Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1111 E. 2022/675 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1111
KARAR NO : 2022/675

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/08/2014 (Dava) – 03/07/2018 (Karar)
NUMARASI : 2014/1305 Esas – 2018/813 Karar
DAVA :Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarihli 2014/1305 Esas ve 2018/813 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde özetle; 27/06/2014 tarihinde müvekkili …’in eşi olan …’in içinde bulunduğu, davalı … yönetimindeki … plakalı aracın tek taraflı kaza yaptığını, bu kaza sonucunda …’in yaralanarak 15/07/2014 tarihinde vefat ettiğini, davalı sürücünün kazanın oluşunda tam kusurlu olduğunu, …’den geriye müvekkillerinin mirasçıları olarak kaldıklarını, …’in vefat ettiğinde 44 yaşında olduğunu, geride 40 yaşında eşi … ile 7 yaşındaki kızı …’i bıraktığını, müvekkili …’in ev hanımı olduğunu, …’in ise yeni okul çağına geldiğini, müvekkillerinin geçiminin, vefatından önce … tarafından sağlandığını, davalı sürücünün aracının ZMMS poliçesi ile genişletilmiş mavi sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, dava konusu zararın poliçeler kapsamında kaldığını, müvekkillerinin cenaze defin işlemleri için masraf yaptıklarını belirterek, fazlaya ilişkin saklı kalmak kaydıyla … için 50.000,00-TL ve … için 50.000,00-TL olmak üzere 100.000,00-TL maddi tazminat, … için 100.000,00-TL ve … için 50.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 250.000,00-TL tazminatın 27/06/2014 kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe teminat sınırları içinde sorumlu olmak kaydıyla) tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisleri ile aynı işyerinde çalıştıklarını, yapılan taşımanın hatır taşıması olduğunu, kazanın oluşundu bariyerlerin çürük ve yıpranmış olması nedeniyle Kara yolları Genel Müdürlüğünün de kusurlu bulunduğunu, istenilen tazminatların miktarlarının fahiş olduğunu, davalı sigorta şirketinin hem maddi hem manevi tazminattan sorumlu olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce müvekkiline başvuru yapılması üzerine hesaplanan tazminat miktarı olan 123.539,40-TL’nin 29/08/2014 tarihinde müvekkili tarafından ödendiğini, ödeme ile birlikte müvekkilinin poliçeden doğan sorumluluğunun sona erdiğini, bunun kabul edilmemesi durumunda ZMMS poliçesi kapsamında teminat limitinin 268.000,00-TL, İMMS poliçesi kapsamında manevi tazminat teminat limitinin 100.000,00-TL olduğunu, zararın aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi isteğinin haksız olduğunu, ancak yasal faiz istenebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Davacı …’in maddi tazminat isteğinin Kısmen kabulü ile; 116.439,08 TL maddi tazminatın (davalı … bu miktarın 74.440,75 TL’si ile sınırlı sorumlu olmak kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,… Davacı …’in manevi tazminat isteğinin kısmen kabulü ile; 70.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,… davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,…. davacı …’in maddi tazminat isteğinin kısmen kabulü ile; 31.915,98 TL maddi tazminatın (davalı … bu miktarın 19.535,43 TL’si ile sınırlı olmak kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,…. davacı …’in manevi tazminat isteğinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, ….Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin 29.02.2015 tarihli cevap dilekçesinde ve 22.12.2017 tarihli ıslaha cevap dilekçesinde hatır taşıması indirimine ilişkin hiçbir beyan ve talepte bulunmadığını, davalı tarafın istinaf nedenlerini değiştirmesine ve genişletmesine muvafakatlarının olmadığını, istinaf aşamasında ıslah talebinde bulunulmayacağını, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların karşı tarafın muvafakatiyle dahi bölge adliye mahkemesinde ileri sürülememesi esasının benimsendiğini, davalı tarafın vekalet ücretine ilişkin istinaf taleplerinin dayanaksız olduğunu, Yerel Mahkemenin tazminat hesabında mahsup ettiği ödemelerin, dava açıldıktan sonra yapılmış ödemeler olduğunu, dolayısıyla davalı sigorta şirketinin iddia ettiği gibi red edilen kısmın söz konusu olmadığını, davacı taraf lehine eksik vekalet ücreti hesabı yapıldığını, yerel mahkemenin hükmettiği maddi ve manevi tazminat bedelinin düşük olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kısmi red ve yargılama giderleri yönünden kaldırılarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; Mahkemece reddedilen maddi tazminata ilişkin olarak müvekkili lehine vekalet ücreti tayin edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, maddi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden lehlerine vekalet ücreti takdiri gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında reddedilen kısımlar için ıslah dilekçesinde … yönünden talepte bulunulan 209.991,69TL tazminat talebinden gerekçeli kararda hükmedilen 116.439,08TL lik kabul edilen tazminat miktarı çıkarıldıktan sonra geriye kalan 93.552,61TL lik kısım için davalılar lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken reddedilen kısım için hiçbir şekilde vekalet ücretine hükmedilmediğini, aynı şekilde … yönünden talepte bulunulan 61.902,77 TL tazminat talebinden gerekçeli kararda hükmedilen 31.915,98 TL’ lik kabul edilen tazminat miktarı çıkarıldıktan sonra geriye kalan 29.986,79 TL’ lik kısım için davalılar lehine yine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, reddedilen kısım için hiçbir şekilde vekalet ücretine hükmedilmediğini, bu durumun açıkça usul ve yasaya aykırı olup eksik ve hatalı olarak maddi tazminat taleplerinin reddedilen kısımları için lehlerine vekalet ücreti hükmetmeyen yerel mahkeme kararının kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca davaya konu kaza tek taraflı olarak gerçekleşmiş olup müteveffanın içinde bulunduğu aracın sürücüsünün bilirkişi raporlarında kusurlu bulunduğunu, manevi tazminatın amacı zarara uğrayan tarafın duyduğu acı, elem ve üzüntüsünü giderirken diğer tarafın ödeyeceği parasal değerin hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi ve onu cezalandırma aracı olarak kullanmak yerine taraflar arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmak olduğunu, hal böyle iken olayın nitelikleri gözönüne alındığında yerel mahkemece davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş miktarda olduğu ve davalıları cezalandırma aracı olarak yüksek miktarda tazminat belirlendiğinin açıkça ortada olduğunu, bu durumun da usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Davaya konu trafik kazası, 27/06/2014 tarihinde, davalı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın bariyerlere çarpması ile tek taraflı trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi … vefat etmiştir.
Davacılar, trafik kazası sonucunu yakınlarının hayatını kaybetmesi nedeniyle destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi ve manevi zararının, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan … plakalı aracın zorunlu trafik sigortasını tanzim eden davalı sigorta şirketinden ve davalı işleten/sürücüden tahsilini istemektedirler.
Davalı dışı sigortalı …’e ait … plaka sayılı araç, davalı sigorta şirketi tarafından, kaza tarihini kapsar biçimde zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat kapsamına alınmış, teminat limiti sakatlanma ve ölüm halinde 268.000,00-TL olarak belirlenmiştir. Aynı araç davalı sigorta şirketince 15/01/2014-15/01/2015 tarihleri arasında kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış olup, kasko teminatı yanında 100.000,00 TL bedelle ihtiyari mali sorumluluk teminatı da verilmiştir.
Kaza tespit tutanağına göre, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün, 2918 Sayılı KTK’nun 52/1-b maddesine göre aracın hızını, aracın yük ve teknik özelliklerine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal ettiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından, davalı sigorta şirketine, davadan önce yapılan başvuruya istinaden, davacı … için 29/08/2014 tarihinde toplam 93.552,61 TL, … için 29.986,79 TL olmak üzere toplam 123.539.40 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada, davalılardan … vekili, vefat edenin kazalı araçta yolcu olduğunu, desteğin hatır için taşındığını savunmuş, yargılama sırasında alınan 09/10/2017 tarihli aktüer bilirkişi heyeti raporunda, hatır savunmasının mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini ve davacılardan …’ın destek tazminatı alacağının toplam 209.991,69- TL olarak tespit edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 29/08/2014 tarihinde ödenen meblağın güncellenerek mahsubu sebebiyle bakiye destek tazminatı alacağının 89.841,91 TL olduğu, küçük …’nın destek tazminatı alacağının 61.902.77 TL olarak tespit edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 29/08/2014 tarihinde yapılan güncellenerek mahsubu sebebiyle bakiye destek tazminatı alacağının 23.397,08 TL olduğu bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 09/10/2017 tarihli aktüer raporu PMF Yaşam tablosuna göre hazırlanmıştır.
Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Şu durumda; açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında destek için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp hangi tarihte bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek tazminat hesaplamasının yapılması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişilerden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/01/2021 gün ve 2020/2598 Esas -2021/34 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kabule göre ise;
a-Davacılardan … yararına hükmedilen manevi tazminatın kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında bir miktar az olduğu görülmüştür.
b-Davalı sigorta şirketi tarafından, davacılara dava tarihinden sonra yapılan ödemeler yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
c-Kural olarak hatır taşıması indirimi yapılabilmesi için, davalı tarafın cevap dilekçesinde, bu yöndeki savını ileri sürmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. (Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2019/818 Esas, 2019/9417 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır). Eldeki davada, davalı … vekili cevap dilekçesinde hatır taşıması yönünde bir savunmada bulunmasına rağmen, davalı sigorta şirketi bu yönde bir savunmada bulunmamıştır. Müteveffanın içinde bulunduğu araç yolcu taşıma aracı değildir. Hususi kullanım aracıdır. Müteveffanın ücret karşılığı taşınmadığı bellidir ve aralarında akrabalık ilişkisi de yoktur. Ölen ile işleten- sürücü arkadaş olup, sürücü öleni işine götürmek için aracına almıştır. Taşımada tamamıyla taşınanın menfaati söz konusudur. Bu sebeple mahkemece davalı … yönünden hatır taşıması indirimi yapılması hukuka ve hakkaniyete uygun görülmüş ise de, sigortalısına rücu hakkı bulunan davalı sigorta şirketi yönünden hatır indirimi yapılmaması hususu doğru görülmemiştir. Zira sigorta şirketi ile davalı-sürücü-işleten arasında müteselsil borçluluk esası vardır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/558 Esas, 2020/2881 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/07/2018 tarihli 2014/1305 Esas ve 2018/813 Karar sayılı Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde ilgili taraflara iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında taraf vekillerince yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.