Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1076 E. 2022/415 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1076
KARAR NO : 2022/415

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2017 (Dava) – 19/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1274 Esas – 2019/383 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarihli 2017/1274 Esas ve 2019/383 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/09/2014 tarihinde dava dışı …’ın sürücüsü olduğu,ve davalının ZMMS ile sigortacısı olduğu … plakalı aracın tek taraflı olarak kaza yapması nedeniyle içinde yolcu olarak bulunan …’ın yaralanması nedeniyle müvekkilinin ağır derecede yaralandığını,bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL kalıcı iş göremezlik zararı ile 100,00 TL geçici iş göremezlik zararı toplamı 200,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sigorta Şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; poliçenin davacı adına yapıldığını, Zorunlu Trafik Poliçesinin 3. kişilerin zararını karşıladığını, işletenin taleplerinin kapsam dışı olduğunu belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…..poliçenin incelenmesinde, kaza tutanağında belirtilen … plakalı aracın davacı adına kayıtlı olduğu ve ZMM Poliçesinin de davacı tarafça yaptırıldığı ZMM Poliçesinin kazada yaralanan 3.kişilerin zararlarını giderdiği, işletenin zararının ZMM Poliçesi kapsamında istenemeyeceği…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; hükmün “miktar itibariyle kesin” olarak verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davanın kısmi dava olmayıp, belirsiz alacak davası olarak açıldığını, HMK’nun belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesi ile; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmü ile 2. bendinde “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmü düzenlendiğini, bu hükme göre belirsiz alacak davasının, alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde açılabileceğini, somut olayda davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 200,00 TL maddi tazminat talep edilmiş ise de, dava dilekçeleri ile; maluliyet oranı ve tazminat miktarının dava sırasında tesbit edilebileceğinin bildirildiğini, dolayısıyla davalarının kısmi dava olarak kabulü mümkün olmayıp, belirsiz alacak davası açıldığını, kesinlik sınırının kamu düzeni ile ilgili olup, temyiz veya istinafın kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınacağını, alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirleneceğini, belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi ve mahkemece bu alacağa ilişkin davanın tümden reddedilmiş olması halinde davacı yönünden kararın kesin olduğundan söz edilemeyeceğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle işgöremezlik tazminatının tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi (TMK m. 4/I) gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Dava tarihinden önce 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesinde ‘Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.’ düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı yasanın 3. maddesinin 1. fıkrasının (1) nolu bendinde ‘Tüketici işlemi mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder’ şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Somut olayda; davacı maliki ve sigortalısı olduğu araçta yolcu iken yapılan kazadaki yaralanması sebebi ile aralarındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereğince davalıdan işgöremezlik tazminatının tahsilini talep etmekle, talebinin dayanağını davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davacı tüketici, davalı ise sigortacı konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, HMK 114-115. madde hükümlerine göre Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna ilişkin görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1 – Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2 – İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarihli, 2017/1274 Esas ve 2019/383 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3 – Görevli mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemesi olduğuna,
4 – Dosyanın İzmir Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere İzmir Hukuk Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
5 – İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının istinaf eden davacı tarafa iadesine,
6 – Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
7- Dairemiz kararının bir örneğinin, UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK m.353/1-a-3 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2022