Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1062 E. 2022/390 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1062
KARAR NO : 2022/390

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2015 (Dava) – 15/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/1119 Esas – 2019/124 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2019 tarihli 2015/1119 Esas ve 2019/124 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ün sevk ve idaresindeki davalı … A.Ş ye ait ve …’ün çalıştığı diğer davalı … A.Ş tarafından kiralanmış olan … plaka sayılı aracın davacı …’in yaya olarak Smyrna durağında beklemekte olduğu sırada davalı …’ün araç ile kontrolsüz şekilde durağa girmesi sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, hayati tehlike bulunması nedeniyle genel cerrahinin yoğun bakım ünitesine sevkedildiğini,19.01.2015 tarihinde ise ciddi ve uzun bir ameliyata alındığını, davacının genel cerrahi bölümünde geçirdiği ameliyattan sonra ortopedi bölümünde kalça kırığı teşhisiyle ameliyata alındığını, ancak hala sağ ayak üstüne basmakta ve yürümede güçlük yaşadığını, sağlık raporlarında da görüleceği üzere, vücudunun birçok yerinde kırık, iç organlarında kanama ve hasar bulunan ve ayrıca özel odaya çıktıktan sonra sürekli hava ve ilaç takviyesi yapılan ve ciğerlerine takılan tranks tüpleri ile uzun süre hastanede kalan müvekkili ve ailesinin büyük acı ve ızdıraba maruz kaldığını, kaza sonucu uğradığı fiziksel zarar müvekkilin günlük hayatını etkilemiş, zorlaştırdığını, iş hayatını ise tamamen olumsuz etkilediğini, hastanede kaldığı 36 gün boyunca zorlu ve uzun bir tedavi süreci geçiren müvekkil üzerinde kazanın etkileri halen devam ettiğini, bu sırada bakıma muhtaç olduğu için eşi davacı …’in refakatçi olarak kaldığı, bütün özel ihtiyaçlarını karşıladığını, bu uzun şüreçte çok büyük sıkıntı ve üzüntü yaşadığını, halen yaşadığı yürüme güçlüğü sebebiyle koltuk değnekleriyle birlikte yürüyebildiğini, meydana gelen bu kaza nedeni ile uğradığı manevi zararın hala sürdüğünü, müvekkili …’ in davacı oğulları … ve … ‘ın babalarının hayati tehlike ile kaldırıldığı hastaneye sürekli gitmişler, mağdur davacımın bilinci kapalı olarak yattığı 10 gün boyunca ise hastaneden biran olsun ayrılmadıklarını, işe gidemedikleri, tedavileri hala süren babalarının yanında olmak adına maddi ve manevi kayıp yaşadıklarını, aile olarak büyük yıpranma ve üzüntü yaşayan davacılar, kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü ve kiralayan … firması tarafından aranmadığını ve hiçbir ihtiyaçları karşılanmadığını. Bu sürecin davacıların günlük yaşantısını, iş hayatını ve psikolojisini olumsuz etkilediğini; kazanın meydana geldiği tarih olan 17/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik davacı … adına 50.000,00 TL maddi tazminat, 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı … adına 25.000,00 TL manevi tazminat, davacı … adına 12.500,00 TL manevi tazminat, davacı … adına 12.500,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 150.000,00 TL tazminata hükmedilmesine ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; 50.000-TL maddi tazminat talepli olarak açılan davayı ıslah ederek toplam 92.433,63-TL’nin davalılardan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, müddeabih değerinin 50.000 TL’sine 17.01.2015 itibaren yasal faiz işletilmesine, ıslah edilen tutar olan 42.433,63-TL’ye ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, diğer talepleri olan … adına 50.000 TL, manevi tazminat, … adına 25.000 TL, manevi tazminat, … adına 12.500 TL manevi tazminat ve … adına 12.500 TL, manevi tazminat taleplerinin de kabul edilerek 17.01.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, dilekçesinin sonuç ve istem kısmında maddi tazminat talebinde bulunmamakla birlikte dilekçesinde maddi kayıplardan da bahsettiğini fakat bu taleplere dayanak göstermediğini ve somutlaştırmadığını, dava dilekçesinde davacıların maruz kaldıkları zararın ne olduğu ifade olunmadığı için HMK’nın davacı tarafa yüklediği iddiasını somutlaştırma yükünün yerine getirilmediğini, ayrıca dava dilekçesinin ekinde de iddialarını somutlaştırmaya elverir deliller eklenmediği gibi, HMK’nın 119. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında açık özetlerinin belirtilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, yasaların emredici hükmü gereği davacının dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını ispatla mükellef olup delillerini sunması gerektiği davacının talep ettiği alacak kalemlerinin trafik poliçesi kapsamında kaldığını, müvekkiline ait … plakalı aracın … Genel Sigorta nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacı tarafından maddi zararın içeriği somutlaştırılmamış olmakla birlikte; müvekkilinin aracı sigorta olmakla davacının taleplerinin sigorta poliçesi kapsamında olduğunu, müvekkili açısından davanın bu sebeple reddi gerektiğini, müvekkilinin kayden araç maliki olmasına rağmen araç işleteni olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’na göre davacının talep konusu ettiği maddi ve manevi zararlarından araç işleteninin sorumlu olduğunu ancak müvekkilinin kazanın meydana geldiği tarih itibariyle araç işleteni sıfatını taşımadığından müvekkili hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, dava konusu olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, Müvekkilinin … plakalı aracı kaza tarihi olan 17.01.2015’i de kapsar şekilde 10.01.2013 tarihinde akdedilen sözleşme ile 36 ay süre ile “… A.Ş.” ile kira sözleşmesi imzalandığını, işbu kira sözleşmesine istinaden dava konusu olan aracın teslim edildiğini/zilyetliğinin devredildiğini, dava konusu araç ile ilgili olarak faturalamaların bu şirket adına yapıldığını, bu nedenle “işleten” sıfatına mezkûr şirketin sahip olduğunu,müvekkilinin ise araç maliki olmasına rağmen; davada taraf olma sıfatı olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu işletilen motorlu aracın sebep olduğu zararlardan sorumluluk hakkında düzenlenen 85. Maddeden kaynaklanan sorumluluğun tehlike esasına dayanan kusursuz sorumluluk olduğunu, müvekkili araç kiralama faaliyeti ile iştigal olan bir firma olup, faaliyetlerinin çoğunluğunun huzurdaki davaya konu araçta olduğu gibi uzun süreli araç filosu kiralama faaliyetinden oluştuğunu, ayrıca davacılar … ve …’in yalnızca hasta ziyaretinde bulunmak suretiyle nasıl ve ne şekilde maddi zarara maruz kalmış olduklarını anlayamadıklarını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte ve her şeyden önce, aralıksız bir 10 günlük sürenin tamamının iş günü olma ihtimali olmadığını, zira 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca en az 1 günün hafta tatili olduğunu, davacının iddialarının somut olmaktan uzak, genel ifadeler olduğunu, bu ifadelerden davacıların maddi bir zarara uğramış oldukları sonucuna varılmasının mümkün olmadığını, kaldı ki, dava dilekçesinde böyle bir iddiayı kanıtlar nitelikte hiçbir dayanak ve delile de yer verilmediğini, manevi tazminata hükmedilebilmesi için bir kimsenin şahsiyet hakkına hukuka aykırı bir tecavüz bulunması, bir manevi zarar bulunması, illiyet bağı bulunması, davalının sorumlu olmasını gerektiren bir kusuru veya kusursuz sorumluluk hali bulunması gerektiğini, hukukun genel ilkesi olarak manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için öncelikle zarar; kusurlu fiil ve kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin haklı olduğu düşünülse dahi, istenen tazminat tutarının fahiş ve açıkça zenginleşme amaçlı olduğunu, davalının somut uyuşmazlıktaki kusurun müterafik kusuru aşmış ağır kusur seviyesine ulaşmış olduğunu, bu değerlendirme ile artık tazminattan kusur oranında indirim yapılması değil; zarar ile eylem arasındaki illiyet bağının koptuğundan bahisle tazminata hak kazanılmadığının tespiti gerektiğini belirterek huzurdaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın müvekkili açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazası 17/01/2015 tarihinde meydana gelmiş olup, zamanaşımı süresi içerisinde açılmayan davacının davasının esasa girilmeden zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, HMK m.6’ya göre müvekkili şirketin merkezi Bursa olduğundan, davanın müvekkili şirket yerleşim yeri olan Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, davanın esasına girilmeden yetkisizlik nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, sürücü …’e atfedilen kusurun ve kusur oranının bilirkişi marifetiyle incelenmesi gerektiğini, kaza anında tutulan kaza tespit tutanağına göre de araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun ifade edildiğini, davalı sürücünün, mevcut şartlarda öngörülmesi mümkün olmayan olay karşısında başkaca (hızını azalttığı sabit) alabileceği bir önlem ve tedbir bulunmadığı, bir an için araç sürücüsünün kusuru olduğu düşünülse dahi, işleten olmayan sürücülerin neden olduğu zarardan doğan sorumlulukların genel hükümlere tabi olduğunu, bu sürücülerin, yol açtıkları trafik kazaları nedeniyle BK. m.41 vd. hükümleri uyarınca kusurları oranında sorumlu olacağını, bu maddeye göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu, müvekkili şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğinden müvekkili şirket bakımından işbu davanın reddini talep ettiklerini, davacıların dava konusu manevi tazminat talepleri haksız ve fahiş olup, bu miktarın sebepsiz zenginleşmeye neden olacak nitelikte olduğunu, işbu dava bakımından davacının; maddi tazminat taleplerini hiçbir şekilde somutlaştırmadığı, kanıtlamak için yeterli delil sunmadığı, davacının kanıtlayamadığı maddi tazminat taleplerinin ve neticede işbu davanın reddi gerektiğini, işbu davayı, kusur ve zararı kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davacı yanın talep ettiği maddi zarar aynı zamanda poliçe kapsamında olduğundan, müvekkili şirketin bu zarar bakımından herhangi bir sorumluluğu olmadığını, her halükarda müvekkili şirket bakımından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın Esastan reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir .
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşu ve kusur durumuna ilişkin maddi olaytarın tartışıldığı İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/546E. sayılı dosyasında halen devam ettiğini, sonucu dosyayı doğrudan ilgilendiren ve derdest olan bu ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, kazanın davacının gece vardiyasından çıkması üzerine işvereni tarafından araçla diğer işçileri de bırakarak gitmesini istemesi üzerine uykusuzluk ve yorgunluğun verdiği rehavet nedeniyle meydana geldiğini, böyle bir kazanın meydana gelmesinin müvekkilini de çok üzdüğünü, davalı ve ailesinin tüm yaralılara acılarını paylaştıklarını ellerinden gelen her yardıma açık olduklarını beyan edip hastaneye gittiklerini, istenmeyen bu olay karşısında bu kadar fahiş oranlı manevi tazminat talebinin yersiz olduğunu, bu elem olaydan kazanç sağlayacak derecede yüksek olduğunu, davalının kaza sonrasında işten çıkarıldığını, şu an da askerliğini yaptığını, hiçbir malvarığı ve geliri bulunmadığını, kazazede, eşi ve iki oğlu olmak üzere hepsinin manevi tazminat istenminde bulunduğunu ancak dava konusu olayda ölüm söz konusu olmayıp, cismani zararın söz konusu olduğunu, bu nedenle yansıma zararların talep edilemeyeceğini, dolayısıyla zarara uğrayan dışındakilerin manevi tazminat isteme hakkı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, kararda yazılı gerekçeye istinaden”… Davanın davalı … A.Ş yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; davacının diğer davalılar yönünden açmış olduğu davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, Maddi tazminat talebine ilişkin olarak; 86.605,30 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.828,33 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 92.433,63TL maddi tazminatın davalı … yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere; davalı … yönünden 50.000,00 TL için dava tarihi olan 15/05/2015 tarihinden itibaren, 42.433,63 TL için ıslah tarihi olan 07/06/2018 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise haksız fiil tarihi olan 17/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, Manevi tazminat talebine ilişkin olarak; Davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 8.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 17/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş’ den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;tedavi ve bakıcı giderleri taleplerinin tamamı tedavi giderleri kapsamında olup; 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında olup bu giderler ile ilgili tüm sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, , müvekkilinin bu talepler nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, SGK tarafından davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığının yerel mahkemece araştırılmadığını, Yargıtay’ın uygulamada ve öğretide geçerlilik kazanmış bir çok içtihadına göre meydana gelen sakatlığın sürekli hale gelip gelmediğinin tespitinin de Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’nce yapılması gerektiğini, bu doğrultuda usul ve yönetmeliğe uygun olarak tanzim edilmemiş olan Ege Üniversitesi sağlık kurulu raporunda, belirtilen oranlar esas alınarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu belirterek yapılacak inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı, eksik ve hatalı değerlendirmeler ile tesis edilen kararın kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece, davalı … A.Ş hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; diğer davalılar yönünden ise maddi tazminat talebinin kabulüne; manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı …A.Ş. vekili istinaf başvurusu yapmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/05/2015 tarih ve 2015/199E- 2015/22K. Sayılı kararı ile ” 6100 Sayılı HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeni ile davanın usulden reddine, Görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,” dair görevsizlik kararı ile dosyanın İzmir 1. ATM tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; 17/01/2015 günü, davalı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, Smryna meydanı istikametinden gelip, Adnan Kahveci köprüsü istikametine seyir halindeyken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımı üzerine çıktığı, önce kaldırım üzerindeki ağaçlara sonra kaldırım üzerinde Smyrna durağında bulunan yaya …’e çarptığı ve yaralanmasına neden olduğu trafik kazasının meydana geldiği ; … plakalı aracın davalı … tarafından 04/01/2015-04/01/2016 tarihlerini kapsar şekilde ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığı ve kazanın sigorta poliçe teminat süresi içerisinde meydana geldiği, şahıs başı tedavi/şahıs teminat limitinin 268.000,00 TL olduğu, dava açılmadan önce tazminat talebiyle davalıya başvuru yapıldığı, ancak davalı tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Makine mühendisi bilirkişinin düzenlediği 08/02/2017 tarihli kusur raporunda özetle; … plakalı otomobil sürücüsü …’ün kazanın meydana gelişinde asli-tam %100 kusurlu olduğu, olayda yaralanan davacı … yaya kaldırımı üzerinde beklemekte iken kaldırıma çıkıp kendisine çarpan araca karşı alabileceği bir önlem olmadığı kanaatiyle yayanın kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, olay sırasında yaya kaldırımına bitişik park halinde bulunan … ve … plakalı araçların kazanın oluşumunda herhangi bir olumsuz park halinin bulunmadığı anlaşılmakla araç sürücüsü veya maliklerinin kusursuz oldukları belirtilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 23/09/2016 tarihli ve 1254 sayılı raporda özetle; 11/05/1959 doğumlu …’in 17/01/2015 tarihli trafik kazası olayına bağlı oluşan meslekte kazanma gücünde meydana gelen azalma oranı, olay tarihinde yürürlükte olan “Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden faydalanarak hesaplandığında, meslekte kazanma gücündeki azalma oranı şahsın olay tarihindeki yaşına göre %30,2 bugünkü yaşına göre de %31,2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olarak belirtilmiştir.
Aktüer bilirkişinin düzenlediği 06/04/2017 tarihli raporda özetle; dava konusu trafik kazası nedeni ile ve %31,2 maluliyet oranına göre davacı için 86.605,30 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.828,33 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 92.433,63 TL maddi tazminat hesaplandığı belirtilmiştir.
1-Davalı …A.Ş. vekilinin geçici işgöremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğu ve müvekkili sigorta şirketinin bir sorumluluğunun kalmadığına dair istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54.maddesi ile KTK’nın 98.maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici iş göremezlik tazminatının hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
2-Davalı …A.Ş. vekilinin meydana gelen sakatlığın sürekli hale gelip gelmediğinin tespitinin de Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’nce yapılması gerektiğini, bu doğrultuda usul ve yönetmeliğe uygun olarak tanzim edilmemiş olan Ege Üniversitesi sağlık kurulu raporunda, belirtilen oranlar esas alınarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu yönündeki itirazının reddi gerekmiştir. Bilindiği üzere, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının anlaşılabilmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden; kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/7309 E.-2022/122 K., 2021/7314 E.- 2022/252 K). Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 17/01/2015 olup Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranı belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece Ege Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim dalından alınan sağlık kurulu raporunda da bu yönetmelik hükümlerine göre değerlendirme yapıldığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu görülmüştür.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı …A.Ş. vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …A.Ş. vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2019 tarihli 2015/1119 Esas ve 2019/124 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 8.295,13 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.073,80 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.221,33 TL’nin davalı …A.Ş.’ den alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022