Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/840 E. 2023/1094 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/840
KARAR NO : 2023/1094

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2023
NUMARASI : 2023/54 D.iş 2023/54 Karar
TALEP : İHTIYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak yapılan değişik iş yargılamasında ihtiyati haciz talebinin karşı taraf … yönünden kabulüne, karşı taraf … Şti.yönünden reddine dair verilen değişik iş kararına karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…İhtiyati haciz talep eden vekilinin tarihli dilekçesinde ve ekli belgelerden özetle; müvekkilinin 27/12/2022 tanzim tarihli, 28/02/2023 ödeme tarihli,130.000,00 TL bedelli bono, nedeniyle karşı taraftan alacaklı olduğu, bu nedenle karşı tarafın taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasını talep ettiği görülmüştür.
Dosya ekindeki senetin incelenmesinde; her ne kadar aksi belirtilmiş ise de çekin şekli incelemesi neticesinde karşı taraf … tarafından düzenleme tarihi altına çifte imza atılmak sureti ile talep eden taraf lehtar kılınarak düzenlendiği, senedin 27/12/2022 düzenleme tarihli, 28/02/2023 ödeme tarihli ve 130.000,00 TL belli olduğu, senet üzerinde her ne kadar karşı taraf … Şti. Kaşesi bulunmakta ise de bu kaşe üzerine atılmış herhangi bir imza olmadığı görülmüştür.
Yapılan inceleme neticesinde TTK anlamında yasal unsurları taşıdığı, talep konusu senedin yetkili hamil tarafından ihtiyati hacze konu edildiği, talep tarihi itibariyle senet konusu alacağın muaccel olduğu, bu haliyle davacı asil açısından başvuruda bulunulmasında hukuki yararının varlığının bulunduğu ve ancak karşı taraf … Şti. adına basılı kaşe üzerinde imzanın olmadığı, talep dilekçesinde satış sözleşmesinin kurulduğu ve bu kapsamda malların teslim edildiği ve bundan kaynaklı bono verildiği belirtilmiş ise de bahse konu sözleşmede ödemenin dayanak bono ile yapılmasına dair herhangi bir kaydın olmadığı iş bu davanın yaklaşık ispat çerçevesinde ispatlanması gerektiği göz önüne alındığında asıl borçlu olarak belirtilen … Şti.’nin iş bu bono yönünden borçlu olduğu gösterecek imzasız kaşe haricinde bono üzerinde herhangi bir ibarenin olmadığı dolayısıyla bu taraf yönünden senet metni üzerinden alacağın yaklaşık ispat çerçevesinde ispatlanamadığı ve ancak her ne kadar aval olarak …’ın olduğu belirtilmiş ise de …’in söz konusu senedi avalis sıfatıyla düzenlediğine yönelik yine senet metninden herhangi bir husus anlaşılamadığı bununla birlikte adı geçen …’in senedin keşide edeni sıfatına sahip olduğu kanaatine varılmakla birlikte … yönünden ileri sürülen ihtiyati haciz talebinin kabulüne diğer … Şti. Yönünden ise talebinin reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçesi ile, 1- İhtiyati haciz talebinin … YÖNÜNDEN KABULÜNE, Karşı taraf … Şti.yönünden REDDİNE, 2- Alacak tutarı olarak belirtilen 130.000,00.TL üzerinden İİK.nun 257/1 maddesi uyarınca yukarıda belirtilen alacağa yetecek miktarda borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, 3- Karşı tarafın muhtemel zararlarının karşılanması yönünden; senet bedelinin % 15’i tutarındaki teminat tutarı olan 19.500,00.TL’nin nakit olarak ya da geçerli bir banka teminat mektubu ile Mahkememiz dosyasına teminat olarak depo edildiği taktirde kararın infazı için İcra Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu şirket aleyhine ihtiyati haciz talebinin reddi kararının hatalı olduğunu, borçlu …’ın, bononun düzenleme tarihinde diğer borçlu şirket … Şti’nin imza yetkilisi olup davaya konu bonoyu hem şirket yetkilisi hem de avalist sıfatıyla imzaladığını, borçlu şirketin tek ortaktan oluşmakta olduğunu ve bu tek ortağında … olduğunu, bononun unsurlarının ve geçerliliğinin düzenleme alanı bulduğu Türk Ticaret Kanunu’nda keşideci şirket yetkilisinin imzasının kaşe üzerine atılması gibi bir zorunluluğun bulunmadığını, Yargıtay içtihatları uyarınca da borçlu şirketin sorumluluğunun doğması için düzenleyen yetkilinin imzasının yeterli olup şirket kaşesi üzerine atılması zorunluluğunun bulunmadığını, talebe konu edilen bononun keşidecisinin borçlu “… Şti” olup şirket lehine aval verenin de şirketin yetkilisi borçlu “…” olduğunu, yanlızca avalist hakkında ihtiyati haczin kabulü kararı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
İİK’nın 257/1. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” denilmiştir. Aynı kanunun 258/1. maddesine göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir.
“…14. Aval, TTK’nın 700. maddesine göre poliçede yazılı bulunan borcun kısmen veya tamamen teminat altına alınmasını sağlayan bir nevi kefalettir. Bu kefaleti veren şahsa, aval veren denir (Bozer A./Göle C.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2017, s. 161).
15. TTK’nın 700. maddesinin 2. fıkrasına göre aval, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan başka bir kişi tarafından da verilebilir. Bu şekilde poliçe borçlularından biri lehine aval verilmek suretiyle poliçenin ödenmesi güvence altına alınacağından o poliçenin tedavülü kolaylaştırılmış olur (Bozer/Göle, s. 161 ).
16. TTK’nın avalin şekline ilişkin 701. maddesi;
“(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.” şeklindedir.
17. Bu düzenlemeye göre poliçenin ön yüzünde avale ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmaması ancak imzanın bulunması hâlinde, muhatabın veya düzenleyenin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Poliçenin ön yüzüne atılan aval şerhinin kimin için verildiği belirtimez ise aval düzenleyici için verilmiş sayılır.
18. Avale ilişkin hükümler TTK’nın 778. maddesinin 3. fıkrası gereğince bonolar hakkında da uygulanır. TTK’nın 776. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile aynı Kanunun 778. maddesinin atfı ile uygulanması gereken TTK’nın 701. maddesi birlikte değerlendirildiğinde bononun geçerli olması için tek imza yeterlidir ve senet ön yüzüne atılan ikinci imza aval şerhi sayılır. Ne var ki, poliçenin ön yüzüne düzenleyen tarafından iki imza atılmış olsa dahi, bu imzalar TTK’nın 700. maddesine göre aval olarak kabul edilemez. Ancak, keşideciden başka bir kişi tarafından aval veya benzeri sözler kullanılarak imzalanmışsa aval olarak sayılır.
19. Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (20.04.2018 tarihli ve 2017/4 E., 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2020 tarih ve 2017/12-268 Esas 2020/729 Karar sayılı kararı)
“…TTK’nın 700/2. maddesine göre aval, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan başka bir kişi tarafından da verilebilir. Bu şekilde poliçe borçlularından biri lehine aval verilmek suretiyle poliçenin ödenmesi güvence altına alınacağından o poliçenin tedavülü kolaylaştırılmış olur ( Bozer A. / Göle C., s. 161 ).
TTK’nın 701/4 maddesine göre, avalin kimin için verildiği belirtilmemişse, keşideci için verildiğinin kabulü gerekir.
Poliçenin yüzüne, muhatabın veya keşidecinin imzaları hariç olmak üzere atılan her imza da aval hükmündedir (TTK m. 701/3). Buna göre bononun geçerli olması için tek imza yeterlidir ve senet ön yüzüne atılan ikinci imza aval şerhi sayılır. Ne var ki, poliçenin ön yüzüne keşideci tarafından iki imza atılmış olsa dahi, bu imzalar TTK’nın 700. maddesine göre aval olarak kabul edilemez. Ancak, keşideciden başka bir kişi tarafından aval veya benzeri sözler kullanılarak imzalanmışsa aval olarak sayılır.
Keşidecinin el yazısıyla atılmış imzasının senedin ön yüzünde ve senet metninin altında bulunması gereklidir. Kanunen keşidecinin imzası yeterli olmakla birlikte keşidecinin kim olduğunun tespiti ve özellikle keşidecinin tüzel kişi olması durumunda keşideci unvanının poliçede yer alması, poliçenin kim tarafından verildiğinin tespiti bakımından önemlidir. Zira, poliçede imzası bulunanın borçlu olarak mı yoksa bir başka kişi adına temsilen veya vekaleten mi poliçeyi imzalamış olup olmadığının tespiti ancak ad ve soyadı veya unvan ile sıfatın belirtilmiş olması ile mümkündür.
Poliçe borçlusunun tüzel kişi olması hâlinde, yetki belgesinde şirketi temsile yetkili şahısların poliçeyi imzalamış olmasına ve usulünce kaşe basılmış olmasına dikkat edilmelidir. Bu durumda, poliçeden doğan sorumluluk doğrudan doğruya temsil edilen tüzel kişiye aittir.
Hemen vurgulanmalıdır ki, şirket yetkilisi tarafından da olsa senede atılan ikinci imza, şirket kaşesi olmadan atılmış ise, burada keşideci sıfatı söz konusu olmayacağından, bu imza aval olarak kabul edilir ve bu imza sahibi borçtan şahsen sorumlu olur…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2018 tarih ve 2017/19-812 Esas 2018/756 Karar sayılı kararı)
“…Bononun düzenlenme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 776/(1)-g maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıyabilmesi için “senedi düzenleyenin imzasını” ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak kabul edilmemiştir. Öte yandan, bononun düzenleyen bölümünde kaşesi bulunan şirketin, bonodan dolayı sorumlu olabilmesi için düzenleyenin imzasının bulunması yeterli olup, bu imzanın, düzenleyen şirket unvanı ya da kaşesi üzerine atılması gerekmez. Düzenleyenin imzasının, bononun alt kısmında ve metni kapsar biçimde olması kafidir…” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2018 tarih ve 2016/27009 Esas 2018/462 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; mahkemece dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, taraflar arasında fatura alacağı yönünden 27/12/2022 düzenleme ve 28/02/2023 ödeme tarihli 130.000,00.TL bedelli senede borçlu olarak karşı taraf … Ltd. Şti. kaşesinin ve düzenleme tarihinin altına da karşı taraf … Şti’nin tek ortağı/yetkilisi … adı ve soyadı yazılarak iki imzanın atıldığı, kambiyo senedi niteliğine haiz bonodan dolayı keşideci borçlunun karşı taraf … Şti, aval verenin de karşı taraf … olduğu ve her ikisinin de senet borcundan dolayı sorumlu olacağı nazara alınarak yaklaşık ispat koşullarının davacı tarafından yerine getirildiği, bu nedenle İİK’nın 257. ve izleyen maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunun kabulü gereklidir.
İİK’nın ihtiyati hacizde teminat başlıklı 259/1,2,3. maddesinde ” İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde (HMK’nun 87. Md.) yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder,” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Anılan yasa hükmü ve dosya kapsamı ile ihtiyati haciz talebinin bir ilama veya ilam mahiyetinde bir belgeye dayanmadığı gözetilerek mahkemece, teminat karşılığı ihtiyati haciz talebinin her iki karşı taraf borçlu yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı yanlış gerekçeyle talebin karşı taraf … Şti yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen değişik iş kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2023 tarih ve 2023/54 D.iş 2023/54 Karar sayılı kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-İhtiyati haciz talebinin KABULÜ ile, İhtiyati haciz talebine konu alacak miktarı olan 130.000.00.TL’ nın tahsilini teminen ve taktiren anılan miktarın % 15’ine tekabül eden 19.500.00-TL nakdi teminat tutarı ilk derece mahkemesi veznesine yatırdığında veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubu ilk derece mahkemesine ibraz edildiğinde; İİK’nın 257. ve devamı maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen karşı taraf borçluların haczedilebilir menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının 130.000.00.TL borcu karşılamaya yeter düzeyde İHTİYATEN HACZİNE,
2-Takdir olunan teminatın yatırılması halinde kararın infazı için ilk derece mahkemesince İcra Müdürlüğü’ne ibraz edilmek üzere kararın bir örneğinin imza karşılığı ihtiyati haciz isteyen davacı vekiline verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İhtiyati haciz isteyen alacaklı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca hesap ve takdir olunan 2.400,00.TL maktu vekalet ücretinin aleyhine ihtiyati haciz istenilen karşı taraf borçlulardan alınarak ihtiyati haciz isteyen alacaklıya verilmesine,
5-İhtiyati haciz isteyen alacaklı tarafından yapılan toplam 476,30.TL (harç) yargılama giderinin karşı taraf borçlulardan alınarak ihtiyati haciz isteyen alacaklıya verilmesine” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
III-İhtiyati haciz isteyen alacaklı tarafından istinaf kanun yolu başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının yatıran tarafa iadesine,
IV-İhtiyati haciz isteyen alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararından sonra yapılan 492,00.TL başvuru harcı ve 126,00.TL posta masrafı olmak üzere toplam 618,00.TL’nin aleyhine ihtiyati haciz istenen karşı taraf borçlu … Şti’nden alınarak ihtiyati haciz isteyen alacaklıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından karşı taraf borçlu … Şti. aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın tebliği, kesinleştirmesi, harç ikmali/iadesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.