Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1189 E. 2022/610 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1189
KARAR NO : 2022/610

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2012 (Dava) – 16/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2012/496 Esas – 2018/518 Karar
DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2018 tarihli 2012/496 Esas ve 2018/518 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifte 26.12.2004-12.05.2011 tarihleri arasında başkanlık görevini yürüttüğünü, müvekkilinin kooperatifin ayakta durabilmesi ve tüzel kişiliğini idame ettirebilmesi için kendi mal varlığından 45.000,00-TL harcama yaptığını, ayrıca kooperatifin başkanlığını yürüttüğü 26.12.2004-12.05.2011 tarihleri arasında ödenmesi gereken toplam 82.800,00-TL huzur hakkı alacağının da bulunduğunu ileri sürülerek toplam 127.800,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yerinde olmadığını, davacının görevini kötüye kullandığını, davacının alacağını hangi delille ispatlayacağını göstermediğini, davacının alacağını tanıkla ispat edemeyecegini, kooperatif gelir gider kayıtlarında usulsüzlük yaptığını, bu nedenle Aliağa Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/230 esas sayılı dosyasında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığını, müvekkili kooperatifin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacağın ticari olmadığını, bu nedenle ticari faiz talep edilemeyeceğini belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre: davanın 7.669,00-TL üzerinden KABULÜNE, alacağa davalı Kooperatif yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin120.131,00 TL isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifte 26/12/2004 tarihi ile en son genel kurul karar tarihi olan 12/05/2011 tarihleri arasında başkanlık görevini yürüttüğünü, müvekkilinin kooperatif kurulduğu tarihlerde ve ilerleyen dönemlerde tüzel kişiliğin idame ettirilebilmesi maksadıyla 45.000,00 TL kendi mal varlığından harcama yaptığını, yine müvekkilinin başkanlığını yürüttüğü tarihler arasında, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 56/6.maddesi ve alınan genel kurul kararı ile müvekkiline kooperatif tarafından ödenmesi gereken toplam 82.800,00 TL huzur hakkı alacağı bulunduğunu, bilirkişi incelemeleri hüküm kurmaya elverişli olmamasına ve raporlara karşı beyan dilekçelerinde bu hususu ileri sürmelerine rağmen eksik incelemeye dayalı raporların karara esas alınmasının hakkaniyet ile bağdaşmadığını, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarının tamamında davacı müvekkilinin kendi hesabından davalı kooperatif lehine yapmış olduğu toplamda 45.000,00 TL tutarındaki ödemelerin, kooperatifin ticari defterlerinde kooperatif kasasından yapılan ödeme olarak kaydedildiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin dosyaya sunduğu fatura ve makbuzlardan ise yapılan ödemeleri kendi hesabından yapmış olduğunun sabit olduğunu, bu anlamda ticari defter kayıtları ile müvekkili tarafından dosyaya ibraz edilmiş olan makbuzlara ilişkin ödemelerin tespitinde usuli bir defter incelemesi yapılmak suretiyle kanaate varılmasının hukuk ile bağdaşmadığını, nitekim makbuz ve faturalara ilişkin ödemelerin nerelere yapıldığı ve ticari defterlere kaydedilmiş kasa çıkışlarının nerelere yapıldığının detaylı olarak incelenerek kanaate varılması gerekirken, tüm raporlarda yüzeysel yorum ile değerlendirme yapılmasının maddi gerçeği ortaya koymadığını, raporlarda belirtildiği üzere müvekkilinin davalı kooperatiften alacağından mahsup edilen kalemler hatalı hesaplanmış olup müvekkilinin davalı kooperatiften huzur hakkı alacağı bulunduğunu, raporlarda belirtilen ticari defter kayıtlarındaki ödemelerin başkaca bakiye alacak-borç ilişkisine istinaden yapılmış olup, müvekkilinin huzur hakkı alacağı ile bir bağlantısı bulunmamakta olup, müvekkilinin davalı kooperatife ödemiş olduğu aidat borcu kalemi dışında alacaktan mahsuba konu edilebilecek herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek kararının kaldırılarak, müvekkilinin davalı Kooperatiften olan elden ödemelere ilişkin alacağı ve huzur hakkı alacağının tespiti ile, alacağın davalı kooperatiften alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif yönetciliği yapılan dönemde kooperatif adına yapılan şahsi ödemelerin ve huzur hakkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda, davacı taraf davalı kooperatifin yöneticiliğini yaptığı sırada kooperatifin ayakta durabilmesi ve tüzel kişiliğini idame ettirebilmesi için kendi mal varlığından harcama yaptığını, ayrıca kooperatifin başkanlığını yürüttüğü tarihler arasında kendisine ödenmesi gereken huzur hakkı alacağının da bulunduğunu ileri sürülerek alacağının tespiti ile tahsilini talep etmiş, davalı taraf kooperatifin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İnşaat müh, mali müşavir ve kooperatif hukuku uzmanı bilirkişilerden oluşan heyet tarafından düzenlenen 11/07/2013 havale tarihli raporda; 2007 yılına ait yevmiye defteri ile 2009 yılına ait envanter defterinin TTK’nun 70 inci maddesi uyarınca yapılması gereken noter kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, 2008 yılına ait yevmiye defterinin TTK’nun 70 inci maddesi uyarınca yapılması gereken noter kapanış tasdikinin süresinde yaptırılmadığı, davacının davalı kooperatifte 01/04/2004 tarihinden, 08.05.2011 tarihine kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptığı, davacının davalı kooperatifte yönetim kurulu başkanlığı yaptığı 2007 ile 2010 yıllarına ait ticari defterlerin, karışık, noksan ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı tutulduğu ve bu defterlerin mevzuat hükümlerine aykırı tutulmasından dolayı 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 62. Maddesi hükmü gereği yönetim kurulu üyesi olarak davacının da sorumlu olduğu, davacının davalı kooperatiften şahsi harcama alacağı olarak talep ettiği 45.000,00 TL tutarının hangi belge karşılığında, ne zaman ve hangi ödeme aracı ile yapıldığına ilişkin davacı tarafından hiçbir belge ve bilgi sunulmadığı, davalı kooperatifin ticari defter kayıtlarının ilgili mevzuat hükümlerine uygun tutulmadığı, kayıtlarda özellikle yönetim kurulu üyelerine ilişkin belgeye dayanmadığı ve gerçeği yansıtmadığı düşünülen kasa hareketlerinin olması nedeniyle ticari defterlerin davacının 45.000,00 TL tutarlı alacağının ispata elverişli olmadığı, davacının davalı kooperatiften 1.900,00 TL alacağı bulunmakla birlikte, 2008 yılında kasadan yönetim kurulu ödemesi adı altında yapılan toplam 28.000,00 TL’nin ne kadarlık kısmının davacıya ödendiği tespit edilemediğinden, davacının davalı kooperatiften huzur hakkı alacağının bulunup bulunmadığı hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Ticaret hukuku uzmanı, mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 27/02/2018 havale tarihli raporda; davacı tarafın dava dosyasına sunmuş tahsilat makbuzu ve faturaların davacı tarafın kooperatif başkanı olduğu dönemdeki resmi defterlere gider olarak kaydedilmiş olduğu, söz konusu fatura ve makbuzların ödemelerinin davacı taraf tarafından yapılmadığı davalı kooperatifin kasa defterinden ödenerek resmi defterlere kaydedildiği, söz konusu fatura ve tahsilat makbuzları ile ilgili davacı tarafın davalı kooperatiften her hangi bir alacağının bulunmadığı, bu noktada artık davacının vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı olarak alacak talebinde bulunamayacağı, davacı tarafın başkanlığını yaptığı dönemde hak elmiş olduğu toplam hakkı huzur başkanlık ücretleri toplamının 63.400,00 TL olduğu, bu hakkı huzur ücretlerine karşılık davalı kooperatifin muhasebe kayıtlarında hem kasa hesabından hem de diğer çeşitli borçlar hesabından toplam da 73.000,00 TL çıkış olarak muhasebe kaydının yapıldığı, bu sebepten dolayı davacının davalı kooperatiften herhangi bir hakkı huzur ücreti adı altında bir alacağının bulunmadığı, davacı tarafın dava tarihi olan 21.06.2012 tarihi itibarı davalı kooperatiften 79.972,34 TL diğer çeşitli alacaklar adı altında alacağının bulunduğu, söz konusu alacağın güncel bakiyesinin 7.669,47 TL olduğu ancak bu alacağın, kooperatif adına yaptığı ödemelere ve huzur hakkı alacağına ilişkin olmadığı belitilmiş; 12/07/2018 havale tarihli ek raporda; 2009 yılından devir alacağı 88.430,00 TL iken, 2010 yılı 1-10 aylara ait 14,400,00 TL huzur hakkının, 300,00 TL Saka Beton ödemesinin, 25,000,00 TL tutarında 107-111 nolu makbuzların, 330,24 TL Saka Beton ödemesinin, davacı lehine alacak kaydedilmesi; 2010 yılında bankadan çekilen 4.987,90 TL, önceden girilen 25.000,00 TL. makbuzların iadesi, 10.000,00 TL 08.04.2011 nolu makbuzun, … isimli üyenin ödenmedi olarak kayıtlara girilmeyen ancak, kooperatifçe kendisine verilen 3.600,00 TL ve 4.900,00 TL makbuzların davacı aleyhine borç kaydedilmesi sonucu 21.06.2012 tarihi itibari ile davacının kooperatiften 79.972,34 TL alacaklı duruma geçtiği, davacının 79.972,34 TL alacağına, 2.057,63 TL kredi alacağının ilavesinden sonraki 82.029,97 TL alacağından, …makbuzu ile ödenen 44.552,00 TL, makbuzla yapılan ödemeler 760,00 TL, 750,00 TL, 755,00 TL ile üyeliğe tekrar kabulünden sonra kooperatifin aidat alacağı 27,543,50 TL’sının mahsubu sonucunda, davacının kooperatiften güncel alacağı tutarın 7.669,47 TL olduğu bildirilmiştir.
Ticaret hukuku uzmanı, mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda, davacının kooperatiften güncel alacak tutarının mahkeme kabulünde olduğu gibi 7.669,47 TL olduğunun belirtildiği, mahkemece talebin bu miktar üzerinden kabulüne karar verildiği; kararı istinafeden davacı vekilinin mahkemece hükmedilen tutardan daha fazla alacaklı olduğunu ispata elverişli delillerle ispat edemediği anlaşıldığından; bu nedenle, mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2018 tarihli 2012/496 Esas ve 2018/518 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/04/2022