Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1107 E. 2022/451 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1107
KARAR NO : 2022/451

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2014 (Dava) – 22/06/2017 (Karar)
NUMARASI : 2014/1294 Esas – 2017/655 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 10/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 10/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2017 tarihli 2014/1294 Esas ve 2017/655 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ‘a ait olan … plakalı aracın sürücü … ‘in 2918 sayılı KTK’ nunda yer alan asli kusurlardan 4. arkadan çarpma maddesini ihlal etmesi sureti ile kusurlu eylemi neticesinde iş bu kazaya sebebiyet verdiğini, … ‘in sebebiyet verdiği kaza neticesinde Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesiden alınmış olan engelli sağlık kurulu raporu ile … ‘ın %11 oranında malul kaldığının sabit olduğu, … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığından kaza so malul kalan şahıs tazminat talebi ile müvekkili kuruma başvurusu üzerine … ‘a 03/04/2014 tarihinde 14.466,00 TL tazminatı ödendiği, kurumca ödenen tazminatın tahsili için araç sahibi … hakkında İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2014/8747 E sayılı doyası ile icra takibinin başlatıldığını, ancak borçlu … ‘ın 16/07/2014 tarihinde borca itiraz etmesi üzerine takibi durdurduğunu, borçlunun haksız ve kötü niyetli olan itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maluliyet oranını kabul etmediklerini, kazanın oluş şeklinin sadece trafik tutanağı ile ortaya konduğunu, dolayısıyla kusur oranının da yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu, talep edilen icra inkar tazminatının haksız olduğunu, eğer bir tazminat alacağı hakkı doğmuşsa bunun zaten yargılamayı gerektirip yargılamayla tespit edilecek bir tutar olacağını, müvekkilinin iyiniyetli olup kusuru bulunmadığını belirterek, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; ”…Davacının davasının kabulüne, davalı borçlunun İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2014/8747 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile 14.466,00 TL asıl alacak ile 324,59 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.790,59 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı borçludan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, yasal koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan … plakalı aracın 14/10/2012 tarihinde karışmış olduğu trafik kazası neticesinde kusur araştırmasında tanık beyanında belirtilen … Şti. ile yapılan kira sözleşmesinin dikkate alınmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerlilik şekil şartı olarak yazılı olması zorunluluğu bulunmadığını, tüm tanıklar bu yönde anlatımda bulunmuşlarsa da hiç dikkate alınmadığını, incelenmediğini, araştırılmadığını, oysa ki, tanıkların bu konudaki beyanlarının, kiralayan şirketin işleten olarak sorumlu olacağı konusunda çok önem teşkil ettiğini, uzun süreli araç kiralamada kiracının “işleten” olarak sorumluluğunun 2918 sayılı KTK’nun 3.maddesindeki tanıma göre:“İşleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği veya araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” dendiğini, gerekçeli kararda bu yönde savunmada bulunmuşsalar da hiç irdelenmediğini, savunmalarına bu yönüyle neden itibar edilmediği, tanıkların ifadelerine neden itibar edilmediğinin gerekçeli kararda açıklanmadığını, tartışılmadığını, kusur oranının belirlenmesinde esas alınan noktanın sadece trafik kazası tespit tutanağı olduğunu, trafik kazası tespit tutanağının olayı aydınlatmak ve vicdani kanaate ulaşmak için tek başına yeterli olmadığını belirterek, davanın yeniden görülerek reddine karar verilmesini, davanın yeniden görülmesi mümkün değilse kararın bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız fiilden kaynaklanan bedeni zarara ilişkin 3. kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; 14/10/2012 tarihinde tescil maliki davalı olan … plakalı aracı kullanan dava dışı …’in önünde aynı istikamette sağ şeritte kurallara uygun olarak seyreden, sürücüsü … olan … plakalı traktörün römorkuna arkasından çarptığı, gerçekleşen kazada davalının aracında yolcu olarak bulunan dava dışı …’ın yaralandığı; … plakalı aracın maliki olan davalının zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası yaptırmadığı; Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 04/02/2014 tarihli engeli sağlık kurulu raporuna göre dava dışı …’ın engel oranının %11 olduğu, söz konusu rapora istinaden davacı …’na başvurusu üzerine bu oran üzerinden …’a 03/04/2014 tarihinde 14.466,00 TL maluliyet tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır.
İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2014/8747 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından, davalı aleyhine 3. Kişiye ödenen tazminattan kaynaklı alacağa dayalı olarak 14.466,00-TL asıl alacak, 424,59-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 14.790,59-TL alacağın tahsiline yönelik 03/07/2014 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı; ödeme emrinin borçluya 11/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 16/07/2014 tarihinde süresinde yapmış olduğu itiraz ile takibin durdurulduğu, eldeki davanın İİK’nın 67/1 maddesinde öngörülen süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 26/10/2015 tarihli maluliyet raporunda özetle; 2012 tarihli muayene buguları, dominant olarak sağ el kullanımı ve kürek kemiğinin fonksiyonel pozisyonda olduğunun kabulu ile, …’ın trafik kazasına bağlı yaşına göre meslekte kazanma gücünde azalma (kalıcı sakatlık-maluliyet) oranının %14 olduğunu bildirmiştir.
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 04/02/2014 tarihli engeli sağlık kurulu raporunda özetle; …’ın engel oranının %11 olduğu tespit edilmiştir.
Trafik- makine mühendisi bilirkişinin düzenlediği 04/01/2016 tarihli kusur raporunda özetle; kazanın oluşumunda … plakalı minibüs sürücüsü … ‘in yeteri kadar yola dikkatini veremediği, önündeki traktörü yakından takip etmesi neticesinde duramayarak arkasından çarptığı olayda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kazanın oluşumunda … plakalı traktör sürücüsü … ‘ün kendi sağ şerinidne seyrettiği ve kural ihlali yapmadığından kusursuz olduğu bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi (sigorta hukuku ve tazminat hesabı uzmanı) tarafından düzenlenen 18/06/2016 tarihli raporda özetle; davalıya ait … plakalı aracın Karayolları Trafik Kanununun 91.maddesine göre yaptırılması zorunlu olan zorunlu mali mesuliyet sigortasının kaza tarihi ve saati itibariyle bulunmadığı, bu nedenle davacı … nın kazada zarar gören 3. Kişi durumundaki … ‘a %11 maluliyet oranı üzerinden toplam 14.466,00 TL maddi tazminat ödediği, tarafınca yapılan hesaplama ile hak sahibi … ‘ın ödeme tarihi itibariyle %11 maluliyet oranı üzerinden maddi zararının 17.128,94 TL, %14 maluliyet evresi zararının 21.800,47 TL olarak hesaplandığını, bu durumda davacının İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2014/8747 Esas sayılı dosyası ile yaptığı takipte asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin haklı ve yerinde bulunduğu bildirilmiştir.
2918 Sayılı KTK’nun hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde “işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araçların malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Kira sözleşmesinin geçerli olabilmesi için 3. kişileri bağlayıcı nitelikte ve güçte olması gerekir. Bu durumda, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak, kazaya karışan aracın kiralandığına dair 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı hususunun ispatlanması gerekir.
Davalı vekili her ne kadar müvekkiline ait olan … plakalı aracın …. Şti. ile yapılan kira sözleşmesinin dikkate alınmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerlilik şekil şartı olarak yazılı olması zorunluluğu bulunmadığını, uzun süreli araç kiralamada kiracının “işleten” olduğu, 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesindeki tanıma göre davalının sorumluluğunun bulunmadığını beyan etmiş ise de; davalı vekili 22/12/2015 tarihli beyan dilekçesinde taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını da açıkça beyan ettiği, dosyaya yazılı kira sözleşmesi sunulmadığı anlaşılmış, davalının araç maliki olmakla birlikte aracın işleteni sıfatının kalmadığını, aracın tasarrufunun ve yararlanmasının dava dışı şirkete geçmiş olduğunun sadece tanık beyanı ile kira ilişkisinin varlığı kabul edilerek davalı yerine kiralayanın işleten sıfatının bulunduğu kabul edilemeyeceği, bu hususun tanık beyanlarını destekler nitelikte ve tereddüte sebep olmayacak şekilde geçerli belgelerle ispatının zorunlu olması karşısında, bu hususta dosyaya herhangi bir belge ve sözleşme sunamayan davalının, kazaya karışan aracı dava dışı şirkete kiraladığı ve aracın kiracıya teslim edildiği, kira bedelinin de ödendiği, uzun süreli kiralama sözleşmesi gereğince işletenlik sıfatı kalmadığını ispat edememiş olması karşısında davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
Davalı vekili kusur oranının belirlenmesinde sadece trafik kazası tespit tutanağının esas alındığını, trafik kazası tespit tutanağının olayı aydınlatmak ve vicdani kanaate ulaşmak için tek başına yeterli olmadığını belirtmiş ise de, mahkemece trafik uzmanı makine mühendisi bilirkişiden kusur raporu alınmış ve davalıya teblig edildiği ve davalı vekili 26/01/2016 beyan dilekçesi ile, raporda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini beyan ederek kusur raporuna itiraz ettiği anlaşılmış, denetime elverişli ve oluşa uygun bulunan kusur raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalı vekilinin itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün kaldırılmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde olmayan bütün istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2017 tarihli 2014/1294 Esas ve 2017/655 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.010,34 TL istinaf karar harcından peşin alınan 253,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 757,34 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022