Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1190 E. 2022/530 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1190
KARAR NO : 2022/530

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2018 (Dava) – 21/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/996 Esas – 2019/320 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 24/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarihli 2018/996 Esas ve 2019/320 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 28/04/2015 tarihli trafik kazasında yolcu konumunda bulunduğu … plakalı araç içerisinde yaralandığını, bu aracın ZMMS poliçesi ile davalı şirket tarafından teminat altına alındığını, sigortalı araç sürücüsünün kazada asli kusurlu olduğunu, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nden alınan 19/06/2017 tarih ve 1283 sayılı rapora göre müvekkilinin meslekte kazanma gücü kaybı oranının %15 olduğunun belirlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 19.500,00 TL sürekli iş göremezlik, ) 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere şimdilik 20.000,00 TL’lik maddi tazminatın 28/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, mahkemenin yetkili olmadığını, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunu, 03/01/2017 tarih ve 2017/232 Karar Sayı kararla talebin reddedildiğini, davacının bu karara itiraz etmediğini ve anılan kararın kesinleştiğini, bu nedenle HMK 303/1 ve HMK 114. maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kesin hüküm mahiyetinde olduğunu bildirerek davanın usulden aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; ”…Davanın HMK 114/1-i ve HMK 115 maddeleri gereğince kesin hüküm nedeniyle usulden reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın 28.04.2019 tarihinde … plakalı araçta yolcu konumunda bulunduğu sırada bir trafik kazasına karıştığını,… plakalı araç ve … plakalı araç arasında çift taraflı bir kaza meydana geldiğini, kaza sırasında müvekkilinin yaralandığını, kaza neticesinde göğüs kafesinde bulunan kemik kırığı ve iman tahtası denilen kemiğin ayrılması şeklinde de yaralama meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin hastaneye sevk edildiğini ve tedavi edildiğini, ancak sigorta şirketinden tazminatın talep edilebilmesi için müvekkilinin heyet raporu alması gerektiğinin bildirildiğini, müvekkilinin bunun üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Meslekte Kazanma Gücü Kaybı raporu almak üzere 03.11.2015 tarihinde hastaneye başvurduğunu, Meslekte Kazanma Gücü Kaybını bildirir 24.12.2015 tarih ve 589 sayılı raporu ile müvekkiline %30,2′ lik sağlık kurulu raporu verildiğini, ancak alınan raporda tüm epikriz ve adli olgularda da belirtildiği üzere müvekkilinin göğüs kemikleri kırıldığı halde, müvekkilinin kol ve omuz arızalarının olduğunu bildirir rapor verildiğini, müvekkilinin bu raporu anlaması ve algılanmasının çok da olası olmaması sebebi ile de müvekkilince raporun incelenmediğini, müvekkilinin Sigorta Tahkim Komisyonun da davasının red olması akabinde bu sefer raporu incelettiğini ve raporun yanlış düzenlendiğinin farkedildiğini, bunun üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinden 16.09.2017 tarihinde 1283 numaralı bilirkişi raporu ile Meslekte Kazanma gücü kaybını bildiren raporun alındığını, rapor oranının %15 olduğunu, bilirkişi raporunda yanlış bildirilen arızaların çıkarıldığını, Sigorta Tahkimde alınan bilirkişi raporu da bu şekilde hazırlanması gerekirken hazırlanmadığını, müvekkilinin yaralanması sebebi ile Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/4198 sayılı dosyası ile Soruşturma açıldığını, bu dosya kapsamında müvekkili adına kati rapor da aldırıldığını, bu raporda da kırık ve neye ilişkin olduğunun bildirildiğini, bahse konu soruşturma dosyasının da incelenmemesinin diğer bir eksiklik olduğunu, tüm bu anlatılan konuları açıklamak ve yeni raporu sunmak amacı ile ilk davası akabinde müvekkili adına 13.12.2017 tarihinde davalı … şirketine itiraz dilekçesi yollandığını ve tekrar dava açılacağının ihtar edildiğini, akabinde de ilk davadan farklı olarak yeni rapor ile müvekkili adına tekrardan Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunu, 07.03.2018 tarihinde başvurulan Sigorta Tahkim Komisyonunca 16.03.2018 tarihinde geçmişte başvurulan davanın esası hakkında beyan talep edildiğini, ayrıca da karara ulaşamadıklarının beyan edildiğini, akabinde işin esasına girmeyerek davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak işin esasına girilmesini, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00-TL’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı sigortaya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle oluşan sürekli ve geçici iş göremezlik (maddi tazminat) zararlarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından davalı aleyhine Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 2016. 22829 E- 03/01/2017 tarihli, K-2017/232 sayılı dosyasıyla yapılan başvuru; 18/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının geçmiş dönemde oluştuğu anlaşılan sağ femur trokanter majör bölgesinde eski kemik frağmanı ile L4-5 omurgalardaki hasara bağlı olarak gerçekleşmiş ameliyat döneminde başvuranın o günkü yaralanma niteliğini belirten tıbbi belgelerin özellikle omuz travması oluşup oluşmadığının tıbbi belgeyle aydınlatılması temini yanında kaza tarihinden en az bir yıl sonrasında …’nın yapılacak ortopedik kontrol muayenesi ve oluşmuş ise fonksiyon kısıtlılığının sıfır metoduna göre belirlenmesi halinde sonraki döneme ilişkin değerlendirme yapılabileceği, izah olunan kapsamda lomber vertebra kırığı ve sternum kırığı tanısıyla %30,2 oranında maluliyet /meslekte kazanma gücü kaybı doğrultusunda tazminat hesabı yapılmasının imkansız olduğunun bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen taraflarca rapora itirazda bulunulmadığı, kaza ile arazlar arasında illiyet bağı kurulamadığı” gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiştir.
Kesin hüküm hususu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması gerektiği belirtilmiş ve aynı yasanın 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından davalı aleyhine Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 2016. 22829 E- 03/01/2017 tarihli, K-2017/232 sayılı dosyasıyla yapılan başvurunun esastan reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/09/2021 tarih ve 2021/3875 Esas, 2021/5141Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/03/2019 tarihli 2018/996 Esas- 2019/320 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından, istinafa gelirken alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın temyize tabi olması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK.nun 361/1 maddesi uyarınca Dairemiz kararının tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.