Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1252 E. 2022/777 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1252
KARAR NO : 2022/777

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06.07.2012 (Dava) – 13/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/41 Esas-2018/1331 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarihli 2017/41 Esas ve 2018/1331 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/06/2012 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında, davalı …’nun sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile karşı tarafa geçmeye çalışan müvekkiline çarparak ağır şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkilinin her iki bacağında kırıklar meydana geldiğini, halen de tedavisinin devam ettiğini, trafik polis ekibi tarafından tutulan trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın ters yöne U dönüşü yapılması ve aşırı hız nedeniyle kontrolünü kaybeden davalının sevk ve idaresindeki otomobilin müvekkiline doğrudan çarpması suretiyle gerçekleştiğini, müvekkilinin sağ ve sol bacağında kırık tespit edildiğini, davalı sürücünün tam ve asli kusurlu olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin meydana gelen trafik kazası neticesinde 4 gün hastanede yatmak zorunda kaldığını, 3.300,00-TL ameliyat/tedavi masrafı ödediğini, düzenli olarak ilaç kullanmaya başladığını, ayrıca her 15 günde bir olmak üzere hastaneye kontrollere gittiğini, sosyal güvencesi bulunmadığından ilaç, araç ve hastane giderlerini kendisinin karşıladığını, geçimini gündelik işlerden kazanmakta iken hal böyle olunca yaklaşık bir aydır evinde yattığını ve yaklaşık bir yıl da çalışamayacağını, 10.700,00-TL elde edemediği geliri bulunduğunu, yaşadığı psikolojik çöküntünün üstesinden gelebilmek için düzenli terapiye ihtiyacı olduğunu, çevresindeki insanlara muhtaç kaldığını, bunun da elem ve ızdıraba neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000,00-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta firması poliçe teminatları limitinde sorumlu olmak üzere) alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın meydana gelişinde müvekkili araç sürücüsünün kusuru bulunmadığının açıkça trafik tespit tutanağında belli olduğunu, yaya …’ın geçilmemesi gereken yerden kusurlu olarak geçmesi neticesinde kazanın meydana geldiğini, kaldı ki U dönüşü yasağı olmayan kaza mahallinde sürücünün kusurlu bir hareketinin olmadığını, bu yönden davanın reddinin gerektiğini, davacının talep ettiği hastane masraflarının trafik sigortasından karşılanması gerektiğini, bir yıl boyunca çalışamayacağı gerekçesi ile 10.700,00-TL gelirinden yoksun kalacağını iddia eden davacının davasında haklı olmadığı gibi iş ve güçten kalma konusunda durumunun kesin rapora göre ve gelir durumuna göre hesaplanması gerektiğini, ayrıca SGK kurumlarından alacağı rapor bedellerinin de düşülmesi gerektiğini, davacının ne iş yaptığının anlaşılamadığını, istenen manevi tazminatın da oldukça yüksek ve fahiş olduğunu, olay ile ilgili ceza davasının sonucunun da kusur durumunun netliği açısından bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla, her türlü maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 11/10/2011-2012 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 200.000,00-TL ile sınırlı bulunduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, 6111 sayılı Kanun gereğince trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan istenmesi gerektiğini, bu nedenle tedavi giderlerine ilişkin davanın müvekkili şirket bakımından reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminat talebinin de tedavi giderleri teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, kazanç kaybına ilişkin talebi kabul etmediklerini, dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin sigorta kapsamı dışında olduğunu, gerçek zararın belirlenebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından inceleme yapılması gerektiğini, öncelikle dosyanın kusur tespiti için Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet oranının tespiti açısından da Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, müvekkili şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermesinin söz konusu olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’nun davaya cevap vermediği, ancak 16/10/2012 tarihli duruşmadaki beyanında; kazaya karışan aracı olay tarihinde çalıştığı davalı … Şti’nin işçisi olarak kendisinin kullandığını, kazaya ilişkin trafik bilirkişisince kaza tespit tutanağı düzenlendiğini, bir diyeceğinin bulunmadığını, bilirkişi incelemesi yapılması talebi olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigortalı … Şti’ne ait olup, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, olay günü davalı sürücü …’nun idaresindeki … plakalı kamyonet ile U dönüşü yapmak suretiyle doğrultu değiştirdiği sırada karşıdan karşıya geçmekte olan ve kaplamının büyük bir kısmını tamamlamış olan yaya davacı …’a aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucu davacının Ege Üniversitesi Hast. maluliyet raporuna göre %40 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak ve 9 ay süreyle geçici iş göremezliğe neden olacak şekilde yaralandığı, yine davacının 3 ay süre ile bakım ihtiyacının bulunduğu, meydana gelen kazada ceza dosyasındaki maddi vakıanın kabul ediliş şekline uygun olan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu ile uyumlu eldeki davada aldırılan kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalı sürücü …’nun %75 oranında asli kusurlu, davacı yayanın ise %25 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle; DAVACININ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE 5.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.994,62 TL bakıcı gideri ile 3.633,75 TL tedavi gideri ve tedavi amaçlı yol gideri olmak üzere toplam 10.628,37 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 06.07.2012 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 02.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, DAVACININ DAVALI SİGORTA ŞİRKETİ HAKKINDAKİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ REDDİNE, DAVACININ, DAVALILAR … ŞİRKETİ İLE … HAKKINDAKİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE 11.250,00 TL manevi tazminatın bu davalılardan kaza tarihi olan 02.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “Trafik kazası neticesinde müvekkilinin 4 gün hastanede yatmak zorunda kaldığını, yattığı sürece yaklaşık 4.000,00-TL civarında ameliyat-tedavi masrafı ödediğini, düzenli olarak ilaç kullanmaya başladığını, ayrıca hastaneye kontrollere gitmek zorunda kaldığını, sosyal güvencesi olmayan müvekkilinin tüm bu ve buna benzer giderleri kendisi yapmak zorunda kaldığını, yaklaşık olarak bir yıl boyunca gündelik işlerden elde ettiği gelirden de mahrum kaldığını, hal böyle iken elde edemediği gelirlerin hesaplanmadığını ve maddi tazminata eklenmediğini, hükmedilen manevi tazminat bedelinin günümüz şartlarında çok düşük kaldığını, yaraların izlerinin halen devam ettiğini ve yaşamı boyunca da kalacağını, manevi tazminat ve maddi tazminat bedellerinin çok düşük kaldığını, davanın kabulüne karar verilmesini” beyanla, mahkeme kararını istinaf kanun yoluna getirmiştir.
Davalı … Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “İzmir 18. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğine hitaben düzenlenen 13.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda; ‘davacı …’ın tali kusurlu olduğu’ şeklinde tespit yapıldığını, fakat sadece tali kusurlu olarak kabul edilip kusur oranının da bu rapor üzerinden belirlenmesinin doğru olmadığını, zira davacı yan trafik kurallarına uysa idi bu kazanın gerçekleşmeyeceği söylenebildiğine göre davacı yanın sadece %25 kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili araç sürücüsünün kusuru bulunmadığının açıkça belli olmasına rağmen müvekkiline %75 oranında kusur izafe edilmesinin son derece haksız ve mesnetsiz olduğunu, trafik tespit tutanağında belirtilen kaza özetinde müvekkiline hiç kusur verilmediğini, davacı …’ın geçilmemesi gereken yerden geçmesi sebebiyle kaza meydana gelmişken müvekkiline %75 oranında kusur izafe edilerek aleyhine hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, davacının 57 yaşında olduğunu, ev hanımı olduğunu, fiziki kuvvet uygulaması gerektiren bir mesleğinin bulunmadığını, dolayısıyla maluliyet oranının fahiş hesaplandığını, delillerinin değerlendirilmediğini, keşif yapılması ve tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, eksik inceleme yapılarak zarar oranı belirlenmesinin yerinde olmadığını, davacının olayla bağlantılı ruhsal bozukluğu olup olmadığının yargılama sırasında net olarak belirlenmediğini, sadece EÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından istenen konsültasyon raporunda ‘Posttravmatik stres bozukluğu’ tanısı konulduğunu, fakat aynı raporda kalıcı bir ruhsal bozukluk olup olmadığının en az 6 ay süreyle aylık kontroller ile değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davacının psikolojik rahatsızlığının olduğu beyanlarının doğru olmadığını, zira tıbbi bir başvuru yapmadığını, davayı beklediğini, iyileşme süreci ile iş gücü kaybının fazla hesaplanmasından mütevellit hükmedilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu…” beyanla, mahkeme kararını istinaf kanun yoluna getirmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle geçici işgöremezlik, bakım gideri, tedavi ve yol giderleri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı … Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davalı araç işleteni olan … Şti. vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; maluliyete ilişkin alınacak raporların; 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekmekte olup, somut uyuşmazlıkta da mahkemece Ege Üniversitesi Adli Sağlık Kurulu’ndan heyet raporu alındığı ve anılan yönetmelik hükümlerine göre davacının geçici işgöremezlik süresine dair rapor düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bahsettiği psikiyatri muayenesi bakımından 6 ay takibi gerekirken bu yönde takip yapılmadan alınan rapora göre karar verildiği itirazı da yerinde görülmemiştir. Şöyle ki, alınan raporda davacı bakımından her iki diz ve ayak bilekleri bakımından maluliyet/geçici işgöremezlik tespitleri yapılmış olup, psikiyatrik yönden herhangi bir maluliyet oranı ve geçici işgöremezlik süresi belirlenmemiş olduğu görülmüştür.
Davalı şirket vekilinin kusura yönelik itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; ceza mahkemesi kararı da dosya içerisinde mevcut olup, ceza dosyasından alınan raporlar arasında çelişki olması üzerine ATK’dan rapor alınmış olduğu, ATK Trafik İhtisas Dairesi kusur raporuna göre sürücü …’nun asli, yaya …’ın ise tali kusurlu bulunduğu, işbu dava dosyasındaki makine mühendisi bilirkişiden alınmış olan kusur raporunun da ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu ile aynı doğrultuda olduğu görülmüştür. Kaza tespit tutanağında ise olayın oluşumu açıklanmakla birlikte, herhangi bir kuralı ihlaline dair taraflara yönelik tespitte bulunulmadığı görülmüş olup, bu haliyle dosyada kusur bakımından herhangi bir çelişki bulunmadığı anlaşılmıştır. Aynı şekilde, davalı vekilinin keşif yapılmadığı ve tanık dinlenmediği, eksik inceleme yapıldığı yönündeki itirazları da dosyanın kapsamına ve mevcut delil durumuna göre yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bu husustaki istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; her ne kadar davacı vekili, müvekkilinin maddi tazminat alacağının eksik hesaplandığı, zira ameliyat-tedavi masraflarının yanısıra yol, gündelik işlerden elde ettiği gelirden mahrumiyet zararlarının da olduğu, bunların hesaplanmadığı ve maddi tazminata eklenmediği itirazında bulunmuşsa da; hesap bilirkişi raporunda yol-tedavi ve geçici işgöremezlik zararının hesaplanmış olduğu, maluliyet tazminatı tutarı da hesaplanmışsa da davacı vekilinin dava dilekçesinde ve 11.05.2017 havale tarihli talep açıklama dilekçesinde sürekli maluliyet tazminatı talebinde bulunmamış olduğu, herhangi bir ıslah dilekçesi de sunulmamış olduğu, bu nedenle mahkemece taleple bağlı kalınarak ve tarafların kusur durumuna göre orantılama yapılarak talep edilen kalemlerle ilgili hüküm tesis edilmiş olduğu görülmekle, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
3-Her iki taraf vekilinin manevi tazminat tutarına yönelik istinaf itirazlarının ise, davacının maluliyet durumu, tarafların kusur durumu, kaza tutanağı, ceza mahkemesi kararı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve tüm dosya kapsamına göre mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı … Şti.vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … Şti.vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/41 Esas – 2018/1331 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı yönünden alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
b-Davalı … Şti.yönünden alınması gereken 726,02-TL istinaf karar harcından peşin alınan 413,03-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 312,99-TL’nin davalı … Şti.’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı … Şti. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/05/2022