Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1251 E. 2022/776 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1251
KARAR NO : 2022/776

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2016 (Dava) – 03/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/591 Esas-2019/384 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarihli 2016/591 Esas ve 2019/384 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 23.08.2015 tarihinde müteveffa … ve müvekkili …’in de bulunduğu dava dışı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, karşı yönden gelen … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın bulunduğu şeride geçmesiyle meydana gelen kazada 2005 doğumlu …’in vefat ettiğini, 14 yaşındaki …’in de ağır yaralandığını, beyin kanaması geçirdiğini ve vücudunun hiçbir fonksiyonunun çalışmadığını, kazada … plakalı araç sürücüsü …’nin asli kusurlu olduğunu, Foça CBS’nin 2016/384 Sor. sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın devam ettiğini, müvekkili …’in beden gücü kaybına ilişkin raporun mahkemece alınmasını istediklerini, zira 8 aydır yatağa bağımlı kaldığını, annesi … tarafından ihtiyaçlarının karşılandığını, %99 oranında malul olduğunu ve ömür boyu bakıma muhtaç kaldığını, müteveffa …’in yaşasaydı annesine bakacağı gözetilerek desteğinin hesaplanmasını istediklerini, davalı … AŞ.’ye başvuru yaptıklarını ve hasar dosyası açıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, HMK m. 107 gereğince açtıkları işbu davada, müvekkili … için şimdilik 1.000 TL beden gücü ve efor kaybı, 500 TL bakıcı gideri ile 500 TL tedavi giderinden (ilaç, yol ve diğer giderler) oluşan maddi tazminat tutarının 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, yine kızını kaybeden müvekkili … için de 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 500 TL cenaze ve def’in giderinin 07.03.2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra talep arttırım dilekçesi ile … için iş göremezlik tazminatı olarak 290.000-TL, tedavi giderleri olarak 289.500-TL, … için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 79.405,50-TL, cenaze gideri olarak 2.000-TL şeklinde talebini arttırdığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle; davanın … plakalı araç sürücüsü …’ye ihbarını istediklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, … plakalı aracın 30.04.2015/2016 tarihleri arasında ZMMS sigortası ile sigortalandığını, kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 290.000 TL olduğunu, sigortalı sürücü kusurlu olmadığından müvekkilinin de sorumluluğunun bulunmadığını, davacının sürekli sakatlık durumuna dair Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, geçici maluliyetten kaynaklı maddi tazminat/tedavi masrafları ve gelir kaydı talepleri bakımından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, bu hizmetlerin SGK tarafından karşılandığını, bakıcı gideri için %100 kalıcı maluliyet gerektiğini, bakıcı giderine ilişkin sigortada ek teminat bulunmadığından tazminatın tamamının maluliyet teminatından karşılanması gerektiğini, kazada davacıların da müterafik kusurlarının bulunduğunu, zira emniyet kemeri takmadıklarını, ayrıca hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasını istediklerini, cenaze ve def’in giderlerinin trafik poliçesi kapsamında kalmadığını, ceza davasının bekletici mesele yapılmasını istediklerini, kabul anlamına gelmemek üzere işleyecek faizin en fazla dava tarihinden itibaren yasal faiz olabileceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Bilirkişi raporunda belirlendiği üzere, muris küçük …’in kazada … plakalı aracın içinde yolcu olarak bulunduğu, bu aracı kullanan …’nin kendi şeridinden karşı şeride geçerek …’ın kullandığı araca çarptığı ve kazada sigortalı …’nin %100 kusurlu olması nedeniyle davacıların bu aracın ZMMS sigortacısı davalı ….’ye başvurma hakkının bulunduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda davacıların yolcu olarak bulundukları aracın … plakalı araç olmadığı belirtilmiş ise de bilakis davacıların bu araçta bulunması nedeniyle hatır taşıması indiriminin yapılabileceği, zira davacıların taşındığı aracın sigortacısına başvurduğu, ancak taşımanın sebebinin ve amacının araştırılması gerektiği, davacılardan …’in geçici/sürekli iş göremezlik zarar talebi incelenmekle; bu davacının gerek İzmir ATK Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 23.01.2017 ve gerekse Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumunun 10.12.2018 tarihli raporunda %100 malul olduğu ve bu nedenle geçici iş göremezlik süresinin belirlenmesine gerek olmadığı, bilirkişi raporlarında yer aldığı üzere davacının 846.046,88 TL sürekli maluliyet zararının bulunduğu, bu zararın poliçenin kişi başına sakatlanma kapsamında 290.000 TL ile sınırlı olarak sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu, ayrıca davacının %100 malul olması nedeniyle bakıcı zararının da 862.314,20 TL olduğu, tedavi giderinin de hekim bilirkişi tarafından 19.10.2017 tarihli raporda 328.821,60 TL olarak belirlendiği, zira bu kaza nedeniyle davacının doktor raporuyla belirtilen tıbbi malzemeleri sürekli olarak kullanması gerektiği, böylece … için sürekli iş göremezlikten doğan zararın 290.000 TL olup, bu miktarın 1.000 TL olan talebinin davacı tarafça 18.12.2018 harç tarihli dilekçesi artırıldığı, yine bakıcı giderinin 862.314,20 TL olarak belirlendiği ve bu miktarın 500 TL olan talebinin davacı tarafça 18.12.2018 tarihli dilekçesi ile 290.000 TL’ye yükseltildiği, böylece toplam 290.000 + 290.000 = 580.000 TL maddi zararının davalı … şirketinin temerrüt tarihi olan 07.03.2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği, yine davacılardan …’in kızı …’in ölümü nedeniyle yetiştirilme giderleri mahsup edildikten sonra doğan zararının 79.405,50 TL olduğu belirlenmekle, davacının 1.000 TL olan DYKT talebinin 18.12.2018 harç tarihli dilekçesi ile ıslah ettiği gözetilerek 79.405,50 TL DYKT zararına, aynı zamanda yine makul bulunan 2.000 TL cenaze giderinin de davacı tarafça 18.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 500 TL’den 2.000 TL’ye yükseltildiği gözetilerek toplamda 81.405,50 TL zararının 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği, davacı vekilinin 13.02.2019 tarihli duruşmadaki beyanında sürücü …’ nin davacı …’in çocuklarını da alarak Foça’ya günübirlik denize gittikleri, akşam dönüş sırasında …’nin kullandığı araçla karşı yönden gelen …’ın kullandığı araca çarpmasıyla kazanın meydana geldiği, bu araçta … ve ..’in hatır taşıması ile değil, sosyal bir faaliyet için bir arada bulundukları tespit edildiğinden hatır taşıması indirimi yapılmasına yer olmadığı belirlenmekle, sonuç olarak; DAVANIN KABULÜ İLE; Davacılardan …’in 79.405,50 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 2.000 TL olan cenaze ve defin gideri toplamı 81.405,50 TL’nin davalı … AŞ’ den (sigorta limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olarak) 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı … için ise; 846.046,88 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 862.314,20 TL bakıcı gideri ve 328.821,60 TL tedavi gideri zararından davalı … şirketi poliçe teminat miktarı olan 290’ar bin TL ile sorumlu olduğundan 290.000 TL sürekli iş göremezlik tazminatı zararı ve 289.500 TL tedavi gideri ve 500 TL bakıcı gideri toplamı 290.000 TL ile sınırlı olmak kaydı ile toplam 580.000 TL zararının 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Dava konusu olayda işleten-davacı arasındaki ilişki bakımından hatır taşıması bulunmakta olup yerel mahkeme tarafından hatır taşıması indirimi yapılmamasının hukuka aykırı olduğu, işbu davaya konu kazada sigortalı aracın işleteni … olup, sigortalı araçta yolcu olarak bulunanların … ve … olduğu, davaya konu kaza haksız fiile dayandığından ispat yükünün davacının üzerinde olduğu, davacı taraf davaya konu kazada hatır taşıması olmadığını ispat etmeden, mahkemenin … ve …’in hatır taşıması ile değil sosyal bir faaliyet için bir arada bulundukları gerekçesiyle hatır taşıması indirimi yapmamış olmasının yerinde olmadığı, ayrıca aksinin ispatlanmadığı, kaldı ki davacı vekilinin de 13.02.2019 tarihli celsede davacı ve müteveffanın sigortalı araçta arkadaşlık, komşuluk ilişkisi nedeniyle bulunduğunu beyan ettiği, mahkemenin de, gerekçeli kararın gerekçe başlığı altında davacının araçta arkadaş sıfatı ile yolculuk yapması nedeniyle %20 hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bunun sehven gözden kaçırıldığına ilişkin beyan bulunduğu, Yargıtay 17. HD’nin 2015/13045 Esas-2016/7646 Karar sayılı, 2011/13225 Esas-2012/13551 Karar sayılı, 2013/200 Esas-2013/5842 Karar sayılı, 2013/10440 E.-2014/9773 K. sayılı kararlarının da bu yönde olduğu, davacının herhangi bir çıkar/ücret karşılığında yolculuk yapmadığının izahtan vareste olduğu, kazada, müteveffanın ve davacının kullanılması zorunlu olan emniyet kemerini kullanmamış olması nedeni ile ayrıca müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmamış olması nedeni ile de mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiği, kaza tespit tutanağında müteveffa … ve davacı …’in kaza anında emniyet kemerini takıp takmadığının belirsiz olarak gösterilmiş olduğu, …’in kafa ve göğüs travması, beyin kanaması geçirmiş olduğu, …’in ise geçirdiği trafik kazası sonucu kafa ve genel vücut travmasına bağlı beyin ve diğer iç organ yaralanma ve kanamaları sonucu solunum ve dolaşım yetmezliği nedeniyle vefat ettiği gözetildiğinde, davacının ve müteveffanın emniyet kemerini takmadığı açık olup, mahkemenin bu hususu araştırması ve tartışması gerekirken tartışmadan karar verdiği…” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma, sürekli işgöremezlik, bakıcı ve tedavi gideri ile cenaze giderlerinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesi kapsamında yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere, hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan, bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ise de, mahkeme tarafından hatır taşıması indirimi yapılabilmesi için davalı tarafça hatır taşıması savunması yapılmalıdır. Başka bir deyişle hakim tarafından re’sen nazara alınamaz. (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2412 E.-2021/5812 K, (kapatılan) 17 HD 2018/1744 E.-2019/12032 K). Bu doğrultuda dosya kapsamı incelendiğinde; davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi sunmadığı (dava dilekçesi 20.05.2016’de tebliğ edildiği halde, 16.06.2016 tarihinde cevaplarını içeren dilekçeyi sunmuş olduğu) süresinden sonra sunduğu bu beyan dilekçesinde hatır taşıması indirimi uygulanmasını talep ettiği, bu hususa davacı tarafça da savunmanın genişletilmesi yasağı gerekçe gösterilerek itirazda bulunulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının bu sebeple reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer bir itirazı olan emniyet kemeri takılmaması suretiyle müterafik kusur iddiası ise mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4.HD 2021/8344 E.- 2022/431 K, (kapatılan) 17 HD 2020/200 E.-2020/7068 K). Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. Bu yöndeki itirazın değerlendirilmesinde; dosyada mevcut kaza tespit tutanağında müteveffa … ve davacı …’in emniyet kemeri takıp takmadığının belirsiz olduğunun belirtildiği görülmektedir. Her ikisinin de kafadan ve vücutlarının çeşitli bölgelerinden ağır darbeler aldıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Araç içerisinde başka şahıslar da bulunmakta olup müteveffa ve davacıdaki yaralanma durumlarına göre emniyet kemeri takılmadığının kabulü mümkün ise de, somut uyuşmazlığın şartları da dikkate alınmalıdır. Zira, somut olayda davalı ZMM sigortacısının sigortalısı olan araç sürücüsü …’nin yaşı 18’den küçük müteveffa ve davacı …’in sorumluluklarını alarak, kendi çocuklarıyla beraber aracının arka koltuğuna bindirmiş olduğu, olaya ilişkin ceza dosyasında verilen ve kesinleşen karar içeriğinden de anlaşıldığı üzere arka koltukta araç taşıma sınırının üstünde olacak şekilde fazla sayıda çocukla (istiap haddinin aşılması) seyir esnasında iken kazanın meydana geldiği, emniyet kemeri takma konusunda müteveffa ve davacı …’in kaza tarihindeki yaşları, bu nedenle bu yönde tedbir alma yükümlülüğünün davadışı sigortalı sürücüye ait olduğu ve arka koltuktaki kemer sayısından daha çok çocuk taşındığı gözetildiğinde, emniyet kemeri takılmadığı gerekçesine dayalı müterafik kusur indirimi yapılması şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir (Benzer yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/8043 E.-2022/355 K.).
3-Bununla birlikte, mahkemece kabul edilen toplam tutarın 661.405,50 TL olduğu ve karar harcının bu miktar üzerinden alınması gerekmesine rağmen, harcın 371.405,50 TL üzerinden hesaplandığı ve bu şekilde hükmedilen tutarlara göre hesaplanması gereken harç miktarının tayininde yanılgıya düşüldüğü ve eksik harç alındığı anlaşılmış olup, kamu düzeninden olması nedeniyle aleyhe bozma yasağı kapsamında bulunmayan bu husus bakımından re’sen HMK 353/1-b-2. madde uyarınca harç eksikliğinin giderilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/591 Esas ve 2019/384 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davacıların davasının KABULÜ ile; davacılardan …’in destekten yoksun kaldığı tazminat miktarı belirlenmekle 79.405,50 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 2000 TL olan cenaze ve defin gideri toplamı 81.405,50 TL davalı … AŞ den ( sigorta limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olarak ) 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine,
b-Davacı … için ise; 846.046,88-TL sürekli iş görememezlik tazminatı ve 862.314,20-TL bakıcı gideri ve 328.821,60-TL tedavi gideri zararından davalı … şirketi poliçe teminat miktarı olan 290’ar bin TL ile sorumlu olduğundan 290.000-TL sürekli iş görememezlik tazminatı zararı ve 289.500-TL tedavi gideri ve 500 TL bakıcı gideri toplam 290.000 TL ile sınırlı olmak kaydı ile toplam 580.000-TL zararının 07.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 45.180,61-TL harcın dava açılışında alınan 29,20-TL peşin harçın ve ıslah sırasında alınan 2.070,00-TL harcın mahsubu ile eksik alınan 43.081,41-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
d-Davacılar tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 29,20-TL, peşin harç 29,20-TL ve ıslah harcı 2.070,00-TL ile yazışma ve tebligat gideri 225,00-TL ve bilirkişi ücreti 1.260,00-TL olmak üzere toplam 3.613,40-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
e-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 9.262,44-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine,
f-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 23.350,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine,
g-HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınan 6.342,67-TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/05/2022