Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1282 E. 2022/907 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1282
KARAR NO : 2022/907

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2015 (Dava) – 19/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/523 Esas – 2019/185 Karar
DAVA : Ölüm Sebebiyle Açılan Destekten Yoksun Kalma İstemli Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 tarihli 2015/523 Esas ve 2019/185 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 29/03/2015 tarihinde davacılarından …’ın eşi, küçük …’ın babası bulunan yaya …’a çarpması neticesinde …’ın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın zorunlu trafik sigorta poliçecisi olduğunu, anılan murisin desteğinden mahrum kalan davacılardan eş için HMK’nın 107. maddesi gereğince ileride arttırılmak üzere şimdilik 30.000,00 TL, çocuk … için şimdilik 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 40.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 29/03/2015 tarihli trafik kazasına karışan … plakalı aracın 11/12/2014-11/12/2015 tarihleri arasında geçerli olan zorunlu trafik sigortacısı olduğunu, poliçe teminat limitinin 268.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ve teminat limiti ile sınırlı bulunduğunu, kusur oranının ATK Trafik İhtisas Dairesi aracılığıyla belirlenmesi gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;”… davanın kabulü ile davacı küçük … için 18.936,50-TL, davacı … için 63.163,23-TL’ nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine…..” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya sundukları dilekçelerinin eksik incelendiğini, davacıların yakını yaya …’ın, davaya konu kazanın meydana gelmesine bizzat sebebiyet vererek asli ve tam kusurlu olduğunu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda müteveffanın babasına destek payı ayrılmadığını, tazminat hesabının eksik ve hatalı olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davaya konu trafik kazası, 29/03/2015 günü saat 05:35 sıralarında sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Gaziemir istikametinden Yeşillik caddesini takiben İzmir ili istikametine doğru seyretmekte iken olay mahalline geldiğinde, seyir yönüne göre sol taraftan orta refüj üzerinden kaplamaya giren yaya …’a çarpması ve çarpmanın etkisi ile yol içerisinde kalan yayaya arkadan aynı yönde seyreden plakası ve sürücüsü saptanamayan başka bir vasıtanın üzerinden geçmesi şeklinde gerçekleşmiş ve davacıların murisi yaya … kaza sonucunda vefat etmiştir.
Davalı sigorta şirketi ise, kazaya karışan … plaka sayılı otomobilin kaza tarihini kapsayan zorunlu trafik sigorta poliçesini tanzim eden şirkettir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; ATK Trafik İhtisas Dairesinin 22/01/2018 tarihli kusur raporuna göre, dava dışı sürücü …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu, davacılar yakını yaya …’ın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/72 Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda ise davacıların murisinin asli, dava dışı sürücünün tali kusurlu olduğunun bildirildiği, hükme esas alınan kusur raporunun, ceza dosyasında alınan kusur raporu ile uyumlu olup çelişki içermediği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK.nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Yine 6100 sayılı HMK’nun 281. maddesi, “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmünü içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta; dosyaya sunulan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 22/01/2018 tarihli kusur raporunun davacı vekiline tebliğ edildiği, rapora davacılar vekilince itirazda bulunduğu, raporun davalı vekiline tebliğe çıkarılması yönünde ara karar kurulup, raporun tebliğe çıkarılmasına rağmen bila tebliğ iade edildiği, yeniden tebliğe çıkarılmadığı, aktüer kök ve ek raporunun da davalı vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Davalı vekiline kusur ve aktüer bilirkişi raporlarının tebliğ edilmeden varsa itirazları alınmadan savunma hakkının kısıtlanacak şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu yönden kaldırılması gerekmektedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016/34404 Esas, 2020/17255 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
2-Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2020/3231 Esas, 2021/2851 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Somut olayda, destek …’ın vefat ettiği 29/03/2015 tarihinde annesinin hayatta olmadığı, babası …’ın ise kaza tarihinde hayatta olup, yargılama aşamasında 02/06/2017 tarihinde vefat ettiği, hükme esas alınan aktüer raporuna göre ise, desteğin kendisine, eşine, kızına pay ayrılıp hesaplama yapıldığı görülmektedir. Murisin gelirinden, babaya ölüm tarihine kadar destek payı ayrılmadan yapılan hesaplama eksik ve hatalı olmuştur.
O halde yerel mahkemece, murisin kaza tarihinde hayatta olan babasının destek payı (babanın ölüm tarihine kadar) dikkate alınarak tazminat hesabı yapılması suretiyle ek aktüer raporu alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde, hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; gerekçeli karar başlığında davacı …’ın kendi adına asaleten kızı … adına velayeten davacı olduğu hususunun belirtilmemesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2019 tarihli 2015/523 Esas ve 2019/185 Karar sayılı Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.