Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/747 E. 2023/1072 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/747
KARAR NO : 2023/1072

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2023 ( Ara Karar)
NUMARASI : 2023/4 Esas
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sırasında verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında 15.03.2023 tarihli ara karar ile; ”…Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, İzmir İli Aliağa ilçesinde gemi sökümü alanında faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, müvekkili ve davalı şirketin aynı iş kolunda (gemi söküm) ve aynı bölgede (Aliağa Gemi Söküm bölgesinde) faaliyet gösterdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalıya kendisine iade edilmek üzere toplamda 1.500.000,00 USD ödeme yaptığını, ödenen bu bedelin 500.000 USD lik kısmı davalı tarafından 29.11.2021 tarihinde “mal alım avans iade ödemesi” açıklaması ile iade edilmişse de 1.000.000,00 USD lik kısmın üzerinden geçen 1 yıllık süreye rağmen müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin belirtilen miktar kadar davalıdan alacaklı olduğunu, bakiye bedelin iadesi için müvekkili tarafından davalıya 13.09.2022 tarihinde yazılı bildirimde bulunulduğunu, ödeme yapılmaması üzerine bu kez İzmir 27. Noterliğinin 17960 yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının Aliağa 2. Noterliğinin 11917 yevmiye nolu cevabi ihtarname ile bir ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, bakiye alacağın tahsili için Aliağa İcra Müdürlüğünün 2022/7500 E.sayılı dosyası icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile son bulduğunu bildirerek, itirazın iptali ile takibin devamı, %20 icra inkar tazminatının tahsili zımnında rehinle temin edilmemiş ve muaccel olmuş müvekkilinin alacağının tahsili konusunda davalının borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın herhangi bir hukuksal dayanağı ve kanun maddesinin bulunmadığını, dava dilekçesinin HMK.nun 119.maddesinde yazılı olan “vakıalar ve dayanılan hukuki sebeplerin açık ve ayrıntılı olarak belirtilmesi” hükmüne uymadığını, davacının bundan sonra ileri süreceği iddialar, delil ve beyanlar davanın genişletilmesi hükmünde olacağından muvafakat etmediklerini, takibe haklı olarak itiraz edildiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket hesabına yatırılan paranın ticari ilişki (satıma ilişkin bir alışveriş) kapsamında olmadığını, davacının gönderdiği paranın banka dekontuna herhangi bir açıklama yazmadığını, davacı ile müvekkili şirketin tek alışverişinin yıllar önceki gemi alımına ilişkin olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan kayıtların buna ilişkin olup bu alışveriş karşılığı düzenlediği faturalar, defter kayıtları, BA/BS formlarının dosyaya sunulduğunu, bu faturalar ve alışverişe ilişkin alacağın tamamının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, gemi satan konumunda olanın davacı şirket olduğunu, satıcının alıcıya para göndermesinin ticaret ve mantık dışı olduğunu, gönderilen paranın borç/avans olduğu iddia edilmiş ise de davacı şirketin iştigal konusunda borç verme yahut ikrazat gibi bir iş kolu yahut faaliyet konusu bulunmadığını, avans ile ilgili bir açıklamanın para gönderim dekontlarında bulunmadığı gibi hangi konu yahut ticari alışverişe ilişkin olduğunun da dekontlarda belirtilmediğini, bu bedelin müvekkili şirkete borç olarak gönderildiğinin ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı şirketin bu yönde hiçbir yazılı delil ve belge sunmadığını, tanık deliline muvafakat etmediklerine,
İspat yükü yer değiştirmemek üzere dava konusu para bir ödeme olup davacı şirketin müvekkiline ait parseli kullanımına karşılık yapılan bir ödeme olduğunu, davacı şirketin bünyesindeki … Şti ve … A.Ş ile birlikte müvekkili şirketin komşu parselinde gemi söküm faaliyeti ile iştigal ettiğini, Aliağa Gemi Söküm Bölgesinde kain 14 No’lu parselin müvekkili şirket tarafından yurt dışından getirilen büyük tonajlı gemilerin sökümü amacı ile kullanıldığını, davacı şirketin müvekkiline ait parseli kullanımına karşılık yapılan bir ödeme olduğunu, davacı şirketin bünyesindeki … Şti ve … A.Ş ile birlikte müvekkilinin kullanımındaki 14 no’lu parsele komşu 15 ve 16 no’lu parsellerde aynı iş kolunda faaliyeti sürdürdüğünü, davacı şirketin ve bünyesindeki diğer iki firma tarafından söküm amacı ile getirilen büyük ve yüksek tonajlı gemilerin kendi kullanımlarındaki parsellerinden taşarak müvekkiline ait 14 nolu parseli sürekli işgal ettiğini, davacı şirkete ait söküm amaçlı kullanılan iş makinaları, vinç, araç ve ekipmanlar ve hatta işçilerin dahi müvekkili şirkete ait parselde çalıştığını, bu fiili işgalin bazen karada çoğu zamanda denizde devam ettiğinden müvekkili şirketin satın aldığı ve söküm amacı ile parseline baştankara yahut kıçtankara ile yanaştırmak istediği gemilere engel teşkil ettiğini, müvekkili şirkete gönderilen dava konusu paranın bu kullanımın bir avansı niteliğinde olduğunu, bu konuda ilk olarak 30.06.2021 tarihinde bir mahkemece tespit yapıldığını ve duruma ilişkin bilirkişi raporu alındığını, kullanım devam ettiği için 07.11.2022 tarihinde yeni bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi raporlarında davacı şirketin … ve … adlı gemi ve platformların müvekkiline ait 14 no’lu parselin denizdeki kullanım alanına tecavüzlü olduğunun, denizde yüzer vaziyette bulunduğu için tecavüz miktarını kesin olarak hesaplanmamakla birlikte tekne ile ulaşılarak denizden yapılan ölçümlerde platformun güney kısmından yaklaşık 19 metre, kuzey kısmından da yaklaşık 31 metre olarak müvekkili şirketin kullanım alanına girdiğinin tespit edildiğini, yapılan ikinci tespitte alınan bilirkişi raporuna göre yine davacı şirkete ait … isimli petrol platformunun müvekkiline ait parseli işgal ettiği ve müvekkili şirkete ait 51,33 m lik alanın ancak 41,54-32,36 m alanını kullanabildiğinin, bu durumun müvekkili şirkette ticari kayba neden olabileceğinin tespit edildiğini, tespitlerden ve sonrasında müvekkili şirket tarafından verilen saha kullanım izin belgelerinden anlaşılacağı üzere davacı şirket ile müvekkili şirket arasında saha kullanımına ilişkin bir mutabakat sağlandığını, bunun bedeli olarak dava konusu paranın gönderildiğini, müvekkilinin de bunun karşılığı söküm ve kullanım izni verdiğini, davanın reddi, %20 kötü niyet tazminatının tahsili zımnında ihtiyati haciz talebinin reddini savunmuştur.
Talep, İİK’nun 257 vd.maddelerinde öngörülen ihtiyati hacze ilişkindir.
Dilekçeler ve dosya içeriğinin değerlendirilmesi sonucunda;
Taraflar arasındaki ilişkinin kapsamı ve mahiyetine, olayın özelliklerine ve şartlarına, dava ve takip konusu 1.000.000,00 USD alacak iddiası dayanağı vakaların yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamamasına göre, İİK’nun 257 vd.madde hükümlerinde öngörülen şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati haciz isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen ret kararının yeterli ve gerekli inceleme yapılmaksızın tesis edildiğini, taraflar arasında gerçekleşmesi öngörülen söz konusu proje gerçekleşmediğinden müvekkili tarafından davalı hesabına gönderilen tutarın tamamının iade edilmesi gerekirken davalı tarafından 500.000 USD kısmı “masraf avans iade ödemesi” açıklamasıyla iade edilmesine rağmen dava konusu bakiye 1 Milyon USD bedelin iadeden kaçınıldığını, davalı tarafın tacir olduğunu ve tahsil ettiği bedeli vergilendirmek ve ticari defterlerine kaydetmek zorunda olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Talep, itirazın iptali davası sırasında verilen ihtiyati haczin reddine yönelik ara karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz İ.İ.K.’nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise;” Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksatıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;(1)
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenlemesi bulunmaktadır.
İİK.’nın 258.maddesinde ise; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./60. Md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
İhtiyati haciz kararına itirazı düzenleyen İİK.’nın 265.maddesinde de ise; “(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./63. md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./17.mad) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri mevcuttur.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacağından dosya kapsamına göre alacağın olup olmadığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olmasına, ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/4 Esas sayılı dosyasında Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 15/03/2023 tarihli ARA KARAR usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden bu aşama için ihtiyati hacze itiraz eden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.