Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1030 E. 2022/318 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1030
KARAR NO : 2022/318

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2017 (Dava) – 22/06/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/300 Esas – 2018/755 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2018 tarihli 2017/300 Esas ve 2018/755 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/07/2015 tarihinde müvekkilinin yaya halde yolda yürürken tır otoparkı girişinde fenalaşıp bayıldığını, müvekkili o haldeyken davalı … A.Ş’ye ait ve sürücü davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı tırın tır otoparkına giriş yaparken müvekkilinin üzerinden geçtiğini ve sürüklediğini, müvekkilinin kalça kemikleri ve omuriliğinin ezilip dağıldığını, ayrıca bağırsakları ezildiği için bir bölümünün alındığını, bacağının kırıldığını ve sürüklenme neticesinde komple derisinin yüzüldüğünü, sürücünün hiçbir koşulda dikkatli ve özenli davranmadığını, kusurlu olduğunu, müvekkilinin yaralı olarak ambulansla Ege Üniversitesi Tıp Fakülteesi Hastanesine kaldırıldığını ve acilen ameliyata alındığını, kırılan bacaklarına demirler takıldığını, defalarca ameliyat geçirdiğini, uzun süre yatağa mahkum kaldığını, 4 ay hastanede yattıktan sonra tedavisinin geri kalan kısmına evde devam edilmek üzere taburcu edildiğini, yaklaşık 5 ay yatağa bağımlı kaldığını, hastane kontrollerine ancak ambulans ile gidebildiğini, kazayı gerçekleştiren aracın davalı … Sigorta A.Ş.tarafından sigorta güvencesi altına alındığını, davalıların tedavi giderleri, bakıcı ve tedaviye bağlı sair harcamalar konusunda da sorumlu olduklarını, yine müvekkilinin beden gücü kaybından ve iktisadi geleceğinin tehlikeye düşmesinden dolayı da tazminat sorumluluğu bulunduklarını, müvekkilinin henüz 26 yaşında olduğunu ve kazanın izlerini hayatı boyunca yaşayacağını, bu süreçte ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadığını, hem bedensel hem ruhsal çöküntü içinde olduğunu, davanın yargılama masraflarını karşılayacak durumda da olmadığından adli yardım taleplerinin olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL tedavi gideri, 50.000,00 TL bakım, bakıcı ve tedaviye bağlı sair giderler, 100.000,00 TL bedensel güç kaybı ve iktisadi geleceğinin tehlikeye düşmesinden kaynaklanan tazminat toplamı olan 300.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesine, ayrıca 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş. vekili, dava dilekçesindeki tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu, gece vakti uyuşturucu madde etkisi altında iken koyu renk kıyafetle taşıt yoluna uzanan davacının kazanın meydana gelmesine bizzat ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiğini, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanarak bir hak talebinde bulunamayacağını, davacının fenalaşıp bayılmadığını, uyuşturucu madde etkisi altındayken yere uzandığını, müvekkili şirkete ait tırın ise kaza anında geri manevra yapmadığını, müvekkili şirketin personeli olan sürücü …’nin 04/07/2015 günü gece saat 03:00 sularında çekici ve yarı römorktan oluşan tır ile tır garajına giriş yaptığını, park ettiği sırada tır garajı güvenlik görevlisinin sürücünün yanına gelerek yerde yatmakta olan bir şahsın tırın kendisine çarptığını söylediğini aktardığını, yerde yatan şahsın polis çağrılmasını istemediğini, buna rağmen sürücünün derhal 112 acil servisi ve polisi aradığını, kamera kayıtlarına göre üzerinde koyu renkli giysi bulunan ve tırın geçiş güzergahına uzandığı anlaşılan davacının tır sürücüsü tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığının açık olduğunu, kaza tespit tutanağında sürücü …’nin kusursuz olduğunun, davacı …’ın ise asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiğini, alkol raporuna göre şirket sürücüsü …’nin alkolsüz olduğunu, davacının tedavi için getirildiği Acil Tıp Servisinde yapılan kontrolde ise üzerinde siyah renkli torba içinde yeşil renkli bitki tohumuna benzer bir avuç madde ve 25 adet yeşil renkli tablet şeklinde hap çıktığının tespit edildiğini, bu maddelerin hastane polisi nezaretinde polis ekiplerine teslim edildiğini, “bonzai” olarak tabir edilen uyuşturucu madde olduğunun görüldüğünü, yapılan uyuşturucu madde testinde davacının idrarında bu maddelerin bulunduğunun tespit edildiğini, kamera kayıtlarını inceleyen polis ekiplerince düzenlenen CD izleme tutanağında davacının yol kenarında bir müddet ayakta beklediği, hareketlerinden alkollü olduğu ve dengesini sağlayamadığının belli olduğu, çömeldiği, sonra yere yattığı ve yattığı yerde görülmediğinin belirtildiğini, İzmir C.Başsavcılığının 2015/79189 sayılı dosyasından başlatılan adli soruşturma sırasında trafik uzmanı bilirkişinin de raporunda sürücüye atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, yaya …’ın asli derecede tamamen kusurlu olduğunu belirttiği, İzmir C.Başsavcılığının kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verdiğini, garaja giriş yapan tır sürücülerinin davacıyı fark etmelerinin mümkün olmadığının açık ve tartışmasız olduğunu, müvekkili şirketin ve araç sürücüsü personelin kusuru bulunmadığından davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının talep ettiği tutarların da fahiş olduğunu, müvekkili şirketin aracının KTK zorunlu mali sorumluluk sigortasının … Sigorta A.Ş.’ye yaptırıldığını, genişletilmiş kasko paket sigortasının ise davadışı … Sigorta A.Ş.’ye yaptırıldığını, davanın … Sigorta A.Ş.’ye ihbar edilmesini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili, davacının gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurması gerektiğini, dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 13/02/2015-13/02/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, trafik sigortalarının işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldıklarını, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluk da olmayacağını, kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, bakıma muhtaç olup olmadığı hususunun maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bir bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerinin tamamının yapılan kanun değişikliği ile poliçe kapsamından çıkarıldığını, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulmasına kanaat getirilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu, gece vakti uyuşturucu madde etkisi altında iken koyu renk kıyafetle taşıt yoluna yatan davacının kazanın meydana gelmesine bizzat ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiğini, davacının kusurunun illiyet bağını kesecek yoğunlukta ağır olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını, yerde yatan davacının polis çağrılmasını istemediğini, buna rağmen müvekkili sürücünün derhal 112 acil servisi ve polisi aradığını, üzerinde koyu renk giysi bulunan ve tırın geçiş güzergahına uzandığı anlaşılan davacının müvekkili tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığını, kaza tespit tutanağında müvekkilinin kusursuz olduğu ve davacının ise asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiğini, alkol raporuna göre müvekkilinin alkolsüz olduğunun anlaşıldığını, davacının üzerinde yeşil renkli bitki tohumuna benzer bir avuç madde ve 25 adet yeşil renkli tablet şeklinde hap çıktığının tespit edildiğini ve bu maddelerin hastane polisi nezaretinde polis ekiplerine teslim edildiğini, bulunanların uyuşturucu hap olduğunun tespit edildiğini, zira davacının idrarında AMP, COC, MAMP, MDMA, TCA bulunduğunu, İzmir C.Başsavcılığının 2015/79189 sayılı dosyasından müvekkili hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini beyanla, müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığından ve illiyet bağı kesildiğinden davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan … (…) Sigorta A.Ş.vekili, … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacının teminat kapsamında olmayan taleplerinin reddi gerektiğini, davada taraf olmayan kimsenin lehine veya aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, bu sebeple taraf sıfatı bulunmayan müvekkili şirket açısından hüküm kurulamayacağını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “….Dava konusu kaza ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/79189 sayılı dosyasında trafik uzmanı bilirkişiden alınan 08/12/2015 tarihli raporda; ‘…Müşteki yaya …’ın gece vakti alkollü bir şekilde aydınlatmanın yetersiz olduğu kaplama alanı kenarında ve tır garajının giriş kısmına yakın bir yerde alkolün etkisiyle kendinden geçerek kaplama alanı üzerinde can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde zemine uzanması ile sürücüler tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığı bir alanda, kendi hatası ve kusuru ile yaralandığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından dolayı 2918 sayılı KTK’nın 68/C maddesini ihlali nedeniyle kazanın oluşunda asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı sürücünün ise; kurallara uygun bir şekilde dönüş manevrasına başladığı sırada aydınlatmanın yetersiz olduğu yerde, siyah giyimli ve yerde yatar bir şekilde bulunan yayayı fark etmesinin mümkün olmaması, yayanın aracının teknik özelliklerine göre görüş mesafesinin dışında ve kör noktada kalması nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunmadığı’ nın bildirildiği, sürücünün yönetimindeki tır ile kaza yerinde sağa dönüşü sırasında çekici sağa dönüşünü tamamladığında yerde yatan davacı yayanın üzerinden geçmeden dönüşünü tamamladığı, ancak aracın uzun araç olması ve davacının yarı römorkun manevra alanında kalacak şekilde yerde yatıyor olması nedeniyle yarı römorkun arka tekerinin davacı üzerinden geçtiği ve belirlenemeyen bir şekilde yarı römorka takılarak tırın durduğu yere kadar sürüklendiği kanaatine varıldığı, davacı yayanın 2918 sayılı KTK’nın 68/3-c bendindeki kurala aykırı olarak dikkatsiz ve tedbirsizce davranışı sebebiyle kazanın oluşunda % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise kazanın oluşu ile bağlantılı herhangi bir dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kural ihlali bulunmadığından kusursuz olduğunu bildirdikleri, aldırılan bilirkişi raporunun somut olaya uygun, gerekçeli, ceza soruşturması sırasında aldırılan bilirkişi raporu ile uyumlu ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, haksız fiilden söz edebilmek için; fiil, zarar, nedensellik bağı, kusur ve hukuka aykırılığın söz konusu olması gerektiği, dava konusu kazanın oluşunda davalı sürücünün kusurunun bulunmaması, davacının tam kusurlu olması, yaralanması şeklindeki eyleme kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği ile kendi kusuru sonucunda sebebiyet vermiş bulunması karşısında zarardan dolayı davalıların maddi ve manevi sorumlulukları yoluna gidilemeyeceğinden, DAVANIN REDDİNE…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından, “….Karara asla katılmadıklarını, müvekkilinin kusurlu olduğu kanaati ile davalarının reddedildiğini, müvekkilinin olayın gerçekleşmesinden önce fenalaşıp bayılması halinin bilirkişi raporundaki olay anlatımında taraflı davranılarak müvekkilinin ‘taşıt yolunda yattığı’ şeklinde söz edildiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, kusur durumunu etkileyecek bu hususun bilirkişi heyetince de yanlış değerlendirildiğini, sanki müvekkili keyfiyetle yolda yatıyormuş izlenimi ile olay anlatımı yapıldığını, bir insanın bayılma ve hastalık hali nedeniyle kendisine kusur atfedilmesinin hukuk mantığına aykırı olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda belirtildiği gibi yolun taşıt yolu değil otopark girişi olduğunu, tırın far ışıklarının müvekkilinin bulunduğu alanı aydınlatmadığı hususuna değinildiğini, bu durumdan da müvekkilinin kusurlu bulunduğunu, girişin yeteri kadar aydınlatmasının yapılmamış olmasının gece saatlerinde tır girişlerinde yaşanabilecek kazaya zemin hazırladığını, bu bakımdan ilgili şirketin kusurunun da bulunduğunun ortada olduğunu, yolda yürürken bayılma halinin herkesin başına gelebilecek bir hastalanma şekli olduğunu, can güvenliğinin korunmadığını, araç şoförlerinin bu şekilde tamamen sorumluluktan kurtulmasının akla mantığa, adalet olgusuna aykırı olduğunu, kesinlikle kabul edilemez bir durum olduğunu, eski raporun esas alınmış olmasının da eksik incelemenin en açık göstergesi olduğunu, yaşanan kazada tüm kusuru müvekkiline yüklemenin KTK mantığına aykırı olduğunu, bu raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, dosyanın Adli Tıp Kurumuna tevdiine karar verilmesini talep etmişseler de taleplerinin yerinde görülmediğini….” beyanla, mahkeme kararının istinaf kanun yoluna getirildiği anlaşılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı tarafın kazadaki kusuru nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürmüş ise de, mahkemece alınan bilirkişi heyet raporuna, savcılık soruşturma dosyası içeriğine, kovuşturulmaya yer olmadığına dair karara, dosyada mevcut kaza anını gösterir CD izleme tutanağına, davacının kaza esnasında alkol-uyuşturucu etkisi altına bulunduğuna dair belgelere, davacının üzerinden çıkan uyuşturucu maddelere dair kolluk tutanaklarına, kaza tespit tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın davacının kendi kusuru nedeniyle meydana gelmiş olduğu ve davalı tarafa izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Somut uyuşmazlıkta dava tarihi 20.03.2017 olup dava tarihi itibariyle sigorta şirketine başvuru dava şartı niteliğindedir. Davalı sigorta şirketinin de cevap dilekçesinde bunu dile getirdiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, mahkemece eldeki davanın tazminat koşulları oluşmadığından esastan reddi kararı verilmiş olup, yukarıda açıklandığı üzere kararın usul ve yasaya uygun olduğu da anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, sigortaya başvuru şartı tamamlanabilir nitelikte bir dava şartıdır. Bu durumda, işbu dosya bakımından sigortaya başvuru dava şartı nedeniyle kararın kaldırılıp eksikliğin tamamlanmasından sonra yeniden davanın esastan reddine karar verilmesi yönünde hüküm tesisi usul ekonomisine uygun bulunmayacağından, somut davada esasa etkili görülmeyen bu husus burada yalnızca eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/300 Esas – 2018/755 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; adli yardım sebebiyle başlangıçta alınmayan, ancak alınması gerekli 220,70 TL istinaf başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar harcının 6100 sayılı HMK 339/1. madde gereğince davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Suç üstü ödeneğinden karşılanan 165,00 TL posta masrafının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2022