Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1041 E. 2022/389 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1041
KARAR : 2022/389

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2017 (Dava) – 24/01/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1420 Esas – 2019/74 Karar
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2019 tarihli 2017/1420 Esas ve 2019/74 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/07/2017 tarihinde müvekkili davacıya ait olup dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, maliki … Tic. Kaza sırasında dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın trafik kazası yaptığını, kaza sebebiyle davacının aracında hasarın oluştuğu, taraflar arasında tutulan kaza tespit tutanağındaki anlatıma göre sigortalı aracın tam kusurlu olduğunu, sigortanın gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, alacak likit olmadığından belirsiz alacak davası olarak açıldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak HMK md. 107′ ye göre şimdilik 100.00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hasar bedelinin ve İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/126 D.İş sayılı dosyasında yapılan 500 TL giderler ve 440 TL vekalet ücreti ile birlikte işbu davamızda yapılacak yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/12/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; bilirkişi heyet raporuna göre davalının sorumluluğunda olan bakiye hasar bedelinin 19.494,45 TL olarak belirlendiğini, tanzim edilen bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğunu belirterek HMK m. 107 uyarınca 100,00 TL olan bakiye hasar zararı taleplerini artırdıklarını belirterek 19.494,45 TL bakiye hasar zararına ilişkin maddi tazminatın davalıdan 16/10/2017 olan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, 11.000,55 TL gerçek zararın davacıya ödendiğini, zararın ispatının gerektiğini sigortalı araç sürücüsünün kusurun tespiti için Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz uygulaması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…. 28/07/2017 tarihinde davacıya ait olup dava dışı …nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın trafik kazası yaptığı, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, davacının aracında sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin mahsubu ile bakiye 19.494,45-TL hasar zararının oluştuğu, zararın tazmininden 2918 sayılı yasanın 91.md. göre davalı sigorta şirketi yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu… gerekçesiyle; ”…davanın kabulü ile 19.494,45-TL’nin 26/10/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Aş’den alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, eksik inceleme sonucu oluşturulan işbu bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, dava konusu kazanın hangi sebeple meydana geldiğinin araştırılarak Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının da ayrıca belirlenmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/126 Değişik İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacı yana ait … plaka sayılı aracın davaya konu kazadan evvel 3 adet daha maddi hasarlı trafik kazasına karıştığının tespit edildiğini, hatta mezkur raporda görevlendirilen teknik bilirkişi …’in davaya konu değişik iş dosyasından önce İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/37 Değişik iş sayılı dosyada aynı araç için pert raporu tanzim edildiğinin belirtildiğini ancak yerel mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda ise davacıya ait … plaka sayılı aracın geçmiş hasarları ne de aracın evveliyatında pert-total işlemine tabi tutulup tutulmadığının değerlendirilmediğini, kaldı ki; bu haliyle dahi, aracın güncel hali ile piyasadaki rayiç değerinin sorgulanmadığını ve davaya konu kazadan kaynaklı onarımının yeniden ekonomik olup olmadığı araştırılmadan eksik incelemeye dayalı tespitler yapıldığını, ayrıca zarar veren aracın neden olduğu riziko sebebi ile sigortalıya ait şeylere verilen zarardan ötürü sigorta şirketince poliçede gösterilen üst limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödeme yapılması gerektiğini, davacının maddi zararı kanıtlaması gerektiğini, davacının işbu dava dosyasında oldukça fahiş bir miktar talep etmiş olup, bu şekilde Müvekkili Şirket aleyhine zenginleşeceğini, faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, müvekkili sigorta şirketinin davacı yan tarafından kendisine yapılmış olunan başvuru üzerine 12/12/2017 tarihinde ödeme yaptığını, dolayısıyla müvekkili şirket tarafından 12/12/2017 tarihinde 11.005,55 TL ödeme yapılmış olduğu ve davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 100 TL üzerinden açıldığı göz önüne alındığında; 100 TL için ödeme tarihinden itibaren, bakiye kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken Yerel Mahkemece 26/10/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkili davalıdan tahsiline karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını ve davacıya ait … plaka sayılı aracın geçmiş hasarlarının ve piyasa şartlarının da göz önünde bulundurulduğu yeni bir bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle ZMMS kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusuruna dayalı hasar bedeli tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda, 28/07/2017 günü saat 11.40 sıralarında tescil maliki dava dışı … A.Ş. Olan kaza sırasında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Gazi Osman Paşa Caddesini takiben Yavuz Sultan Selim caddesi kavşağına geldiğinde seyir istikametine göre yolun sol tarafında bulunan Yavuz Sultan Selim caddesine dönüş yaptığı sırada bu, Yavuz Sultan Selim caddesini takiben yolunda ve düz istikamette seyir halinde olan tescil malikinin davacı, kaza sırasındaki sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği; davalı sigorta tarafından dava dışı … A.Ş. adına … plaka sayılı aracın ZMMS Poliçesi ile 08/01/2017 – 08/01/2018 tarihleri arasında kaza tarihini kapsar şekilde sigortalanmış olduğu; poliçe limitinin arac başına maddi tazminat limitinin 33.000,00 TL olduğu, dava öncesinde davacının yapmış olduğu başvuruya istinaden davalı tarafından dava tarihinden önce 12/12/2017 tarihinde 11.000,55 TL hasar bedeli tazminatı ödendiği; kaza tespit tutanağının kaza sonrasında taraflar arasındaki anlaşmaya göre tutulduğu anlaşılmıştır.
İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/126 Değişik İş sayılı dosyası kapsamında makine mühendisi bilirkişiden alınan 08/09/2017 tarihli raporda özetle; davacıya ait … plaka sayılı araçta 28/07/2017 tarihli kaza nedeniyle yedek parça ve işçilik ile KDV dahil 30.702,42 TL hasar oluştuğu belirtilmiştir.
Trafik bilirkişisi, makine mühendisi bilirkişi ve sigorta uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti ibraz ettikleri 18/09/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamı hakkında beyanda bulunduktan sonra sonuç olarak, kazanın oluşunda davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı yana ait … plakalı araç sürücüsü …’nın ise kusursuz olduğu; kaza nedeniyle davacının … plakalı aracında 30.500-TL yedek parça ve işçilik (KDV dahil) hasarının olduğunun tespit edildiği, davalı şirket tarafından 3334702 numaralı hasar dosyası gereği, davacı vekiline 12/12/2017 tarihinde 11.005,55-TL ödendiğine dair banka dekontunun dosyada görüldüğü, bu halde davacı yanın 19.494,45-TL bakiye giderilmemiş zararı kaldığı, davalı sigorta şirketinin 11.005,55-TL ödemenin 12/12/2017 temerrüt tarihinden sonra yapıldığı, netice olarak ZMM sigortacısı olan davalı … A.Ş’nin kazanın oluşumunda sigortalı aracı kullanan dava dışı sürücünün % 100 kusuruna isabet eden ve teminat limiti 33.000-TL dahilinde kalan, davacı yanın aracında iş bu kaza nedeniyle meydana gelen heyetlerince 30.500-TL olarak tespit edilen hasar bedelinden 12/12/2017 tarihinde yapılan ödemenin mahsubu ile 19.494,45-TL miktarında bakiye zararı temerrüt tarihi 26/10/2017 tarihinden tarihinden itibaren faizi ile giderme sorumluluğu olduğunu bildirilmiş; mahkemece itiraz üzerine alınan 11/12/2018 tarihli ek raporda özetle; kök raporda değişikliğe gidilmediği belirtilmiştir.
1-Davalı vekilinin alınan heyet raporunda kusur ve hasar tespitine yönelik itirazları yönünden yapılan değerlendirmede; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi heyet raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu; kazaya konu olaya ilişkin taraflar arasında kaza tespit tutanağı düzenlendiği, dolayısıyla kusur tespitinin yapılmadığı, mahkemece alınan heyet raporunda kusur yönünden, taraflar arasında anlaşma sağlanarak düzenlenen kaza tespit tutanağı, olay sonrasında olay mahallinde çekilen fotoğraflar ve olayın oluşuna etki edebilecek hususların irdelenerek, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunun, davacı yana ait … plakalı araç sürücüsü …’nın ise kusursuz olduğunun belirlendiği gibi, kök rapora davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemece bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış davalı vekiline tebliğ edilen ek rapora karşı davalı vekilinin herhangi bir itirazının bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde taraflar bilirkişi raporuna karşı tebliğ tarihinden iki haftalık süre içerisinde itiraz etmezlerse itiraz edilmeyen rapor taraflar açısından sonuç doğuracağından bu raporun esas alınarak karar verilmesinde bir engel olmadığı bulunulmadığı; diğer taraftan bilirkişi heyet raporunda hasar yönünden yapılan incelemede, ekspertiz raporunun, değişik iş dosyasının irdelenerek hasar bedelinin tespit edilmiş olduğu, değişik iş dosyasında bilirkişi tarafından tespit edilen hasar bedeli ile mahkemece alınan heyet raporunda belirlenen hasar bedeli arasında fahiş bir farkın da bulunmadığı; kaldı ki, davalı vekili tarafından kök rapora yapılan itirazda hasarın belirlenme yöntemine, aracının tramer kaydının ve geçmiş hasarlarının, daha önce pert total işlemine tutulmuş olmasının yine onarımın ekonomik olup olmadığının nazara alınmadığı yönünde davalı vekili tarafından yapılmış herhangi bir itirazın ve talebin bulunmadığı, davalı vekilinin kök rapora itirazında sadece hasarın fahiş olduğunun belirtilmekle yetinildiği, bu hususun ilk kez istinaf itirazında ileri sürüldüğü anlaşılmış, belirtilen nedenlerle davalı vekilinin heyet raporuna kusur ve hasar tespiti yönünden yapmış olduğu itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin faiz bakımından ileri sürdüğü istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; somut olayda, davacının poliçe kapsamında ödeme yapılmasını sağlamak için, davalıya başvuru yaptığı ve davalının da 12/12/2017 tarihinde 11.005,55 TL kısmi ödeme yaptığı görülmektedir. Bu itibarla; şayet davalı şirkete yapılan başvurunun tebliğ tarihi belirlenememiş olması halinde davalının yetersiz olan kısmi ödemeyi yaptığı bu tarihte tüm zarar için mütemerrit olduğu dikkate alındığında, bu durumda 12/12/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesi gerekmektedir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/4536 E.-2021/8456 K). Ancak, somut olayda; Mahkemece 26/10/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş, davalı sigorta şirketi ise ıslah edilen tutar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davanın belirsiz alacak davası olmasından dolayı davalı vekili itirazı yerinde olmadığından davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine ilişkin itirazlarının ise reddi gerekmiştir. Şöyle ki, dava dilekçesi içeriğinden açıkça davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğu ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu, talep arttırım dilekçesi ile de toplam maddi tazminat tutarının talep edildiği görülmekte olup; dosyadaki belgelerden davacının davadan önce davalı ZMM sigortacısı şirkete yapmış olduğu usule uygun başvurunun 13/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle, KTK 99/1 maddesi gereğince tebliğ tarihine 8 iş günlük sürenin eklenmesiyle bulunan temerrüt tarihinin 26/10/2017 tarihi olarak tespit edilerek, bu tarihten itibaren faiz işletilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu yönden yapmış olduğu itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2019 tarihli, 2017/1420 Esas ve 2019/74 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.331,66 TL istinaf karar harcından peşin alınan 332,92 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 998,74 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022