Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1090 E. 2022/401 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1090
KARAR NO : 2022/401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018 (Dava) – 27/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/509 Esas – 2018/1232 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarihli 2018/509 Esas ve 2018/1232 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkiline ait … plakalı araç ile …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araçların 06.03.2018 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karışmış olduklarını, kazanın meydana gelmesinde …’ın ”Kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak ve şerit ihlali” kusurunu ifa suretiyle asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın KZMM sigortasını tanzim eden şirket olup müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, müvekkiline ait araçtaki hasar bedelinin tespiti maksadıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/44 D. İş. sayılı dosyası kapsamında makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda müvekkiline ait araçta 39.432-TL tutarında hasar olduğunun mütalaa edildiğini, rapor üzerine 02/04/2018 tarihinde davalının elektronik posta adresine başvuru yapıldığını, ancak olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin aracında oluşan hasar bedeline mahsuben 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 1.147,60-TL delil tespit giderinin yargılama gideri olarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 36.000-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davayı kabul etmediklerini, gerçek zararın tespiti gerektiğini, davacının bunu kanıtlaması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere hasar tespitinin bilirkişi incelemesiyle yapılması gerektiğini, davacının oldukça fahiş bir miktar talep ettiğini, bu şekilde müvekkili aleyhine zenginleşeceğinin açıkça ortada olduğunu, kusurların tayin edilmesi gerekmekte olup bu konuda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını, tespit dosyasındaki raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, raporun yokluklarında alındığını, bu nedenle masraftan da sorumlu tutulamayacaklarını, dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup işbu davanın bu şekilde açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkiline usulüne uygun başvuru gerçekleşmediğini ve bu nedenle faizden ancak dava tarihi itibari ile sorumlu tutulabileceklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, “…Davaya konu, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesinin teminat başlangıç tarihi 06.09.2017 tarihi olup, poliçenin de 06.09.2017 tarihinde düzenlendiği, bu nedenle davaya konu hasar bedeli talebinin hesaplanmasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve eklerinin esas alındığı, tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigortalısına ait olup, kaza tarihinde …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın sağa dönüş ve geçiş hakkı kuralını ihlal ederek sokağa dönüş yapmak istediği esnada davacıya ait ve sürücü … yönetimindeki … plakalı araca çarptığı, meydana gelen olayda bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacı aracında yedek parça, işçilik ve KDV dahil 39.100-TL’ lik hasar meydana geldiği, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, ıslah edilen zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan zararlardan sorumlu olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne, 39.100,00-TL hasar bedelinin talep gibi dava tarihinden itibaren sigortalı aracın hususi araç olması ve dava dışı sigortalının gerçek kişi olup tacir olmaması gözetilerek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE, 36.000,00-TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tespit giderlerinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “…Yerel mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdii edildiğini, bilirkişi raporuna itiraz etmişlerse de bu raporun mahkemece hükme esas alındığını, raporda müvekkili sigorta şirketine sigortalı olan aracın sürücüsüne izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini, hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, dolayısıyla eksik inceleme sonucu oluşturulan bu bilirkişi raporunun kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, kavşağa yaklaşırken araç sürücülerinin dikkatli olması kuralının her iki araç sürücüsü bakımından da geçerli olduğunu, bu sebeple sigortalı araç sürücüsüne asli ve tam kusur atfedilirken, davacıya ait araç sürücüsüne kusur atfedilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının da ayrıca belirlenmesi gerektiğini, eksik incelemeye dayalı olarak tek kişilik bilirkişi raporunu kabul etmemekle, kusur durumunun tespiti ile dosya kapsamına alınan ekspertiz raporları arasında vuku bulan çelişkiler için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, ekspertiz raporunda hasar tespitinde baz alınmayan parçaların bilirkişi raporunda değerlendirmeye alındığını, …’nin mahkemeye göndermiş olduğu tramer kayıtlarını içeren hasar kayıtlarının araştırılmadığını ve kazayla uyumlu olup olmadığı netleştirilmeyen parça hasarlarının da dikkate alındığını, haliyle hasar miktarının fahiş tespit edildiğini, hüküm kurulmadan önce bilirkişi raporu ile ekspertiz raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, tarafların delil listelerinde bulunan delillerin toplanmasının, araştırılmasının ve delillerin hepsinin bir araya getirilerek incelenmesinin ve deliller arasındaki çelişkilerin giderilmesinin gerektiğini, davacının oldukça fahiş bir miktar talep ettiğini, bu şekilde müvekkili şirket aleyhine zenginleşeceğinin açıkça ortada olduğunu, sigortacının ödeme yükümlülüğünün gerçek zararla sınırlı olduğunu, poliçede meydana gelen riziko hallerinde azami poliçe teminatlarının belirtildiğini, fakat meblağların muaccel ve maktu meblağlar olmayıp, ancak sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamak için ihdas edilmiş meblağlar olduğunu, gerçek zarar miktarının araştırılıp saptanarak ödeme yapılması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararını istinaf kanun yoluna getirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle araç maddi hasarının karşı taraf trafik sigortacısından tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf aşamasında, davacının bu davaya konu alacağını temlik ettiğine dair vekili tarafından temlikname ve temlik alan tarafından kendisine verilmiş vekaletname sunulduğu görülmüş, karar başlığında bu husus belirtilmiştir.
Davalı vekilinin, ilk derece mahkemesi kararına karşı kusur oranı ve hasar miktarı yönünden istinaf itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kusur yönünden yapılan değerlendirmede; mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketince sigortalı bulunan araç sürücüsünün kazada asli ve tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığı görülmüş, dosya kapsamındaki kaza tespit tutanağına, kazanın meydana geliş şekline, bu hususta sürücülerin sözkonusu tutanaktaki beyanlarına, araç hasar durumuna, ekspertiz raporunda da aynı yönde kusur belirtilmiş olmasına göre, davalı vekilinin herhangi somut bir gerekçe içermeyen kusur itirazı yerinde görülmemiş, bu nedenle sözkonusu itirazın reddi gerekmiştir.
Hasar yönünden davalı vekilince yapılan itirazın değerlendirilmesinde; dava açılmadan önce araç üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan tespit bilirkişi raporu ile işbu mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan raporun uyumlu olduğu, hesaplanan hasar miktarının kaza ile de uyumlu bulunduğu, bilirkişi raporunda aracın önceki kısmi hasar kayıtlarına değinilmiş olduğu, kaldı ki dosya kapsamında sigorta şirketi tarafından eksper incelemesi yaptırılması sonucunda düzenlenen raporlarda -her ne kadar aynı eksper tarafından 4 ayrı ve farklı tutar içeren rapor düzenlendiği görülmekte ise de- iskonto da uygulandığı halde varılan sonuç rakamlarına göre mahkemece hükmedilen tutarda bir isabetsizlik ya da eksik inceleme bulunmadığı, ayrıca davalı vekilinin tebliğ edilen bilirkişi raporuna karşı yargılama sırasında herhangi bir itirazda da bulunmamış olmasına göre HMK 357/1. madde de dikkate alınarak, bu istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Mahkeme kararı esasa ilişkin olarak ileri sürülen itirazlar yönünden yerinde bulunmakla birlikte, karar gerekçesinde hükmedilen tazminatın 39.100-TL olarak belirtilip, hükümde ise 36.000-TL’ye hükmedilmesi suretiyle mahkemece gerekçe-hüküm çelişkisi oluşturulduğu görüldüğünden, kararın bu yönü itibariyle re’sen kaldırılıp Dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine, davalı sigorta şirketinin istinaf itirazlarında da belirttiği üzere sigorta şirketi poliçe limiti itibariyle sınırlı olarak sorumlu olduğundan, hüküm kısmında bu hususun belirtilmemesi de yerinde olmamış olmakla, yeniden kurulan hükümde bu hususta da gerekli düzeltmenin yapılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/509 Esas – 2018/1232 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacının davasının KABULÜ ile, 36.000,00-TL hasar bedelinin (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya(temlik alan) verilmesine,
b-Tespit giderlerinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
c-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.459,16 TL nispi harca, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 615,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.843,61 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
d-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 5,20 TL vekalet suret harcı, 35,90 TL başvuru harcı, 615,55 TL peşin ve ıslahla tamamlanan harç, 73,00 TL davetiye ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 1.147,60 TL delil tespiti gideri ve vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.377,25 TL yargılama gideri ve başvurma ve peşin harcın davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
e-Dava tamamen kabul edildiğinden davalı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
f-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 4.310,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
g-HMK 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine”, ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan 615,00-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 3 adet tebligat gideri olan 42,00-TL olmak üzere toplam 163,00-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan (temlik alan) alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09/03/2022