Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1063 E. 2022/705 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1063
KARAR NO : 2022/705

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2017 (Dava) – 13/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/43 Esas – 2019/47 Karar
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarihli 2017/43 Esas ve 2019/47 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ticaret unvanı ve markası olan “…” ibareli 2003/01639, 2003/32238, 2003/32325, 2003/38032, 2006/21223, 2013/109417, 2013/91000, 2014/06636, 2014/69991, 2015/94566 nolu markaları ve 2016/07953, 2016/07954, 2017/01039, 2017/01042, 2017/01043, 2017/01044 nolu tasarımların sahibi olduğunu, davalıların “…” ibareli 2012/35124 ve 2014/40904 tescil nolu markalarının müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacak şekilde benzer olduklarını, haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalı yana ait markaların hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalıların uzun yıllar müvekkili şirket ortakları bünyesinde çalıştıklarını, …’nin satış departmanında, …’nin ise üretim departmanın çalıştığını, satış ve üretim tekniği, üretim metotlarına ilişkin her türlü bilgiye sahip olduklarını belirtmiştir.
Davalı yana ait “…” markası ile müvekkiline ait “…” markası arasındaki tek farkın “T” ve “L” harfi olduğunu, iki markanın ikinci kelimesinin “…” olduğunu, davalının kullandığı markanın müvekkili markaları ile neredeyse aynı ve benzer ve karıştırma ihtimali yüksek olduğunu;
Öte yandan, davalıların müvekkillerine ait eski ve yeni tasarımları taklit ettiğini, iltibas yarattığını, müvekkilinin hem marka hem de tasarımdan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu belirterek; netice talebinde davalı yana ait 2011/12591 nolu “…” markasının hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasını, önlenmesini,
Müvekkiline ait markaları ve tasarımlar ile iltibas yaratan tabela, levha, dış camlar, kartvizitler, broşürler, reklam araçları, işyerinin içinde bulunan diğer unsurları, reklam, tanıtım, internet ve sair mecralarda, her türlü tanıtım malzemesi ve basılı evrak, fatura ve benzeri ticari dökümanlarda, iş evraklarında, ürün üzerinde yer alan ve iltibas yaratan tasarımların kullanılmasının önlenmesini, el konulmasını, toplanmasını, iltibas yaratacak unsurların ürünler üzerinden kaldırılmasını, web sayfası ve sosyal paylaşım sitelerinin kapatılmasını, fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL maddi, 20.000 TL manevi ve 5.000 TL itibar tazminatı olmak üzere, toplam 28.000 TL tazminata hükmedilmesini, tecavüzün gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanmasını, ilan yapılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkememizin uyarısı üzerine maddi tazminat talebini ayrıntılarıyla açıklamış 1.000 TL’lik kısmının markaya ait olduğunu, 200’er TL’lik dilimler halinde kalan kısmının ise tasarımlara özgü olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili bilahare vermiş olduğu dilekçesi ile maddi tazminatın hesabı için, 151/b madde uyarınca hesap yapılmasını talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 2010 yılında babaların adı olan … ibaresini kullanarak “…” markasını yarattıklarını, bu marka altında kesintisiz olarak 7 yıldır ticari faaliyetlerini sürdüklerini, 2012/35124 nolu markanın 29. sınıfta 13/04/2012’den, 2014/40904 nolu markanın 3, 30, 32. sınıflarda tescilli markaları ile 5, 31 ve 35. sınıf emtialarda 2017/15219 başvuru nolu markaları bulunduğunu, bu emtia kapsamında ürünler üretip satışını yaptığı belirtmiştir.
Davacılara ait işyeri ile müvekkilinin iş yerinin yakın olduğunu, müvekkilinin 2010 yılından beri kullandıkları marka ve ürünlerden, ürün tasarımlarından, ticari faaliyetlerinden davacının haberdar olduğunu, müvekkillerinin 2010 yılında başvurusunu yaptıkları “…” ibareli 2010/56768 nolu markaya davacılar tarafından itirazda bulunulmadığını, keza 2012 yılında 29. sınıf için aynı ibarenin tescil edildiğini, davacılar tarafından 7 yıldır müvekkilinin kullanımlarına sessiz kalındığını, müvekkilinin tescillerinden haberdar olduklarını, sessiz kalma nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Öte yandan, “…” ibaresinin gıda ve özellikle doğal içerikli, bitkisel ürünlerde kullanılan genel bir ifade olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumunda “…” ibareli pek çok marka tescilinin bulunduğunu, ayırt edici niteliği sahip olmayan bir kelime nedeniyle iltibastan söz edilemeyeceğini, ayrıca “…” ve “…” ibareleri arasında iltibasa neden olacak derecede ortalama tüketicilerin karıştırma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, kelimelerin işitsel olarak tamamen farklı olduklarını, müvekkillerine ait marka işaretinin sarı kurdele şekli ve kırmızı elips içinde yer alan ibareden oluştuğunu, davalı yanın ise mavi- yeşil elips üzerine yazılmış “…” ibaresini taşıdığını, bu nedenle de görsel benzerlikten söz edilemeyeceğini;
Markalar arasında karıştırma ihtimali bulunmadığını, keza, “…” ibareli markaların … adına kayıtlı olduğunu, … adına hükümsüz kılınacak bir marka yada başvuru bulunmadığını, bu nedenle … yönünden hükümsüzlük iddiasının reddine karar verilmesini gerektiğini,
Davacıların tasarım hakkına tecavüz iddia ettikleri 2016/07954, 2017/01039, 2017/0140, 2017/01041, 2017/01042, 2017/01043, 2017/01044 nolu tasarımların Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından daha önce kamuya sunulduğu için, yeni olmadıkları gerekçesi ile reddedildiğini savunmuş ve açılan haksız, mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
Açtıkları karşı hükümsüzlük davası ile davacı yana ait 2017/01041, 2017/01040, 2017/01039, 2017/01042, 2017/01043, 2017/01044 ve 2016/07953 nolu tasarımların hükümsüzlüklerini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “… Davalı … adına kayıtlı şekil+… … ibareli markalara karşı davacı markalarının, tarihsel önceliği bulunmakla birlikte karıştırma tehlikesinin bulunmadığı; davalıların davacı firmalarda eski çalışan olmalarının bu alanda ticarete girmeleri nedeniyle kötü niyetli olmalarını gerektirmeyeceği belirlenmiştir. İleri sürülen ambalaj benzerliğine bağlı haksız rekabet iddiası da mahkememizce alınan 19/09/2018 tarihli ve 31/01/2019 tarihli raporlara göre yerinde değildir. Davalı-Karşı Davacı tasarımlarının farklı, yeni ve ayırt edici olduğu heyetçe rapor edilmiştir. Davacı-Karşı Davalının tescil talebi reddedilen tasarımları bakımından da korumadan yararlanamayacağı bellidir. Bu tasarımlar kurum tarafından yeni ve ayırt edici olmadığından, tescil şartı bulunmadığından reddedilmiştir. Dolayısıyla, haksız rekabet açısından da koruma söz konusu olmayacaktır. Nitekim 19/09/2018 tarihli ve 31/01/2019 tarihli raporları düzenleyen bilirkişiler, davalının kullandığı ambalajların karıştırma tehlikesi yaratmayacağı…” gerekçesiyle; asıl davada; 2012-35124 ve 2014-40904 nolu markaların hükümsüzlüğü davasının REDDİNE, Marka hakkına tecavüz, marka ve tasarımları taklit suretiyle haksız rekabet, tasarıma tecavüzün tespit ve men edilmesi davasının REDDİNE, Maddi tazminat, itibar tazminatı ve manevi tazminat davalarının REDDİNE, karşı davada; 2016-07953 ve 2016-07954 nolu tasarımların hükümsüzlüğü koşulu oluşmadığından REDDİNE, 2017-1039, 2017-1040, 2017-1041, 2017-1042- 2017-1043 ve 2017-1044 nolu tasarımların hükümsüzlüğü davası da vakitsiz açıldığından REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı – karşı davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece Türk Ticaret Kanunu yönünden ve ürün numuneleri karşılaştırmak suretiyle inceleme yapılmadığını, taraflarınca gerek davalının gerekse de müvekkili şirketin ürün numunelerinin sunulduğunu, ürün numuneleri üzerinde inceleme yapılmadığını, nitekim yerel mahkemece de bu husus dikkate alınmaksızın dosyanın karara çıkartıldığını, gerek müvekkilinin markası gerekse de davalının markasının birebir aynı sektörde satışa sunulmakta olduğunu, hitap edilen tüketici kesiminin de aynı olduğunu, bu bağlamda doktrinde de kabul edildiği üzere sınıfsal iltibasın mevcut olduğu durumlarda markaların benzerliğinin düşük olsa dahi iltibas tehlikesinin değerlendirilmesi gerektiğini, davalının ürünlerinin doğal olmadığına ilişkin Bakanlık belgelerinin dosyaya sunulduğunu, davalıların ürünlerinin müvekkili şirketin itibarını da etkilediğini ve sektöre olan güveni sarstığını, istinaf taleplerinin kabulü ile davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne, ayrıca davalının tasarım ve ambalaj kullanımlarının müvekkilinin tasarım ve ambalajları ile iltibas yarattığının tespiti ile oluşan zararlarının giderilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, marka ve tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, marka hükümsüzlüğü, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, karşı dava ise, tasarım tescillerinin hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Mahkemece; asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm asıl dava davacısı vekili tarafından ve yalnızca asıl dava yönünden istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece dosyada yer alan ilk iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesini sağlayan ve hükme esas alınan 31.01.2019 tarihli bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, markalara ait mallar/hizmetler aynı/benzer oldukları tespit edilmişse de markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal benzerlik olmadığı, ilgili tüketici bakımından da karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığı, davacı iddialarının kötüniyeti ispatlamaya yeterli görülmediği, tasarımların da genel itibariyle benzer olmadığı, bu sebeple ihlalden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, asıl dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı-karşı davalılar vekilinin İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarihli, 2017/43 Esas ve 2019/47 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacı – karşı davalılardan ayrı ayrı alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı -karşı davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/04/2022