Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/838 E. 2023/861 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/838
KARAR NO : 2023/861
KARAR TARİHİ : 04/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2023
NUMARASI : 2023/157 Esas ve 2023/193 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı/borçlu ile müvekkili arasında kapı ve mutfak dolabı yapımı konusunda anlaşılmış olup … No.lu fatura tanzim edildiğini, müvekkilinin borcunu ifa ettiğini, anlaşma konusu kapı ve mutfak dolabı davalı/borçluya teslim edildiğini, fakat müvekkiline takip tarihine kadar yalnızca 7.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından, takip tarihinde müvekkiline ödenmesi gereken bakiye borç 5.000,00 TL olduğunu, ancak davalı/borçlu yapılan iş karşılığında ödemesi gereken borcun 5.000,00 TL’lik tutarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, müvekkili davalı/borçluya borcunu ödemesine ilişkin belirli aralıklarla ihtaratta bulunmasına rağmen davalı sonraki günlerde ödeme yapacağını söyleyerek müvekkilini oyaladığını, borcunu ifa etmekten kaçındığını, müvekkili ile davalı borçlu arasında geçen sipariş ve borcun ödenmesi talebine ilişkin konuşma kayıtları olduğunu, davalı tüm ihtarlara rağmen borcunu ödemeyince, İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2022/15265 E. Sayılı dosyasıyla davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlu İzmir 6. İcra Müdürlüğüne verdiği 15.12.2022 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve tüm ferilerine itiraz etmiş olup takip durduğunu, gerçekte borcunu inkar etmeyen davalı/borçlu takibi durdurmak amacı ve zaman kazanma kastı ile borca itiraz ettiğini, nitekim borçlu ile müvekkili arasında geçen whatsapp kanalıyla yapılan görüşmelerde de borçlu, ödemeyi ileriki günlerde yapacağını söyleyerek borcu ikrar ettiğini, borçlu itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu, icra takibini uzatmak ve alacağın tahsilini zorlaştırmak amacıyla borca itiraz ettiğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptali (asıl alacak, faize ve tüm ferilerine itirazının iptaline), takibin devamı ve İcra İflas Kanunun 67/2. Maddesi uyarınca hükmolunan meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi için mahkemenize başvurma zorunluluğu doğduğunu, davanın kabulü ile borçlunun borca itirazının iptaline, takibin devamına, takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı/borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…6102 sayılı TTK.’nun 5-(A) maddesine göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olup, davacı vekilince dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağı aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulmadığı, arabuluculuk son tutanak fotokopisinin/suretinin sunulduğu görülmekle davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18-(A)-2) maddesi gereğince; tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin yedi günlük kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği; aksi takdirde, davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren tensip tutanağının tebliğ edildiği, verilen kesin süre içerisinde tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulmadığı görülmekle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18-(A)-2) maddesindeki düzenleme gereğince; davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” Ancak mahkeme tarafından taraflarına eksiklerin tamamlanmasına ilişkin süre verilmeden doğrudan davanın usulden reddine karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek mahkemece davanın usulden reddine dair verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2023 tarihinden itibaren ise, bu sınır 17.830,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 5.000,00 TL olması nedeniyle 10/03/2023 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 179,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023