Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/67 E. 2023/1716 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/67
KARAR NO : 2023/1716
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2022
NUMARASI : 2019/804 Esas 2022/678 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023

Davacı vekili ve davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı ……Şirketi adına kayıtlı, davalılardan taşıyıcı … A.Ş. tarafından işletilmekte olan, ZMMS poliçesi kapsamında, davalı … AŞ’ye sigortalı bulunan … plaka sayılı yolcu otobüsünün, sürücü …’nin sevk ve idaresinde Antalya-Eskişehir seferini yapmakta iken 18.09.2018 günü Afyonkarahisar-Antalya karayolunun 15. km’sinde Damlalı Boğazı mevkiisinde boş su kanalına devrildiğini, tek taraflı olarak meydana gelen kazada otobüste yolcu olarak seyahat eden müvekkili …’un oğlu, …’un torunu 04.03.1996 doğumlu …’un henüz 22 yaşında bekâr ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, olayla ilgili olarak Sinanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/982 soruşturma 2019/154 Karar sayı ile yürütülen soruşturma dosyasında düzenlenen bilirkişi raporuna göre müteveffa otobüs sürücüsü …’nin bu kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun bildirildiğini, şoförün vefat etmesi nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verildiğini, KTK’nun 85. maddesine göre, davalı otobüs işletme şirketinin işleten sıfatıyla doğan zarardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesinden doğan poliçe limiti ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğunu, limitin aşılması halinde kasko sigortası kapsamında dava dışı … AŞ’nin de sorumluluğunun doğacağını, davalı sigorta şirketine yaptıkları başvuruya rağmen yasal süre içinde ödeme yapılmadığını, davacıların desteğinin bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, Ticaret Meslek Lisesi mezunu olan müteveffanın 2018 yılı Mayıs ayı itibariyle askerlik hizmetini tamamladığını, askerlik dönüşü …’inde çalıştığını, müteveffanın 2 yaşındayken anne ve babasının boşanmış olması nedeniyle tüm yaşantısı boyunca babası ve babaannesi ile birlikte yaşadığını, babası cezaevine girdikten sonra babaannesi tarafından yetiştirilip büyütüldüğünü, olay tarihinde Antalya’dan Eskişehir Kapalı Cezaevinde hükümlü olan olan babasını ziyarete gitmek için yola çıktığını, hükümlü olan davacı babanın hayattaki tek ve en büyük desteğini yitirdiğini, müteveffanın somut olayın özelinde davacı babaya sağladığı maddi ve manevi destek izahtan vareste olduğunu, davacı babaannenin 2 yaşından bu yana müteveffaya bakıp büyütüp okuttuğunu, kendi evinden askere gönderdiğini, müteveffaya annelik ve babalık yapması nedeniyle en az davacı baba kadar ağır psikolojik çöküntü içine girdiğini, çok sevdikleri, her şeylerini paylaştıkları alt soylarının henüz hayatının baharında vefat etmesinin davacıları derinden yaraladığını, bu üzüntünün ömür boyu devam edeceğini bildirmiş, davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının borca yeter kısmının ihtiyaten haczine, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla davacı … için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı ……Şirketi yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden 06.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, somut olayın özellikleri, müteveffanın yaşı ve kazanın oluşumunda kusursuz olduğu göz önüne alınarak davacı … için 150.000 TL, diğer davacı … için 50.000 TL, manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı ……Şirketi vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin merkez adresi nedeniyle yetkili mahkemenin Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisiz bulunduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesi uyarınca müvekkil şirketin kazaya karışan … plakalı otobüsün maliki olmadığı gibi otobüs sürücüsü müteveffa …’nin işvereni de olmadığından davada husumet sıfatının bulunmadığını, husumetin otobüsün maliki ….. Şirketine yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu tazminatın zamanaşımına uğradığını, kazanın oluşumunda sürücünün 2918 sayılı KTK’nın 52/1-A maddesini ihlal ettiği ileri sürülmüş ise de, bu anlatımın somut durumu yansıtmadığını, çünkü havanın karanlık olması, yolda uyarı levhalarının ve yeterli ölçüde ışıklandırmanın bulunmaması, hava şartları ve yol özelliklerinin elverişsizliğinin sürücü yönünden kazanın kaçınılmaz bir hal almasına neden olduğunu, buna göre müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının açık olduğunu, kaza tespit tutanağını kabul etmediklerini, KTK’nun mücbir sebeplerin varlığı halinde işletenin sorumluluğunun bulunmadığı hususunu düzenleyen 86. maddesi hükmü uyarınca davanın reddi gerektiğini, kazanın otobüsün teknik özelliklerinden, herhangi bir aksaklık ya da arızasından kaynaklanmadığını, bu nedenle davacıların uğradığı ileri sürülen maddi zararın, müvekkili şirketin hukuki sorumluluğunda bulunmadığını, T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 25.08.2016 tarih ve “Minibüs ve Otobüslerde Emniyet Kemeri Takma Zorunluluğu” konulu yazısı ile ölenin emniyet kemeri takmasının zorunlu olup, kaza tutanağında, kaza anında emniyet kemeri bağlamadığının tespit edilmesi nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davacının zararının varlığını ve miktarını kanıtlama yükümlülüğünün bulunmasına rağmen bu konuda hiçbir açıklama yapılmadığını ve somut belge sunulmadığını, destek ile zarar gören arasında sürekli ve düzenli yardım ilişkisinin bulunması yanında desteğin bakım gücünün olması ve desteklenenin de bakım ihtiyacı içinde bulunmasının gerektiğini, SGK ve sigorta şirketleri tarafından yapılmış ödemelerin tazminattan mahsup edilmesinin zorunlu olduğunu, manevi tazminatın amacının çekilen acıyı dindirmek, ruhsal dengeyi sağlamak ve yaşama yeniden sarılmak olup zararın tazmini olmadığını, müvekkil şirketin kusuru bulunan üçüncü kişilere ve otobüs sürücüsü müteveffanın mirasçılarına rücu imkanı nedeniyle rücu edilebilecek kişilerin mahvına sebebiyet verecek miktarda bir tazminata hükmedilemeyeceğini, talep edilen manevi tazminatın hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş olması nedeniyle reddinin gerektiğini, kaza yapan aracın, … A.Ş. tarafından artan mali sorumluluk sigorta poliçesi, … A.Ş. tarafından karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi ve genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olup, poliçeler gereği sigorta şirketlerinin sorumlu olmaları nedeniyle davanın ilgili sigorta şirketlerine ihbarının gerektiğini bildirmiş, davanın … .. Şirketi ile … .. Şirketine ve … .. Şirketine ihbarına, davanın yetki, husumet ve zamanaşımı ile esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ……Şirketi vekili cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe vadesi, teminat limitleri ve kusur oranları ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket yönünden uyuşmazlığın destekten yoksun kalma tazminatından kaynaklandığını, davacılara 12.11.2018 tarihinde 87,840.00 tl tazminat ödemesi yapılması nedeniyle müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, kusur tespitinin Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından, tazminat hesabının ise aktüer siciline kayıtlı bir aktüer tarafından yapılması gerektiğini, mütevefanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanmasının aksi halde asgari ücret ile müteveffanın bireysel özellikleri, davacının yaşı, destek süresi, mesleği, somut olayda destekten yoksun kalanların destek süreleri, eşin tekrar evlenme olasılığı gibi hususlar ile TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak hesaplanmasının zorunlu olup, davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu, taraflar arasında bir ticari ilişkinin bulunmaması ve tazminatın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği manevi tazminatın, sigorta poliçeleri nedeniyle garanti altında olup, müvekkilinin araca göstermesi gereken özen ve dikkati göstermesi, bakımlarının zamanında, tam ve eksiksiz olarak yetirilmesi nedeniyle kaza tespit tutanağını ve kazanın oluşumunda müvekkili şirkete atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ölenin emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurunun bulunduğunu, davacıların manevi tazminat isteyebilmesinin temel şartlarının oluşmadığı gibi 200.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmalarının manevi tazminat kurumunun kötüye kullanılması amacı taşıdığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını ve tazminatı ödeyecek olan tarafın mahvına neden olamayacağını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesi eklerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, kazaya karışan aracın müvekkili şirkete artan mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, … A.Ş. tarafından düzenlenmiş genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olması nedeniyle manevi tazminattan ….. Şirketinin sorumlu olup bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, maddi tazminat taleplerinin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinden karşılanması gerektiğini, müvekkilinin düzenlediği poliçenin ZMMS poliçe limitini aşması halinde limitle sınırlı olmak üzere zararları temin ettiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun, işletenin kusuru oranında olup öncelikle kusur ve müterafik kusurun tespitinin yapılmasının zorunlu olduğunu, bu konuda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını istediklerini, talep edilen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olmadığını, Destekten yoksun kalma tazminatı yönünden, tazminat talep edenlerin ölen kişi ile ilişkileri, yaşları, medeni durumları ve vefat sebebiyle destekten yoksun kalıp kalmadıklarının öncelikli olarak dikkate alınması gerektiğini, hesaplamanın aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından ZMMS genel şartlarına çerçevesinde yapılması gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, davacının maddi tazminat taleplerinin ZMMS, manevi tazminat taleplerinin kasko poliçesinden karşılanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan ….. Şirketi cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; 18/09/2018 tarihinde meydana gelen davaya konu trafik kazasında, vefat eden …’un, davacı babanın desteği olduğu iddiası ile davacı baba yönünden destekten yoksun kalma tazminatının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıların her ikisi yönünden talep edilen manevi tazminatın, davalı ….. Şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketlerinin, kazaya karışan aracın kaza tarihindeki ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olmasına bağlı olarak uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemenin TTK’nun 1401 ve devamı maddelerinde yapılmış olması nedeniyle TTK’nun 4 (1-a) maddesi hükmü gereği davanın, mutlak ticari dava niteliğinde olup uyuşmazlığı çözme görevinin mahkememize ait olduğu dikkate alınarak yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuştur.
Davalı … şirketi, cevap dilekçesi ile birlikte süresinde yetkisizlik itirazında bulunmuştur. Dava ile ilgili kesin yetki düzenlemesinin bulunmaması ve HMK’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği ve zarar görenin yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili mahkemeler olarak düzenlenmesi karşısında davacıların yerleşim yerinin İzmir olup, mahkememizin yargı alanı olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla davalı ….. Şirketinin yetkisizlik itirazı haklı görülmemiştir.
Davalı … şirketi, cevap dilekçesi ile birlikte süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.davaya konu kazanın 18/09/2018 tarihinde meydana geldiği, davanın 17/10/2019 tarihinde zamanaşımı süresi içinde açıldığı gibi olayın ölümlü trafik kazası olduğu, olay nedeniyle sürücü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, ilgili yasal düzenlemeler gereği ceza zamanaşımı süresi kadar zamanaşımının uzadığı dikkate alındığında davanın zamanaşımı için öngörülen yasal süre içinde açıldığı anlaşılmakla davalı ….. Şirketinin zamanaşımı defi haklı görülmemiştir.
Zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamadığı görülmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi uyarınca; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru dava şartı olup, davacı …’un, davalı sigorta şirketine davadan önce ödeme için başvurduğu ve bu konudaki özel dava şartının yerine getirildiği dosyada toplanan belge örneklerinden anlaşılmıştır.
Mirasçılık belgesi örneğinden, müteveffa …’un mirasçılarının, eşit paylarla dava dışı annesi ve davacı babası olduğu görülmüştür.
Dava ve cevap dilekçelerinde dile getirilen iddia ve savunmalar, taraflarca sunulan delil ve belge örnekleri, davalı ve ihbar olunan sigorta şirketleri tarafından düzenlenen poliçe ve hasar dosyası örnekleri, arabuluculuk son anlaşamama tutanağı, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine ödeme konusunda yapılan başvuru ve tebligat örnekleri, kaza yapan araca ait tescil belgesi örneği, kaza tespit tutanağı, davacılara ait aile nüfus kayıt tablosu örnekleri ile sosyoekonomik durumlarına ilişkin araştırma tutanakları, Sinanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/982 soruşturma sayılı soruşturma dosya örneği, destek …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveline ve davaya konu kaza nedeniyle davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı konusuna ilişkin SGK Müdürlüğünün yazıları, desteğe ait mirasçılık belgesi örneği, kusur bilirkişisi raporu, aktüerya bilirkişisi rapor ve ek raporları, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/23 esas sayılı dosya örneği, davacı tarafça yapılan talep artırım dilekçesi ile uyuşmazlık konularıyla ilgili mevcut yasal düzenlemeler ve yerleşmiş yargı kararları birlikte değerlendirilerek uyuşmazlık çözülmüştür.
Trafik tescil kayıt ve sigorta poliçeleri örneklerine göre; kaza tarihinde, desteğin yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araç ihbar olunan … ….Şirketi adına kayıtlı olmakla birlikte davalı …….Şirketinin aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğu görülmüştür.
Maddi tazminata ilişkin davanın konusu; destekten yoksun kalma tazminatıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde ölenin yardımından faydalananların bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Yerleşmiş Yargıtay Kararları ile destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkının, ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir hak olduğu, ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yarattığı, bu nedenle ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisinin bulunmasının gerekmediği, miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığı ve destekten yoksun kalma tazminatının, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu, bu tazminata hükmedilebilmesi için ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığının bulunması gerektiği kabul edilmiştir. Açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtay Kararları çerçevesinde, somut olay yönünden; destek …’un, davaya konu kazada öldüğü, bekar ve çocuksuz olup, maaşlı olarak çalıştığı, davacı babanın kazada vefat eden oğlu nedeniyle dosyada toplanan tüm deliller, yasal mevzuat ve yerleşmiş Yargıtay Kararları çerçevesinde destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahip olduğu, dosyada aksine bir delil toplanmamış olması nedeniyle vefat eden destekle yakınlıklarına bağlı olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Davalı ….. Şirketi, sürücünün işvereni ve aracın maliki olmadığı gerekçeleriyle kendilerine husumet düşmeyeceği, husumetin araç malikine ilişkin olduğu iddiasında bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile davalı ….. Şirketinin, kaza yapan aracın işleteni olduğu, uzun süreli bir ticari ilişki çerçevesinde, ihbar olunan aracın maliki şirkete ait aracın davalı ….. Şirketinin faaliyet amacına uygun olarak, davalı şirket tarafından kullanılmasına bağlı olarak işleten sıfatının bulunduğu bellidir. Davacı tarafça, davalı ….. Şirketi hakkında kazaya karışan aracın maliki olduğu gerekçesiyle değil, işleten sıfatına bağlı olarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Haksız fiil sorumlusu olarak sürücünün sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğu olmasına rağmen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde tanımlanan işletenin, sorumluluğu kanunun 85. maddesinde tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. İşleten, hiç bir kusuru bulunmasa veya kusurlu olsa bile, doğan zarardan kusur ilkesine göre değil, tehlike ilkesine göre sorumluluğunun bulunmasına bağlı olarak aracın işletilmesinin sebep olduğu zararları tazmin etmek zorundadır. İşletenin sorumluluğu kusura dayanmadığı için, kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kimseler, temyiz kudretine sahip olmasalar da işleten, doğan zarardan sorumludur. Bu nedenlerle davalı ….. Şirketinin husumete yönelik itirazı haklı görülmemiştir.
KTK’nun 86. maddesinde, aynı kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma şartlarına yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluğun kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek, sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin takdirine bırakmıştır.
Davalı ……Şirketi kaza yapan aracın işletenidir. KTK’nun 85.maddesi uyarınca işleten sıfatı ile davacıların maddi ve manevi zararlarından sorumlu olup, her ne kadar cevap dilekçesinde KTK’nun 86.maddesine dayanarak havanın karanlık olması, yolda uyarı levhalarının ve yeterli ölçüde ışıklandırmanın bulunmaması, hava şartları ve yol özelliklerinin elverişsizliğinin sürücü yönünden kazanın kaçınılmaz bir hal almasının kazaya neden olup, mücbir sebepler nedeniyle müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı iddiasında bulunmuş ise de; dosyada toplanan tüm deliller ve kusur bilirkişisi raporu birlikte değerlendirildiğinde davalı ….. Şirketinin KTK’nun 86.maddesi uyarınca somut olayda sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir mücbir sebebin bulunmadığı anlaşılmakla, dava konusu tazminatlardan işleteni olduğu aracın sürücünün kusuru oranında sorumlu tutulmuştur.
KTK’nun 91. maddesinde; işletenin, aynı kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu düzenlenmiştir. İşletenin, üçüncü kişilere verilen zarar nedeniyle hukukî sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının, 91. maddede düzenlenen sorumluluğu, sözleşmeye dayalı bir sorumluluk olup, genel şartlar uyarınca sigortacının sorumluluğunun kapsamı kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere sigorta konusu, motorlu bir aracın işletilmesi ile oluşan bir trafik kazası sonucunda üçüncü şahısların ekonomik değeri olan mal varlığında doğrudan oluşan azalmalar, vücut bütünlüğündeki eksilmeler, sürekli sakatlık veya ölüm nedeniyle ilgililerin uğradıkları kayıplardır. Bu çerçevede zarar gören üçüncü kişiler, işletene göre üçüncü kişi olanlar olup, sigortalıya yöneltebilecekleri tazminat taleplerini, sigortacıya karşı da ileri sürebileceklerdir. Sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışındaki hâller KTK’nun 92.maddesi ile Genel Şartların A.6. maddesinde düzenlenmiştir.

Davalı sigorta şirketi, davalı ….. Şirketinin işlettiği aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olması nedeniyle KTK’nun 91.maddesi uyarınca davacıların maddi zararlarından sürücünün kusuru oranında poliçe limiti ile sorumludur. Bunun yanında ihbar olunan sigorta şirketleri, davalı işleten şirkete ait aracın kasko sigortası ve artan mali sigorta poliçelerini düzenleyen sigorta şirketleri olmaları nedeniyle sigorta sözleşmesi hükümleri çerçevesinde sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere davacıların maddi ve manevi zararlarını karşılamakla yükümlüdürler.
Dava konusu kaza ile ilgili ceza soruşturması, Sinanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/982 soruşturma nolu dosyasında yapılmış olup, soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda sürücünün tek ve asli kusurlu olduğu açıklanmış, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19/02/2019 tarihli kararla rapora istinaden tek kusurlu sürücünün ölümü nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
TBK’nun 74.maddesi uyarınca kusurun varlığı ile kusur oranının belirlenmesinin hukuk hakimine ait olduğu dikkate alınarak, dava konusu kazanın oluşumunda kusurlu olanlar ve kusurlu davranışlarının belirlenmesi amacıyla trafik alanında uzman bilirkişiden aktüer bilirkişi ile birlikte rapor alınmış, rapor ve ek raporlarda ölen otobüs sürücüsünün hız sınırını aşarak ve tehlikeli virajı dikkate almadan, dikkatsiz ve tedbirsiz olarak, kurallara riayet etmeden seyri sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle yoldan çıkan otobüsün devrilmesiyle kazanın oluştuğunu, kazada sürücünün KTK’nun 51 ve 52.maddelerine aykırı davranmak suretiyle asli ve tek kusurlu olduğunu, davacının desteği müteveffanın otobüste yolcu olup kazanın oluş biçimine göre kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörünün de görülmediğini, tutanakta ölen desteğin emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğunu, ve ölen desteğe herhangi bir kusur atfedilmediğini bildirmiştir.
Davalı taraflarca rapora itiraz edilmiş ise de, mahkememizce alınan kusura ilişkin raporun, kaza tespit tutanağı içeriğine uygun, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu ile birbirini doğrular nitelikte olması yanında toplanan tüm delillere göre ayrıntılı, gerekçeli, usul, yasa ve dosya kapsamı ile hükme ve denetime elverişli olduğu, ölen desteğin emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olup müterafik kusurunun bulunduğuna ilişkin itirazların haklı olmadığı dikkate alınarak, itirazların reddi ile ek rapor veya bir başka bilirkişiden rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tarafların iddia ve savunmaları, hasar dosyası örneği, Sinanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyası ve bu dosyada alınan bilirkişi raporu ve diğer deliller değerlendirilerek kusur ve kusur oranları mahkememizce belirlenmiş, tüm delillerin değerlendirilmesi sonucu 70km hız sınırı olan tehlikeli viraj ve eğimli yolda ölen otobüs sürücüsünün KTK’nun 51 ve 52.maddelerine aykırı olarak 102km süratle seyretmesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek otobüsün devrilmesi ile kendisi de dahil olmak üzere çok sayıda kişinin ölümü ve yaralanmasına yol açtığı, kazanın oluş biçimine ve nedenine göre bu nitelikte meydana gelen bir kazada emniyet kemeri takmış olma veya olmamanın sonuca etkili bulunmadığı, toplanan tüm deliller ve özellikle birbirini doğrulayan kaza tutanağı ve soruşturma dosyası ile mahkememiz dosyasında alınan bilirkişi raporları ile anlaşılmış olmakla ölen desteğin müterafik kusurunun bulunmadığı, kazanın oluşumunda ölen otobüs sürücüsünün %100 oranında tek kusurlu olduğu kabul edilerek yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuştur.
Gerekli tüm delil ve belge örneklerinin toplanmasından sonra aktüerya uzmanı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporlarda; müteveffa …’un ölmeden önce çalıştığı iş yeri ve geliri göz önünde tutularak, müteveffanın vergilendirilmiş geliri esas alınmak suretiyle TRH-2010 tablosu kullanılıp, 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle, mahkememizce belirlenen %100 kusur oranı dikkate alınmak suretiyle yapılan hesaplamalara göre; davacı … için 306.411,08 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebileceği bildirilmiştir.
Aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarına davalı taraflarca itiraz edilmiş ise de, aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarının birlikte usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olarak hazırlandığı, itirazların haklı olmadığı anlaşılmakla; itirazlarının reddine karar verilerek aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarında yapılan hesaplamalar hükme esas alınmıştır.
Davacılar vekili, bilirkişi ek raporunda belirlenen davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı miktarına uygun bir şekilde 01.04.2022 tarihli talep arttırım dilekçesi sunmuş ve arttırım miktarına uygun olarak tamamlama harcını yatırmış, dilekçesinde davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere limitin 360.000,00 TL olup, dava dışı anneye yapılan 87.840,00 TL’lik destekten yoksun kalma tazminatını mahsup ederek 272.160,00 TL’nin tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca sunulan ve bildirimleri üzerine mahkememizce toplanan deliller, mahkememizce alınan usul, yasa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, ayrıntılı hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporları ile; 18/09/2018 tarihinde meydana gelen davaya konu trafik kazasında, davacı …’un desteği oğlu …’un vefat ettiği, kazada otobüs sürücüsünün tek ve tam kusurlu olup ölen desteğin müterafik kusurunun bulunmadığı, müteveffa desteğin ölümü ile babası davacı …’un, müteveffanın desteğinden mahrum kaldığı, aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarında usul, yasa ve dosya kapsamı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih ve 2020/160 Esas 2021/1641 Karar sayılı ilamı ile benzer çok sayıda ilamlarında hesaplamaya esas kabul edilen TRH-2010 yaşam tablosu ile progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen devredeki gelirlerin her yıl için %10 arttırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle yapılan hesaplamalara göre; davacı baba …’un 306.411,08-TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı, davacı tarafça bilirkişi raporundaki hesaplamalara uygun olarak sunulan talep arttırım dilekçesine göre davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 360.000,00-TL olduğu ve dava dışı anneye 87.840,00-TL ödeme yapıldığı da göz önünde tutularak, davalı sigorta şirketi yönünden talep edilebilecek tazminatın 272.160,00-TL olduğu, aktüerya bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucu belirlenen destekten yoksun kalma tazminatının talep arttırım dilekçesi de göz önünde tutularak, maddi tazminata ilişkin davanın kabulüne, davalı ….. Şirketinin işleten sıfatı nedeniyle temerrüdünün kaza tarihinde oluştuğu, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine 21/05/2019 tarihinde yapılan başvuruya cevap verilmemesi nedeniyle başvuru tarihinden itibaren işleyen 8 iş günü sonunda 31/05/2019 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü, buna göre hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatı için davalı ….. Şirketi yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinin 31/05/2019 tarihinden itibaren talebe bağlı olarak hükmedilen maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak, davacı …’a verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar, davalı işletenden ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Davacı … vefat edenin babası, davacı … ise vefat edenin babaannesidir. Davacıların müteveffa ile kan hısımı olmaları ve yakınlıkları ile dinlenen tanık beyanlarına göre anne ve babasının boşanması nedeniyle 2 yaşından itibaren müteveffaya davacı babaannenin bakıp büyüttüğüne ilişkin tanık beyanları gözetildiğinde manevi tazminat talep etmeye haklarının bulunduğu tartışmasızdır.
Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği uygun bir miktar paranın adalete uygun olması gereklidir.
Dava konusu trafik kazasının oluşumu, kazanın meydana gelmesinde otobüs sürücüsünün tam kusurlu olup, kusurunun ağır kusur sayılacak nitelikte bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarına ve dosyada toplanan tüm delillere göre davacı … ile müteveffa arasındaki baba oğul ile davacı … ile müteveffa arasındaki babaanne-torun bağı ve yakınlığı ile 2 yaşından ölümüne kadar müteveffanın davacı babaanne tarafından bakılıp büyütüldüğü, davacılar ile müteveffa arasında kan hısımlığı bağına uygun sosyal ilişkilerin bulunduğu, davacı babanın oğlunu, davacı babaannenin torununu genç yaşta, evlenme çağında ve arefesinde, elim bir trafik kazası sonucunda yitirip müteveffadan yaşadıkları süre boyunca mahrum kalıp acısını sürekli olarak hissedecekleri, davacı baba açısından bir insan için hayatı boyunca yaşayacağı en büyük acının evlat acısı olması nedeniyle desteğin sevgi, şefkat, ilgi ve yardımından mahrum kalması yanında yaşadığı dönem süresince duyacağı acı ve hasretin şiddeti, özellikle müteveffayı bebekliğinden ölümüne kadar bakıp büyüten ve tanık beyanlarına göre evlenerek babaannesinin evine yerleşmeyi düşünen müteveffadan yoksun kalan babaannenin, bu emeği ve yakınlığı nedeniyle hayatının sonuna kadar hissedeceği eksiklik, sevgi, şefkat ve destek yoksunluğunun herkesten daha yüksek düzeyde olacağının dosyada toplanan tüm delillerle anlaşılır olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın daha yüksek veya daha düşük miktarda takdirini gerektirir başkaca somut olaya özel bir nedenin bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde; davacı … için 50.000,00-TL, davacı … için 100.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olacağı konusunda mahkememizde vicdani kanaat oluşmakla davacı …’un manevi tazminat isteminin kısmen, davacı …’un manevi tazminat isteminin tamamının kabulüne ve davalı ….. Şirketinin işleten sıfatı nedeniyle temerrüdünün kaza tarihinde oluştuğu dikkate alınarak, manevi tazminatın niteliği gereği davalı ….. Şirketi yönünden yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle
1-Davacı …’un maddi tazminat istemine ilişkin davasının KABULÜ ile;
306.411,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının, poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 272.160,00 TL’lik bölümünden davalı … …Şirketinin sorumlu olması kaydı ile, davalı ……Şirketi yönünden 18/09/2018 tarihinden, davalı …..Şirketi yönünden 31/05/2019 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-Davacı …’un manevi tazminat istemine ilişkin davasının KABULÜ ile;
50.000,00 TL manevi tazminatın 18/09/2018 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ……Şirketi’nden alınarak alınarak davacı …’a verilmesine,
3-a)Davacı …’un manevi tazminat istemine ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile;
100.000,00 TL manevi tazminatın 18/09/2018 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ……Şirketi’nden alınarak alınarak davacı …’a verilmesine,
b)Davacı …’un manevi tazminat istemi yönünden fazlaya ilişkin 50.000,00 TL’lik isteminin reddine,” dair karar verilmiştir.
Davacı (Kısıtlı) … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili için hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, manevi tazminatın zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşıdığını, manevi tazminatın olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesinin amaçlanması gerektiğini, hükümlü olan müvekkilinin hayattaki tek ve en büyük desteğini yitirdiğini, evladını cezaevinden aldığı özel izin kapsamında İzmir’de toprağa vermek zorunda kaldığını, kaza tarihinde müteveffanın babasını cezaevine ziyarete gittiğini, müvekkilinin yaşama en büyük tutunma sebebinin müteveffa olduğunu, müvekkilinin yaşadığı kaybın ekonomik olarak tazmininin mümkün olmadığını, İlk Derece mahkemesince gerekçelere uygun şekilde manevi tazminata hükmedilmediğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının yerel mahkeme tarafından hatalı olarak değerlendirildiğini, verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkili olan şirketin atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığını, kaza tespit tutanağına ve bilirkişi raporuna tekraren itiraz ettiklerini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “mücbir sebeplerin varlığı halinde işletenin sorumluluğunun bulunmadığı” hususunu düzenleyen 86. maddesi hükmü uyarınca işbu davanın reddi gerekmekte iken, kabulü yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinin … plakalı otobüsün teknik özelliklerinden, herhangi bir aksaklık ya da arızasından kaynaklanmadığını, kazaya karışan aracın tüm fenni muayenelerinin, periyodik bakım ve denetimlerinin yapılmış olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, kaza gerçekleştiği sırada müteveffanın emniyet kemerlerini takmayarak meydana gelen neticeyi ağırlaştırdığını, yerel mahkemece bu durumun göz önüne alınmadığını, yerel mahkeme tarafından davacı … lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, desteğini kaybeden hangi nedenle olursa olsun, kişinin ölümünden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahipse, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilme koşullarının varlığından söz edilemeyeceğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi gereği de “davacının zararının varlığını ve miktarını kanıtlama yükümlülüğü” bulunduğunu, manevi tazminatın amacının yerleşik Yargıtay içtihatları ve doktrinde de ifade edildiği şekilde manevi tazminatın malvarlığı dışında hukuksal değerlere yapılan saldırılar ile meydana getirilen eksilmenin giderilmesi olduğunu, maksadın çekilen acıyı dindirmek, ruhsal dengeyi sağlamak ve yaşama yeniden sarılmak olduğunu, ancak bu davanın bir zenginleşme aracı olarak görülmesi ve toplamda 200.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunulmasının iyi niyetten uzak bir tutum olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından hükmolunan manevi tazminat miktarının hukuka aykırı olduğunu istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, yolcu olarak bulunulan otobüste meydana gelen trafik kazasında vefaat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekilince, dava dışı ……Şirketi adına kayıtlı, davalılardan taşıyıcı … A.Ş. tarafından işletilmekte olan, ZMMS poliçesi kapsamında, davalı … AŞ’ye sigortalı bulunan … plaka sayılı yolcu otobüsünün tek taraflı kaza ile devrilmesi neticesi otobüste yolcu olarak bulunan davacı …’in oğlu, Davacı …’nin torunu olan …’un vefaatı nedeniyle uğranılan manevi zararın ve destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talep edilmiştir.
Davalılar vekilleri davanın esastan ve usülden reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davalı sigorta şirketlerinin, kazaya karışan aracın kaza tarihindeki ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olmasına bağlı olarak uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemenin TTK’nun 1401 ve devamı maddelerinde yapılmış olması nedeniyle TTK’nun 4 (1-a) maddesi hükmü gereği davanın, mutlak ticari dava niteliğinde olup uyuşmazlığı çözme görevinin mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle yargılama yapılarak davacı …’in destekten yoksun kalma tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı …’nin manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar karşı Davacı vekili … yönünden de davanın tam kabulü, davalı … AŞ vekili davanın reddi istemiyle istinaf isteminde bulunmuşlardır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 17/10/2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı yasanın yürürlükte olduğu, müteveffa yolcunun ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
HMK’nın 20, 355 ve 353/1-a-3 madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; görevsiz mahkemenin esasla ilgili kararının İstinaf Dairesince kaldırılarak görevli mahkemeye dosyanın res’en gönderilebileceğinden, istinaf istemine ilişkin sebepler incelenmeksizin, kararın HMK nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda resen kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2022 Tarih, 2019/804 Esas ve 2022/678 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dava dosyasının görevli ve yetkili Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere İZMİR HUKUK MAHKEMELERİ TEVZİ BÜROSUNA GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı … AŞ vekillerinin istinaf kanun yolu başvurularının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
5-Kararın re’sen kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuran taraf vekilleri tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran taraflara iadesine,
6-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında istinaf kanun yoluna başvuran taraf vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 10/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.