Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/984 E. 2023/1270 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/984
KARAR NO : 2023/1270

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2023
NUMARASI : 2021/934 Esas 2023/241 Karar
DAVA : İFLAS
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023

Taraflar arasında görülen İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; “…dava dilekçesinde; davacı … ile … A.Ş. arasında 26.05.2014 tarihinde bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmede davalı şirketin, … ili … ilçesi, … mevkii, … ada, … parselde kayıtlı olan taşınmaz üzerinde, inşa etmekte olduğu “…” isimli rezidans ve alışveriş merkezi karma projesinden, 164.000 TL bedelli 22. katta bulunan, Daire tipi PB 101 (Bağımsız bölüm 308) konut niteliğindeki taşınmazın inşasını tamamlayıp, belirli bir süre içerisinde davacıya teslim etmek edimini yüklendiğini, davacının ise protokol uyarınca taşınmazın bedeli olarak belirlenen 164.000 TL’nin 25.000 TL’sini peşinat olarak, 139.000 TL bakiye satış bedelini ise 24 taksitte ödediğini, davacının sözleşmede kendi üzerine düşen ödeme edimini tam olarak ifa etmiş olmasına rağmen, davalı şirketin inşaatı tamamlayamadığını, taşınmazın teslim edilmesi gereken tarihin üzerinden çok fazla zaman geçmesine rağmen, teslim borcunun yerine getirilmediğini, üstelik de inşa edilen binanın iskan ruhsatı ve taahhüt edilen bağımsız bölüm sayısı ile satış yapılan alacaklı sayılarının birbiri ile uyumlu olmaması, teslim edilmesi gereken daire ve dükkanların natamam teslim edilmeye çalışılması, borçlu şirket hakkında FETÖ Terör Örgütü ile bağlantıları olması nedeniyle çok sayıda soruşturma ve cezai takibat yapılıyor olması gibi sebeplerden ötürü, alacaklıların takiplerinden korunmak, kurtulmak ve ötelemek amacıyla borçlu şirket temsilcileri tarafından davacının uzun süre oyalandığını, defaten ödeme tekliflerinin yerine getirilmediği hatta uzunca bir dönem iletişim dahi kurulamadığını, davalı borçlu şirketten bağımsız bölüm olarak bir daireyi teslim alamayacağını anlayan davacının çok zor durumda kaldığını, devlet tarafından borçlu şirketin malvarlığına el konulması tedbirlerini düşünerek, alacağını, nakden alabilmek için aslında çok da zararına olmasına rağmen, müzayaka halinde olduğundan, davalı borçlu şirketin teklif ettiği 29.01.2021 tarihli fesih protokolünü imzalayarak, sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, söz konusu protokolde şirketin 28.02.2021 tarihine kadar davacıya 190.000 TL ödeme yapmayı kabul etmiş olmasına rağmen, bu sözleşme hükümlerini de ihlal eden yüklenicinin, davacıyı sürekli oyalayarak hiç ödeme yapmadığını, davalı … A.Ş. ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde, şirket tarafından sadece davacının mağdur edilmediğini, davalı şirkete karşı, başka taşınmaz satış vaadi alacaklıları ile başka borçlardan alacaklı yüzlerce şahıs tarafından açılmış icra takipleri ve davalar olduğunun öğrenildiğini, bu nedenle de davacının alacağının tahsili için İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2021/906 Esas sayılı icra dosyasıyla davalı aleyhine iflas yoluyla ilamsız icra takibi açıldığını, davalının hiçbir ödeme yapmamış olmasına rağmen ” borcum yoktur” diyerek takibe haksız ve hukuka aykırı şekilde itirazda bulunduğunu belirtmiş , davalı borçlu şirketin İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2021/906 Esas sayılı icra takibine vaki haksız ve hukuka aykırı itirazının kaldırılmasına, takibin devamına ve borçlu şirketin iflasına , 2004 sayılı İİK’nın 67, 68 ve devamı maddeleri uyarınca borçlu aleyhine inkar tazminatı ile %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış , davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış , davalı vekili ön inceleme duruşması sırasında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 2. İcra Müd. 2021/9608 E. sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının …, borçlunun … Anonim Şirketi, borç miktarının 206.884,93 TL, takip dayanağının 26.05.2014 tarihli … … Mevkii … Ada … Parsel Sayılı Taşınmazdaki … Rezidansın … . Kat Tip:… … No.lu bağımsız bölüm taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve 29.01.2021 tarihli fesih protokolü , takibin iflas yolu ile adi takip olduğu, ödeme emrinin borçlu … Anonim Şirketi’ne 12/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 19/11/2021 tarihli dilekçesi ile iflas takibine karşı itiraz dilekçesi sunduğu , itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
29/01/2021 tarihli “Fesih Ve Borç Ödeme Protokolü ” ‘nün incelemesinde; protokol taraflarının davacı … ve davalı … AŞ, protokol konusunun taraflar arasında imzalanmış 01/06/2014 tarihli ve 303 nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılmış olan “… Rezidans Projesindeki kat … daire tipi …” bağımsız bölüme ilişkin taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin alacaklının talebi ile feshiyle bu kapsamda tahsil edilen 190.000,00 TL bedelin 28/02/2021 tarihine kadar davacının banka hesabına ödenmesi olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığından icra takibine dayanak olan davacı tarafça sunulan 29/01/2021 tarihli “!Fesih Ve Borç Ödeme Protokolü” belgesindeki imzanın aidiyeti konusununda beyanda bulunmak üzere davalı vekiline Mahkememizin 09/06/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında süre ve 13/10/2022 tarihli duruşmasında da kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde beyanda bulunulmadığı takdirde imzanın davalıya ait olduğunun ve belge içeriğinin kabul edileceğinin davalı tarafa ihtarına karar verilmiş, davalı vekili adına usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davalı vekili verilen süre ve kesin süre içerisinde imzanın aidiyetine yönelik beyan dilekçesi ibraz etmemiş, Mahkememizin kesin süreli ara kararı doğrultusunda belge içeriği kabul edilerek davalının itirazının haksız ve yersiz olduğu belirlendiğinden , davalının iflas takibine yapmış olduğu itirazın İİK’ nun 174 ve 158. Maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İİK’ nun 166/1. Maddesi gereğince gerekli ilanlar yapılmış, İİK’ nun 158. Maddesi gereğince depo emrine esas olacak borç miktarının belirlenmesi amacıyla dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporunda; İİK. 158. Madde dahilinde davacı ile davalı arasında düzenlenen “Fesih ve Ödeme Protokolü” kapsamında tarafların 190.000.TL tutarında davacının alacaklı olduğu hususunda 29.01.2021 tarihinde mutabık oldukları ve protokol kapsamında 190.000.TL nin davalı tarafından davacı yana 28.02.2020 tarihinde ödeneceği hususunda mutabık kalındığı ancak söz konusu tarihte davalı tarafından davacı yana söz konusu ödemenin yapılmadığı ve borç ödeme yönünden davalının temerrüde düştüğü tespitinden hareketle; davalının temerrüde düştüğü tarih olan 28.02.2021 tarihinden 09.03.2023 tarihli duruşma tarihine kadar geçen süre kapsamında davalı borcu olan 190.000,00 TL sına temerrüt faizi işletilmek suretiyle duruşma tarihi itibarıyla Depo Kararına esas olan davacı alacağının 190.000.TL asıl ve 50.107.TL temerrüt faizi olmak üzere toplamda 240.107.TL olarak hesaplandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir.
Davalı vekiline İİK’ nun 158/2. Maddesi gereğince bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarını 7 gün içinde mahkeme veznesine depo etmesine yönelik olarak depo emri tebliğ edilmiş, davalı taraf depo emri doğrultusunda verilen yasal süre içinde bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarını depo etmiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafça 29/01/2021 tarihli protokole dayalı alacağın ödenmediğinden bahisle davalı hakkında iflas yolu ile adi takip başlatıldığı, takibe davalı tarafça itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği , davacı tarafça itirazın kaldırılarak davanın iflasına karar verilmesine yönelik olarak Mahkememize eldeki davanın açıldığı, davalı tarafça alacaklı yana borçlu olunmadığı belirtilerek takibe itiraz edildiği , taraflar arasında imza altına alınan 29/01/2021 tarihli fesih ve borç ödeme protokolünde davacının davalıdan 190.000,00 TL alacaklı olduğunun ve söz konusu bedelin 28/02/2021 tarihine kadar yatırılması gerektiğinin düzenlendiği, belge altındaki imzanın davalıya ait olduğu ve davalı tarafça belgede yazılı bedelin ödendiğinin iddia edilmediği , davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve yersiz olduğu ve davalının yapmış olduğu itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği, takip konusu alacak ile ilgili depo emrine esas olacak şekilde hesaplamanın yapıldığı ve depo emrinin davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça yasal süre içinde bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarının depo edildiği, alacak miktarının depo edilmiş olması sebebiyle iflas davasının konusunun kalmadığı, ancak borcun dava açıldıktan sonra ödenmiş olması ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermiş olması sebebiyle davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının gerektiği, dosyaya muhtelif alacaklıların müdahale talebinde bulunduğu ancak iflas davasında müdahillerin kendilerininde alacaklı olduğundan bahisle davalının iflasına karar verilmesini istemelerinin usule uygun olmadığı müdahillerin ancak iflas talebinin muvazaalı olduğu iddiasına dayanabilecekleri bu sebeple müdahillerin bu talepleri ile ilgili değerlendirme yapılamayacağı incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı…” gerekçesi ile Davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava ile ilgili KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan yargılamada, hatalı bir depo kararı verildiğini, mahkemece yapılması gereken işin, bilirkişi tarafından hesaplanan alacak ve faizi tutarı ile icra takip giderleri (harç ve masraflar) ile icra vekalet ücreti toplam tutarının icra dosyasına depo edilmesinin sağlanması gerekirken sadece alacak ve faiz üzerinden hatalı depo kararı verilmesi sonucunda karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesinin hukuka, usule, kanuna açıkça aykırı olduğunu, icra dosyasında kapak hesabı yapılması gerektiğini ve davalı borçlu şirketin İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/906 Esas sayılı icra takip dosyası için mahkemeye depo edilen ve müvekkiline 03.04.2023 tarihinde ödenen 240.107.TL’nın öncelikle icra takip masrafları, icra vekalet ücreti ve birikmiş faiz alacağına mahsup edilmek kaydıyla bakiye borcun hesaplattırılarak, icra dosyasına borçlu tarafından depo edilmesi için depo ihtaratı yapılmasına, yatırılmaması halinde ise borçlu şirketin iflasına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca 2004 sayılı İİK’nın 67, 68 ve devamı maddeleri uyarınca borçlu aleyhine inkar tazminatı ile %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talepleri hakkında bir karar verilmemesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın ve depo kararının usule, yasaya ve Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, müvekkili tarafından iflas tahdidi altında depo kararı uyarınca ödeme yapmak zorunda kaldığını, itirazın kaldırılması şartlarının da somut olayda mevcut olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, İİK’nun 155 ve devamı maddeleri gereğince itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
“…2004 sayılı İİK’nın “Ödeme emri ve münderecatı” başlıklı 155. maddesi:
“Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur.”
2004 sayılı İİK’nın “İflas talebi ve müddeti” başlığını taşıyan 156. maddesi ise: “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.
Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.
İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” Hükmünü içermektedir.
İflasa tabi şahıslardan olan borçlusunu, para veya teminat alacağından dolayı iflas yoluyla takip etmek isteyen alacaklı, yetkili icra dairesine yazılı veya sözlü olarak iflas yolu ile takip talebinde bulunabilir. Takip talebinde adi haciz yoluyla takip talebinde yer alan kayıtlardan başka, iflas takip yolunun izlenmek istediği de belirtilir (m. 58/b5).
İflas yoluyla takip talebi üzerine icra dairesinin düzenleyeceği ödeme emrinde adi haciz yoluyla takipteki ödeme emrinde yer alması gereken kayıtlar bulunur. İflas yoluyla takipte düzenlenen ödeme emrinde ayrıca iki kayıt daha yer alır. Bu kayıtlar “iflas tehdidi” ve “konkordato teklif edilebileceği” hususlarıdır.
İflas yoluyla takipte ödeme emrinde, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde takip konusu borcun ödenmesi, aksi hâlde alacaklının mahkemeye başvurup borçlunun iflasının talep edebileceği belirtilir.
Borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerekse kendisinin iflasa tabi kişilerden bulunmadığına dair bir itirazı varsa, bu itirazın da ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde bir dilekçe ile icra dairesine bildirilmesi lüzumu da ödeme emrinde yer alır (Muşul T.: İcra ve İflas Hukuku Esasları, Ankara 2015, s. 684).
Borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Borçlu anılan süre içinde ödeme emrine itiraz etmezse ödeme emri kesinleşir. Ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu, borcunu ve iflas takibinin harç ile giderlerini öderse iflas takibi son bulur; ödemezse alacaklı ticaret mahkemesinde borçluya karşı iflas davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004, s. 950).
Adi iflas yoluyla takipte borçlu, ödeme emrini tebellüğ ettiği tarihten itibaren yedi gün içinde bir dilekçe ile icra dairesine başvurup takip konusu borca itiraz ettiği takdirde, takip durur (m. 155, m. 156/3).
Alacaklı ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde (m.156/son f.) borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine bir dilekçe ile başvurup, itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini talep edebilir (Muşul T., s. 691).
Adi iflas yoluyla takipte gönderilen ödeme emrine karşı yedi günlük süre içinde itiraz etmiş olan borçlu, ödeme emrine itiraz süresi içerisinde ileri sürmediği diğer itiraz sebeplerini, iflas dava dilekçesinin tebliği üzerine vereceği cevap dilekçesinde ilk defa ileri sürebilir.
İflas davasının açıldığı ticaret mahkemesinde, icra mahkemesindeki gibi sıkı şekil şartlarına tâbi bir yargılama yapılmayıp, 6100 sayılı HMK’nın genel hükümleri uygulanır. Basit yargılama usulünün uygulanacağı iflas davasında borçlu evvelce ödeme emrine karşı ileri sürdüğü itiraz sebepleri ile bağlı olmaksızın meselâ, takip konusu borcu ödemiş olduğu ya da borcun zamanaşımına uğradığı itirazını cevap dilekçesinde beyan edebilir.
İflas davasında alacaklı alacağını ispat bakımından 2004 sayılı İİK’nın 68. maddesinde tahdidi olarak sayılmış bulunan belgelerle bağlı değildir. Alacaklı normal bir alacak davasında olduğu gibi alacağın varlığını 6100 sayılı HMK’ya göre mümkün olan her türlü delil ile ispat edebilir.
Mahkemenin yapacağı inceleme sonucunda borçlunun borçlu olmadığı kanısına varılırsa iflas davasının reddine karar verilir. İflas davasının reddi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder ve alacaklı iflas takibi ve davası konusu yapılmış alacak için borçluya karşı yeni bir alacak davası açamaz.
Mahkemece yapılan inceleme sonucu alacağın mevcut olduğu kabul edilirse borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verilir ve mahkemece aynı zamanda bir depo kararı verir. Bu depo kararı ile mahkeme, borçluya yedi gün içerisinde faiz ve icra giderleri ile birlikte borcunu ifa etmesini veya o kadar miktarı mahkeme veznesine depo etmesini emreder (m.158, II c. 2).
Borçlu yedi günlük depo süresi içerisinde faiz ve giderleri ile birlikte borcu ödemez veya mahkeme veznesine depo etmez ise, mahkemece depo kararından sonraki ilk oturumda borçlunun iflasına karar verilir (Kuru B., s. 957)…”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/23-852 Esas ve 2020/866 Karar sayılı kararı);
İİK’nın 158. maddesine göre; “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.
Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.”
İİK’nın (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/21 md.) 143. maddesine göre; ” İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir.
Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.”
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut uyuşmazlıkta mahkemece taraflar arasındaki 29.01.2021 tarihli fesih protokolünde belirtilen 190.000.00.TL asıl alacağın 28.02.2021 temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine ve karar duruşma tarihine kadar işlemiş/işleyecek temerrüt faizi, icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücreti yönünden İcra Müdürlüğü tarafından kapak hesabı yaptırılarak veya bilirkişi marifetiyle taraf ve yargı denetimine esas ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu ile hesaplattırılarak usulüne uygun depo kararı verilmesi gerekirken 30.03.2023 karar duruşmasından önceki 09.03.2023 tarihli duruşma tarihine kadar bilirkişiden sadece asıl alacak ve temerrüt faizi üzerinden hesaplama yaptırılarak depo kararı verilmesi ve yasal süresi içinde davalı borçlu tarafından 14.03.2023 tarihinde depo kararına uygun olarak 240.107.00.TL’nın depo edilmesinin sağlanması usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş, davacı tarafından yapılan icra takibinde kısmi ödemelerde TBK’nun 100. maddesinin uygulanmasının istendiği buna göre davalı şirket tarafından 14.03.2023 tarihinde yatırılan 240.107.00.TL’nın öncelikle temerrüt faizi, icra harç ve masraflar ile icra vekalet ücreti ve kalanın asıl alacaktan düşüleceği dikkate alınarak yukarıda belirtilen şekilde ödeme tarihi ve yargılama sırasında verilecek karar duruşma tarihi itibariyle alacak yönünden İcra Müdürlüğü tarafından kapak hesabı yaptırılarak veya bilirkişiden taraf ve yargı denetimine esas ayrıntılı ve gerekçeli ek bilirkişi raporu alınarak bakiye alacak yönünden usulüne uygun depo kararı verilip hasıl olacak sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir.
Bu itibarla, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 355., 353/(1).a.6. maddeleri gereğince kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin sair, davalı şirket vekilinin tüm istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2023 tarih ve 2021/934 Esas 2023/241 Karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355 ve 353/(1).a.6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
4-İstinaf başvurusuna konu kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi taraflara iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 06/07/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.