Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1194 E. 2022/798 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1194
KARAR NO : 2022/798

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2018 (Dava) – 24/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/322 Esas – 2019/324 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 12/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 12/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2019 tarihli 2018/322 Esas ve 2019/324 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının Menemen ilçesinde bulunan 3 adet binanın maliki olduğunu, bu binaları içinde bulunan makine, bilgisayar, bilgisayar parçaları, elektronik cihazlar ve tesisat ile birlikte; poliçe teminat kapsamındaki rizikolara karşı davalı sigorta şirketine bina, demirbaş, makine tesisat, 3 . Şahıs malları ve elektronik cihaz sigortalarını kapsayan Birleşik Ürün Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 29/05/2017 ve 30/05/2017 tarihinde bölgede meydana gelen ve aniden bastıran şiddetli yağış ve fırtına kaynaklı çatının betonarme tavanından su sızdığını, bunun sonucunda binaların ve içindeki demirbaş eşyalarda hasar meydana geldiğini, müvekkili tarafından yapılan ihbar ile davalı sigorta şirketinin hasar dosyası açtığını, sigorta teminatına dahil olan bina ve menkul eşyalarda meydana gelen hasar bedellerinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine 07/06/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketinin 25/07/2017 tarihli yazı ile, sigortalı işyerine çatı tadilatı sırasında mevcut açıklardan yağmur suyu girmesi sonucu zararın meydana geldiği gerekçesi ile sigorta tazminatını ödemekten kaçındığını, davalı cevabında hasar bedelini ödememe gerekçesini dahili su klozunda yer alan baca deliklerinden damda bırakılan açıklıklardan, açık bırakılan pencere ve kapılardan içeri giren suların sebep olacağı zararların, teminat dışı olmasına dayandırdığını, halbuki meydana gelen zararın davalının iddia ettiği şekilde meydana geldiğine dair somut dayanak bulunmadığını, müvekkiline ait binanın üst beton ile kapalı olup, normal koşullarda binanın içine yağmur sularının girmesine yol açacak açıklık bulunmadığını, fakat riskin meydana geldiği tarihte, aniden bastıran mevsim normallerinin üzerindeki şiddetli yağışın sonucu dava konusu hasarın meydana geldiğini, dolayısıyla meydana gelen zararın binadaki bir ayıp ya da müvekkiline izafe edilecek bir kusurdan kaynaklanmadığını, dava konusu hasarın teminat kapsamında olup davalının hasar bedelinin ödenmemesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, dahili su klozunda teminat dışı bırakılan hallerin davalı sigorta şirketi tarafından sigorta sözleşmesi kurulurken müvekkiline açıkça bildirilmediğinden ödememe gerekçesi olarak ileri sürülemeyeceğini, sigortalı açısından teminat dışı hallerin bağlayıcı olması için TTK’nun 1423.maddesi uyarınca, konu ile ilgili sigorta şirketinin sigortalıyı aydınlatması, teminat dışı hallerin açık ve anlaşılır şekilde sigortalıyı bilgilendirmesi gerektiğini, sigorta sözleşmesi yapılırken teminat dışı hallerle ilgili sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali, teminat dışı hallerin gerçekleşmesi durumunda sigortacıyı sorumluluktan kurtarmadığını, açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile, şimdilik 10.000,00-TL sigorta tazminatının 30/05/2017 ihbar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait idari bina ve içindeki demirbaşların müvekkili şirkete dahili su hasarlarını da kapsar şekilde sigortalı olduğu, ancak hasarın meydana geliş şekli itibariyle, oluşan zararın teminat dışında kaldığını, çatılarda bırakılan açıklıklardan sızan yağmur sularının oluşturacağı zararların poliçe teminatı dışında olduğunu, dosyaya sunulan CD içeriğindeki renkli fotoğraflardan görüleceği üzere, davacı yana ait binanın kiremit olan çatısının sökülerek panel çatı yapılmaya başlandığı sırada yağan yağmur sularının, üstü açık olan çatı zemininde biriktiğini ve buradan sızarak bina içine zarar verdiğini, Yangın Sigortası’na bağlı “Dahili Su Klozu” hükümleri kapsamında teminat altına alınmadığını, bu kloz hükümlerine göre; Sigorta konusu bina içindeki, su depo ve sarnıçlarının, su borularının; kalorifer kazan, radyatör ve borularının; temiz veya pis su tesisatının patlaması, taşması, sızması, tıkanması, kırılması ve donmasının doğrudan sebep olduğu zararların, yağmur sularının, kar veya buzların erimesi sonucu meydana gelen suların, çatı veya saçaktan sızmasının; su olukları veya yağmur derelerinin tıkanması veya taşması sonucunda bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zararların çatıdan sızan suların neden olduğu zararların teminat kapsamına girmekle birlikte; teminat dışında kalan hallerin; donma sonucu dışında tesisatta ve tesisata bağlı cihazlarda meydana gelen bozulma, aşınma, eskime gibi zararların, baca deliklerinden, damda bırakılan açıklıklardan, açık bırakılan pencere ve kapılardan içeri giren suların sebep olacağı zararların, teminat dışında bırakıldığını, dolaysıyla davacı tarafın tazminat talebinin ret edilmesi gerektiğini, sözleşmeye ve genel şartlarla bağlı kloz hükümlerine uygun olduğunu, hasarın gerçekleştiği 1997 yılı Mayıs ayında aşırı bir yağış gerçekleşmediğini, ekte yer alan meteorolojik veri tablosuna göre 2017 yılı Mayıs ayında sadece bir gün 23.4 mm seviyesinde yağış gerçekleştiğini, diğer altı günde 11 mm seviyesinin altında yağış olduğunu, bu durumda yağmur sularının çatıdan bina içine sızmasının, yağmurun miktarına bağlamanın mümkün olmadığını, normalde çatıda açıklık olmasa bu şiddette bir yağışta binanın içine su sirayet etmesinin beklenemeyeceğini, sigorta poliçesi tanzim edilmeden önce bilgilendirme yapılmadığı iddiasının gerçekçi olmadığını, taraflar arasındaki sigorta poliçesinin, dilekçe ekinde yer alan ve bizzat davacı tarafın hazırladığı şartnameye göre düzenlendiğini, düzenlenecek sigorta poliçesinin mahiyetinin, hangi teminatları ve klozları içereceğini, sigorta ve muafiyet bedellerinin tutarını şartnameye yazdığını ve bu hükümler kapsamında poliçe tanzim edeceği taahhüdünü sigorta acentesinden yazılı olarak aldığını, davacının yangın sigortasına bağlı ek teminat olan “Dahili Su” teminatını şartnameye derç edecek kadar konuya hakimken, bu teminatın/klozun hükümlerini bilmediğini kabul etmenin gerçekçi olmadığını, davacının tacir olup zararlarını gidermiş olduğundan, sarf ettiği tutarın belli olduğunu, dolayısıyla belirsiz alacak davası açamayacağını, ancak kısmi dava açabileceğini, kısmi davada da, hangi kalem zarar için ne miktarda kısmi talepte bulunduğunu açıklaması gerektiğini, ayrıca poliçedeki muafiyetlerin de dikkate alınmasını açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle dava dilekçesinin açıklattırılması için davacı yana iadesine, müvekkili hakkında açılan davanın reddi ile gider ve ücreti vekaletin de davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…davaya konu olan hasarın çatı ve kiremit örtüsünün yenilenmek üzere kaldırılmış olması dolayısıyla yağmurun etkisine açık hale geldiği, bu sebeple sigorta teminat kapsamı içerisinde değerlendirilemeyeceği…” gerekçesiyle; ”…Davanın REDDİNE…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin , ”çatı tadilatı sırasında mevcut açıklıklardan yağmur suyunun girmesi” nedeniyle hasarın oluştuğu ve bu durumun sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle, hasar bedelini ödemediğini, yerel mahkemenin tahkikat aşamasında dosyaya sunulan 06/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkiline ait binada yapılan inceleme neticesinde, hasarın, mevcut açıklıklardan yağmur suyunun girmesi sonucu oluşmadığının tespit edildiğini, sigorta şirketinin davadan önce 25/07/2017 tarihli yazı ve davaya vermiş olduğu cevapta yer alan, hasar bedelinin ödenmeme gerekçesinin dayanaksız olduğunun bilirkişi raporunda da belirtildiğini, fakat bilirkişi raporunda, davalı tarafından davadan önce ya da dava aşamasında ileri sürülmeyen, hasarın izolasyon eksikliği/kaybından kaynaklandığı gerekçesiyle, meydana gelen zararın teminat dışı olduğunun belirtildiğini, yerel mahkemenin de bu gerekçeyle davayı reddettiğini, davalı tarafından hiçbir aşamada ileri sürülmeyen “Hasarın izolasyon eksikliğinden kaynaklandığı” hususunun, davanın reddi gerekçesi yapılmasının, taraflarca getirilme ilkesine açıkça aykırı olduğunu, bu hususun, bilirkişi raporunda ortaya atıldığını, yerel mahkemenin, bu durumun taraflarca getirilme ilkesine aykırı olduğuna dair itirazlarını dikkate almayarak, bilirkişi raporu doğrultusunda davayı reddettiğini, müvekkiline ait binalarda, inşaat yapısından kaynaklanan herhangi bir ayıp ya da eksiklik bulunmadığını, nitekim zararın meydana gelmesinden sonra müvekkiline ait binalarda inceleme yapan eksperin de, raporunda izolasyon eksikliği ya da kaybının varlığına dair bir tespitte bulunmadığını, hasarın meydana geldiği gün, İzmir’de doğal afet yaşandığını, dolayısıyla meydana gelen hasarın, izolasyon eksikliği ya da çatıdaki açıklıktan giren sulardan kaynaklandığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, şiddetli yağışın meydana geldiği gün, müvekkiline ait olan binalardan sadece birinde çatı tamiratı yapıldığını fakat müvekkiline ait üç binada hasar meydana geldiğini, zarar gerçekten izolasyon eksikliğinden kaynaklanmış olsaydı, çatısı sökülmeyen diğer binalarda herhangi bir hasarın meydana gelmemesi gerekeceğini, müvekkiline ait binalarda izolasyon eksikliğinin bulunmadığını, izolasyon eksikliği ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamayacağını gösterdiğini, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesinde, izolasyon eksikliği/kaybından kaynaklanan hasarların teminat dışı olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını bu nedenle aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı sigorta şirketinin sigorta tazminatından sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak; davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00–TL sigorta tazminatının 30/05/2017 ihbar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine, vekalet ücreti yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; “Birleşik Ürün Sigortası Poliçesi” kapsamında, şiddetli yağış sonucu uğranılan zararın teminat kapsamında tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Somut olayda, davacı adına davalı sigorta şirketi tarafından 31/12/2016-31/12/2017 tarihleri arasında hasar tarihini de kapsar şekilde Birleşik Ürün Sigorta poliçesi düzenlendiği; davacı tarafından, hasar tarihinde yoğun yağmur yağışı nedeniyle yağmur sularının oluşturduğu hasar bedelinin poliçe teminatı kapsamında davalı sigorta şirketinden talep edildiği, davalı sigorta şirketince oluşan hasar teminat dışı kabul edilerek tazminat talebinin karşılanmadığı, davacıya dava öncesi ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
İnşaat mühendisi, sigorta-aktüer hesap uzmanı ve elektrik-elektronik mühendisi bilirkişilerden oluşan 14/03/2019 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında ihtilafsız olan “Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi” adı altında, 31/12/2016-2017 tarihleri arasında geçerli poliçe ile davalı … Sigorta A.Ş tarafından, davacı … A.Ş’nin risk adresindeki taşınmazın meydana gelebilecek zararları; bina 12.000,00-TL makina tesisat 800,00-TL, demirbaş 350,00-TL, 3.şahıs emtia, 3.000,00-TL ana teminatları ile bu ana teminatlar içinde dahili su teminatının da verildiği, 29/05/2017-30/05/2017 tarihinde aniden bastıran aşırı yağmur nedeniyle sigorta teminat konusu binada 42.300,00-TL, cihazlarda 35.106,73-TL, toplam 77.403,73-TL hasar meydana geldiği; inşaat tekniği açısından çatı ve kiremit örtü sökülmemiş olsa idi ya da su tecriti yapılmış teras çatı yöntemi ile tavan tabliyesi üzerinde su izolasyonu yapılmış olsa idi bu hasarın olmasının beklenemeyeceği, zira bu yağış miktarı her ne kadar Mayıs ayı için beklenen bir miktar olmasa da; çatının dört mevsim kullanıldığı ve kış aylarında şiddetli yağışlara maruz kaldığı dikkate alındığında hasarın çatının sökülmüş olması ve betonarme tabliyenin suya doyması ile alt kata sızmasından kaynaklandığının açık olduğu, yağmur suyunun, çatı örtüsünün kaldırılmış olması nedeniyle, her ne kadar permeabilitesi/ su geçirme hızı düşük olmakla birlikte su geçirmez olmayan, betonarme tabliyeden sızarak hasara sebebiyet verdiği, herhangi bir açıklıktan girdiğine dair bir emareye rastlanmadığı, Sigortalı risk adresinde, çatı örüntüsü yenilenmek üzere kaldırılmış ve betonarme tabliye olarak riziko tarihinde, yağmur etkisine bırakılmış olduğundan, yağmur sularının …çatı veya saçaktan sızması; …sonucunda bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zarardan bahsedilemeyeceği, aksi halde dahi Yangın Sigortası Genel Şartları dahili su klozu teminat dışında kalan haller arasında sayılan; İzolasyon yetersizliği ve/veya kaybı nedeniyle yağmur …sularının binanın dış cephe veya terasından …sızması ve/veya girmesi nedeniyle meydana gelen zarar” hali söz konusu olduğu söylenebileceğinden, oluşan zararların teminat kapsamında kabul edilemeyeceği bildirilmiştir.
Dosyada mevcut delil ve belgelere göre; hasar tarihinde yoğun yağmur yağışından kaynaklı, çatının sökülmüş olması nedeniyle çatı örtüsüz kaldığından yağmur sularının yoğun olarak doğrudan çatı altında bulunan betonarme tabliyenin üzerine yağdığı ve tabliyenin suya doyması ile betonarme tabliyeden binaya sızarak hasara sebebiyet verdiği, izolasyon yetersizliği nedeniyle yağmur sularının binaya sızması sonucu meydana gelen bir zararın söz konusu olduğu;Yangın Sigortası Genel Şartları dahili su klozu teminat dışında kalan haller arasında sayılan izolasyon yetersizliği nedeniyle hasarın teminat dışı kaldığı anlaşılmış; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun içerik olarak yeterli, hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle, mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla davacı vekilinin itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2019 tarihli 2018/322 Esas ve 2019/324 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/05/2022