Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1265 E. 2022/728 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1265
KARAR NO : 2022/728

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2018 (Dava) – 08/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/496 Esas – 2019/211 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 28/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2019 tarihli 2018/496 Esas ve 2019/211 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka şubesinin müvekkilinden … Şti. Kredi kefili olması nedeniyle … Şti. tarafından iade edilmeyen 24 adet çekten dolayı 26.880,00 TL gayri nakdi risk bedeli adı altında 20.000,00 TL para tahsil ettiğini, bankaya iade edilmeyen 24 adet çek için davalı bankaya başvuran çek hamili olmadığını, davalı bankanın Çek Kanunu madde 3 hükümleri dahiliyesinde herhangi bir ödeme yapmadığını, 6273 sayılı yasada değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici 3/4 maddesinde bankanın sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona erdiğini, 24 adet çekten kaynaklanan 26.880,00 TL gayri nakdi riskin ortadan kalktığını, beyanla 20.000,00 TL’ nin müvekkilinden tahsil edildiği tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiğini, müvekkil banka tarafından davacı borçluya ihtarname keşide edildiğini ve 17.09.2014 tarihinde tebliğ edilmesi ile süresinde takip başlatıldığını, takibe konu bononun … Şti. yetkilisi tarafından ciro ve teslim edilmek suretiyle verildiğini, teminat senedi olarak düzenlenmediğini, bunun aksinin yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, 45.696,38 TL miktarlı ödemenin takipten sonra yapıldığını, yapılan takibin usule ve yasaya uygun olduğunu belirtmek suretiyle yasal dayanaktan yoksun ve haksız olarak açılmış bulunan davanın derdestlik yönünden itirazları öncelikle dikkate alınmak suretiyle davanın usulden ve esastan olmak üzere reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”… davacı kefil tarafından dava dışı şirket hesabından verilen çeklerle ilgili banka sorumluluk tutarının iadesi talep edilmiş ise de, çeklerin davacının şahsi çekleri olmadığı, kefili olduğu şirketin keşidecisi olduğu çeklere ilişkin yasa gereği bankanın sorumlu olduğu tutarın garanti edilmesi için depo edilen tutar olduğu, bankanın sorumluluğunun sona ermesi halinde sözleşmenin tarafı olan şirket tarafından iadesinin talep edilebileceği davada aktif dava ehliyetinin dava dışı … Şti. ‘ne ait olduğu, kefil tarafından yapılan ödemenin ancak iç ilişkide şirkete karşı ileri sürülebileceği…” gerekçesiyle, ”…Davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin … Şti.’nin kredi kefili olması sebebiyle … Şti. tarafından iade edilmeyen 24 adet çek dolayısı ile 26.880.00 TL gayri nakdi risk bedeli ( Çek Kanunu md.3 kapsamında bankanın ödemekle sorumlu olduğu miktar) adı altında 20.000.00 TL para tahsil ettiğini, bankaya iade edilmediği söz konusu olan çekler için bugüne kadar bankaya başvuran çek hamili olmadığını, dolayısı ile bahse konu çekler nedeni ile bankanın çek kanunu madde 3 kapsamında ödemekle yükümlü olduğu tutar ile ilgili bir ödeme yapması gerekmediğini, 5941 Sayılı Çek Kanununda değişiklik yapan 6273 sayılı Çek Kanununda değişiklik yapılmasına Dair Kanunun Geçici *4. maddesine göre “ Bankanın müşterilerine verdikleri eski çek defterleri ile ilgili olarak, muhatap bankanın 3. maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/06/2018 tarihinde sona erer.” hükmü uyarınca muhatabın gayri nakdi riskinin anılan tarih itibari ile yasal olarak ortadan kalktığını, davalı tarafın iade edilmeyen 24 adet çekten dolayı gayri nakdi riskinin ortadan kalkması dolayısı ile müvekkilinden tahsil edilmiş olan 20.000.00 TL’nin hukuki sebebinin de ortadan kalktığını, red gerekçesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şöyle ki, …bank’ın 11.09.2014 tarih ve 92924 yevmiye numaralı Beyoğlu 48. Noterliği aracılığı ile yolladığı ihtarnamede müvekkili şirket ve şirket yetkilisinin de muhatap olarak gösterildiğini ve kredi borcunun ödenmesinden sorumlu tutulduklarını, ödemelerin de bizzat müvekkili şirket adına bahse konu banka şubesine yapılmış olduğunun banka dekontları ile sabit olduğunu, yapılan ödemenin hukuki sebebi ortadan kalktığı için 20.000 TL parayı geri istemesinden daha tabi bir şey olmadığını, müvekkilinin mal varlığında hukuksuz yere meydana gelen eksilmeyi geri istediğini, müvekkilinin ödeme yaparken husumet ehliyeti var, yaptığı ödemenin hukuki sebebi ortadan kalktı diye parasını geri isterken husumet ehliyeti yok denemeyeceğini, bu bakımdan da kararın ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, hakka ulaşmayı engellediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne, paranın müvekkilinden tahsil edildiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından dava dışı şirket ile davalı banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi nedeniyle davacı ve diğerleri aleyhine başlatılan icra takibine istinaden ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davalı … A.Ş.’ nin Balçova şubesi ile ve dava dışı … Şti. İle davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle kredi hesabı açılarak kullandırıldığı, davacı … Ş. ile dava dışı … ve … ile …. A.Ş.’nin bu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları; asıl borçlu … Şti. Tarafından borcun ödenmemesi nedeniyle , davalı tarafından hesaplar kat edilerek asıl borçlu ve kefillere Beyoğlu 48. Noterliğinden 12.09.2014 tarih ve 92924 yevmiye nolu ihtarname keşide ve tebliğ edildiği, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2014/12301 sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip başlatıldığı yapılan takibe istinaden davacı tarafından farklı tarihlerde 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 20.000.00 TL ödendiği; davacı vekili, davalı tarafın iade edilmeyen 24 adet çekten dolayı gayri nakdi riskinin ortadan kalkması nedeni ile müvekkilinden haksız olark tahsil edilmiş olan 20.000.00 TL’nin hukuki sebebinin de ortadan kalktığını belirterek ödenmiş olan tutarın iadesi istemiyle eldeki davayı açtığı; davalı vekili tarafından yapılan ödemenin dosya borcuna mahsuben yapıldığını ve takip hukukuna ilişkin olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, her ne kadar davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafından davalıya 20.000,00 TL ödeme yapıldığı davalının da kabulünde olduğu üzere, bizzat ödemeyi yapan taraf olarak davacının bu hususa ilişkin olarak davalıya karşı husumet yöneltebileceği, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu; bu durumda mahkemece işin esasına girilerek davacının delillerinin toplanmasından sonra davanın esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmamakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2019 tarihli 2018/496 Esas ve 2019/211 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 28/04/2022