Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1023 E. 2022/277 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1023
KARAR NO : 2022/277

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2016 (Dava)- 30/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1275 Esas- 2018/1078 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan
BAM KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2018 tarihli ve 2016/1275 Esas- 2018/1078 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin toplu konut yapı kooperatifi olup, davalı borçlunun da bu kooperatifin bir üyesi olduğunu, kooperatif genel kurul kararı gereğince karar defterine yazılan geri ödeme ve aidat borçlarına istinaden davalının 14.000,00-TL borcunun bulunduğunu, bakiyenin müvekkiline ödenmemesi sebebi ile İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2013/12765 (Eski) 2016/5125 (Yeni) takip sayılı icra dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe ilişkin ödeme emrinin 14/11/2013 tarihinde borçlu davalıya tebliğ edildiğini, borçlu vekilinin 19/11/2013 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini ve itiraz neticesinde takibin durduğunu, müvekkili kooperatifin söz konusu alacağını tahsil etmek amacı ile başlatılan takip işlemlerine borçlunun itirazının mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle; haksız hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafın cevap süresi içerisinde davaya cevap vermediği, davalı vekilinin beyan dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin, üzerine kayıtlı daireyi sattığını ve satış tarihine kadar olan tüm borçlarını kooperatife ödediğini; dairenin satıldığını kooperatif yönetiminin de bildiğini; Borçlar Yasasına göre, malın satıldığı tarihten itibaren tüm hak, borç ve mükellefiyetlerin alıcıya geçtiğini; Borçlar Kanunu’nun 245. maddesi gereğince aidat ödeneceğinden alıcının haberdar olduğunu, aidatı alıcının ödemesi gerektiğini, taşınmazı satın alan …’ın, konutunda oturduğunu; parasal yükümlülükler yönünden bu kişinin muhatap alınması ve ihtar gönderilmesi gerektiğini, müvekkilinin aleyhine takip yapılmakla kötü niyetli davranıldığını; …’a ihbar edilmesini talep ettiklerini, konutların yapımının tamamlandığını ve tapuların ortaklara devredildiğini; çevre düzenlemesi, asansör ve yolların yapıldığını, oturma raporlarının alındığını ve konutlarda oturulmaya başlandığını; feshedilmesi gereken kooperatifin hükmi şahsiyetinin devam edip etmediğinin bilinmediğini, sitedeki tabelalardan, konutların kooperatif tarafından yapıldığının kolaylıkla anlaşılabileceğini; buna rağmen …’ın, daireyi satın alırken kişi olarak kooperatife kaydını yaptırması gerektiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, “… davacı kooperatif üyesi olan davalının kooperatif üyeliğinden dolayı adına tescil edilen … parselde yer alan … blok … ve … nolu daire ortaklıklarından, … nolu daireye ilişkin ortaklığını dava dışı …’e devir ettiği, 01/12/2012 tarihinde toplanan davacı kooperatif yönetim kurulunun 2012/35 sayılı kararı ile ortaklık devrinin kabul edildiği, … nolu parselde kayıtlı … blok … nolu bağımsız bölüm ise davalı adına tahsis edildiği ve ferdi mülkiyete geçildikten sonra, davalı tarafından iş bu dairenin dava dışı …’a tapuda devir ve tescil edildiği ancak davalının tapuda devir ettiği adına tahsis edilen daireden kaynaklı ortaklığın, Kooperatifler Kanunu’nun 14. Maddesi ile kooperatif ana sözleşmesinin 17. Maddesine göre kooperatif üyelik devrini davacı kooperatife bildirmediği ve bu nedenle kooperatif üyeliğinin devam ettiği, iş bu kooperatif üyeliğinden dolayı davalının takip tarihi itibarı ile ödemesi gereken borç miktarının 14.000,00-TL asıl alacak, 3.860,00-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 17.860,00-TL olduğu, davalının iş bu miktar takip alacağına ilişkin yapmış olduğu itirazında haksız olduğu,…”, gerekçesiyle;” Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, davalı borçlunun İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5125 Esas sayılı takip dosyasına konu 14.000,00-TL asıl alacak ile, 3.860,00-TL işlemiş faiz alacağı dahil olmak üzere toplam 17.860,00-TL alacağa ilişkin itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %60 faiz oranını geçmemek üzere Türk Borçlar Kanunu’nun 120/2. Maddesine göre yıllık yasal faiz oranının 2 katını uygulamak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine; kabul edilen alacağın %20 si miktarındaki 3.572,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin, ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerden davalı …’ü sorumlu tutmasının hatalı olduğunu, taraflar arasında tapuda yapılan satış işlemini kooperatife bildirilme yükümlülüğünün satıcı değil alıcıda olması gerektiğini, buna göre satın alan …’ın satın aldığı konutu kooperatife bildirmesi halinde kooperatif üyeliğini ayrıca devralmış bulunduğunu, çünkü devraldığı tarihten itibaren aidatları …’ın ödediğini, bu nedenle davalı … ile dava dışı … arasındaki ilişkinin taşınmaz satışı ile sınırlı kalmadığının belli olduğunu, tapu devrini yapan müvekkili davalı …’ün hukuki hakkı tapu satışı ile ortadan kalktığına göre ortaklık ilişkisinin ve ortaklıktan doğan sorumluluklarının devam ettiğinin kabul edilemeyeceğini, ortaklık sorumluluğunun tapu devriyle birlikte alıcı …’a geçtiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yasal faiz %9 olup, faizin fahiş olarak hesaplandığını, daireyi teslim alan …’ın basiretle hareket etmediği, daireyi satın alan kişi olarak ve daireyi kullanan kişi olarak hayatın normal akışına göre oturduğu sitede aidat borcu olup olmadığını öğrenmede duyarsız kaldığı, aidat verileceğini alıcı …’in bildiğini, dava konusu daireyi konut olarak kullandığını, davacı kooperatifte kötü niyetli olup, alıcının satın almasından sonra orada oturduğunu bilmesine rağmen aidat ile ilgili alıcıya mevcut malike yazılı ihtarname göndermesi gerektiğini, iş bu davanın …’a davanın ihbarı için yazılı dilekçe ile 06/04/2017 tarihli celsede bildirilmesi talep edilmesine rağmen iş bu şahsa ait açık kimlik bilgileri ve tebligat adresi bildirilmediğinden davalı vekilinin bu talebinin işbu aşamada reddine karar verilmiş olup talep ve kararın hukuki boşlukta kaldığını belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına , davacı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif üyeliğinden kaynaklı aidat ve geri ödeme paralarından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava ve takip konusu; İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2016/5125 (eski 2013/127665-Esas) Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Kooperatifi tarafından, borçlu … aleyhine kooperatif genel kurulu kararından kaynaklı borca dayalı olarak 14.000,00-TL asıl alacak, 11.434,53-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 25.434,53-TL alacağın tahsiline yönelik 20/09/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı; ödeme emrinin borçluya 14/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 19/11/2013 tarihinde süresinde yapmış olduğu itiraz ile takibin durdurulduğu, eldeki davanın İİK’nın 67/1 maddesinde öngörülen süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Kooperatif uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 06/06/2018 tarihli raporda; davacı kooperatif tarafından inşa edilen konutlardan birisinin (… Parselde yer alan … Bloktaki … nolu bağımsız bölüm), kooperatif ortağı olarak davalı …’e tahsis ve teslim edildiğini; sözü edilen bağımsız bölümün, ferdileşmeden sonra tapu devri suretiyle …’a satıldığının taraflarca kabul edildiğini ve bu konuda uyuşmazlık bulunmadığını, davalı …’ün taşınmazın satılmasıyla birlikte kooperatif ortaklığının da …’a geçtiğini; bu nedenle ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerden, …’ın sorumlu tutulması gerektiğini iddia ettiğini, sorunun hukuki olduğunu ve takidirn mahkememize ait olduğunu, ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerden, davalı …’ün sorumlu olduğunun kabul edilmesi halinde, takip tarihi itibariyle adı geçenden, anapara olarak 14.000,00 TL, işlemiş faiz olarak 3.860,00 TL talep edilebileceğini beyan ettiği görülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 14. maddesinde; ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin, ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı adına tahsis edilen … parselde yer alan … Bloktaki … nolu bağımsız bölümün ferdi mülkiyete geçtikten sonra tapuda devir suretiyle dava dışı …’a satıldığı, satış işlemi sonrasında davacı kooperatif üyeliğinin de taşınmazı devralan şahsa devredildiğine dair dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı; ayrıca düzenlenen bilirkişi raporunda da yapılan inceleme sonucunda devre veya taşınmazı satın alanın ortaklığına ilişkin herhangi bir belge ve kayda rastlanmadığının belirtildiği; yine bilirkişi raporuna göre talep edilen alacaklar arasında işletim giderlerinin bulunmadığı, davacının ortaklardan talep ettiği alacakların tamamının konutların yapımı esnasında oluşan giderler için harcanan tutarlara ilişkin olduğu ve işletim gideri olmayan bu borçtan kooperatif ortaklarının sorumlu olacağı anlaşılmıştır.
Yapı Kooperatiflerinde, kooperatif tarafından yaptırılan ve müstakil tapu ile ortağı adına tescil edilen taşınmazın ortak tarafından üçüncü kişilere satışı halinde ortaklık payınında satın alana geçmeyeceği, payın ayrıca devredilmesi gerektiği, ortaklık payının devredilmedikçe kooperatif karşısında taşınmazı satan ortağın, ortaklık sıfatı ve sorumluluğunun devam edeceğinin kabulü gerektiği, bu nedenle, mahkemenin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına,hükme esas alınan bilirkişi raporunun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, satışı yapılan taşınmaza ilişkin kooperatif ortaklığının henüz devredilmemiş olması nedeniyle davalının takibe asas kooperatif aidat alacağından sorumluluğunun devam edeceği, davalı tar davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2018 tarihli ve 2016/1275 Esas- 2018/1078 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 1.220,01 TL istinaf nispi karar ve harcından 305,50 TL olarak peşin alınan harcın mahsubu ile, bakiye 914,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK’nın 333. mad. gereğince yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1- a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/02/2022