Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1168 E. 2022/815 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1168
KARAR NO : 2022/815

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2016 (Dava) – 13/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/772 Esas-2019/230 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarihli 2016/772 Esas ve 2019/230 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında yapılan 22/05/2015 tarihli devir protokolü ile davalı şirketin işletmesi altındaki … Cad. No:…/… Alsancak adresinde bulunan … ünvanlı işletmenin davalı şirkete devredildiğini, 22/05/2015 tarihinde yapılan devir protokolü ile birlikte hemen resmi devrin yapılamadığını ve işletmenin devir alan adına çalıştırılmasının mümkün olmadığını, ilgili belediyeden işyeri çalıştırma ruhsatı, vergi dairesi kaydı ve SGK kayıtlarının devir alan davacı şirket adına geçmesiyle resmi devir sağlanıncaya kadar devir alınan işletmenin, devir alan davacı şirket namına davalı tarafından çalıştırıldığını, işletmede bulunan POS cihazının davalı adına bulunduğundan bu dönemde bu cihazla tahsil edilen satış bedellerinin, devir eden davalı şirket POS hesabına geçtiğini, davalı şirketin bu dönemde tahsil ettiği bedelleri müvekkiline iadesinin gerektiğini, zira bu hususun 22/05/2015 tarihli protokol altına not düşüldüğünü, resmi devir işlemlerinin tamamlanması ile birlikte tarafların bir araya gelerek banka kayıtlarından davalı şirket POS cihazından ne kadar satış bedeli tahsil ettiğini tespit ettiklerini, bunun sonucunda davacı şirket tarafından davalı şirkete İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/6026 Esas sayılı takibine konu faturanın kesildiğini ancak davalı şirketin fatura bedelini ödemeyi sürekli ertelediğini, davalı şirketin faturayı ticari defterlerine kaydetmesine karşın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2016/6026 Esas sayılı takibine itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu faturanın Mayıs-Haziran-Temmuz aylarına ait yiyecek içecek bedellerini içerdiğini, müvekkilinin davacıdan bu şekilde temin ettiği bir hizmet bulunmadığını, her ne kadar müvekkili tarafından fatura teslim alınmışsa da içeriği hizmetin verilmediğini, bu nedenle takibe itiraz edildiğini, taraflar arasındaki 22/05/2015 tarihli devir protokolü ile müvekkilinin işletmecisi olduğu … Cad. No:…’da bulunan “…”nın davacı şirkete devrinin kararlaştırıldığını, ancak resmi devir işlemlerinin protokolün imzalandığı tarihte yürürlüğe girmediğini, bu nedenle 22/05/2015 tarihinden resmi devirin yapıldığı 01/07/2015 tarihine kadar olan sürede müvekkili firmanın devre konu yerde ünvan olarak kalmaya devam ettiğini, bu nedenle belirtilen tarihler arasındaki gerek kira bedelleri gerekse elektrik, su, telefon, … faturaları, aidat, … fatura bedelleri, POS cihazı ücreti, iş güvenliği bedeli, POS cihazı aidatları, vize komisyonları, ruhsat devir bedeli, banka düşük ciro maliyetleri, …, … ve …’dan alınan malların bedellerinin müvekkili firma tarafından ödendiğini, tüm bunların bilirkişi incelemesinde çıkacak diğer ödemelerin davacının iddia ettiği alacaktan mahsubunu talep ettiklerini, yine müvekkilinin işletmenin maliki ile yapılan kira sözleşmesi nedeniyle 9.500,00-TL depozitosunun bulunduğunu, bu depozitonun da işletmenin şu anki kiracısı olan davacıya sayılarak mahsup işleminde göz önüne alınmasını talep ettiklerini, zira belirtilen işletme dönemindeki masrafların da davacıya ait olduğunu ileri sürerek davanın reddine, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “… davacı şirket tarafından işletilmekte olan … Cad. No:…/… … … … adresinde bulunan … isimli işletmenin 22/05/2015 tarihli protokol ile 370.000,00-TL bedel ile davacı şirkete devredildiği, devir işlemleri yapılıp resmen işletmenin davacı tarafından işletilmesine başlatılacağı tarihe kadar işletmenin davalı tarafından davacı nam ve hesabına çalıştırılmasının kabul edildiği, bu nedenle 22/05/2015 tarihinden 01/07/2015 tarihine kadar işletmenin davalı tarafından davacı hesabına çalıştırıldığı ve bu dönemde POS cihazından davalı hesabına aktarılan paralara ve tahsilatlara karşılık davacı tarafından davalıya 06/10/2015 tarihli 149301 numaralı Mayıs-Haziran-Temmuz Yiyecek İçecek Bedeli KDV dahil 25.586,28-TL bedelli faturanın kesildiği, bilirkişi tarafından bu dönemde POS cihazından yapılan tahsilat tolamı 23.616,54-TL olarak tespit edilmiş ise de, davacının kestiği 06/10/2015 tarihliğ 25.586,28-TL bedelli faturanın her iki taraf ticari defterinde kayıtlı olduğu anlaşılmakla, davalının fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiği, bu nedenle davacının davalıdan fatura tutarı kadar 25.586,28-TL alacaklı olduğunun kabulünün gerektiği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davalı icra takibine girişilmesinden ve söz konusu faturayı defterine kayıt tarihinden 7 ay sonra iade faturası kesmiş ise de, iade faturasının davacı tarafından davalıya iade edilmesi ve davalının 25.586,28-TL bedelli faturayı defterine kaydettikten sonra TTK 21.maddesinde belirlenen 8 günlük sürede iade etmemesi nedeniyle davacının kestiği faturayı kabul etmiş ve bu nedenle faturaya konu içeriği ve borcu kabul etmiş sayılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalının takas/mahsup def’ine konu alacak kalemlerinin incelenmesinden; davacı vekilinin 24/08/2016 tarihli dilekçesi ile kabul ettiği üzere davalının 23/05/2015-20/06/2015 dönemi için ödemiş olduğu kira bedeli 10.640,00-TL’yi davacıdan talep edebileceği ve mahsup edebileceği, yine davalının POS cihaz ücreti olarak ödediği 160,00-TL’yi mahsup edebileceği, böylelikle davacının takibe konu ettiği fatura nedeniyle alacaklı olduğu 25.586,28-TL’den davalının mahsup talebinde haklı olduğu 10.640,00-TL ve 160,00-TL’nin düşülmesiyle davacının davalıdan 14.786,28-TL alacaklı olduğu, İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/6026 Esas sayılı takibinde bu tutar asıl alacağa vaki borçlu itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne, İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/6026 Esas sayılı takip dosyasında, davalının borca itirazının kısmen iptaline, 14.786,28-TL alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir. İcra takibinde işlemiş faiz talep edilmişse de davalının takipten evvel temerrüde düşürüldüğü sübuta ermediğinden işlemiş faiz talebi de kabul edilmemiştir.
Davalının takas/mahsup def’ine konu alacak kalemlerinden 20/06/2015-30/06/2015 dönemi kira bedelinin davalı tarafından ödendiğinin sübuta ermediği, yine diğer mahsuba konu davalı ödemelerinin sübuta ermediği…” gerekçesiyle; Davanın KISMEN KABULÜNE, İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/6026 Esas sayılı takip dosyasında, davalının borca itirazının kısmen iptaline, 14.786,28-TL alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteğinin reddine, hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranındaki 2.957,25-TL inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; yerel mahkemede ikame etikleri davanın esası olan icra takibinde; davalı şirkete tebliğ edilen ve davalı şirket tarafından kabul edilerek, ticari defterlerine işlenen fatura bedeli talep edildiğini, davalı şirkete tebliğ edilen ve davalı şirketin ticari defterlerine işlenen bu fatura alacağına karşılık, davalı şirketin 10.640.00-TL kira bedeli ödediğini ve ayrıca 160.00-TL POS cihazı bedeli talep ettiğini bildirdiğini, yerel mahkemenin davalı yanın bu mahsup edilmesini istediği bedelleri düştükten sonra, bakiye kalan 14.786.28-TL üzerinden icra takibinin devamına karar verdiğini, davalı şirketin, alacakları olduğunu bildirerek bir takas bulunmadığını, bu sebeple davalı şirketin alacağını bildirmesinin yasaya aykırı olduğunu, HMK 132 ve 133 ncü maddelerinin bir karşı dava açmaktan söz ettiğini, davalı şirket tarafından açılmış bir karşı dava olmadığını, bu nedenle mahkemenin gerekçeli kararında bu şekilde bir karşı dava varmışçasına hesaplama ve takas mahsup işlemi yapmasının kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin takip konusu faturayı, itirazı kayıtsız teslim alarak, kendi muhasebesine kaydettiğini, dolayısı ile teslim alınan fatura içeriği TTK 21/2 maddesi uyarınca aynen kabul edildiğini, mahkemenin bu hususu gerekçeli kararında aynen kabul ettiğini, müvekkilinin bu tebliğ edilen faturaya ilişkin tüm vergi mükellefiyetini yerine getirdiğini, tarafların tacir olup basiretli bir iş adamı gibi davranmak durumunda olduğunu, dolayısıyla davalı şirketin kabul ederek ticari defterlerine işlediği ve vergi dairesine de bildirdiği kayıtlar üzerinden davacı şirket alacağının 25.586.28-TL olduğunun kabulü gerektiğini, mahkemece bu taraflarca kabul edilen miktar üzerinden davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin davalı şirketin alacaklarının hesap edilmesi halinde, müvekkili şirketin taraflar arasında düzenlenen devir protokolü ile olan alacaklarının da, hesap edilmesi gerektiğini, davalı tarafın mahkemeye “Devir Protokolü” başlıklı bir sözleşme örneği sunduğunu, ancak bu sözleşme örneği altında davalı şirket yetkilisinin el ile yazmış olduğu ilave yazı olduğunu, her nedense davalı tarafın bu yazı örneği ile olan devir sözleşmesini mahkemeye sunmadığını, müvekkili şirketin, davalı şirketin kullanım süresi içerisinde (kira süresi) olan 23 Mayıs 2015 tarihinde kadar olan 17 günlük elektrik ücreti 588.00-TL 23 Mayıs 2015 tarihinde kadar olan 10 günlük su ücreti 190.00-TL, İşyeri ruhsatı alınır iken …’in yeğenine emaneten işlem bedeli olarak verilen 1.000-TL ve devir protokolü ile davalı şirket tarafından taahhüt edilen ancak yerine getirilmeyen tente demir aksamı ve ahşap taban boyası İiçin 1.000-TL olmak üzere, toplam 2.778.00-TL alacaklı olduğunu, bu bakımdan mahkemenin kararının HMK 132 ve 133 ncü maddelerine aykırı olduğunu, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde belirttikleri hususlarda yeterli araştırma yapmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verdiğini, uzman olmayan bilirkişi tarafından verilen rapora itirazları değerlendirilmeden ve Yargıtay’ın emsal içtihatlarına da aykırı biçimde yeni bir rapor alınmadan hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin karar gerekçesinde belirttiği hususlar delilleri ile çeliştiğini, yerel mahkemenin, toplanan delilleri hatalı değerlendirerek ve hatalı bilirkişi raporundaki değerlendirmelerle yetinerek hatalı bir karar verdiğini, müvekkilinim depozito iadesi eksik yapılmış olup davalının 10 günlük kira bedeli müvekkilinden kesildiğini, bu miktarın müvekkiline ait olmasına rağmen hesaplamada bu hususun gözönünde bulundurulmadığını, davacı tarafın kira kontratının 1 Temmuz’da başladığını, müvekkilinin davacı tarafın cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere 23 mayıstan 20 hazirana kadar olan sürede 10.640,00-TL alacaklı olduğunu, 8 aylık kira farkını da ödediğini, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işletme devir protokolü uyarınca alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı ve davacı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının takibe dayanak olarak belirtiği faturanın davalı defterleri ve ba-bs formlarında kayıtlı olup davacıya ödendiği ispat edilemediğinden davacının takibe yönelik faturaya dayalı alacağının haklı olarak mahkemece kabul edildiği, dava İİK’nın 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali davası olup takibe sıkı sıkıya bağlı olduğundan takipte talep edilmeyen konuda karar verilmesinin 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağı, dolayısıyla davacının takip haricindeki alacak istemlerinin mahkemece kabul edilmemiş olmasının yerinde olduğu, davalının süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde usulüne uygun olarak takas mahsup isteğinde bulunduğu, dolayısıyla mahkemece mahsup yapılmasının yerinde olduğu, davalı haziran ayına ait 10 günlük kira bedeli ve 8 aylık kira farkından kendisi sorumlu olmadığı halde ödediği depozitodan mahsup edilerek bakiye kısmın iade edildiğini iddia edip bu bedelin de davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de dava dışı mülk sahibi tarafından davalıya yapılan ödemeyi gösteren dekontta yalnızca “depozito iadesi” ibaresinin yer aldığı, bu ibarenin taraflar arasındaki hangi hukuki ilişki sebebiyle depozitodan mahsup yapıldığını ispata yaramayacağı anlaşıldığından davalının bu yöndeki iddialarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf itirazlarının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarihli 2016/772 Esas ve 2019/230 Karar sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-a)Davacı yönünden; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b)Davalı yönünden; alınması gereken 1.010,5-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 253,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 757,5-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2022