Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1183 E. 2022/708 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1183
KARAR NO : 2022/708

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2016 (Dava) – 09/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/789 Esas – 2019/309 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarihli 2016/789 Esas ve 2019/309 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/08/2015 tarihinde …’ye ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davacıya ait … plakalı araca çarpması neticesi ile trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana geldiği yolda davacının kendi şeridinde trafik kurallarına uygun ilerlemekte iken davalı araç sürücüsünün trafik akışına dikkat etmeyerek hızına ve takip mesafesini ayarlamadığını, davacı aracına arkadan çarptığını, bu durumu taraflarda tanzim edilen trafik kaza tespit tutanağı ile belgelendiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ikrar ettiğini, davalı tarafın kaza tarihinde geçerli olan 311000003023125 nolu zmms poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru nedeni ile maddi zararlardan sorumlu olduğunu, davalının poliçe nedeni ile limit dahilinde sorumlu olacağını, zarar ve sigorta arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu, görevin Türk Ticaret Kanunu 4 ve 1483 maddeleri gereğince Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne ait olduğunu, davalı sigorta şirketinin şube şeklinde örgütlenmiş bölge müdürlüğünün İzmir’de bulunması nedeni ile İzmir Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, kaza neticesinde tamir masrafı olarak KDV dahil 3.687,35 Euro, araçtaki değer kaybının ise yine KDV dahil 350,00 Euro olarak Almanya’da tespit edildiğini, toplam zarar miktarı olan 4.037,35 Euro’nun tahsili için bu davanın açıldığını, davacının zararının tazmininin de euro üzerinden hesaplanması ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsil edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporu tanzimi için 666,40 Euro ödeme yapıldığını, bu miktarın da yargılama giderlerine dahil edilerek tahsilini istediklerini, davalı sigorta şirketine 20/04/2016 tarihinde hasar ihbarı yapıldığını, 8 iş günü sonu olan 03/05/2016 tarihinde davalının temerrüde düştüğünü belirterek 4.037,35 Euro maddi tazminatı davalı sigorta şirketinden 03/05/2016 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kur karşılığı TL olarak tahsiline, bilirkişi ücreti olarak ödenen 666,40 Euronun fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kur karşılığı TL olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerini davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile cevap süresinin uzatılmasını, zamanaşımı ve yetki itirazlarının bulunduğunu, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğunu bildirmiş, bilahare sunduğu cevap dilekçesinde sigortaya başvuru şartının tüm belgeler ile usulünce yapılmadığını, poliçe limitleri dahilinde kabul anlamına gelmemek şartı ile sorumlu olduklarını, kusur oranlarının Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumu’ndan alınacak rapor ile belirlenmesini, faiz talebinin yasal faiz olması gerektiğini, davacının kendi kusuruna denk gelen tazminatları talep edemeyeceğini, ibraz ettiği ekspertiz raporunun gerçeği yansıtmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, değer kaybı talebinin teminat dışı olduğunu, değer kaybına ilişkin hesaplamanın genel şartlar ek 1’de yer alan yöntem ile hesaplanması gerektiğini, ekspertiz raporundan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “… Alınan kusur raporunda davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu saptanmıştır. Davacının trafik akış seyrine uygun araç kullandığı ve davalının hızını ayarlamayarak arkadan çarpma kusurunu işlediği, bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür.
Hasar incelemesi için yaptırılan bilirkişi raporunda da kdv hariç 2.416,79 Euro hasar ve 350,00 Euro değer kaybı saptanmış, talep edilen 666,40 Euro eksper ücretinin uygun olduğu bildirilmiştir.
Alınan ek raporda da kök raporla aynı tespite yer verilmiş kdv hariç belirleme yapılmıştır.
Sunulan belgelerden alınan ya da yapılan hasar tespitinde kdv oranının %19 olarak alındığı belirlenmiş ve buna göre mahkememizce resen %19 kdv hesaba dahil edilerek talep değerlendirilmiş olup hasar bedeli %19 kdv olan 459,19 Euro eklenerek 2.875,98 Euro olarak hesaplanmıştır… ” gerekçesiyle davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 2.416,79 Euro hasar bedeli ile bu bedel üzerinden hesaplanan Almanya’da uygulanan %19 üzerinden hesaplanan 459,19 Euro kdv ile 350,00 Euro değer kaybının kabulü ile toplam 3.225,98 Euro tazminatın davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 03/05/2016 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/A maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza sebebiyle müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın kısmen kabulünün doğru olmadığını, mahkemece dava ile talep edilen 3.687,35 Euro hasar bedelinin 2.416,79 Euro’luk kısmı haklı görülerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, hükme dayanak 19.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda araçta meydana gelen bir takım hasarın davaya konu kaza sebebiyle oluşmadığının tespit edildiğini, bu zararların davalı taraftan talep edilemeyeceğini, bu raporun karara dayanak yapılmasının doğru olmadığını, hasara ilişkin tespitlerin yapıldığı 19.04.2018 tarihli kök rapor ve 26.09.2018 tarihli ek raporda hasar tespiti fotoğraflar üzerinden yapıldığından hasar tespitinin eksik yapıldığını, yurt dışı bilirkişi raporunda çıplak gözle bire bir yapılmış olan hasar tespitinin, işbu raporda net olmayan fotoğraflar gereğince değiştirildiğini ve bu şekilde zarar miktarının yurt dışı bilirkişi raporundan eksik hesaplandığını, bilirkişi raporunda “araç bagaj kapağında herhangi bir darbe olmaması sebebiyle arka kaput contasında zarar meydana gelmeyeceği kanaatine varılarak, söz konusu yedek parça bedelleri ve bunlara ilişkin işçilikler listeden çıkarılarak hasar bedelinden kesinti yapılmıştır” şeklinde bir gerekçe gösterildiğini, Bunun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin kazanın meydana geldiği yolda kendi şeridinde trafik kurallarına uygun bir şekilde ilerlemekte iken sigortalı araç sürücüsünün hızını ve takip mesafesini ayarlayamayarak yoğun trafik sebebiyle trafik akışına dikkat etmeyerek müvekkilinin aracına arkadan çarptığını ve maddi hasar meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davacının aracının arkadan darbe aldığını, bilirkişinin hasarı tespit edemediği noktanın arka kaput contası olduğu hususunun dikkate alınarak bu kısım hasarının da hasar tespitine ilave edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporundaki fotoğrafların net olmadığını, aracın arızasına ilişkin şüpheye yer vermeyen bir kanaat kurulmasının mümkün olmadığını, öncelikle çıplak göz ile yapılan muayenede tespit edilmiş hususların, yoruma açık fotoğraflar ile değiştirilmesinin de mümkün olmadığını, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz tüm istinaf itirazlarının esastan reddine, istinaf taleplerinin kabulü ile, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının fahiş tazminat taleplerinin kabul edildiği bu kararın kaldırılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere belirlenen hasar bedelinin işçilik bedellerinin piyasa gerçeklerinden oldukça uzak, fahiş olarak belirlenmesinden kaynaklandığını, müvekkil şirketin sorumluluğu dâhilinde olmadığından davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin hatalı olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları B.2.b bendi gereğince; Hak sahibi aracının, bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebilir. Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.”
mevzuat hükmü ve şirket tedarik parça uygulamaları gereği, başvuru sahibine ilgili hususa ilişkin bilgilendirme yapıldığını, dolayısıyla yüksek işçilik ücretlerinden kaynaklanan bakiye hasar bedelinden sorumluluklarının bulunmadığını, davacıya ait söz konusu aracın, Türkiye sınıları içerisinde kayıtlı olduğunu, bunun anlamının ise meydana gelen hasarın Türkiye şartlarına göre hesaplandığını, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada ise bu hususun gözden kaçırıldığını, yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporunun usul ve esasa aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan itirazların dikkate alınmadığını, davacı veyahut davalı tarafından bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların irdelenmesinin ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yargılama safhasında tüm incelemelerin yapılması gerektiğini, nitekim yürürlükteki kanun ve genel şartlar gereği de davacının aracında değer kaybı oluşmadığını, buna rağmen 350 euro değer kaybı tutarına katılmanın mümkün olmadığını, davacıya ait araçta değer kaybı oluşmadığını, zira belirtilen halin Genel Şartlar gereği poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, talep edilen eksper ücretinin kabul edilmesinin uygun olmadığını, davacı tarafın ekspertiz ücreti talebinde bulunabilmesi için öncelikle ekspertiz ücretini ödediğini ispatlaması gerektiğini, TTK 1426’ncı madde hükmünde ‘’sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar’’ tarafından yapılan makul giderlerin sigortacı tarafından ödeneceğinin belirtildiğini, eksper ücretinin başvuran tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir bilgi/belge vs. de ibraz edilmediğini, burada davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığının görüldüğünü, bu durumda başvuran tarafın işbu başvuruda herhangi bir menfaati bulunmadığını, davacı tarafın eksper ücreti ödediğine ilişkin dekontu sunması gerekmekte iken buna dair araştırma yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davaya konu ekspertiz ücretinin iyiniyetle yapılmış olan makul giderlerden olmayıp tamamen haksız kazanç amaçlı ve mesnetsiz olduğunu, işbu nedenle davanın reddinin gerektiğini, ayrıca davacı tarafın taleplerinin TTK madde 1426’da yer almakta olan makul giderler kavramı içerisinde yer almadığını, dava konusu olayın bir ticari iş değil de haksız fiilden kaynaklı bir uyuşmazlık olduğu değerlendirildiğinde mahkeme kararında belirlenen avans faizinin kabulünün de mümkün olmadığını, bu nedenle kararın faiz yönünden de kaldırılması gerektiğini beyan ederek istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükme esas alınan asıl ve ek bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının sunduğu kazalı araca ait renkli fotoğraflar ve dosyada yer alan Almanya’da yaptırılan ekspertiz raporu incelemesi ile alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere araçtaki susturucu ve bağlı parçaların hasar görmediği anlaşıldığından tespit edilen hasarın daha az olarak belirlenmesinin yerinde olduğu, araç yabancı plakalı olduğu için ve gerçek zararın giderilmesi gerektiğinden davacının aracı Türkiye’de yaptırmaya zorlanamayacağı, araçtaki hasar bedeli ve değer kaybı tespitinin kaza ve hasar ile uyumlu olduğu, davacı tarafça davadan önce yaptırılan tespit masrafları da yargılama giderlerinden olup bu masrafların da hükümde yargılama giderleri arasında gösterilmesi gerektiği ( aynı yönde Yargıtay 17. HD. 2016/10849 E.- 2019/5800 K.) dolayısıyla ekspertiz masraflarının mahkemece yargılama giderlerinden sayılmasının yerinde olduğu, 6098 sayılı TBK m. 99 hükmüne göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebileceği, yabancı para cinsinden yapılan harcamaların, yabancı para alacağı olarak dava edilebileceği ve ödeme günündeki kura göre işlem göreceği, davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana geldiğinden fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarihli 2016/789 Esas ve 2019/309 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalıdan alınması gereken 1.416,00-TL istinaf karar harcından peşin alınan 354,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.062,00-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Davacı ve davalı tarafından tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerin bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.