Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1099 E. 2022/453 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1099
KARAR NO : 2022/453

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2016 (Dava) – 11/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1260 Esas – 2018/1302 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 10/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 10/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarihli 2016/1260 Esas ve 2018/1302 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/11/2014 tarihinde Balıkesir -İzmir karayolu Çanakçı Rampası mevkiinde … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve sakat kaldığını, %18 oranında beden ve iş gücü kaybına neden olduğunu, kaza tespit tutanağında … plakalı aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, aracın maliki … Şti olup, bu aracın kaza tarihini kapsar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin davalı tarafından yapıldığını,kaza tarihinde poliçe limitinin sakatlanma açısından ve ayrıca tedavi giderleri açısından 268.000,00 TL kazadan sonra davalı tarafından hasar dosyası açılarak 77.000,00 TL kısmi ödeme yapıldığını, ancak ödenen tazminatın gerçek zararın altında kaldığını, HMK 107. maddeye göre davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 900,00 TL maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminatın kısmi ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/10/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik ve sürekli maluliyetten kaynaklı tazminat alacağının 76.389,93 TL olarak davalıdan tahsiline, ıslah miktarı olan 75.368,93 TL için ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde 10/05/2016 tarihinde başvuru sahibi …’ın %18 oranındaki sürekli maluliyeti ve yaşı da dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 77.272,00 TL tutarında tazminat ödendiğini, bu nedenle davanın haksız olduğunu reddi gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen tespit etmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebinin net olmadığını, tedavi ve geçici iş göremezlik gibi taleplerinin 6111 sayılı yasa uyarınca reddi gerektiğini, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, davacının kaza nedeni ile elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, SGK nın ödemeleri rücu ettiğini, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, maluliyete ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, davalı şirketin dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, sonuç itibari ile davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; ”…Davanın kabulüne, 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren 75.368,93 TL maddi tazminatın istem sonucunu artırma dilekçesinin harcının yatırıldığı 25/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararında ıslah dilekçesinde belirttikleri miktara ıslah tarihinden itibaren yasal faizin uygulanmasına karar verdiğini, 20.11.2018 tarihli duruşma tutanağında da belirtildiği üzere ıslah talebine dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması talep edilmesine rağmen yerel mahkemece bu taleplerinin dikkate alınmadığını, davanın trafik kazasından kaynaklanan işgöremezlik tazminatı isteğine ilişkin olup borcun nedeninin haksız eylem olduğunu; dava dilekçesi içeriğinden davanın belirsiz alacak davası olduğunun açıkça belli olduğunu bu nedenle davacının dava açtığında alacağın miktarının tam olarak belirlemesinin kendisinden beklenemeyeceğini, söz konusu kararın yasaya ve yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, dava belirsiz alacak davası olup tüm tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ıslah ile arttırılan kısma, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığını belirterek kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur raporunda sigortalı otobüs sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, raporda müvekkili sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsüne izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini, raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, eksik inceleme sonucu oluşturulan işbu bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, …’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının da ayrıca belirlenmesi gerektiğini, söz konusu raporun tek bir bilirkişi tarafından hazırlanmış denetime elverişli olmayan bir rapor olduğunu, kusur oranının uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet tarafından incelenmesi gerektiğini, kazaya ilişkin kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin görevlendirildiğini ve dosya kapsamında ilgili kurumdan rapor tanzim edilmesi gerektiğini; meydana gelen kaza nedeniyle davacının geçici iş göremezlik süresi ve kalıcı iş göremezlik oranının tespiti için Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi nezdinde Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen rapora göre davacının meslekten kazanma gücünde azalma oranının %14,3 olduğu, şuanki bulguları dikkate alındığında bu oranın %15,2 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 180 gün olduğunun bildirildiğini, tarafların itirazı üzerine dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapora göre ise davacının kalıcı iş göremezliğinin %20,2 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiğini, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekmekteyken Yerel Mahkeme tarafından itiraz üzerine alınan raporun hükme esas alındığını, davacı tarafın maluliyet oranının tespiti hususunda çelişen raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu’na sevki ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması gerektiğini, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak yeniden kusur ve aktüer incelemesi gerçekleştirilmesi gerektiğini, zira dosya içerisinde yer alan aktüer raporları arasında da maluliyet raporlarının çelişkili olmasından kaynaklı fahiş fark bulunduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun gerçek zararla ve poliçe limiti dahilinde sınırlı olduğunu, kaldı ki; müvekkili şirketin davacının zararını karşıladığını ve sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya 10/05/2016 tarihinde 77.272,00 TL olmak üzere gerçek zararı karşılar ödeme yapıldığını, bu sebeple açılan bu dava haksız olup reddi gerektiğini belirterek kararın ortadan kaldırılmasını, yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafların karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle ZMMS poliçesi kapsamında maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Somut olayda. 05/11/2014 günü saat 06.30 sıralarında maliki … Şti olan ve kaza anındaki sürücüsü dava dışı sigortalı … sevk ve idaresindeki, … plakalı davalı sigorta şirketine sigortalı … markalı kamyon ile Balıkesir istikametinden İzmir istikametine gitmekte iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın devrilmesiyle meydana gelen kazada davacının yaralandığı, davacı …’ın kaza sonrasında şikayetçi olmaması nedeniyle dava dışı amcası … hakkında Sındırğı CBS 30/12/2014 tarih ve 2014/1015 soruşturma ve 2014/553 karar nosu ile taksirle yaralama suçunda şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği; kaza sonrasında Balıkesir Bölge Trafik Şube Müdürlüğünü emniyet görevlisinin düzenlediği kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak kuralını ihlal ettiği, ayrıca sürü kullanım süresini aşmaktan ayrıca ceza uygulandığı belirtilmiş; dava öncesinde başvuru üzerine sigorta şirketinin aktüer rapor ile belirlenen 96.590,37 TL işgücü kaybı tazminatından %20 hatır taşıması indirimi yapılarak davacıya 10/05/2016 tarihinde 77.272,00 TL ödeme yaptığı; … plakalı aracın maliki … Şti adına 03/01/2014-03/01/2015 tarihleri arasında davacı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile kaza tarihini de kapsayacak şekilde teminat kapsamına alındığı; poliçe teminat limitinin şahıs başına sakatlık ve ölüm ile sağlık giderinin ayrı ayrı 268.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 19/09/2017 tarihli, 2017/995 nolu raporda özetle; kaza tarihinde geçerli “Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ne göre davacının meslekten kazanma gücünde azalma oranının %14,3 olduğu, şu anki bulguları dikkate alındığında bu oranın %15,2 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 180 gün olduğu belirtilmiştir.
Davacı ve davalı tarafça Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 19/09/2017 tarihli, 2017/995 nolu raporuna itiraz edilmesi üzerine mahkemece yeni bir rapor alınmasına karar verilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 16/03/2018 tarihli ve 5238 sayılı raporda özetle; ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ” göre yapılan değerlendirmede davacının kalıcı iş göremezliğinin %20,2 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği görülmüştür.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 23/01/2018 tarihli raporunda özetle; 05/11/2014 tarihinde yaralanan davacı …’ın geçici iş göremezlik zararı 5.588,00 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararı 124.415,85 TL olmak üzere, toplam 130.003,85 TL olup, kendisine önceden yapılan ve güncelleştirilen ödemenin mahsubu halinde ise davacının bakiye maddi tazminat alacağının 40.716,06 TL olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş, davacının talep edebileceği bakiye zararının hesaplanması için alınan 22/10/2018 tarihli ek raporda özetle; davacının yaralanması nedeniyle geçici işgöremezlik zararının 5.588,00 TL olduğu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararının 165.342,54 TL olmak üzere toplam 170.930,54 TL olup kendisine önceden yapılan ödemenin güncelleştirilerek (94.561,61 TL) düşülmesi neticesinde 76.368,93 TL bakiye madde tazminat alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
1-Davacı vekilinin istinaf itirazı yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili dava dilekçesinde kısmi ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletimesini talep etmiş ise de; 26/10/2018 tarihli ıslah dilekçesinde Islah Bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere geçici iş göremezlik ve sürekli maluliyetten kaynaklı tazminat alacağımızın 76.389,93 TL olarak davalıdan tahsiline, ıslah miktarı olan 75.368,93 TL için ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece arttırılan kısma ilişkin olarak”… 75.368,93 TL maddi tazminatın istem sonucunu artırma dilekçesinin harcının yatırıldığı 25/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiş olup; mahkemece 6100 sayılı HMK’ nın 26. maddesi uyarınca talep aşılamayacağından taleple bağlı kalınarak karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekilince kusur raporuna itiraz edilmiş ise de, mahkemece kusur raporunun alınmadığı, ancak kaza sonrasında Balıkesir Bölge Trafik Şube Müdürlüğü emniyet görevlisinin düzenlediği kaza tespit tutanağına göre, araç sürücüsünün KTK’da diğer kusurlardan sayılan 56/1/a maddesini (şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak) ihlal ettiği, davacı emniyetteki beyanında 04/11/2014 günü saat 20:00 sıralarında yola çıktıklarını beyan etmiş, kaza 05/11/2014 saat 06:30′ da meydana gelmiş, yine dava dışı araç sürücüsü …’da 06/11/2014 tarihli emniyetteki ifadesinde 04/11/2014 tarihinde yola çıktıklarını, yolun sol tarafındaki benzin istasyonu olan … adındaki benzinliğe baktığı sırada, uyanık olduğunu, kendinde olduğunu, kaza yapması için herhangi bir sebep olmadığını, benzinliği yaklaşık 150 metre geçtikten sonra arabanın sağ ön tekerinin kaldırımdan aşağıya düştüğünü fark ederek frene bastığını, aracın yüklü olması ve yüksekte olmasından dolayı yolun dışındaki tarlaya ters bir şekilde düştüğünü beyan etmiş; dava konusu kazanın tamamen dava dışı araç sürücüsünün kendi dikkatsizliğinden kaynaklandığı, dosya kapsamı ve ilgililerin beyanlarına göre kazaya etki eden başkaca etkenin söz konusu olmadığı açıkça anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
Meydana gelen kaza nedeniyle davacının geçici iş göremezlik süresi ve kalıcı iş göremezlik oranının tespiti için Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapora karşı tarafların itirazı üzerine , İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas dairesinden rapor alınmış; Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporunda maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğine” Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda ise ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ” göre rapor düzenlenmiş; tarafların itirazı üzerine alınan maluliyet raporu 02/07/2018 tarihli duruşmada davalı vekiline tebliğ edilmiş, davalı vekilince söz konusu maluliyet raporuna ilişkin beyanda bulunulmadığı gibi itiraz dilekçesi de sunulmamış olduğu anlaşıldığından, mahkemece anılı raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından davacıya 10/05/2016 tarihinde 77.272,00 TL olarak kazadan kaynaklanan gerçek zararı karşılar şekilde ödeme yapıldığını ve sorumluluğunun sona erdiğini, sigorta şirketlerinin sorumluluğunun gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, bu sebeple açılan bu dava haksız olup reddi gerektiğini belirterek hükme itiraz etmiş; davalı sigorta şirketinin gönderdiği hasar dosyasında mevcut 29/04/2016 tarihli ibraname incelendiğinde, 05/11/2014 tarihli kaza nedeniyle, davacının yapılan ödemeyi almakla bu hasarın giderilmesi için açılmış ve açılacak tüm dava takip haklarından davacı sigorta lehine vazgeçtiklerini kayıtsız şartsız gayri kabili rücu olarak ibra ettiğini ayrıca bu olay sebebiyle üçüncü kişilere karşı dava ve takip hakkını ödediği tazminat miktarı kadar davalı sigortaya temlik ettiklerini beyan ederek söz konusu kaza nedeniyle tüm alacaklara ilişkin davalıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Bu itibarla, davacı tarafından imzalı ibranamenin 29/04/2016 tarihinde düzenlendiği ve eldeki davanın 25/10/2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin daimi maluliyet tazminatı bakımından geçirilmediği gözetilerek, yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, davacının 2 yıllık süre içerisinde bakiye tazminat alacağının tahsili için eldeki davayı açmış olduğu, aktüer raporda da davacının maddi zararının toplam 170.930,54 TL olup kendisine önceden yapılan ödemenin güncelleştirilerek (94.561,61 TL) düşülmesi neticesinde 76.368,93 TL bakiye madde tazminat alacağının bulunduğu belirtmiş olması karşısında mahkemece hükme esas alınan raporlara göre davacının talep edebileceği zararın dava öncesi ödenen zarardan fazla olması nedeniyle davacının geçici iş göremezlik ve maluliyet tazminat talebinin, kabulüne dair hüküm kurulmasında usule ve hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarihli 2016/1260 Esas ve 2018/1302 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalının istinaf talebi yönünden alınması gereken 5.216,76 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 1.304,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.912,76 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022