Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1245 E. 2022/775 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1245
KARAR NO : 2022/775

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ :10/08/2017(Dava)-19/09/2017(KarşıDava)-20/03/2019(Karar)
NUMARASI : 2017/141 Esas-2019/52 Karar
ASIL DAVA : Tasarıma Tecavüzün Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat
KARŞI DAVA : Tasarıma Tecavüzün Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat
BİRLEŞEN 2017/163 ESAS SAYILI DOSYA:
TARİHİ : 02.10.2017 (Dava) – 20/03/2019 (Karar)
BİRLEŞEN DAVA : Tasarımın Hükümsüzlüğü
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/03/2019 tarihli 2017/141 Esas ve 2019/52 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili asıl davadaki dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin TPE nezdinde 2015/07299 nolu, 03/11/2015 tescil tarihli plastik şişe tasarımının sahibi olduğunu, halen bu endüstriyel tasarım üzerinde mutlak hak sahibi olduğunu, davalı … Şirketi’nin, Çiğli’ de bulunan fabrikasında müvekkili şirketin tescilli plastik şişe tasarımını benzer şekilde üreterek piyasaya sürdüğünü tespit ettiklerini, incelendiğinde; genel olarak birebir benzetildiği, yazı karakterlerinin (…) aynı olduğu, genel görünüm açısından belirgin farklılık olmadığı, aynı şirket için üretildiği, üretim amacının ortalama tüketici nezdinde benzerlik yaratma amacı olduğunun görüleceğini, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/58 D. İş sayılı dosyasından delil tespiti yapılarak alınan bilirkişi raporunda, farklılıkların ayrıntıda olduğu, genel görünüm açısından belirgin farklılık olmadığı yönünde görüş bildirildiğini, dolayısıyla müvekkilinin tasarımının taklit edildiğinin açık olduğunu, müvekkilinin ciddi tutarda maddi kayba uğradığı gibi ticari itibarının da zedelendiğini, davalının bu kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabet yarattığını, davalı şirketin müvekkilinin şişe tasarımının kullanımından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, zira her iki şirketin de aynı davadışı şirket için bu şişeleri üretmekte olduğunu, maddi tazminat talepleri bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151/2(b) bendinde yer alan “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” yöntemiyle hesaplama yapılmasını, bu mümkün olmaz ise; 151/2(c) bendi uyarınca hesap yapılmasını talep ettiklerini belirterek, müvekkiline ait plastik şişe tasarımı ürünlerine yönelik vaki tecavüzün tespitine, durdurulmasına ve ortadan kaldırılmasına, mümkün olduğu takdirde tecavüze konu mamul-yarı mamul ürünlerle kalıplar üzerinde müvekkiline mülkiyet hakkı tanınmasına, mümkün olmadığı takdirde bunların imhasına, davalının tespit edilecek haksız rekabet durumlarının önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, HMK 107. maddesi uyarınca şimdilik 40.000-TL maddi tazminatın tespit tarihinden işleyecek ticari faiziyle, 10.000-TL manevi tazminatın tespit tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, masrafı davalıdan karşılanmak üzere mahkeme kararının Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede kamuya ilan yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi’nin TPE nezdinde tescilli 05.06.2012 tarihli TR 2012/03888 numaralı tasarımının müvekkili tarafından 09.08.2011 tarihinden beri üretilmekte ve satılması nedeniyle yeni kabul edilemeyeceğini, bu tasarımı tescil tarihinden önce piyasaya sunan gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, bu durumun davalı şirket tarafından bilinmesine rağmen TR 2012/03888 numaralı tasarım başvurusunun kötüniyetle yapılmış olduğunu, müvekkili şirketin 09.08.2011 tarihinde kamuya sunmuş olduğu tasarımının, TR 2012/03888 numaralı tasarımın başvuru tarihinden önce olması nedeniyle davalının 2012/03888 numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, sözkonusu tasarımın hükümsüzlüğüne, davanın 2017/141 E. sayılı dosyadan açtıkları dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili karşı davaya cevaplarında ise; davaların farklı tasarımlara dayalı açılmış olması nedeniyle davalar arasında bağlantı mevcut olmadığından davaların ayrılması gerektiğini, müvekkilinin 09.08.2011 tarihinden beri dava konusu şişe tasarımını kullanmakta olup buna dair faturaları sunduklarını, bu nedenle davalının tasarımının yenilik unsuru bulunmadığını, müvekkilinin mutlak hak sahibi olduğunu, zira davalı/karşı davacının tescilinden 1 yıl önce müvekkilinin sözkonusu tasarımı üretmiş ve kamuya sunmuş olduğunu, davalı/karşı davacının 2012/03888 nolu tasarımının hükümsüz kılınması için aynı mahkemenin 201/163 E. sayılı dosyasında dava açtıklarını ve bu dava ile birleştirilmesini talep ettiklerini, davalı/karşı davacının yaptırdığı tespitte rapor düzenleyen bilirkişinin bu konuda uzmanlığının bulunmadığını, raporun da hatalı olduğunu, ayrıca dava konusu şişenin üretimini yapan başka davadışı firmaların internet adreslerini de sunduklarını, karşı davadaki taleplerin hukuka aykırı olduğunu beyanla, karşı davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle, davaya bakmaya müvekkilinin ikametgahı olan Gebze Mahkemeleri yetkili olmakla davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesindeki talep belirsiz alacak davası şeklinde olmadığından harcın ikmalinin gerekli olduğunu, davanın esas itibarı ile davacının yaptırdığı bir tespit raporuna dayanak olarak açılmış olup, bu tespitin hukuksal olmaktan uzak olduğunu ve teknik bilirkişi tarafından düzenlenmemiş raporun yetersiz bir rapor olduğunu, tespit isteyenin sunduğu örnek şişenin tasarıma ve korunmaya konu şişe olmadığını, zira üzerinde “…” yazılı baskı olduğunu ve tasarım tescil belgesine konu şişe ile aynı olmadığının bilirkişi tarafından da tespit edilmiş olmasına karşın adeta kendi ifadesi ile çelişerek genel görünüm farkı olmadığı beyan edilerek rapor düzenlendiğini, haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, mahkemenin 2017/81 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırdıklarını ve bu tespitten önceden haberdar olan davacının apar topar dava ikame ile haklılık algısı yaratma peşine düştüğünü, gerçekte hak ihlali yapanın, haksız rekabet yapanın davacı firma olduğunu, tazminat koşullarının da oluşmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; her iki tarafın da aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davacının tespit talebi üzerine bu durumu araştıran müvekkilinin esasen davacı tarafın hak ihlalleri yaptığını ve müvekkiline ait olup 2012 yılında tescilini aldığı tasarım plastik şişeyi davacının uzun süredir üretip haksız rekabet yaptığı istihbaratını aldığını, bunun üzerine 2017/81 Değ. İş dosyasından tespit yaptırarak bu durumu rapor ile de tespit ettirdiğini, alınan raporda davacı/karşı davalı tarafın ürettiği şişelerin genel görünümde ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun belirlendiğini, davacı/karşı davalının bu eylemlerinin ayrıca haksız rekabet de teşkil ettiğini belirterek, davacı/karşı davalının müvekkiline ait 22/06/2012 tarihinde 2012/03888 no ile tescili yapılan tasarımına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, haksız rekabetin önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, şimdilik belirsiz alacak olarak talep ettikleri 40.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden reeskont faiziyle, 10.000 TL manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, masrafı davacı/karşı davalıdan karşılanmak üzere mahkeme kararının Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede kamuya ilan yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının 2011 yılından beri tasarımı kendilerinin kullandığını beyan etmekle hem kendi tecavüzünü ikrar ettiğini, hem de iyiniyetten yoksun olarak talepte bulunduğunu, zira müvekkilinin bu tasarımı ilk olarak 2012 yılında değil, 1999 yılından itibaren kullandığını, bu tasarımı ilk olarak 16/09/1999 tarihinde 007153 no ile tescillediğini, daha sonra 16/09/2004 tarihinde 5 yıllık süreyle yenilendiğini, fakat daha sonra yasal sürede yenilemesini 2009 yılında yaptıramadığını, ancak kesintisiz olarak kullandığını, fiilen ve hukuken sahip olduğu tasarımı olan aynı şişeyi 05/06/2012 tarihinde 2012/03888 no ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin davacının iddiasından 12 yıl öncesinde tescil ve yenilik sürecini ikmal etmesi karşısında davacının yenilik iddiasının gerçek olmadığını ve talebinin dinlemeyeceğini beyanla, birleşen davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tescilli tasarımların öncelikle başvurudan başlayan 5 yıl ve yenilemelerle birlikte 25 yıla kadar ticari ve sınai koruma sağlamakta olduğu, tescilli bir tasarımın hükümsüz kılınmadığı sürece sahibine tekelci nitelikte haklar sağladığı, karşı dava konusu olan 2012/03888 nolu tasarımın ihlali bakımından verilecek kararın, birleştirilen 2017/163 nolu dosyadaki tasarımın geçerliliğine bağlı olduğu, bu nedenle 03888 nolu tasarımın başvuru tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik konusunun, gerçek hak sahipliği iddiasının değerlendirilmesi gerektiği, dosyada mevcut 2017/81 D.İş dosyasında, … firmasının ürünleri arasında bulunan şişelerin … Plastiğe ait 2012/03888 nolu tasarımla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun 12/09/2017 tarihli raporla kanıtlanmış olduğu, yine 2017/58 D.İş dosyasında, … firmasına ait 2015/07299 sayılı tasarımın … firmasına ait ürünlere aynen uygulandığının (750 ml. ürünler) belirlendiği, tarafların tespit raporlarına ilişkin itirazda bulunmuş oldukları, mahkemece Ankara FSHHM’den yönerge yoluyla alınan 18/05/2018 tarihli rapor ile hükümsüzlük davasına konu, 2012/03888 sayılı … firmasına ait tasarımın, daha önce kayıt edilen 16/09/1999 başvuru tarihli 007153-2 nolu tasarım karşısında yeni olmadığı, koruma şartlarını taşımadığı ve dolayısıyla bu tasarıma ilişkin kullanımların tecavüz sayılamayacağının belirlendiği, keza aynı rapor ile … firmasında tespit edilen ürünlerin, davacı .. firmasının 2015/07299 nolu tasarımıyla aynı görünüm özelliklerini taşıdığının da belirlendiği, buna göre birleşen 2017/163 nolu dosyada hükümsüzlük kararı verildiğinden, … Plastiğin açmış olduğu, karşı tasarım ihlali davasının da reddi gerektiği, muhasip bilirkişinin … Plastiğin ihlal edilen tasarımı (2015/07299) nedeniyle doğan kar kaybının 20.915,46-TL olduğunu rapor ettiği, davacı … Plastik SMK’nun 151/1-b’ de yazılı hesabı tercihi ettiğinden, davalı firmanın ticari verileri üzerinde net kazancı ve bunun tasarımla ilgili kısmının hesaplandığı, tasarım sahibinin meydana gelen haksız kullanıma ilişkin manevi tazminat isteminin de yasada tanımlanmış olduğu, taraf şirketlerin konumu, eylemin sonuçlarına göre 10.000-TL manevi tazminatın uygun olacağı anlaşılmakla, sonuç olarak; ANA DOSYADA; davacı … Plastik firmasının, tasarıma tecavüz davasının KISMEN KABULÜNE, bilirkişi raporunda belirtilen ürünlerle 2015/07299 nolu tasarımın ihlal edildiğinin tespiti ve önlenmesine, tecavüzlü ürünlerin toplanıp imhasına, kalıplarının kaldırılmasına, 20.915,46-TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyen değişen oranlı yasal faiziyle, 10.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen yasal faiziyle davalı …’ dan tahsil edilerek davacı …’ya ödenmesine, karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine, KARŞI DAVANIN REDDİNE; tasarıma tecavüzün önlenmesi, maddi tazminat davası ile manevi tazminat istemlerinin reddine, BİRLEŞEN DOSYADA; davalı … A.Ş. adına kayıtlı 2012/03888 nolu tasarımın tescil şartlarını taşımadığı anlaşıldığından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE, ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleşince kendiliğinden kalkacağına….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı/Karşı davacı/Birleşen davalı vekili tarafından, “….DAVACININ DAVASI AÇISINDAN: Davacının kullandığı şişelerin esas olarak müvekilinin tasarım tescilli şişelerinin taklidi niteliğinde olduğu ve davacının müvekkilinin yasal korunma altında olduğu dönemden itibaren üretip haksız olarak da tescil ettirmiş olduğu, bu bağlamda davacının kötüniyetli olduğu ve bunun korunmaması gerektiği, zira; müvekkilinin ilk tasarım tescili 01/0/2005 yılında ve 2005/01023 patent numarası ile alınmış olup davacının bu korumanın hüküm sürdüğü 5 yıllık sürede bu şişeleri taklit ile devamında 2015 yılında patentini almış olduğu, öte yandan davacının yaptırdığı aynı mahkemenin 2017/58 Esas sayılı dosyadaki tespitin hukuksal anlamda tam olarak bir tecavüzün bulunduğunu teyit eder nitelikte olmayıp davaya mesned teşkil edemeyeceği, itirazlarının irdelenmeden esas davaya dayanak yapıldığı, raporda denetime elverişlilik unsurunun bulunmamasına karşın davaya dayanak alınarak tecavüze ilişkin davanın kabulü ve maddi talebin kısmen kabulü yönündeki kararın, en başta MK 2. maddesinin uygulanmaması ve ayrıca delillerin takdirinde hataya düşülmesi anlamını taşımakta olduğu, bu çerçevede dava kapsamında sundukları cevap ve beyanlarını da tekrar ederek nazara alınmasını talep ettikleri, KARŞI VE BİRLEŞEN DAVA AÇISINDAN; müvekkilinin, müvekkili şirkete ait olan ve oldukça eski tarihte (2012 yılında) tasarım tescilini aldığı ve süresinde yenilettiği tasarıma konu plastik şişeyi davacının uzun zamandır ürettiği ve ticari meta olarak kullandığı, haksız rekabetle haksız kazanç temin ettiğini istihbar ettiği, bunun üzerine hemen bir tespit talebinde bulunarak aynı mahkemenin 2017/81 D.İş sayılı dosyasından rapor aldığı, bu rapor ile davacının tecavüz eyleminin tartışmasız olarak tespit edildiği, keza davacının TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırı dayanarak da haksız kazanç elde ettiği, buna rağmen mahkemece alınan rapor doğrultusunda müvekkilinin tescilinin süresinde yenilenmediğinden kamuya malolmuş olduğundan bahisle karşı davalarının reddine karar verildiği, bunun hatalı olduğu, zira, müvekkili şirketin 1999 yılından bu yana önce 99/07153 sayılı tescil ile korunan ve akabinde yenilenmemiş olmasına karşın aynı tasarımın aynı malik tarafından tescil ettirilmiş olması konusunda bu tasarımın yenilik ve ayırı ediciliği olmadığından korunmayacağı düşüncesinin hem hukuksal olarak kabulü mümkün olmayan hem de mantığa ve genel teamüllere aykırı bir düşünce olduğu, zira, önceki tasarım tescilinin de aynı kişiye yani müvekkiline ait olup, 3. şahsa ait olmadığı, hukuken tescili olmayan fiili tasarımın dahi korunduğu bir uygulama dünyasında 1999 yılından beri sadece müvekkili tarafından kullanılan ve müvekkili tarafından yeniden tescil ettirilen 2012/03888 sayılı tasarımın 07153/2 sayılı tasarımın varlığı gerekçesiyle hükümsüz olduğu iddiasının asla kabul edilemeyeceği, bu yönde bir uygulamanın da olmadığı, herhangi bir tasarımın tescilinden önce kullanılmış ve kamuya sunulmuş olması halinde bu hakkın tescilsiz tasarım olarak Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55/4. maddesi uyarınca korunacağı gerçeği karşısında, önceki tescil sebebiyle korunamayacağı düşüncesinin hukuksal olarak kabul edilemeyeceği, asıl ve birleşen davanın reddi ile karşı davanın kabulünün gerektiği, öte yandan aslında tasarım tescili müvekkiline ait olan ve hukuken geçersiz bir tescil olsa bile bu tasarımın genelleşmesi ve kamuya aidiyeti niteliği ile hiçbir yanın tasarım tescilinin geçerli olmayacağı ve dolayısı ile bu durumda tüm davaların reddi gerekeceği halde hataya düşülerek davacının davasının kabul edilmesinin de akla ve hukuksal anlamda delil durumuna ve bizzat davacının beyanlarına da aykırılık teşkil ettiği, davacının, bu tasarımın daha önce tescil edildiğini ve fiilen kullanımının müvekkili tarafından yapıldığını bildiği ve sadece 2009 yılında müvekkilinin yenileme tescilini yaptıramamış olmasını istismar ederek tasarımın serbest bir hal almış olacağından bahisle, müvekkili bakımından hiçbir hukuksal korunma olmadığı yönündeki beyanlarının etik bir yaklaşım olmadığı, yine davayı kabul anlamına gelmemek üzere, bilirkişi raporunda hesaplama hatası da yapıldığı, müvekkilinin gelir/gider tablosundaki finansman giderleri ve kambiyo zararlarının hesaba katılması gerekirken katılmadığı, raporun mali yönden eksik ve hatalı olduğu, 2016-2017 yıllarına ait bunu tevsik edici beyannameleri de sundukları halde mahkemece bunlar nazara alınmaksızın karar verildiği, ayrıca manevi tazminat yönünden de koşulların oluşmadığı, bilirkişinin de bunu zımnen belirttiği, davacının iyiniyetli sayılamayacağı, bu nedenle manevi tazminat isteminin de reddi gerektiği…” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava ve karşı davalar, karşılıklı olarak tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi ve maddi/manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, birleşen dava ise tasarımın hükümsüzlüğü davasıdır.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı/karşı davacı/birleşen davalı … AŞ. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bir tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığı re’sen gözetilmelidir. Bu nedenle dava konusu olan bir tasarımın, yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıyıp taşımadığı, davaya konu tasarım tescil belgesindeki ürün tasarımı ile söz konusu ürünün piyasada mevcut, bilinen tasarımlarla arasında belirgin bir farklılığın bulunup bulunmadığı, davaya konu tasarımın yeni mi, yoksa harcı alem bir tasarım mı olup olmadığı hususlarında tasarımın ilgili olduğu alanda uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle tespit edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu kapsamda davalıya karşı açılan hükümsüzlük davası bakımından yapılan değerlendirmede; davalının 1999 yılında aynı şişe tasarımına ilişkin tescili bulunmakta olup, ancak süresinde yenilenmemiş olduğu, bu nedenle davalı tarafça 2012 yılında yeniden tescil ettirilmek zorunda kalındığı anlaşılmakta olup, davalının 2012’deki tasarım şişe tescilinin, daha önce aynı şişe tasarımının 1999’da tescil işlemi yapılmış olmasından dolayı artık yenilik unsurunun ortadan kalkmış olduğu anlaşılmış, alınan rapor uyarınca mahkemece birleşen davada hükümsüzlük kararı verilmesinde ve karşı davanın da bu nedenle reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak, davacının açtığı asıl dava bakımından yapılan değerlendirmede; dosya kapsamındaki tasarım tescil bilgi ve belgelerine göre 1999’da davalı … AŞ’nin aynı tasarım şişeyi tescil ettirmiş olması karşısında, davalının “öncelikli kullanımı” olduğu anlaşılmakta olup, buna rağmen sözkonusu tasarım şişe bakımından davacı … Şti’ nin 2015 yılındaki tesciline dayanılarak davalının tasarıma tecavüzünün bulunduğunun kabulü ve tazminata hükmedilmesi yerinde olmamıştır. Zira, hukuken tescilli olmayan tasarımlar bakımından dahi öncelikli kullanımın ispatlanması durumunda öncelikli kullanan aleyhine tecavüze ve buna dayalı tazminata hükmedilmesi mümkün değil iken, davalının süresinde yenilenmemekle birlikte 1999 yılında adına tescil ettirdiği dosya itibariyle sabit olan tasarımı bakımından mahkemece asıl davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmamıştır. Asıl dava bakımından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulü gerekmiş olup, bununla birlikte dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşılmakla, HMK 353/1-b-2. madde uyarınca asıl davanın reddi yönünde Dairemizce yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
Kabule göre de, asıl dava bakımından mali müşavir bilirkişinin kök raporuna davalı vekilinin itirazı üzerine düzenlenen ek raporda maddi hata giderildiği halde, yerel mahkemece herhangi bir gerekçe de belirtilmeksizin ek raporun dikkate alınmayarak, kök rapordaki tutar kadar maddi tazminata hükmedilmesi doğru olmamış ise de, asıl dava bakımından açıklanan nedenlerle red hükmü tesis edileceğinden, bu husus burada yalnızca eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı/karşı davacı/birleşen davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı/karşı davacı/birleşen davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/141 Esas – 2019/52 Karar sayılı sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“A-Asıl davanın REDDİNE;
B-Karşı davanın REDDİNE;
C-Birleşen davanın KABULÜ İLE, davalı … A.Ş. adına kayıtlı 2012/03888 nolu tasarımın tescil şartlarını taşımadığı anlaşıldığından hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
D-Birleşen dosyada ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleşince kendiliğinden kalkacağına,
E-ASIL DAVADAKİ YARGILAMA GİDERLERİ BAKIMINDAN;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 773,18-TL’nin talep halinde davacı … Şti.’ne iadesine,
b-Davacı … Şti tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Asıl davada davalı … .A.Ş. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat talebi bakımından AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375-TL vekâlet ücretinin davacı …Şti’ den alınarak davalı yana ödenmesine,
d-Asıl davada davalı … A.Ş. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat talebi bakımından AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375-TL vekâlet ücretinin davacı …Şti.’den alınarak davalı yana ödenmesine,
F-KARŞI DAVADAKİ YARGILAMA GİDERLERİ BAKIMINDAN;
a-Karşı dava bakımından alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 853,90-TL harçtan mahsup edilerek, bakiye 773,20-TL harcın talep halinde davalı/ karşı davacı … AŞ.’ye iadesine,
b-Karşı davacı … A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Karşı davada davalı ….Şti kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat talebi bakımından AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375-TL vekâlet ücretinin karşı davacı … A.Ş.’den alınarak davalı yana ödenmesine,
d-Karşı davada davalı … Şti. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat talebi bakımından AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375-TL vekâlet ücretinin karşı davacı … A.Ş.’den alınarak davalı yana ödenmesine,
G-BİRLEŞEN 2017/163 ESAS SAYILI DOSYADAKİ YARGILAMA GİDERLERİ BAKIMINDAN;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından davacı …Şti tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL’nin mahsubu ile eksik 49,30-TL harcın davalı …. A.Ş.’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
b-Davacı … Şti kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin birleşen davalı …. A.Ş’ den alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
b-Davacı…Şti tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekâlet harcı, 2 müzekkere gideri 11,60-TL, 6 tebligat gideri 78,50-TL olmak üzere, toplam 126,10-TL yargılama giderinin birleşen davalı … A.Ş.’den alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
c-Davalı … A.Ş. tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karara yer olmadığına,
H-Tüm davalar bakımından taraflarca yatırılıp kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili olduğu tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı/karşı davacı/birleşen davalı … A.Ş. vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı/karşı davacı/birleşen davalı … AŞ.’den alınan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde anılan şirkete iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı/karşı davacı/birleşen davalı … AŞ. tarafından yapılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı, 46,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 167,30-TL yargılama giderinin davacı/karşı davalı/birleşen davacı … Şti.’nden alınarak davalı/karşı davacı/birleşen davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
7-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11.05.2022