Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1029 E. 2022/316 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1029
KARAR NO : 2022/316

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/08/2017 (Dava) – 14/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/873 Esas- 2019/185 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 23/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli 2017/873 Esas ve 2019/185 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ZMMS ile sigortacısı olduğu … plakalı aracın müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araca çarptığını, davalı şirket tarafından davacıya bir miktar ödeme yapılmış ise de gerçek hasarının karşılanmadığını ve değer kaybı zararının da giderilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde söz konusu kazadan dolayı davacının gerçek zararının karşılandığını, sigorta şirketlerinin sorumluluğu gerçek zarar ile sınırlı olduğundan, davacının da gerçek zararı yapılan yazılı başvuruya istinaden karşılandığından, aleyhimize haksız olarak açılan işbu davanın reddini talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 maddesi uyarınca sigortacının , poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı , 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğunun, zorunlu sigorta limitlerine göre temin edeceğini, yani mezkur poliçede meydana gelen riziko hallerinde azami poliçe teminatlarının belirtildiğini, fakat poliçelerde gösterilen ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu azami limiti gösteren meblağların muaccel ve maktu meblağlar olmayıp, ancak sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamak için ihdas edilmiş meblağlar olduğunu, başka bir deyişle zarar veren aracın neden olduğu riziko sebebi ile sigortalıya ait şeylere verilen zarardan ötürü sigorta şirketince poliçede gösterilen üst limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödeme yapılması gerektiğini, davacının maddi zararı kanıtlaması gerektiğini, bir an için tahsili talep edilen zararın sigorta teminatı kapsamında olduğu kabul edilse dahi hasar tespiti için hakem bilirkişi tayini yoluna gidilmesi gerektiğini, Sigorta Poliçesi Genel Şartlarından açıkça anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki zararın miktarına ilişkin uyuşmazlığın çözümünde hakem-bilirkişi tespit edilmesi gerektiği ve hakem-bilirkişi prosedürünün öncelikli uygulanması gerektiğinin kabul edildiğini, davacı işbu dava dosyasında oldukça fahiş bir miktar talep etmiş olup, bu şekilde Müvekkili Şirket aleyhine zenginleşeceğinin açıkça ortada olduğunu, sigortacının ödeme yükümlülüğünün gerçek zararla sınırlı olduğunu, müvekkili şirketten ödenen miktardan fazlasına ilişkin talepte bulunabilmesi için öncelikle sigortalı araç sürücülerinin kusurlarının tayin edilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu değer kaybı irdelemesini kabul etmediklerini, çünkü Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları Eki (Değer Kaybı Tespit Esasları A-3 Teminat Dışında Kalan Haller başlıklı n fıkrasının n.1 fıkrasında trafiğe ilk tescil tarihi itibariyle kaza tarihinde 36 ayını doldurmuş araçların teminat dışında bırakılması dolayısıyla davacı taraf vekilinin değer kaybı hususa ilişkin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davacının bu talebi sigorta poliçe teminatı kapsamı dışında olup, taleplerin teminat kapsamı dışında bulunması nedeni ile reddi gerektiğini, sigorta poliçesinde belli bir bedelle sigorta ettirilen eşyalardan sigorta edilen mahalde ne kadar bulunduğunun ispatı gerektiğini, zira, bunların zamanla miktarı değişen emtia olup gerçek zararı ispat etmenin zarara uğradığını iddia eden kişiye ait olduğunu belirterek, açılan işbu haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince “…Davanın kabulü ile; 3.195,00.-TL bakiye hasar ve 5.000,00.-TL değer kaybı toplamı 8.195,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; 27/05/2018 tanzim tarihli raporda; 20/03/2017 tarihinde meydana gelen kazanın oluşumunda müvekkili sigorta şirketince sigortalı … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacı tarafa ait … plaka sayılı aracın ise kusursuz olduğu, davacı araç malikinin serviste onarım görmesi sonucu sunulan mutabakat yazısında dava konusu araçtaki hasar miktarının 17.750,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin mutabakata verilen bu hasar bedelinin 29/05/2017 tarihinde ödediği,ancak bu miktarın içerisinde KDV bulunmadığından, KDV’sinin de eklenmesiyle davalı sigorta şirketinin bakiye hasar yükümlülüğünün 3.195,00 TL olduğu, davacı aracının kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değerinin 60.000,00 TL olduğu, kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki rayiç değerinin ise 55.000,00 TL olduğu, dolayısıyla davacı aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin 5.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bu bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, işbu raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, dolayısıyla eksik inceleme sonucu oluşturulan işbu bilirkişi raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, dava konusu kazanın hangi sebeple meydana geldiği her durumda araştırılarak Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının da ayrıca belirlenmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, her ne kadar Yerel Mahkeme İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından müvekkili sigorta şirketinin mutabakatname kapsamı çerçevesinde ödemiş olduğu hasar ödemesinde KDV bulunmaması sebebiyle, KDV’nin de eklenmesi gerektiği, dolayısıyla müvekkili sigorta şirketinin bakiye hasar yükümlülüğünün 3.195,00 TL olduğu belirtilmiş olsa da işbu belirlemenin hukuka aykırı olduğunu, Maliye Bakanlığı tarafından 60 numaralı KDV sirkülerinde yapılan açıklamadan da anlaşılacağı üzere; sigortalının hasar gören eşyası için KDV hesaplanmasının söz konusu olmayacağının apaçık ortada olduğunu, bu minvalde huzurdaki dava dosyası incelendiğinde; davacı aracında meydana gelen hasara ilişkin herhangi bir fatura ibraz etmemiş ayrıca davalı müvekkili sigorta şirketi ile 17.750,00 TL hasar ödemesi hususunda mutabık kalındığı, bu hususa ilişkin dosya kapsamında yer alan taraflarca mutabakatname imzalandığını, Yerel Mahkemece hasar ödemesi gerçekleştirilirken ödenmeyen KDV tutarının davalı müvekkil sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesiinin sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğinde hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca davacının işbu dava dosyasında oldukça fahiş bir miktar talep etmiş olup, bu şekilde müvekkili Şirket aleyhine zenginleşeceğinin açıkça ortada olduğunu, Yerel Mahkeme İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında alınan bilirkişi raporunda değer kaybı hesaplaması yapılırken kaza tarihi itibariyle baz alınması gereken ve 14.05.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ekinde yayınlanan Ek-1 Değer Kaybı Hesaplaması ile yürürlükte bulunan 6704 nolu Torba Yasa ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’na atıf yapıldıktan sonra meydana gelen kazalarda oluşan “Değer Kaybı” hesabına ilişkin Ek-1‘de yer alan hesaplama yöntemi dikkate alınmayarak, araçta meydana gelen değer kaybı bedeli Yargıtay ‘ın yürülük ve Torba Yasa’dan önce içtihatlarında yer vermiş olduğu reel piyasa şartlarına göre belirlendiğini, davacıya ait … plaka sayılı aracın kaza anındaki kilometresi 214.993 olup Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlar Ek-1 de yer alan değer kaybı hesaplama formülü baz alındığında 165.000 kilometre üzerinde olması sebebi ile hesaplama yapıldığında değer kaybı oluşmaması gerektiğini belirterek Yerel Mahkeme İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.02.2019 gün ve 2017/873 E. 2019/185 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasını ve ardından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartları Ek-1’deki “Değer Kaybı Hesaplama Formülü baz alınarak yeni bir bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile İzmir İli, Bornova İlçesi, 4076 Sokak üzerinde seyir halinde iken sağ şeritten, sola U dönüşü yapmak istediği esnada yola gereken dikkatini vermesi, kullanmış olduğu aracın hızını asgariye indirip dönüş yapmadan önce durup, yolu kontrol etmesi, sol taraftan seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca yol vermesi ve akabinde seyrine devam ederek araç kullanması gerekirken, bu hususlara riayet etmeden kontrolsüz bir şekilde mevcut hızıyla … plaka sayılı araca çarparak karıştığı olayda; davalı sürücüsü …’ün 2918 sayılı yasanın 84/j (Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama) maddesini ihlal ederek dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hatalı tutum ve davranışıyla kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunun dosyada yer alan bilirkişi raporu, kaza tutanakları, kroki ile açıkça tespit edildiği, bunun yanı sıra yine dosyada yer alan Tramer sonuç belgesindeki kusur izafesi bilirkişi raporunun aynı sonuca ulaşmaları da nazara alındığında davalının kusura yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçekten uğradığı zararı tazmine mecbur olduğundan, hasar bedeli nedeniyle davacının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu gereğince ödenmesi gereken KDV’ yi de davacıya ödemekle yükümlüdür. Bu sebeple mahkemenin kdv istemine yönelik kabulü yerinde görülmüş, davalının bu yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca değer kaybının “aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre” hesaplanması gerekmektedir. ( bknz. Yargıtay 17. HD, 2020/89 E. – 2021/1988 K. Sayılı ilamı). Hükme esas alınan bilirkişi raporunun değer kaybını yerleşik içtihatlar uyarınca hesapladığı anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarihli, 2017/873 Esas ve 2019/185 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 559,30 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından 140,00 TL olarak peşin alınan harcın mahsubu ile, bakiye 419,80 TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK 333. mad. gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1- a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2022