabilir. Bir yıllık dava açma süresi zamanaşımı değil hak düşürücü süredir. Bu nedenle mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bir yıllık dava açma süresi, borç olmayan paranın doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödendiği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp bedelinin icra dairesine ödendiği tarihten itibaren başlar. Borcun ödenmesi takside bağlanmış ise bir yıllık dava açma süresi son taksitin ödendiği tarihten itibaren başlar. İİK nun 72/son fıkrası gereğince; davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.
Somut olayda, eldeki dava 12/12/2016 tarihinde açılmış olup, istirdata konu para 12/09/2015 tarihinde icra veznesine yatmıştır. Davacının eldeki davayı en geç 12/09/2016 tarihine kadar açması gerekir iken hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle istirdat isteminin hak düşürücü süreden reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır.
3- 6100 Sayılı HMK 297/2 maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Kabule göre ise; mahkemece istirdat istemi yönünden infaz kabiliyeti bulunmayan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/04/2019 tarih ve 2016/1448 Esas – 2019/427 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-İstirdat davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin alınan 506,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye 425,90- TL’nin davacıya istek halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara resen iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 121,30 TL başvuru harcı ile 13,50 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 134,80TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.