Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1211 E. 2022/684 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1211
KARAR NO : 2022/684

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017 (Dava) – 25/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1145 Esas – 2019/464 Karar
DAVA : Tazminat (Kalıcı Ve Geçici İş Görememezlik)
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 21/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarihli 2017/1145 Esas ve 2019/464 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.08.2017 tarihinde sürücü … yönetiminde bulunan … plakalı aracın seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya çarpması neticesiyle yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, müvekkilli yaya …’ın ağır derecede yaralandığını, hastanelerde tedavi gördüğünü, kaza nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma açıldığını, hem sürücünün hem de yayanın kusurlu bulunduğunu, … plakalı aracın ZMMS poliçesini davalı …’nin düzenlediğini, geçici ve kalıcı maluliyetin tespiti ile maddi zararlarını talep ettiklerini, 6704 sayılı yasa m.5 ile 2918 sayılı kanun m. 97’de yapılan değişiklik gereğince davalı … şirketine 11.09.2017 tarihinde yazılı başvuru yaptıklarını, 15 günlük yasal süre içerisinde müvekkiline eksik evrak bildiriminde bulunduklarını, ancak bu evrakları tamamlamadan dava açtıklarını, yazılı başvuru şartının gerçekleştiğini belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile, müvekkili için 100,00 TL kalıcı iş görememezlik, 100,00 TL geçici iş görememezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden kusuru oranından tahsili ile müvekkiline ödenmesine, poliçe asılları İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlık dosyası, Buca Seyfiye Demirsoy Hastanesinden bütün tıbbi evrak ve belgelerin istenmesi, davacı lehine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04/03/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; talep etmiş oldukları geçici işgöremezlik tazminatını 1.053,00-TL olarak arttırdıklarını, talep etmiş oldukları kalıcı işgöremezlik tazminatını 16.794,21-TL olarak arttırdıklarını, toplam 17.847,21-TL maddi tazminatı, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karışan aracın müvekkili şirkete 20.04.2017 – 2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitlerle sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, sigortacının araç işletenin sorumluluğu nispetinde sorumlu olabileceği, davacının müterafik kusurunun bulunduğunu, hesaplanacak tazminattan indirim yapılmasını istediklerini, kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporu alındıktan sonra Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, davacının SGK’da geçici iş görememezlik ödeneği, tedavi gideri yada peşin sermaye değeri almış ise SGK’nın müvekkili şirkete rücu etme imkanı bulunduğundan bu durumun mahsup edilmesi gerektiğini, bu hussuların tespit edilmesi gerektiğini, aktüerya siciline kayıtlı bir bilirkişi incelemesi yapılmasını istediklerini, davacının faiz talebinin ise müvekkili sigorta şirketinin temerrüdünü tüm belgelerin teslim edilmesinden 8 gün sonra başladığından henüz temerrüdün gerçekleşmediğini faiz talebinin reddini talep ettiklerini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece,”…Davacının davasının dava ve ıslah dilekçesindeki talebinin KABULÜ ile; davacı …’ın meydana gelen kazada kusur ve maluliyet oranı gözetilerek 16.794,21 TL sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararı ve 1.053,00 TL geçici iş görememezlikten kaynaklı maddi zararı bulunduğu tespit ve kabul edilmekle, (davalı … şirketinin poliçe kapsamında zararın 330.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) 17.847.21 TL nin dava tarihi olan 12.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlar gereği geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatına alındığını, ayrıca sağlık giderleri teminatının SGK sorumluluğunda olduğu açıkça belirtildiğinden taleplerinin reddi gerektiğini, davacı asilin kısıtlı olduğunu, çalışmasından geri kalarak geçici iş görmezlik zararına uğramasının mümkün olmadığını, bu nedenle de geçici iş görmezlik zararı taleplerinin reddi gerektiğini, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını talep ettikleri halde Ege Üniversitesi’nden rapor alındığını, kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A5c maddesi gereğince sürekli sakatlık oranının belirlenmesinde, maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilmesi gerektiğini, davanın ihbarı için 17.10.2018 tarihli taleplerinin değerlendirilmediğini ve masrafı da yatırılmasına rağmen davanın ihbar edilmediğini, aynı zarar işleten tarafından da tazmin edilmiş olabileceğinden, ayrıca sigortalı araç sürücüsü …’ın alkollü araç kullanması nedeniyle ödenecek tutarın kendisine rücu edileceği sebeplerinden ötürü davanın ihbarını talep ettiklerini, dava dosyası belirsiz alacak davası olarak açılmış olup tüm talep için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yasalara ve içtihatlara aykırı olacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ıslah edilen tutar için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi gerektiğini, eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, belirterek istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemece verilen hükmün kaldırılarak, itirazları gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 08/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı ZMMS poliçesi kapsamında sigortalının kusuruna dayalı kalıcı ve geçici iş görememezlik kaybına dayalı tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Somut olayda; 08/08/2017 günü saat 02:00 sıralarında, dava dışı sürücü …’ ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile davacı yaya …’a çarpması neticesinde davacının yaralandığı, davacnın tazminat talepli başvurusunun davalıya 11/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı tarafça davacıya önceden yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığı, davalı tarafından … plakalı aracın maliki dava dışı … adına düzenlenen ZMMS poliçesi ile kaza tarihini de kapsar şekilde 20/04/2017-20/04/2018 tarihleri arasında teminat altına alındığı, sakatlık teminat limitinin kişi başına 330.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 27/09/2018 tarihli ve 2145 sayılı raporda özetle; trafik kazasına bağlı yaralanmalara nedeniyle ” Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” ne göre davacının meslekte kazanma gücündeki azalma oranı %11 olarak bulunduğu belirlenmiştir.
Trafik bilirkişisi …’den alınan 04/05/2018 tarihli raporda özetle; sürücü …’ ın … plakalı aracı kullanırken 0,98 promil alkollü olduğu ve bu alkol düzeyiyle kazanın oluş şekilnde %25 derecede tali oranda kusurlu bulunduğu, mağdur davacı …’ ın ise yaya geçiş kurallarına riayet etmediğinden %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen 26/12/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; poliçenin 01.06.2015 tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle yeni gelen şartların uygulanması gerektiği ve bu nedenle TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapıldığı; 27 .09.2018 tarihli EÜTF Adli Sağlık Kurulu raporuna göre 17.07.1995 doğumlu kondil kırığı sebebiyle %11 oranında sürekli maluliyetinin meydana geldiğinin tespit edildiğini, davacının geçici iş göremezlik süresine dair dosya kapsamında herhangi bir tespit bulunmamakta olup , adli tıp kurumunca belirlenen fizyolojik kemik kırıkları iyileşme sürelerine göre tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olacağı taraflarınca kabul olunduğunu, geçici iş görememezlik zararın 1,053,00 TL olup sürekli maluliyetten kaynaklanan zararının 16.794,21 TL olduğunu, sigortalının %25 oranında kusurlu olmasıyla hesaplanan toplam zararının 17.847,21 TL olarak belirlendiği, davacının uğradığı iş göremezlik zararının ZMMS teminatı kapsamında olduğu belirtilmiştir.
1-Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, tüm talep için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yasalara ve içtihatlara aykırı olacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ıslah edilen tutar için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi gerektiği itirazında bulunmuş ise de; 6100 sayılı HMK 107.maddede; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” denilmiştir. Buna göre, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Somut olayda davalının sorumluluğuna esas kusur durumunun ve kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasar bedelinin ancak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenebileceği, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış; alacağın belirsiz alacak davası yolu ile talep edilmesi durumunda faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde, dava/temerrüt tarihi ve miktar artırım tarihi şeklinde ayrım yapılmamalı, anılan alacaklarda hüküm altına alınacak tüm miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmelidir.
Somut olayda, davacının dava tarihinden önce davalı … şirketini usulüne uygun şekilde temerrüte düşürdüğü anlaşılmıştır. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılmış olduğu, davacı vekilince dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz talep etmesine rağmen 04/03/2019 tarihli değer arttırım dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talep edilmiştir. Belirsiz alacak olarak talep edilen alacaklarda dava açıldıktan sonra yargılama esnasında artırılan alacak miktarları bakımından zamanaşımı süreleri işlemeyeceği gibi artırılan miktar bakımından faize hükmedilirken de kısmi davadan farklı olarak tüm alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği davacı tarafından davanın da HMK’nın 107. maddesi kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olduğu nazara alındığında, mahkemece dava tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak kabulü ile, tespit edilen alacak tutarının tamamına bu tarihten itibaren faiz işletilmesi isabetli olup, mahkeme kararı bu yönden usul ve yasaya uygun olmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin, davanın ihbarı taleplerinin masrafı da yatırılmasına rağmen değerlendirilmediği yönünden yapılan itirazın değerlendirmesinde; HMK’nın 61/1 maddesinde “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir” şeklinde düzenleme bulunduğundan, davanın ihbarı için mahkeme hâkiminin ya da diğer tarafın izni aranmaz. Hâkim ihbar talebi üzerine gerekli giderleri alıp dava dilekçesini ihbar edilecek kişiye tebliğ eder. Davalı vekilinin 17/10/2018 tarihli dilekçe ile davanın dava sigortalı araç sürücüsüne ihbarını talep ettiği, mahkemece 18/10/2018 tarihli duruşmada davalı vekilinin ihbar talep dilekçesi okunmuş ise de, bu hususta herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının kabulü gerekmiştir.
3-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.
Somut olayda; kaza tarihi olan 08/08/2017 itibari ile davacının kaza nedeniyle maluliyeti oluşup oluşmadığı ve varsa maluliyet oranının, 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirlenmesi için, Adli Tıp Kurumu veya en yakın üniversite hastanesinin adli tıp ana bilim dalı başkanlığından rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı vekilinin rapora ilişkin süresinde verdiği itiraz dilekçesi duruşmada okunduğu halde, mahkemece itiraz konuları değerlendirilerek bu hususta olumlu ve olumsuz karar verilmeksizin, hatalı maluliyet raporuna göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir.
Mahkemece, kararın kaldırılma nedeni ve davalı vekilinin istinaf nedenleri de nazara alınarak, kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenecek yeni bir maluliyet raporu alınarak, duruma göre maluliyet oranının değişmesi halinde gerekirse yeni bir aktüer bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması için kararın kaldırılması gerekmiştir.
4-Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf incelemesine gelince; geçici iş göremezlik tazminatı zarar görenin çalışıp gelir elde edebilecekken maruz kaldığı haksız eylem nedeniyle çalışamaması ve bu gelirden mahrum olması nedenine dayalı gerçek bir zararın karşılanmasını amaç edinmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 6704 sayılı Yasayla değişik 90, 92, 93, 97 ve 99. maddelerinin kimi yönlerden Anayasanın bir kısım hükümlerine aykırılık oluşturacağından bahisle yapılan itiraz başvuruları üzerine, 09/10/2020 günlü ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı ilamında; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 14/04/2016 tarihli ve 6704 sayılı Yasası’nın 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “… ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda ..” ibaresi ile ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin; aynı Kanunun 92’nci maddesine 6704 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen “i” bendinin; Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle, davalı sigortacının sorumluluğunun kapsamının 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği kabul edilemez. Dolayısıyla da 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5. maddesinin (b) bendine göre sigorta şirketinin kalıcı sakatlık raporu alınana kadar tedavi sürecindeki bakıcı giderlerinden ve geçici iş göremezlik tazminatından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olacağı düzenlemesinin olayımızda uygulanma imkanı kalmayıp geçici iş göremezlik zararından da davalı … şirketinin sorumlu tutulabilir ise de;
İlk derece mahkemesince, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen raporda davacı için iyileşme süresi öngörülmediği halde aktüer raporda bu konuda uzman olmadığı halde bilirkişinin dosyadaki tedavi belgelerini esas alarak resen 3 ay iyileşme süresi belirleyerek geçici iş göremezlik tazminatı hesapladığı, mahkemece bu hesaplama esas alınarak davacının bu yöndeki talebin kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kaldı ki, davacının İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/944E.-2014/878K. sayılı kararı ile kısıtlanarak annesi …’ın velayeti altına alındığı, davacının velisi annesi …’ın 29/09/2017 tarihli Buca Emniyet Müdürlüğüne hitaben kati rapora temini hususuna ilişkin imzalı beyanında, oğlu …’ın %97 zihinsel engelli olduğunu beyan ettiği, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/54 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında da aynı şekilde bu hususu 22/05/2018 tarihli duruşmada beyan ettiği, yine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kazaya ilişkin olarak düzenlenen 20/12/2017 tarihli ve 2017/35585 nolu iddianamede de davacının zihinsel engelli olduğunun belirtildiği nazara alındığında, kısıtlı davacının kısıtlanma nedenine göre de, davacı kaza tarihinde kısıtlı olup olup gelir getiren bir işte çalışacağı düşünülemeyeceğinden ve bu dönemde çalışarak gelir elde edebilmesi fiilen ve hukuken mümkün olmadığından davacının tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancının olmadığı, davacının kaza tarihinde çalışarak gelir elde ettiğine dair dosya kapsamında bir iddia ve delil de bulunmadığı, dolayısıyla mahkemece davacının geçici işgöremezlik zararı oluşmadığı gözetilmeyerek, geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istemin reddi yerine kabulüne dair verilen kararında bir isabet görülmemiş olup, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının kabulü ile kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma şekli ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarihli 2017/1145 Esas ve 2019/464 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 21/04/2022