Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/841 E. 2023/1005 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/841
KARAR NO : 2023/1005
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2022
NUMARASI : 2018/666esas- 2022/870karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirkette güvenlik işlerinin hizmet satın alma ile yapılarak bu konuda sözleşme imzalandığını, ancak işçilik alacaklarından kendilerinin alt işveren yüklenici ile müşterek müteselsilen sorumlu olduklarını, dava dışı … tarafından da İzmir 13. İş Mahkemesi 2016/148 E sayılı dosyası ile kıdem tazminatı yıllık izin ücretli davada 26.021,35-TL kıdem tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle asıl işveren …’tan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiğini, istinaf başvurusunun da İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1686 E sayılı dosyası ile esastan reddedilerek kararın kesinleştiğini, karar için İzmir 26. İcra Müdürlüğü 2017/8322 E sayılı dosyasına 54.430,74-TL ödeme yapıldığını, ayrıca Vergi Dairesine 4.052,00-TL nispi karar harcı ile 75,00-TL yargılama gideri ödendiğini, taraflar arasında ayrı bir sözleşmesel sorumluluk yoksa asıl işveren ile alt işveren zarardan yarı yarıya sorumlu olmaları gerektiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; borcun davacı tarafından ödenmesi gerektiğini, ödenmekle, kendilerine yöneltilebilecek bir dava da kalmadığını, kanundaki değişiklik ise davanın bundan böyle asıl işverene açılması gerektiğini, 6552 SK 8. maddesiyle 4857 SK’nun 112. maddesinin değiştirildiğini, 08.02.2015 tarihli KİK göre ihale edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alıumları Kapsamında İstihdam Edişlen İşçilerin Kıdem Tazminatının Ödenmesi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesine göre atl işveren değişip değişmediğine bakılmaksızın kamuya ait işyertlerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatında ihaleler kapsamında çalışma süresi esas alınarak kamu kurum ve kuruluşunun sorumlu olduğunun belirtildiğini, diğer taraftan işçinin kendileri nezdindeki çalışmasının sadece 2 ay olduğunu, tazminattan davacının sorumlu olduğunu, ödenmemesi gereken bir tazminattan da sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …Şirketi, …. Şti. ve … ŞTİ. şirketler vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı işçi, …’ da çalışmakta olup, müvekkilim şirket ile bağlantısı ancak ve ancak müvekkilim şirketin ihaleyi kazanması ile olduğu, müvekkil şirketin dava dışı işçinin işten çıkarılması ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı, davacı, hangi işçilerin işte çalışacağı hangilerinin devam etmeyeceği yönünde müvekkil şirket üzerinde otorite sahibi olduğu ve işten çıkarılacak işçileri kendisinin belirlediği, her ne kadar arada imzalanmış sözleşmelerden bahsedilmiş ise de, işçiyi çalıştırmak istememesi üzerine işten çıkışını yapan davacının açtığı iş bu dava hakkın kötüye kullanılması olduğu, davacı işçinin işten çıkartılmasında kendilerinin herhangi bir dahllerinin olmayıp tazminattan da sorumlu olmadıklarını, Sayıştay’ın da kıdem tazminatının alt işverene rücu edilemeyeceğine karar verdiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…dava dışı üçüncü kişinin, belirli dönemlerde davalıların işçisi olarak davacının bünyesinde çalıştığı, davalılar ile davacı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davanın tarafları arasındaki hizmet alım sözleşmesi, ihale şartnameleri ve iş kanunu uyarınca, davacının dava dışı üçüncü kişi işçiye, iş kanunundan kaynaklanan işçilik haklarını ödediği, davacının yaptığı bu ödemeye karşılık dava dışı üçünçü kişinin bünyesinde çalıştığı alt işverenlere karşılık rücu isteminde bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme ve şartnameler gereği, davacının rücu hakkının bulunduğu anlaşılmakla, davacının yaptığı ödemelerden ne kadarının hangi alt işveren şirketten isteyebileceğinin teknik bir mesele olması sebebiyle bilirkişi marifetiyle hesaplandığı, alınan raporun hükme elverişli olduğu anlaşılmakla her bir alt işverenin sorumluluk miktarı ayrı ayrı belirtilmek suretiyle davanın kabulüne…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; DAVA DIŞI …’a ödenen meblağın davalıların sorumluluğu oranında tahsiline karar verilmesini talep edildiği, her bir davalı yönünden sorumluluk miktarının hükme esas alının raporla sorumluluk dışı kalan meblağ yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının reddedilen 3.948,17 TL yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği miktar davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarı olan 3.948,16 TL olması nedeniyle 25/10/2022 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcı ve 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/05/2023