Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1178 E. 2022/527 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1178
KARAR NO : 2022/527

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/08/2018 (Dava) – 07/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/897 Esas – 2019/270 Karar
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 24/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarihli 2018/897 Esas ve 2019/270 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/10/2015 tarihinde … adına kayıtlı, …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile Balıkesir ili, Kepsut ilçesi, Cami Cedit Mah. Keçidere Köyü’nde seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarında bulunan kavak ağaçlarına çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası sonucu aracın hasarlanması nedeniyle kasko poliçesi çerçevesinde 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi gereğince toplanacak deliller ve bilirkişi raporuna göre belirlenecek rayiç bedelden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.500,00 TL hasar tutarının 25/11/2015 hasar ret tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasar bedelinden kaynaklı tazminat istemi aracın ruhsat kaydına göre, üzerinde dava dışı … Bankası A.Ş. lehine rehin hakkı mevcut olduğunu, bu nedenle alacak hakkının öncelikle rehinli alacaklıda olduğu, rehin alacaklısının tazminatın sigortalıya ödenmesi için davaya açık muafakatı olmadıkça davanın aktif dava ehliyeti yokluğunden reddi gerektiğini, esasa girilmesi halinde ise kazanın oluşumundaki kusur oranı ve zarar miktarının tespiti gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…. Davanın kabulü ile 50.000,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın 25/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada bilirkişi raporunun 21/02/2017 tarihli olup, bu rapor ile tazminat miktarının 50.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, anılan raporun davacı vekiline 06/04/2017 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmediğini, davacı vekilinin 29/11/2018 tarihli celsede süre alarak bedel arttırım talebinde bulunduğunu, 13/12/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 50.000,00 TL ye arttırdığını, davanın iki yıllık zamanaşımı süresinin 467. gününde 19/07/2016 tarihinde açılıp, geriye 263 gün kaldığını, ilk karar ile zaman aşımının kesildiğinin kabul edilmesi halinde ise zamanaşımının 24/09/2018 tarihinde dolacağını, davanın zamanaşımı süresinden sonra ıslah edildiğini, mahkemece zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, ayrıca faiz başlangıç tarihinin de hatalı olduğunu, davacı tarafa iletilen red tarihinin 14/12/2015 tarihi olduğunu, faizin en erken bu tarihten itibaren başlaması gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı, 19/07/2016 tarihinde HMK nın 107. maddesi uyarınca belirsiz olarak açtığı davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.500,00 TL tazminatın davalı … şirketinden tahsili isteminde bulunmuş; 13/12/2018 tarihli değer arttırım dilekçesiyle, talebini 50.000,00 TL’ye yükseltmiş; davalı vekili ise, 07/01/2019 tarihli dilekçesiyle, ıslah edilen bölüm için süresi içinde zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacının 13/12/2018 tarihli dilekçesi bedel artırım dilekçesi, ıslah olarak kabul edilmiş; ancak, davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı def’i üzerinde durulmamıştır.
Poliçe tanzim tarihi ve riziko tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1420/1. maddesinde “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” düzenlemesine yer verilmiş olup; aynı yöndeki düzenleme, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın C.10. maddesinde de yapılmıştır.
Davacının talebi, mal sigortalarının bir türü olan kasko sigorta poliçesine dayanmakta olup, yukarıda anılan mevzuat hükümleri gereği 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu döneminde belirsiz dava olarak açılan davada, davaya konu edilmeyen alacak bölümü için zamanaşımı da kesilecektir. Dolayısıyla davalı vekilinin zamanaşımı defi yerinde değildir.
KSGŞ’nın B.3.3.4.1-son cümlesi gereğince hasar ihbarından sonraki 45. gün sonunda davacı alacağı muaccel hale gelir ve muacceliyetten sonraki 2 yıl içinde davaya konu edilmeyen alacak zamanaşımına uğrar.
Yukarıda anılan hükümler dikkate alındığında, somut olayda rizikonun tarihi 24/10/2015 olup, ekspertiz raporunda ekspertiz talep tarihinin 03/11/2015 tarihi olduğu, KTKSGŞ B 3..3.4.1 maddesine göre sigorta şirketinin 10 iş günü içinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödeme borcu doğduğundan davalı … şirketinin temerrüt tarihi 16/11/2015 tarihi olup, davacı vekili dava dilekçesinde faizin başlangıç tarihini 25/11/2015 olarak talep etmiştir. Buna göre, davalının faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazı da yerinde olmadığından, bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/03/2019 tarihli ve 2018/897 Esas – 2019/270 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 3.415,50 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan toplam 854,00 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 2.561,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.