Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1095 E. 2022/406 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1095
KARAR NO : 2022/406

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2018 (Dava) – 12/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/16 Esas – 2019/58 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2019 tarihli 2018/16 Esas ve 2019/58 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin 06.02.2012 tarihinde sonlanması nedeniyle, davalı kooperatiften olan 113.012,18-TL alacağının tahsili amacı ile başlattığı Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12063 sayılı icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu, davalının itirazında müvekkili tarafından Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan 2016/576 E. sayılı davanın derdest olduğunu ve çıkarılma payı alıp almayacağının bu dava sonucuna bağlı olduğunu belirttiğini, ancak davalı iddiasına konu davanın mahkemece reddedildiğini, dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, müvekkiline davalı kooperatif tarafından 15.08.2016 tarihinde gönderilen belgede, müvekkilinin 82.132,52-TL alacaklı olduğunun zaten ikrar edildiğini, davalı kooperatifin borcun faizsiz olarak ödeneceğine ilişkin beyanının da hukuka aykırı olduğunu, kooperatifin 2012 yılı olağan genel kurul toplantısı 29.06.2013 tarihinde yapılıp kesinleşmekle davalının 29.07.2013 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek, icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının kooperatif üyeliğinden ihracı kararı aleyhine, kararın iptali talebi ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açtığı 2016/576 E. sayılı davanın 18.04.2017 tarihinde 2017/214 K. numarası ile reddine karar verildiğini, dosyanın halen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/1498 E.sayılı dosyasında istinaf incelemesinde olduğunu, verilecek karara göre çıkma payı alacağı olup olmayacağının belli olacağını, davacının ortaklıktan çıkarma kararı aleyhine iptal davası açıp, davanın reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurup, diğer yandan da çıkarma kararı nedeniyle haklarını talep etmesinin çelişkili olduğunu, faiz talebinin de dayanaksız olduğunu, muaccel hale gelmiş bir alacağın söz konusu olmadığını, davacının koşulları gerçekleşmeden kötü niyetle takip yaptığını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, “…1103 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun, kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma süresi ve yükümlülük başlıklı 17. md. uyarınca, kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğunun ana sözleşmede gösterildiği, bu hakların, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacağı, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemelerin, ana sözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile, genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebileceği, kooperatif ana sözleşmesinin 15. md. ile çıkan/çıkarılan ortağın ödentilerinin o yılın bilanço tarihinden itibaren 1 ay içinde geri verileceğinin hükme bağlandığı, Yargıtay uygulamalarına göre de ayrılan ortağın, ödemiş olduğu aidatlar toplamından, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak gider payı düşüldükten sonra kalan miktarı, ayrıldığı yıl bilançosu genel kurulca onaylanıp kesinleştikten sonra isteyebileceği, davacının 20.08.1977 tarihinde davalı kooperatife üye kaydedilmiş olup, 06.02.2012 tarih 5 sayılı karar ile üyelikten ihraç edildiği, davacının ortaklıktan çıkarıldığı 2012 yılı bilançosunun 29.06.2013 tarihinde yapıldığı, bilançonun genel kurulda kabul edilip kesinleştiği, genel kurulda ve sonraki yıllarda yapılan genel kurullarda çıkarılan ortağın alacaklarının ertelenmesine dair herhangi bir karar alınmadığı, davalı kooperatifin de davacı alacağının genel kurul kararı ile ertelendiğine dair bir iddiası olmadığı ve taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığı, yapılan inceleme sonucu, davacının kooperatifin yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan ihraç edildiği 2012 yıl sonu itibarıyla davalı kooperatifin genel gider harcaması toplamının 130.467,30-TL olup, 31.12.2012 tarihine göre 61 ortak başına düşen 130.467,38-TL/61 ortak = 2.138,81-TL genel gider katkı payının davacının davalı kooperatife yaptığı 82.132,52-TL tutardan mahsubu sonucu davacının 79.993,71-TL aidat alacağının bulunduğu, davacının kooperatiften ihraç edildiği 2012 yılı bilançosunun 29.06.2013 tarihli olağan genel kurulunda kabul edilerek kesinleştiği, davacı alacağının 30.07.2013 tarihinde muaccel hale geldiği, takip tarihine kadar olan yıllık %9 oran üzerinden 24.798.13-TL faiz işlediği anlaşılmakla, davanın toplam 104.792,10-TL alacak bedeli üzerinden kabulüne karar verilmesinin uygun görüldüğü, kısa kararda açıkça ‘alacak likit olmadığından, yasal koşulları bulunmadığından kabul edilen bedel üzerinden davacının icra inkar, redde konu bedel üzerinden davalının haksız takip tazminatı taleplerinin reddine’ ilişkin hüküm kurulduğu ve taraflara tefhim edildiği halde, sonraki maddede bilgisayar yazım hatası sonucu ‘hükmolunan asıl alacak bedeli üzerinden takdiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine’ yazıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin de talebi ile maddi hatanın gerekçeli kararda düzeltildiği, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalının Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12063 sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 104.792,10-TL alacak bedeli üzerinden, 79.993,97-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin 8.220,08-TL isteminin reddine, alacak likit olmadığından, yasal koşulları bulunmadığından kabul edilen bedel üzerinden davacının icra inkar, redde konu bedel üzerinden davalının haksız takip tazminatı taleplerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından, “…Delilleri içerisinde, davalı kooperatif tarafından onaylı ve kendilerine teslim edilen 15.08.2016 tarihli yazı ve ekindeki muavin defterlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere müvekkilinin 82.132,52-TL alacağı bulunduğu, mahkemenin kararını 23/11/2018 tarihli bilirkişi incelemesindeki hesap üzerinden verdiği, söz konusu bilirkişi incelemesindeki kooperatifin kayıt ve defterlerinde sabit olan bu alacak kaleminden 2012 yılı genel gider harcaması toplamı üzerinden müvekkiline isabet eden kısmı mahsup etmesinin kayıtlara uygun düşmediği, kaldı ki 2012 yılına ait toplam genel gider harcamasının tüm yılı kapsayacak şekilde tamamından müvekkilinin sorumlu tutulmasının da hukuken mümkün olmadığı gibi hakkaniyet ilkesine de aykırı olduğu, müvekkilinin 06.02.2012 tarihinde ihraç edilmiş olduğu, yasal düzenlemede de o yılki bilançoda payına düşen kısımdan bahsedildiği, bu sebeple 2012 yılı bilançosuna göre hesaplanacak gider payının tamamından değil de 06.02.2012 tarihine kadar olan giderlerden sorumlu tutulması gerekirken o yılının tüm giderlerinden sorumlu tutulmasının hukuka yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğu, takibe ve davaya konu alacağın, davalı kooperatif tarafından onaylı 15.08.2016 tarihli yazı ve ekindeki muavin defterleri incelendiğinde açıkça anlaşılacağı üzere hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/5885 Esas-2015/6650 Karar sayılı kararında da bunun belirtildiği, müvekkilinin 82.132,52-TL alacağı bulunduğu, ayrıca temerrüt tarihi olan 30/07/2013 tarihinden 21/12/2016 tarihli yasal takibe kadar işlemiş olan 30.879,66-TL faizi bulunduğu, bu sebeple alacak tutarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, mahkemenin alacak likit olmadığından ve yasal koşulları bulunmadığından icra inkar tazminatı taleplerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, Yargıtay içtihatlarına da aykırı olduğu, mahkemenin faiz hesabının bilirkişi incelemesine dayandırıldığı, ancak faiz hesabının yasal faiz oranı üzerinden yapılmış olduğu, bunda Yargıtay kararlarında Yapı Kooperatiflerindeki ortaklıklarda ortakla kooperatif arasındaki ilişkinin ticari ilişki olmamasının gerekçe gösterildiği, bu davada ise davalı kooperatifin isminden de anlaşılacağı üzere turizm geliştirme kooperatifi olduğu, ana sözleşmeden de görüldüğü üzere taraflar arasındaki ilişkinin tamamen ticari nitelikte olup amacın; turizm işletmeleri, acenteleri kurup işletmek olduğu, bu sebeple 30.07.2013 tarihinden itibaren reeskont avans faizi uygulanması gerektiği….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatiften çıkma alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından, kooperatifin kendisini üyelikten çıkarma kararına karşı dava açılmış olduğu, davanın 3 aylık yasal sürede açılmaması nedeniyle usulden reddine karar verilip kararın istinaf incelemesine konu edildiği, İzmir BAM 11.HD’nin 2017/1498 E-2019 143 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15. maddesi gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan genel gider payı düşüldükten sonra bakiyenin iadesini talep hakkını haizdir. Mahkemece de bu yönde bilirkişi incelemesi yapılarak, kooperatif defter ve kayıtları da değerlendirilmek suretiyle rapor alındığı ve hüküm kurmaya elverişli rapor uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, çıkma alacağından kooperatif gider payının düşülmesinde, giderlerin tüm yıl için alınmaması gerektiğini, müvekkilinin 06.02.2012 tarihinde üyelikten çıkarılması sözkonusu olduğundan bu tarihe kadarki giderlerden sorumlu olmaları gerektiğini, alacağının eksik hesaplandığını ileri sürmüştür. Açıklanan yasal mevzuat ve Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında, davacıya iadesi gereken meblağ, yaptığı toplam aidat ödemesinden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden kısımların düşülmesinden sonra bakiyesi olup, hesaplamanın yıl bazında yapılmasında kooperatifler hukuku bakımından yasaya aykırı bir yön görülmemiş, diğer ortaklar aleyhine sonuç doğuracak nitelikteki bu itirazın reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin faize ilişkin istinaf itirazları bakımından; davacı avans faizi talep etmekte olup, mahkemece yasal faize hükmedilmesini istinaf itirazı olarak ileri sürmüştür. Davacının kooperatif üyesi olup, davalı kooperatif ile aralarındaki üyelik ilişkisine göre, mahkemece yasal faize hükmedilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiş, bu istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin icra inkar tazminatı itirazına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise, bu itirazı haklı görülmüştür. Şöyle ki; dava, çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup dava konusu alacak, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğindedir. Mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliğine göre davacı yararına İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, alacağın likit olmadığından bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmemesi doğru olmamıştır. Davacı tarafından açılmış olan üyelikten ihraç kararının iptali davası da, alacak miktarının bilinebilir, likit oluşuna etkili bir husus olmayıp, davalı kooperatifin çıkma payı ödeme yükümlülüğünü bertaraf etmemektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 23 HD 2018/1051 E.- 2020/4023 K). Açıklanan nedenle mahkeme kararının HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kaldırılıp asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmek suretiyle yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği anlaşılmıştır (Bu yönde bknz.Yargıtay 23 HD 2018/1155 E.- 2020/3008 K).
Ayrıca mahkemece, kısa kararda icra inkar tazminatının önce reddine, sonraki fıkrada ise kabulüne dair hüküm kurulmak suretiyle çelişki oluşturulmuş, gerekçeli kararda buna değinilmiş ise de, hükmün sarih olması gerektiği hususu ve aksinin kabulünün mahkemelere güveni sarsacağı gibi, Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturacağı gözetilerek, kararın bu yönden itibariyle de kaldırılıp yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/16 Esas – 2019/58 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12063 sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 104.792,10-TL alacak bedeli üzerinden, 79.993,97-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin 8.220,08-TL isteminin reddine,
b-Hükmolunan asıl alacak bedeli üzerinden %20 oranında hesaplanan 15.998,79-TL tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Kabul edilen bedel üzerinden alınması gereken 7.158,34-TL nispi harçtan, davacı tarafından yatırılan 1.364,91-TL peşin harcın mahsubu ile, eksik 5.793,43-TL harcın davalıdan alınarak hazineye ırat kaydına,
d-Davacı tarafından yatırılan 1.364,91-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-AAÜT gereğince, kabul edilen bedel üzerinden 11.133,37-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, redde konu bedel üzerinden 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Davacı tarafından sarf edilen ve peşin harç haricinde kalan, 35,90-TL başvuru harcı 5,20-TL vekalet harcı 1,00-TL dosya gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 113,50-TL tebligat gideri toplamı 655,60-TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı nazara alınarak taktiren 607,87-TL kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinden bırakılmasına”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 121,30-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 13,50-TL 3 adet tebligat gideri, 17,63-TL posta gideri olmak üzere toplam 152,43-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/03/2022