Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1165 E. 2022/615 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1165
KARAR NO : 2022/615

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2017 (Dava) – 11/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/354 Esas – 2019/407 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 07/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarihli 2017/354 Esas ve 2019/407 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; daha sonradan reşit olan müvekkillerinin oğlu …’ nın içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpması sonucu müvekkillerinin oğlunun ağır yaralandığını kazada müvekkillerin oğlunun hiçbir kusurunun bulunmadığını ancak yaralanma nedeni ile vucüdunda kırıklar ve ezikler meydana geldiğini, çene yapısının bozulduğunu bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi nedeni ile yapmış olduğu yol masrafı 500 TL, tedavi gideri 500 TL, geçici iş göremezlik zararı 1.000 TL ve sürekli iş göremezlik zararı 8.000 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13/03/2019 havale tarihli dilekçesi ile davasını 16.206,70 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirkete başvurmadığını, müvekklinin sorumluluk limitinin 310.000,00 TL olduğunu, hastane masraflarının poliçe kapsamında olmadığını, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, maluliyet raporunun ATK’ dan alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinin talep edilemeyeceğini, mahkemece hatır taşımacılığı dolayısıyla tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…Davanın kısmen kabulüne, geçici iş göremezlik nedeni ile 3102 TL, sürekli iş göremezlikten dolayı 12.779,70 TL, ulaşım gideri 232 TL, tedavi masrafı 113 TL olmak üzere toplam 16.226,70 TL’ nin 24/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karar hatalı ve eksik inceleme sonucu verilmiş olup, bilirkişi raporunda tazminat hesaplamasının, Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen 10.01.2018 tarihli rapor esas alınmak suretiyle yapıldığını, ancak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere somut olayda poliçe tanzim tarihi 20.02.2016 olup bu itibarla davacının maluliyet oranı ve tazminat hesaplaması yapılırken Trafik Poliçesi Yeni Genel Şartlarının esas alınması gerektiğini, bu anlamda gerek KTK gerekse Trafik Poliçesi Genel Şartları gereği maluliyet tespitinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik gereği aldırılacak rapor ile tespit edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, oysa ki usul ve yasaya aykırı olarak Meslekte Kazanma Gücü Yönetmeliği’ne göre tespit edillen rapor esas alınmak suretiyle hesaplanan tazminat miktarının gerçeği yansıtmadığını, Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesine göre geçici iş göremezlik talepleri tedavi giderleri kapsamında olup bu gider ile ilgili tüm sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, sigorta poliçesinde de anlaşılacağı üzere SGK’ya prim aktarılması yapılarak ilgili yasa hükümleri gereği müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, nitekim bu hususa ilişkin geçici iş göremezlik tazminatının yeni Genel Şartlar poliçe kapsamında olmadığına, en erken dava tarihinden itibaren ve yasal faiz işletilebileceğini, bu sebeple Yerel mahkeme tarafından dava tarihi yerine müvekkili şirkete başvuru tarihini hükme esas alarak faiz başlangıç tarihini belirlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira ; davacıların tazminatın belirlenebilmesi için gerekli belgeler ile müvekkili şirkete başvuru yapmadığını, müvekkili şirket tarafından başvuruya verilen cevapta bildirilen eksik belgeleri davacıların temin etmediğini, kaza sonrası tanık olarak ifadesi alınan …’ın beyanına göre, … plakalı motosikletin farlarının yanmadığının belirtildiğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde, motosiklet sürücüsü …’in motosikletin farlarını yakmaması sebebiyle asli kusurlu olduğunu, diğer araç sürücüsü … tarafından, farları yanmayan motosikletin fark edilmemesi sebebiyle kazanın meydana geldiğini, kusur oranlarını önemli oranda etkileyecek olan bu hususun Adli Tıp Kurulu tarafından değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, meydana gelen kazada motosiklet sürücüsü ve yolcu konumundaki …’ın koruyucu tertibat ve önlemlere dikkat etmeksizin trafiğe çıktıklarının tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, ayrıca davacının baş kısmında meydana gelen yaralanmaları dosya kapsamında sabit iken, müterafık kusur sebebiyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, bu yöndeki itirazlarının mevcut oluşu göz önünde tutulduğunda muterafık kusur indirimi yapılmasa dahi, yerel mahkemece verilen gerekçeli kararda bu hususun değerlendirilmesi zaruri olup, değerlendirilmemesinin ayrıca bozma sebebi olduğunu, kusur oranlarının kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, meydana gelen kazada hatır taşımacılığı söz konusu olduğundan, kazada yaralanan … lehine hükmedilecek tazminat miktarı hesaplanırken, hatır taşıması nedeni ile indirim yapılması gerektiğini, muterafık kusur indirimi ve hatır taşıması indiriminin aynı anda, kusur oranlarından bağımsız olarak dikkate alınabileceği belirterek yapılacak inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı, eksik ve hatalı değerlendirmeler ile tesis edilen kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklı ZMMS poliçesi kapsamında sürücüsü kusurlu bulunan aracın sigortacısından geçici iş göremezlik, sürekli maluliyet zararları ile tedavi giderleri ve tedavi amaçlı ulaşım giderleri tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; 08/12/2016 günü saat 20.15 sıralarında tescil maliki … kaza anında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile seyir halinde iken olay kavşaktan sola 7305 sokağa dönüş yaptığı esnada Pınar caddesini takiben Doğanlar istikametine seyreden maliki ve sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı … marka motosiklete çarpışması ve … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunan …’nın yaralanmasıyla neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği; kazaya karışan … plakalı aracın maliki … adına 4101600387442 numaralı poliçe ile 20/02/2016 -20/02/ 2017 tarihleri arasında … Sigorta A.Ş. Düzenlendiği poliçe ile kaza tarihini de kapsar şekilde teminat altına alındığı, poliçe teminat limitinin kişi başına ölüm/sakatlık 310.000,00 TL olduğu, dava öncesi davalıya başvuru yapıldığı ancak davacıya ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 10/01/2018 tarihli, 85 sayılı raporda özetle ; maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğine göre 09.08.1999 doğumlu davacının % 2,1 oranında sürekli maluliyetinin meydana geldiği, tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olduğu belirtilmiştir.
Kusur yönünden ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 31/10/2018 tarihli, 3433 sayılı raporda özetle; sürücü … ın %75 davacının içinde bulunduğdu araç sürürcü … nin %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 05/03/2019 tarihli raporda özetle; 08.12.2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanarak sürekli malul hale gelen davacı …’nın TRH 2010 mortalite tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulanarak tespit olunan; geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 4.136.,60 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 17.039,60 TL olduğu, tedavi amaçlı ulaşım giderinin 310,00 TL olduğu, SGK sorumluluğunda olmayan pansuman, sarf mazleme giderinin 150,00 TL olduğu, toplam maddi tazminat alacağının ise 21.635.60 TL’ye tekabül ettiği, davalı sigorta şirketinin (… plakalı araç sürücüsü … %75 oranında) kusuru oranında 16.226,70 TL sorumluluğunun olduğu belirtilmiştir.
1-Bilirkişi raporunda tazminat hesaplamasının uygulanması gerekli yönetmelik hükümleri yerine, yanlış yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen 10/01/2018 tarihli rapor esas alınmak suretiyle yapıldığı belirtilerek itiraz edilmiş ise de; söz konusu maluliyet raporunun davalı vekiline 07/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili maluliyet raporuna itiraz etmeyerek 26/02/2018 tarihli beyan dilekçesi ile davaya konu trafik kazasında müvekkilinin yolcu konumunda olup kusursuz olduğu, bu nedenle kusur incelemesine gerek duyulmaksızın dosyanın hesap bilirkişisine verilerek bu yönde rapor alınmasını talep ettiği gözetildiğinde, bu husus davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, usulüne uygun olarak tebliğ edilen maluliyet raporuna itiraz edilmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı … 09/08/1999 doğumlu olup, 08/12/2016 kaza tarihi itibariyle 17 yaşında olduğu, 18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilemeyeceğinden (Bknz. Y.4.H.D., 2021/15040 E.-2021/8579 K. sayılı ilamı) 18 yaşından küçüklere ilişkin geçici işgöremezlik tazminatı hesaplanmaz ise de, mahkemece davacı lehine geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış; davalı vekilinin bu yönden istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
3-Davalı vekilince meydana gelen kazada hatır taşımacılığı söz konusu olduğundan hükmedilecek tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasını talep etmiş ise de; dava dilekçesinin davalıya 10/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, HMK’nın 127. maddesi hükmüne göre cevap dilekçesi verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olup, davalı tarafa ek süre de verilmediği dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davalı tarafın cevap dilekçesini 28/ 04/2017 tarihinde yasanın öngördüğü cevap süresinden sonra verdiği anlaşılmıştır. Hatır taşımasına ilişkin savunma bir defi olduğundan mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmediğinden hatır taşımasının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekmekte olup, mahkemece resen nazara alınamaz. (Yargıtay 4. HD 2021/6947 – 2021/11267) Dolayısıyla cevap verme süresinden sonra ileri sürülen hatır taşıması nedeniyle mahkemece belirlenen tazimattan indirim yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
4-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.(Yargıtay 4. HD 2021/5520-2021/8747)
Dosyanın incelenmesinde; her ne kadar davalı vekili cevap verme süresinde cevap dilekçesi sunmamış ve müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmemiş ise de, davalı vekili tarafından yargılama aşamasında da talep edildiği üzere davacının kaza sırasında kask takıp takmadığı hususunda müterafik kusur değerlendirmesinin mahkemece resen yapması gerektiği halde, davalı vekilinin yargılama aşamalarında itiraz ve beyanlarında yine ısrarla talep etmesine rağmen mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme ve araştırmanın yapılmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı, müterafik kusur nedeniyle belirlenen tazminattan indirim yapılması koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun da gerekçeli kararda tartışılmadığı; dosyada mevcut kaza tespit tutanağında koruyucu tertibatlar kısmı tespit edilemedi olarak işaretlenmiş olduğundan; davacının kaza sırasında dava dışı …’nin kullandığı motosiklette yolcu olduğu hususu ve davacıda kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak; mahkemece, kaza nedeniyle yapılan soruşturmaya ilişkin savcılık soruşturması dosyasının istenmesi ve ceza mahkemesinde yargılama yapılıp yapılmadığı hususunun da araştırılarak tespiti halinde ceza dosyasının fiziken celbi ile olay yeri inceleme tutanakları, varsa tanık beyanları ve taraf beyanları ile dosya içerisinde mevcut tüm belgeler incelenip değerlendirilerek, müterafik kusur nedeniyle hesaplanan tazminat tutarından indirim koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği halde belirtilen hususların değerlendirilmeyerek mahkemece eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
5-Davalı vekili, her ne kadar en erken dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek faiz başlangıç tarihine itiraz etmiş ise de; mahkemece faiz başlama tarihi olarak davacının davalı sigorta şirketine başvurusu üzerine, davalı sigorta şirketinin 24/01/2017 tarihli cevabi yazısının esas alınmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma şekli ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarihli 2017/354 Esas ve 2019/407 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın kaldırılma şekline ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 07/04/2022