Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1085 E. 2022/618 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1085
KARAR NO : 2022/618

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2016 (Dava) – 06/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/251Esas – 2018/1285 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Çıkma Payının Tahsilinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarihli 2016/251 Esas ve 2018/1285 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı kooperatifin ortağı iken, 14.05.2010 tarihinde, ortaklıktan istifa ettiğini; 29.350,00 TL tutarındaki aidat bedelinin iadesinin istendiğini,bunun üzerine İzmir 7. İcra Dairesinin 2013/12765 nolu dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını; borçlu olmadığından bahisle takibe itiraz eden davalı kooperatifin, takip başlatıldıktan sonra, 20.11.2013 tarihinde dosya borcuna mahsuben 5.000,00 TL, 28.02.2014 tarihinde 3.000,00 TL, 28.02.2014 tarihinde 4.500,00 TL, 23.06.2014 tarihinde 5.355,00 TL, 19.12.2014 tarihinde 5.000,00 TL, olmak üzere toplam 22.855,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalının ödeme yapmaktan vazgeçtiğini; alacağın geri kalan kısmının tahsili amacıyla dosyanın Torbalı 2. İcra Dairesinin 2015/2554 esas sayılı dosyasına gönderildiğini; ödeme emrini tebliğ alan davalı/borçlunun, borca haksız yere itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verildiğini, alacağın likit olduğunu belirterek, Torbalı 2. İcra Dairesinin 2015/2554 esas sayılı dosyasına itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kooperatife 16.02.1998 tarihinde ortak olan davacı …’in, aidat borçlarını sürekli olarak gecikmeli ve eksik ödediğini; davacının 14.05.2010 tarihinde istifa ederek ortaklıktan ayrıldığını, ortaklığı sona erenlere yapılacak ödemelerin, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinde düzenlendiğini; buna göre davacının, yedek akçeler ve genel giderlerden payına düşen kısmın indirilmesinden sonra kalan bakiyeyi talep edebileceğini; ayrıca üyenin borçlarının da düşülmesi gerektiğini, davacının, önce İzmir 7. İcra Müdürlüğü (2013/12765) kanalı ile takip başlattığını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu; akabinde Torbalı 2. İcra Müdürlüğü (2015/2554) kanalı ile takip yapıldığını, ancak bu takibe de itiraz edildiğini; sözü edilen icra takiplerinde talep edilen alacağın, kooperatife olan borçların mahsup edilmemesi nedeniyle yanlış hesaplandığını; buna rağmen kooperatif yönetiminin, davacıya 22.855,00 TL ödeme yaptığını; bunun dışında kooperatifin davacıya borcunun kalmadığını, Genel kurulda, aidatların geciktirilmesi halinde aylık %10 faiz uygulanması yönünde karar alındığını; daha sonra faiz oranının aylık %5’e düşürüldüğünü; kendisine hatırlatılmasına rağmen davacının, faiz borçlarını hesaplamaya dahil etmediğini belirterek, davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “….Davacının davasının kısmen kabulüne, davalının Torbalı 2. İcra Müdürlüğünün 2015/2554 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 5.890,52 TL asıl alacak ile 3.962,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.852,77 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesi için takibin devamına, Hüküm altına alınan 9.852,77 TL alacak üzerinden hesaplanacak olan %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,… ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının kooperatife olan aidat, faiz ve sair giderlerini düşerek kalan 22.855,00-TL’lik bakiye bedeli iade ettiğini, bu bedelden başka kooperatifin davacıya borcu kalmadığını, icra inkar tazminatının reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1.maddesi ve ana sözleşme hükümlerine göre; kooperatiften ayrılan bir ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yılın bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer. Genel kurul tarafından üyeliği sona erenlere yapılacak ödemelerin ertelenmesi yönünde alınmış bir kararın varlığı halinde dahi bu karar, sadece ödemenin yapılacağı tarihi geciktirici etkiye sahip olup, erteleme süresi içinde faiz işlemesini engellemez.( Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2015/3377 Esas, 2015/4619 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır)
1-Kamu düzeni yönünden yapılan istinaf incelemesinde; 6100 sayılı HMK’nın 26/1 maddesinde” Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü bulunmaktadır. Medeni hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri taleple bağlılık ilkesidir. Bu ilke HMK’nın 26’ncı maddesinde açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hâkimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesinin önünde engel yoktur. Bazı durumlarda hâkim tarafların talebiyle bağlı değildir. Bu durumlar kanunda açıkça belirtilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade eder. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukuki sonuç oluşturur. Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise; tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir (HMK m.26). Taleple bağlılık ilkesine yüklenen bu anlam aynı zamanda 24’üncü maddede ifade edilen “tasarruf ilkesi” ve 25’inci maddesinde yer alan “taraflarca getirilme ilkesi” ile de bağlantılı ve uyumludur. Nihayet taleple bağlılık ilkesinin bir diğer anlamı ise; hâkimin talep edilenin dışında, farklı bir şeye karar verememesidir. Talep edilenden farklı bir şeye karar verememe, dilekçenin talep sonucu kısmı ile verilen hükmün sonuç kısmının karşılaştırılması suretiyle tespit edilir. Bununla birlikte taleple bağlı olma, yargılama sonucunda davacının talep ettiği haktan daha azına sahip olduğunun belirlenmesi durumunda uygulanmaz (HMK m. 26). Talepten azına karar verme “çoğun içinde az da vardır” esasına dayanmaktadır. Bu kural ise davacının talep sonucu ile aynı nitelikte olan daha azına karar vermeyi ifade etmektedir. Nitekim dava açıldığında davacının talebi maddi hukukta karşılığa sahip olduğu oranda mahkemeden hukuki koruma sağlanmasıdır. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2019/1234 Esas, 2019/3335 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olayda, davacı vekili tarafından icra takibinde 29.350,00- TL asıl alacak ve 3.962,25- TL işlemiş faiz talep edilmiş, dava dilekçesinde ise harca esas değer olarak, 6.495,00 TL gösterilmiş olmasına rağmen, mahkemece 5.890,52 TL asıl alacak ile 3.962,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.852,77 TL üzerinden hüküm kurularak talep aşılmıştır. HMK’nın 26. maddesi uyarınca mahkeme, talepten fazlasına hükmedemez. Davacı vekiline dava dilekçesinde harca esas değer olarak bildirdiği 6.495,00- TL’nin ne kadarının asıl alacağa, ne kadarının işlemiş faiz alacağına ilişkin olduğu hususu da açıklattırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre ise; dava konusu alacağın, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliğine göre, davacı yararına İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde görülmüş ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı isabetli bulunmamıştır. (Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2018/1051 Esas, 2020/4023 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Açıklanan bu durum karşısında; davalı kooperatif vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun, kamu düzenine ilişkin sebepler resen nazara alınarak kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın. 353/(1)-a-6. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvurandavalı kooperatif vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı kooperatif vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2016/251 Esas, 2018/1285 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 07/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.