Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/801 E. 2023/935 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/801
KARAR NO : 2023/935
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2023
NUMARASI : 2023/48 D. İş Esas 2023/50 Karar
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2023

İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” TALEP :İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin faturalar ile karşı yandan toplam 96.220,59-TL alacaklı olduğunu, İzmir 19. İcra Müdürlüğü 2023/243 Esas sayılı dosyasında takibe geçildiğini, borçlunun borca itiraz etmediğini, yetki itirazında bulunduğunu, itirazın kaldırılması için İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2023/108 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, duruşma gününün 04/05/2023 tarihine verildiğini, davalının piyasaya yüklü miktarda borcu olduğunu, mal kaçırma gayesiyle 3. Kişilerdeki hak ve alacakları tahsil edip borçlarını ödemediğini öğrendiklerini, faturaya dayalı alacağın para alacağı olduğunu, İzmir Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, açıkladığı nedenlerle; İzmir 19. İcra Müdürlüğü 2023/243 Esas sayılı dosyasından kaynaklı borç ve ferileri için borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının İİK 257/2 maddesi gereği ihtiyaten haczini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”, 257/2. maddesinde; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. düzenlemelerine, aynı kanunun 258/1. maddesinde ise; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” düzenlemelerine yer verilmiştir.
İİK’nın 258/1. maddesine göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Yani; alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi gerekli değildir. Yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. Zira; diğer hukuki koruma tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar vermek ve uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir.
Yukarıda yazılı düzenlemelerden yola çıkıldığında ve talep eden vekilinin talep dilekçesinin ekine İzmir 19. İcra Dairesi’nin 2023/243 Esas sayılı dosyasında düzenlenen ödeme emri, takibe itiraz dilekçesi sunulmuş. İcra takibinin bakiye fatura alacağına dayandığının ödeme emrinden anlaşılmış olduğu, talep evrakı ekinde fatura örneğinin yer almadığı, fatura örneği sunulmuş olsa dahi yalnız başına faturanın muaccel alacağın varlığının ispatlamadığı, talep edenin alacağın varlığı konusundaki iddiasını bu aşamada yaklaşık ispat kuralı gereği ispatlayamadığı, iddianın ve alacağın varlığının yargılama neticesinde ortaya çıkacağı anlaşıldığından talebin reddine karar vererek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde talep eden vekilinin borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında açılan icra takibi ödeme emri örneği ve karşı yanın yetki itirazının mahkemeye sunulduğunu, yerel mahkeme tarafından delillerinin dikkate alınmadığını, karşı yanın piyasaya yüklü miktarda borcu olduğunu, mal kaçırma gayesiyle 3. kişilerdeki hak ve alacakları tahsil edip borçlarını ödemediğinin öğrenildiği, karşı yanın çeklerine karşılıksız işlemin yapıldığının haricen öğrenildiğini, karşı yan zaman kazanarak mal kaçırmaya çalıştığını, yaklaşık ispat şartı sağlanmış olup yerel mahkemenin gerekçesi doğru olmadığını beyanla borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının İİK 257/2 maddesi gereği ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep, fatura alacağına istinaden ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, talep evrakı ekinde fatura örneğinin yer almadığı, fatura örneği sunulmuş olsa dahi yalnız başına faturanın muaccel alacağın varlığının ispatlamadığı, talep edenin alacağın varlığı konusundaki iddiasını bu aşamada yaklaşık ispat kuralı gereği ispatlayamadığı, iddianın ve alacağın varlığının yargılama neticesinde ortaya çıkacağı gerekçeleriyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
İİK’nin 258.maddesi uyarınca, alacaklı alacağı ve gerektiğinde haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorundadır. İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan ve borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasını ifade eden tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmelidir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamında, şirketin fatura düzenlemiş olmasının alacağın varlığına tek başına yeterli olmayacağı, dolayısıyla ihtiyati haciz için yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, bu nedenle itiraz edenin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerden ötürü, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2023 tarih, 2023/48 Esas ve 2023/50 Karar sayılı kararına karşı ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz talep eden taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcı başlangıçta alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 11/05/2023