Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/775 E. 2023/798 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/775
KARAR NO : 2023/798
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2022
NUMARASI : 2022/126 Esas ve 2022/955 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 27/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı alacaklı, kendisine ait araç ile … Vergi Dairesine kayıtlı olarak yük taşımacılığı hizmeti verdiğini, yaptığı taşıma işlerine karşılık fatura tanzim ettiğini, yük sahiplerince de ödemesini aldığını, yine kendisine davalı firmaya ait yük olduğunun söylendiğini, yükün …nden alınarak …’ya taşınması karşılığında KDV dahil 6864,00 TL’ye anlaşıldığını, müvekkilinin söz konusu yükü 29.06.2021 tarihinde teslim ettiğini, müvekkilinin kendisine verilen görevi yerine getirdiğini, alacağını almak amacıyla icra takibi başlattığını, fakat kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, bu sebeple dava konusu icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile alacağın yüzde 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili olduğu şirketin işbu davanın tarafı olmayan dava dışı … ile nakliye işi için anlaştıklarını, dava dışı … ile müvekkili arasında imzalanan 28.06.2021 tarihli Taşıma Sözleşmesi uyarınca …’ın müvekkili olduğu şirketin taşıma işlerini yapmayı üstlendiğini, sözleşme uyarınca …’ın müvekkili olduğu şirket tarafından belirlenen yükleme yerinden ürünleri alıp teslim noktasına kendi araçları ile teslim etmekle yükümlü olduğunu, …’ın üstlendiği işi gereği gibi yaptığı için iş karşılığında fatura düzenlenip sözleşmede belirtilen bedelin, sözleşmede belirtilen banka hesabına ödendiğini, davacı tarafından başlatılmış olan icra takibi ve açılmış olan işbu davanın dayanaktan yoksun olduğunu davaya ilişkin olarak gerek görülmesi halinde bu davada taraf sıfatı bulunmayan …’ın ve …’nun bilgisine başvurulmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddine dair hüküm kurulması ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasında davalı taraf ile dava dışı 3. Kişi arasında yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca davacı tarafından davalıya ait ürünlerin taşıma işleminin varlığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, anlaşmazlığın, davalıya ait ürünlerin davacı tarafından taşıma işleminin yapıldığından bahisle davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturalar kapsamında davacı tarafın icra takip tarihi itibariyle talep ettiği alacağı kısmen veya tamamen talep edip edemeyeceği, buna bağlı olarak davalının borca ve ferilerine ilişkin itirazının kısmen veya tamamen haklı olup olmadığı, itirazın kısmen veya tamamen iptalinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise hangi miktar üzerinden gerektiği ile davacı tarafın icra inkar tazminatı ve davalı tarafın kötü niyet tazminatı konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu anlaşılmakla Mahkememizce yapılan değerlendirmede; Taraf sıfatının, bir başka deyişle husumet ehliyetinin, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiği, sıfatın, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına geldiği, davacı sıfatının, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatının ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirlediği uygulamada davacı sıfatının, aktif husumeti, davalı sıfatının ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirildiği, dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerektiği, taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınacağı dikkate alındığında somut olayda davacının da kabulünde olduğu üzere dava konusu sözleşmenin yükümlüsünün davalı değil dava dışı 3. Kişi olduğu anlaşılmakla davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay kararlarında değinildiği üzere, mahkemece yeterli araştırma yapılmadan bu karara varılmış olması açıkça hatalı olduğunu, istinafça kaldırılması gerektiğini, deliller toplanmadan, müzekkere yazılmadan, işi yaptıran aracı kişi veya kişiler ile yazışmalar yapılmadan, dinlenilmeden bu kararın verilmiş olması açıkça eksik inceleme neticesinde verilmiş hatalı bir karar olduğunu, izah üzere husumet yokluğu kararının doğru olmadığı; tanık beyanları, davalı yan beyanları(ikrarı), banka dekontları, sözleşme yapılış şartları ile ispatlandığını, müvekkili kendisine verilen görevi yerine getirdiğini, alacağını almak amacıyla icra takibi yapmış fakat kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, mahkemece eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, ileri sürerek mahkemece davanın usulden reddine dair verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava, taşıma sözleşmesine dayalı alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 6.864,00 TL olması nedeniyle 24/11/2022 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 179,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/04/2023