Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/69 E. 2023/1038 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/69
KARAR NO : 2023/1038
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2022
NUMARASI : 2021/728 Esas 2022/708 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı-borçlu arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 19/11/2018 tarihli cari hesaba dayanan alacaklarının bulunduğunu, 31.928,44 TL. alacak ile işlemiş faizi 4.690,86 TL olmak üzere toplam 36.619,30 TL tutarındaki alacağın tahsili için davalı aleyhine Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2019/3691 E. Sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/borçlunun 02/09/2019 tarihinde borca kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, BA-BS beyannameleri incelendiğinde davalının, müvekkili davacıya borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/743 sayılı kararı ile 3 ay geçici süreyle mühlet verilmişse de müvekkilinin alacaklarının 19/10/2018 tarihli olduğunu, bu sebeple geçici mühlet kararının müvekkilinin alacakları için geçerli olmadığını, yetki itirazının da yerinde olmadığını, söz konusu para borcu olduğundan alacaklının ikametgâhında ödeme yapılması gerektiğini, bu sebeple alacaklının ikametgâhındaki yetkili icra dairesince takip yapılmasının mümkün olduğunu, zira bu sebeple takip tarihinde müvekkilinin adresi … olduğu için yetki itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, ilamsız icra takiplerinde genel yetki kurallarına göre yetkili icra dairesinin genel olarak borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi olduğunu, müvekkili şirketin ikametgahının Ankara olmasına rağmen takip dosyasının Aliağa’da açıldığını, bu nedenle yetkisiz olan icra takibinin devamı için açılmış olan itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, davaya konu icra takibinin 22/08/2019 tarihinde açılmış olup 03.08.2021 tarihinde durduğunu, 1 yıllık süre dolduğundan davacının itirazın iptali davası açamayacağını, müvekkilinin 11.08.2021 tarihinde Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/503 E. Dosya numarasıyla konkordato talebinde bulunduğunu, bu talebin kabul edilip Konkordato Geçici Mühlet kararı verildiğini ve sonrasında kesin mühlet kararı verildiğini, itirazın iptali davasının takip prosedürüne etkisi olacağından davanın reddedilmesi gerektiğini, davaya konu icra takibindeki borcu kabul etmemekle beraber müvekkili hakkında itirazın iptali davasının açılamayacağını yahut açılmış ise görülmeye devam edilemeyeceğini, çünkü itirazın iptali davaları icra takibinin zorunlu aşaması olduğundan, takip kavramı içinde değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya karşı Aliağa İcra takibinde belirtilen tutarda borcu bulunmadığını, Ticari Defter ve Kayıtları incelendiği zaman böyle bir borcun olmadığının anlaşılacağını, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama harç ve masraflarının, vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Tüm dosya içeriği ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda: Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/743 Esas sayılı kararının incelenmesinde borçlu tarafından 11/10/2018 tarihinde açılan konkordato davasında 11/03/2019 tarihinde verilen tensip ara kararı ile konkordato talep eden hakkında 6183 sayılı Yasaya göre başlatılacak takipler dahil tüm icra takiplerinin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde usulüne uygun başlatılmış bir icra takibinin bulunması dava ön şartlarındandır. Eldeki davaya konu icra takibi 23/08/2019 tarihinde başlatılmış olup borçlu hakkında 11/03/2019 tarihinde 6183 sayılı Yasaya göre başlatılacak takipler dahil tüm icra takiplerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Tedbir kararından sonra takip başlatılması sebebiyle geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Davalı şirkete geçici mühlet verilmiş olması eldeki dava yönünden olumsuz dava şartı teşkil etmektedir.
Sonuç olarak geçici mühlet ve geçici mühlet kararı ile birlikte takip başlatılamayacağına dair verilen tedbir kararından sonra başlatılan takibe karşı açılan eldeki itirazın iptali davasının geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceğinden HMK’nın 114. Ve 155. Maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir” gerekçesi ile;
“Davanın dava ön şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; fatura kesim tarihlerinden görüleceği üzere tüm bu alacakların geçici mühlet kararından sonra doğan alacaklar olduğunu, dolayısıyla davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/743 Esas sayılı konkordato dosyasının dava tarihi de olan 11/10/2018 tarihinde Konkordato Geçiçi Mühleti Kararı verildiğini, takip yasağına tabi olan alacaklıların geçici mühlet kararından önce doğan veya geçici mühletten sonra komiser onayı olmaksızın doğan borçlar olduğuna dikkat edilmesi gerektiğini, fatura tarihleri dikkate alındığında takibe konu faturaların tümünün geçici mühlet kararı verilmesinden sonra ortaya çıkan alacaklara ilişkin olduğunun görüleceğini, geçici mühlet kararı sonrası, borçludan alacaklı hale gelen kişilerin alacaklarının tahsil için takip yoluna başvurabileceğini, ancak bu hususun aleni bir şekilde ortada olmasına rağmen yerel mahkemece takibin usulsüz olduğuna ilişkin karar verildiğini, dosyaya ibraz edilen 14/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili ile davalı şirket arasındaki alım-satıma dayalı ilişki neticesinde 23/08/2019 tarihi itibariyle davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, davacı müvekkilin davalı şirketten 31.928,45 TL alacak bakiyesinin bulunduğunun tespit edildiğini, yerel mahkeme dosyasına ibraz olunan 07/07/2022 tarihli SMMM …’nın tanzim etmiş olduğu bilirkişi raporundan da ticari defterler üzerinden yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin müvekkile 19/11/2018 tarihi itibariyle 31.928,44 TL tutarında borcu olduğunun tespit edildiğini, her ne kadar davalı şirketçe dosyaya Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/503 Esas sayılı Konkordato kesin mühlet kararı sunulmuş ise de davalı şirket tarafımızca icra takibini başlatılmadan önce 11/10/2018 Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/743 Esas sayılı dosyası ile konkordato talep edilmiş; 11/10/2018 tarihli ara karar ile geçici mühlet kararı verildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/2784 Karar No: 2021/8132 Karar Tarihi: 29.09.2021 tarihli kararı ile geçici mühletten sonra ortaya çıkan borçların konkordato şartlarına tabi olmayacağı hüküm altına alındığını, kararın bu nedenlerle kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamından; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/743 esas sayılı dosyasında davalı şirket hakkında 11/10/2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiği, İİK 294. Maddesinde yazılı tedbir hükümlerinin ilgili kişi ve kuruluşlarca resen gözetilmek ve uygulanmak zorunda olduğunun belirtildiği, 09/01/2019 tarihinde geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına karar verildiği, 11/03/2019 tarihinde ise kesin mühlet kararı verildiği anlaşılmaktadır.
İİK nun 294. Maddesinde; “Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
206. Maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yolu ile takip yapılabilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Davacının icra takibinde cari hesaba konu ettiği alacakları 19/10/2018 tarihi ve sonrasına ilişkindir.
Kanun koyucu mühlet içerisinde hiçbir takip yapılamayacağını belirtirken mühlete kadar olan alacaklar için bu hükmü düzenlemiştir. Zaten konkordatoya tabi alacaklar da, konkordato talebi öncesinde doğan alacaklardır. Dolayısıyla somut olayımızda davacının cari hesaba konu ettiği alacakların mühlet kararından sonra doğmuş olması nedeni ile alacaklı, davalı borçluya karşı mühletten sonra doğan alacağı ile ilgili takip yapabilecektir.
Mahkemece yapılacak iş; tarafların delillerini toplayarak esasa yönelik bir değerlendirme yapılarak bir karar vermek olmalıdır.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-4, 353/1-a-6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının sair hususlar incelenmeksizin kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2022 tarih, 2021/728 Esas ve 2022/708 Karar sayılı hükmünün, 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusuna konu kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan 80,70 TL peşin harcın başvuru sahibi tarafa iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.