Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1210 E. 2022/614 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1210
KARAR NO : 2022/614

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2018 (Dava) – 07/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/504 Esas – 2019/273 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarihli 2018/504 Esas ve 2019/273 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/07/2017 tarihinde, …’ın sevk ve idaresindeki ve maliki olduğu … plaka sayılı araç ile …’ın maliki olduğu ve sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçların karıştığı trafik kazası neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağında, …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunun, müvekkili tarafından … plaka sayılı araç maliki … ile temlik sözleşmesi imzalanarak, davaya konu kaza nedeniyle, davalı … nezdinde doğmuş alacaklarını davacı müvekkile temlik ettiğini, davaya konu hasar nedeniyle davalı … şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak haksız ve gerekçesiz olarak ödemeden imtina edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı kalmak kaydıyla, 100,00 TL tazminatın davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı, 17/01/2019 tarihili değer arttırım dilekçesi ile talebini arttırarak, 21.000,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin genel müdürlük adresinin İstanbul ili Sarıyer ilçesi sınırlarında bulunmasından dolayı mahkemenin yetkisine itiraz ettiğin, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkil nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olan aracın karıştığı kaza sebebiyle araçta oluşan kazada değer kaybı talep edildiğini, davacının davasını 50,00 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açtığını, ancak her eda davasının belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının mümkün olmadığını, 18.12.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, sigorta şirketinin, sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesinin önem taşıdığını, sigorta şirketinin, zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olduğunu, davacının, aracında oluştuğunu iddia ettiği değer kaybı bedelinin ilgili yasal mevzuatımızda cari olan ilkeler ışığında belirlenmiş olması gerektiğini, davacı kaza tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de şirketin muaccel olan alacağa ilişkin başvuru ile temerrüde düşürülmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz isteyebileceğini belirterek, davacının talebinin reddine, davacının zararı karşılanmış olduğundan davanın reddine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece ”…Davanın kabulü ile 21.000,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın 31/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın gece 04:00 ‘ te olması – anlaşmalı tutanak ve tutanak tarihinde oynama olması sebebiyle resmi evrakta yapılan oynama ve değiştirmenin kötü niyetli olduğu- haksız kazanç elde etme amacı taşıdığından reddedildiğini, bilirkişi tarafından iş bu hususlar göz ardı edilerek sadece davacı yanlı olarak hesaplama yapıldığını, itirazlarının değerlendirilmediğini, 6102 sayılı T.T.K 1461/1 mad. Hükmü; ‘’ Sigortacının sorumluluğu sigorta bedeli ile sınırlıdır. Sigorta bedeli, rizikonun gerçekleştiği andaki sigortalı menfaatin değerini aşsa bile, sigortacı uğranılan zarardan fazlasını ödemez. ‘6762 sayılı T.T.K 1283/1’mad.Hükmü “Sigortacı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur.” şeklinde olup, sigorta poliçesi kapsamında uğranılan gerçek zararı ödemekle yükümlülüğü bulunduğu, başvuru sahibinin başvuru aşamasında tutar bakımından maddi zararı ve değer kaybı miktarını bilebilecek durumda kabul edilmesi gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E.2012/19128 K. 2013/20655 T.15.11.2013 kararında da açıkça ifade edildiği şekliyle davanın hukuksal yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, meydana gelen trafik kazasında müvekkili şirketin kusur oranı tespit edildikten sonra ancak bu oranda olmak kaydı ile sorumlu olduğunu, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olduğunu, söz konusu kaza ile oluşan hasarlar arasında özellikle hasar boyutları açısından son derece fahiş rakamlar mevcut bulunduğunu, davacının aracında oluştuğunu iddia edilen maddi zarar bedelinin ilgili yasal mevzuatımızda cari olan ilkeler ışığında belirlenmiş olması gerektiğini, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil, gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olması sebebiyle araçta meydana gelen hasar tutarının ve aracın rayiç değerinin tespiti için dosyanın bağımsız ve tarafsız bir bilirkişiye gönderilip nesnel ve bilimsel veriler çerçevesinde hasar bedeline ve rayiç değerine ilişkin bilirkişi raporu alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından elverişsiz ve hukuki dayanaktan yoksun, yasal dayanakları dikkate alınmadan oluşturulmuş bilirkişi raporu dikkate alınarak müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulmuş olduğundan, kararının kaldırılmasına, itirazları kabul edilerek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda, 16/07/2017 günü saat: 04:00 sıralarında davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı hususi aracı ile seyir halinde iken, anılan cadde üzerinde ve önünde aynı istikamete seyir halinde bulunan …’ın maliki olduğu kaza anında sürücü … yönetimindeki … plakalı hususi otomobilin arka tampon ve kaporta kısımlarına çarpması sonucu maddi hasarlı kazanın meydana geldiği ; davalı … tarafından … plakalı aracın maliki … adına düzenlenen ZMMS poliçesi ile 15/06/2017-15/06/2018 tarihleri arasında kaza tarihini de kaspar şekilde teminat altına alınmış , teminat limiti araç başı maddi 33.000,00 TL olduğu; …’ın hasardan doğan alacağını tarihsiz adi yazılı temlikname ile davacı …’a temlik ettiği; dava öncesinde davalı sigortanın herhangi bir ödeme yapmadığı anlaşılmıştır.
Makine mühendisi ve trafik uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 13/09/2018 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; dava konusu kazanın oluşunda davacı sürücü …’ un kusursuz olduğu, davalı sürücü …’ın tam (%100) kusurlu olduğu, hasar yönünden inceleme ve değerlendirme yapabilmeleri için 16/07/2017 günü meydana gelen hasarların neler olduğuna ilişkin hasar dosyasının temini ve dosyaya ibrazının gerektiği belirtilmiş, 20/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; dava konusu … plakalı otomobilin tamiri gayri iktisadi olacak şekilde ileri derecede hasarlandığı 21.000 TL hasar meydana geldiği belirtilmiştir. (olay tarihinde rayiç değeri 36.000,00 TL, hasar bedelinin işçilik, parça, kdv 33. 462,39 TL hesaplandığını, aracın hasarlı halinin 15.000,00 TL olup onarımının ekonomik olmadığı pert total değerlendirilmesi gerektiği) belirtilmiştir.
1-Davalı vekilinin kaza tutanağında yer alan kaza tarihi tarih ve belirlenen hasar tazminatı yönünden yapmış olduğu itirazlarının değerlendirilmesinde; tutanak tarihinde oynama yapılarak değiştirildiği belirtilmiş ise de, itiraz edilen hususa ilişkin olarak yapılan incelemede; kaza tespit tutanağında kaza gününde, 8 rakamının düzeltilerek 6 yapılmış olması ya da tam tersi bir düzeltme yapılmış olması hususunun, yani kaza tarihinin 16/07/2017 veya 18/07/2017 olmasının ancak poliçe teminat süresi yönünden önem arzedebileceği, ancak dosyada mevcut ZMMS poliçesi ile 15/06/2017-15/06/2018 tarihleri arasında sigortalı aracın teminat kapsamına alındığı nazara alındığında, ileri sürülen hususun hasar veya sorumluluk bakımından sonuca etkili bir husus da olmadığına göre, davalı taraf aleyhine hak kaybına sebebiyet vermeyeceğinin açık olduğu, dolayısıyla bu hususun raporun düzenlenmesi sırasında nazara alınmamış olmasının tazminat tutarını etkileyen bir durum olmadığı gibi, bilirkişinin yanlı olduğunu da gösteren bir etken değildir. Kaldı ki, itiraza konusu husus bilirkişi incelemesine tabi olan bir hususa ilişkin olmayıp, değerlendirilmesinin de mahkemenin takdirinde olduğu açıktır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen hasar raporuna ayrıca belirlenen hasar yönünden itiraz edilmiş ise de; itiraza konu raporun, dava açılmadan önce düzenlenen 14/08/2017 tarihli 1428 nolu ekspertiz raporu ile uyumlu olduğu, hesaplanan hasar miktarının kaza ile de uyumlu bulunduğu, dosya kapsamına göre inceleme yapılarak hazırlanmış, içerik olarak yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle mahkemece söz konusu raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla, davalı vekilinin herhangi somut bir gerekçe içermeyen itirazı yerinde görülmemiş, bu nedenle bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararının bulunmadığı yönünde yapmış olduğu itirazlarının değerlendirilmesinde;
6100 S. HMK 107.maddede; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” denilmiştir. Buna göre, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Somut olayda davalının sorumluluğuna esas kusur durumunun ve kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasar bedelinin ancak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenebileceği, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış; davacı tarafından davanın da HMK’nın 107. maddesi kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olduğu nazara alındığında, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelere göre; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, kusur ve hasar yönünden bilirkişilerden alınan raporunun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarihli 2018/504 Esas ve 2019/273 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 1.434,51 TL istinaf nispi karar harcından peşin olarak alınan toplam 359,40 TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.075,11 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1- a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022