Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/868 E. 2023/1047 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/868
KARAR NO : 2023/1047
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2022 – Ara Karar
NUMARASI : 2022/397 Esas
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 31/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile davalı şirket arasında 20.05.2021 tarihli devir senedi başlıklı sözleşme ile, “… Serbest Bölgesi’nde, … Yolu, No:…, …, …” adresinde bulunan … Ada, … Parsel nolu üst yapının devri sözleşmesinin akdedildiğini, işbu devir sözleşmesi öncesi, taraflar arasında 20.11.2020 tarihli “Üst yapı Hakkı Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşme akdedildiğini, davalı şirketin işbu devir sözleşmesini tek taraflı ve haksız olarak fesh ettiğini, sözleşme hakemine verilen kaparo bedeli, devir gerçekleşinceye kadar hakemde kalacak bir meblağ olup, bu meblağın geç ödenmesinden mütevellit davalı şirketin herhangi bir zarar görmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar sözleşmede en geç devir bedelinin 30.06.2021 tarihine kadar yapılacağı öngörülmüş ise de bu bedelin Serbest Bölge onayından sonra şirketin kurulmasına müteakip dört hafta içerisinde yapılacağı kararlaştırıldığından, işbu 30.06.2021 tarihinde ödeme yapılmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, tüm bu sebeplerle sözleşme gereği belirlenen 50.000,00Euro cezai şart ile sözleşmenin ifası için müvekkil şirket tarafından yapılan harcamaların yapılacak bilirkişi incelemesi neticesi hakkaniyete uygun olarak belirlenmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak niteliğinde 20.000,00-TL maddi tazminatın müvekkil şirkete ödenmesi için mahkemeye başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle; taraflar arasında düzenlenen 20.05.2021 tarihli devir senedi başlıklı sözleşme ile 20.11.2020 tarihli “”Üst yapı Hakkı Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşme hükümleri uyarınca kararlaştırılan cezai şart 50.000,00-Euro ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenecek 20.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren belirlenecek T.C.Merkez bankası Kısa vadeli kredi reeskont faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep ettiklerini, 20.11.2020 tarihli Üst yapı Hakkı Devir Sözleşmesi “3.4- Ticaret Bakanlığı Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün sözleşme konusu devir ile ilgili başvuruyu uygun görmesi ve uygunluk vermesi halinde 4 haftalık süre içerisinde şirket kurularak üst yapı devir bedelinin ödeneceği, bu sürenin 30.04.2021 tarihini geçemeyeceği, sürenin geçmesi durumunda satıcı tarafa en fazla 30.06.2021 tarihine kadar süre verileceği, “şeklinde ki madde hükmü açıkça alıcı tarafa en geç 30.04.2021 tarihinde kadar Ticaret Bakanlığı Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne başvuru yapmasını, başvurusunu eksiksiz olarak tamamlamasını ve uygunluk verilmesi halinde müvekkil tarafından gerekli işlemler yapılarak devirin gerçekleşeceğini açıkça hüküm ve sonuca bağladığını, davacı tarafından 20 Kasım 2020 tarihinden 30 Mayıs 2021 tarihinde kadar gerekli uygunluk yazısı ile müvekkille devir için hazır olduklarına dair bir bildirim yapılmadığını, müvekkilin davacının başvurusu ve sözleşmesinin ifasını süresi içerisinde talep edeceğine duyduğu güven ile daha geniş bir iş yeri için kira hazırlıkları yaptığını hatta kira sözleşmesi tanzim ettiğini, geniş iş yerine uygun yeni makineler sipariş ettiğini, ancak davacı tarafından belirtilen süreler içerisinde bir uygunluk belgesi ile talepte bulunulmadığını, eksik evrakları tamamlama sürelerinin davacı tarafından 23.07.2021 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafından bu süre zarfında da söz konusu başvuruların tamamlandığı ve ödemelerin yapıldığına dair bir belge ve bilgi sunulmadığını, müvekkil alıcı tarafından haklı olarak sözleşme 24.08.2021 tarihinde fesih edildiğini, davacı tarafından açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemenin 19/12/2022 tarihli ara kararı ile;
” İİK nun 258/1 maddesine göre, ihtiyati haciz talebinde bulunanın alacağını ve icabında haciz sebeplerine dair iddialarını yaklaşık olarak ispata mecbur olduğu düzenlenmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise, taraflar arasında akdedilen 20/11/2020 ve 20/05/2021 tarihli … Yolu, No:…, …, … adresindeki … Ada, … Parsel üzerinde bulunan fabrika niteliğindeki üst yapının devri sözleşmesinin, davalı tarafından haklı nedenler ile feshedilip edilmediği, feshin haklı nedene dayalı olarak yapılmadığının kabulü halinde, davalının davacıya cezai şart alacağı ödemesi gerekip gerekmediği, gerekiyorsa ne miktarda cezai şart ödemesi gerektiği, sözleşmenin feshinden dolayı davacının maddi zararının oluşup oluşmadığı, iş bu zararın davalıdan istenip istenemeyeceği noktasında toplandığı, dava dosyasında henüz ön inceleme duruşmasının yapılıp, yargılamanın tahkikat safahatine geçilmediği, iş bu nedenle alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafça sunulan belgeler alacağı ve ihtiyati haciz sebeplerini yaklaşık olarak ispata yeterli olmadığı kanaatine varılarak, şartları bulunmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilerek aşağıda yazılı ara karar oluşturulmuştur. ” gerekçesi ile,
“Davacının davalı malvarlığına ihtiyaten haciz konulmasına dair talebin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Üst Yapı Kullanım Hakkı Devir Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin, edimlerini yerine getirdiğini, tüm sürecin sonuna gelindiğini ve sözleşme tamamlanmak üzereyken, davalı şirket tarafından sözleşme, haksız ve usulsüz şekilde feshedildiğini, davalı şirketin, sözleşmeyi son aşamada haksız ve usulsüz feshi nedeniyle müvekkilinin büyük meblağda zarara uğradığını, haksız fesih nedeniyle Üst Yapı Kullanım Hakkı Devir Sözleşmesinin 3.4. Maddesi uyarınca, cezai şartın ve cezai şartı aşan zararların tahsili talebiyle işbu davanın açılma zorunluluğunun doğduğunu, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçesindeki İİK nun 258/1 maddesine göre, ihtiyati haciz talebinde bulunanın alacağını ve icabında haciz sebeplerine dair iddialarını yaklaşık olarak ispata mecbur olduğunu ancak dosyada belgelerin buna yeterli olmadığını belirttiğini, özellikle dava dilekçesi ekinde sözleşmenin iptal edilmesi yönünde karar alındığının müvekkili şirkete bildirildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebimizin reddine ilişkin hukuka ve yasaya aykırı ara kararının kaldırılarak; karar kesinleşmesine kadar hüküm ifade etmek üzere alacağın tahsilini teminat altına alabilmek için ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, sözleşmeden kaynaklı tazminat davası sırasında verilen ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz İ.İ.K.’nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise;” Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksatıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;(1)
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenlemesi bulunmaktadır.
İİK.’nın 258.maddesinde ise; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./60. Md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” hükümleri mevcuttur.
Somut olayda; davacı taraf sözleşmenin feshi nedeniyle alacak talebinde bulunmuş olup davalı tarafın sözleşmedeki kesin süreye rağmen edimin süresinde yapılmadığını savunduğu görülmüştür.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacağından dosya kapsamına göre yaklaşık ispat kuralının somut olay yönünden gerçekleşmiş olmamasına, alacağın olup olmadığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/397 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 19/12/2022 tarihli ARA KARAR usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden bu aşama için davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 31/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.